Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde kurtuluşunun 100. yılında düzenlenen e-sempozyumun 2’nci gününde araştırmacı, yazar, akademisyen, gazeteci ve yerel tarihçilerden oluşan 12 katılımcı önemli açıklamalarda bulundu. Sempozyumda geçmişten günümüze Kdz. Ereğli anlatıldı.

Tebliğlerde, tarımdan kömüre, sanayiden çalışma hayatına, tarihten ekonomiye kadar çok önemli bilgiler yer aldı. Eğitim, sağlık, turizm, siyasi tarih ve kültürel mirasın da konu edildiği e-sempozyumda Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu ‘Kurtuluş Savaşı’nda Ereğli’, E. Amiral, Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu Direktörü Cem Gürdeniz ‘Alemdar Olayı ve Siyasal Sonuçları’, Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği Başkanı Aydın Erol ‘Ereğli ve Kömür-Uzun Mehmet’, Gazeteci-Yazar ve Araştırmacı Sina Çıladır ‘Çileğimiz, Kömürümüz ve Logomuz’, Tarih Öğretmeni Burhan Akbaş ‘Erdemir’in Kuruluşu ve Ereğli’ye olan etkileri’, Sendika Uzmanı Can Şafak ‘Ereğli’de Sendikacılık/Beyaz Gemi Olayı’, Rest. Uzmanı, Yüksek Mimar, İnşaat Mühendisi Ahsen Karagöl ‘Karadeniz Ereğli Kalesi ve Surlarının Kültür Mirası Olarak Anlamı ve Değeri’, Prof. Dr. Ruşen Keleş ‘Ereğli’nin Yönetsel Yapısı-Kentleşme-Demografik Yapı’, Zonguldak ve İzmir eski milletvekili, yazar Kemal Anadol ‘Ereğli seçmeninin siyasi tercihleri’, Gazeteci Meliha Okur ‘Ereğli Ekonomisi ve Sorunları’, Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz ‘Ereğli’de Eğitim ve Sağlık’ ve ÇEKÜL Vakfı Temsilcisi, Belediye Başkan Danışmanı Raif Tokel ‘İnanç Turizmi Kapsamında Cehennemağzı Mağaraları’ üzerine sunum yaptı.

Sarıkoyuncu: “Doğal liman Kdz. Ereğli”

‘Kurtuluş Savaşı’nda Ereğli’ konusunda tebliğ sunan Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Milli mücadele esnasında Ereğli ve çevresinin ekonomik önemini koruduğunu, ayrıca stratejik öneme sahip olduğunu belirtti. Sarıkoyuncu, “Her şeyden önce kömür rezervleriyle dolu olan ocaklar, faal olarak çalışmaktaydı. Ayrıca yöre sahilleri, Anadolu’ya giriş kapılarına da sahipti. İstanbul’dan İnebolu’ya uzanan deniz yolu, Ereğli ve çevresi sahillerinden geçmektedir. Bu yol, Menzil Hattı’ndan Anadolu’ya geçişler olanaksız hale gelince, daha çok önem kazanmıştır. Bu arada deniz yolu açısından da Ereğli Limanı çok önemli bir limandı. Zira, Batı Karadeniz’de İğneada’dan Sinop’a kadar tek doğa limanı, Ereğli Limanı idi. Bu liman; Karadeniz’in hırçın poyraz ve karayeline kapalı olması nedeniyle, gemiler için aynı zamanda bir ikmal limanı durumundaydı” dedi.

“Alemdar’ın rotasında Karadeniz”

‘Alemdar Olayı ve Siyasal Sonuçları’ hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu Direktörü Cem Gürdeniz, Alemdar’a sahip çıkan Kdz. Ereğli halkının Karadeniz rotasında önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Gürdeniz şu değerlendirmeleri yaptı: “Tarihimizde devlet kaderini etkileyecek öyle önemli anlar vardır ki oluşturduğu etki, kelebek ve hatta çağlayan etkisi ile her şeyi değiştirir. 27 Ocak 1921 tarihinde yaşanan Alemdar römorkörünün büyük bir fedakârlık ve kahramanlıkla Fransız donanma gemisi esaretinden kurtularak, Karadeniz Ereğli’ye sığınması ve Ereğli halkı tarafından her türlü baskı ve tehdide karşı korunması, 9 Eylül’de İzmir’de sonuçlanan büyük Kurtuluş çağlayanına özgürlük ve bağımsızlık suyunu taşımıştır. Öl ama esir olma düsturu ile hareket eden bu kahraman denizcilerimiz çok değil henüz 17 gün önce karada kazanılan I. İnönü Zaferi’ne adeta denizden, kuzeydeki cepheden geleceğin müjdesini vermiştir. Mesaj bellidir: Karadeniz Cephesini açık tutacağız. Kurtuluşun demirini Karadeniz’in tuzlu sularından Anadolu’nun bağrına akıtacağız.”

“Kömüre bağlı istihdam ve ticaretin merkezi Kdz. Ereğli”

Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği Başkanı Aydın Erol, ‘Ereğli ve Kömür-Uzun Mehmet’ konulu tebliğinde 100 yıllık tarihi özetleyen değerlendirmelerde bulundu. Kdz. Ereğli’nin önceleri kömüre bağlı istihdam ve ticaretin merkezi olduğunu, Erdemir’in kurulmasıyla bu sürecin değiştiğini ifade eden Erol, şunları söyledi: “Kdz. Ereğli özellikle havzanın 1865 Bahriye idaresine devredildiği tarihten havzanın merkezinin Zonguldak’a taşınmasına kadar geçen uzunca bir süre boyunca Osmanlı’da kömürün başkenti olmuştur. Daha sonra Ereğli’nin kömürle olan bağı 14 km. uzaktaki Armutçuk ve Kandilli üretim sahaları ve buralarda oluşturulan emek yoğun istihdam ile köylerde ve şehir merkezindeki işsizliğin bertaraf edilmesi, işçi ve memur kazançlarının Kdz. Ereğli esnafına olan yansıması, 1953 yılından itibaren EKİ Limanı’nın faaliyete geçmesiyle daha yüksek tonajlı gemilerin limanda kömür yükleme ve ocak direği boşaltma faaliyetini yapabilir hale gelmesi ile Ereğli tekrar kömüre dayalı ticaretinde yükselme devrini yaşamıştır. Ereğli’de kömüre bağlı istihdam ve ticaret 1960 yılında Ereğli Demir ve Çelik Fabrikalarının temelinin atılmasına kadar devam etmiş, bu tarihten sonra istihdam ve ticaretin merkezine Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları oturmuştur.”

“Siyaset ve sendikada çok kişinin yolu Ereğli’den geçti"

Sendika Uzmanı Can Şafak ‘Ereğli’de Sendikacılık ve Beyaz Gemi Olayı’ konulu tebliğinde önemli değerlendirmelerde bulundu. “Türkiye’nin yakın tarihi içinde, siyasette, sendika hareketi içinde öne çıkmış pek çok kişinin yolu Ereğli’den geçmiştir” diyen Şafak şunları söyledi: “12 Mart’ın Ereğli’ye, Ereğli’deki sendika hareketine vurduğu en önemli darbe Beyaz Gemi operasyonuydu. Beyaz Gemi olayı ve oluşturduğu sonuçlar, 12 Mart döneminin özellikleri dışında ele alınamaz, değerlendirilemez. Bu noktada, operasyonun, tam da Erdemir’de işçilerin DİSK’e bağlı Maden-İş’e geçtikleri döneme rastlamış olması da dikkat çekicidir. Hiçbir kanıta dayanmayan ve açıkça akıl dışı ithamlarla başlatılan ve ısrarla yürütülen Beyaz Gemi operasyonu, 12 Mart muhtırasına imza koyan generallerin ve 12 Mart hükümetinin 60’ların başlarından itibaren büyük bir ivmeyle yükselen sol siyasete, işçi hareketine ve DİSK’in büyümesine karşı duydukları tepkinin bir ifadesi, dışavurumudur. Erdemir’deki patlamanın 12 Mart darbecilerine Zonguldak’ta sıkıyönetim ilanı için fırsat vermiş olduğu açıktır. Onlar, patlamayla Ereğli’deki sol siyasetin hiçbir ilgisinin olmadığını elbette biliyorlardı. Ama suçsuz olduklarını bile bile insanları günlerce zindanda tutmaktan çekinmediler. Ancak 12 Mart uygulamaları, hükümetin ve işverenin karşı tutumuna rağmen Erdemir’de Maden-İş çözülmemiş, toplu iş sözleşmesinin imzalanmasının ardından akit sendika haline de gelerek gücünü ve ağırlığını korumayı başarmıştır.”

“Ereğli’nin değerini fark edelim”

Restorasyon Uzmanı, Yüksek Mimar, İnşaat Mühendisi Ahsen Karagöl ‘Karadeniz Ereğli Kalesi ve Surlarının Kültür Mirası Olarak Anlamı ve Değeri’ konularında detaylı bir sunum gerçekleştirdi. Kdz. Ereğli’de çalışmalarda bulunduğunu söyleyen Karagöl, tebliğinde Kdz. Ereğli’nin konumu ve tarihsel gelişimi, kültür varlıkları, kent surları ve kalesi üzerinde açıklamalar yaparak Ereğli’nin kültür mirası için çeşitli önerilerde bulundu.

“ERDEMİR kurulmadan önce de Ereğli’nin yüzde 49’u dışarıdan gelmişti”

e-Sempozyumda, Ereğli’de nüfus yapısının ERDEMİR’in kurulmasıyla değiştiğine yönelik toplumda oluşan algıya Prof. Dr. Ruşen Keleş’den farklı bir yorum geldi. ‘Ereğli’nin Yönetsel Yapısı-Kentleşme-Demografik Yapı’ konulu tebliğ sunan Keleş, "ERDEMİR kurulmadan önce de Ereğli’nin yüzde 49’luk nüfusu dışarıdan gelmişti” dedi. Geçmişte, Devrek’in ve bugün il olan Bartın’ın Ereğli’ye bağlı kasabalar olduğunu söyleyen Keleş, şu değerlendirmeyi yaptı: “ Ereğli’nin gelişme seyrini yakından izlemeye çalışmışımdır. Ereğli, 1924 tarihli Köy Yasasının (No:442) gerekçesindeki sınıflandırmaya göre ’kasaba’ niteliğini (2.000-20.000 arası nüfus), 1960’lı yıllara değin sürdürmüş bir yerleşim yeridir. Şöyle ki, 1840 yılında 2.000 nüfuslu bir köyden biraz büyükken, bu nüfus 1890’da 4.000’e, 1945’te 6.360’a, 1960’taysa 8.818’e yükselmiştir. Kent nüfusunun 2017 yılında 175.351 olduğunu görmekteyiz. Geçmişte, Devrek’in ve bugün il olan Bartın’ın Ereğli’ye bağlı kasabalar olduğu bilinmektedir. Ereğli halkı Kurtuluş Savaşı’na stratejik katkı sağlamış, Lozan Antlaşması’yla birlikte (1.200) Rum nüfusun değişime (mübadeleye) konu yapılması sonucunda kasaba tamamen Türkleşmiştir. 1960’lı yılların başlarında bile, hane halkı başkanlarının mesleklerine göz atıldığında, %31 kadarının tüccar ve esnaf, % 19’un memur ve subay, %15 kadarının nitelikli (kalifiye) işçi, %7,5 oranındaki aile başkanlarının ise serbest meslek sahipleri olduğu görülür. Bu durum, Ereğli’nin bir köy olmaktan çoktan çıkmış olduğunun göstergelerinden yalnız biridir. Ereğli, öteden beri göç alan bir yerleşim yeri olma özelliğini korumuştur. 1960’lı yılların başlarında bile, Ereğli’de doğmuş olanlar toplam nüfusun %51’ini oluştururken, nüfusun % 49 ‘unun, yani yarısına yakınının kente dışarıdan gelmiş oldukları görülüyordu.”

Kaynak: iha