Yat turizminin Türkiye'deki geçmişi 1980 li yılların başlarına dayanır. Günümüze kadar uzanan bu süreç içinde en popüler dönemini doksanlı yıllarda sürdürmüştür. Bu tarihlerde turizm girdileri içindeki payıda oldukça fazlaydı. Deniz turizmin en gözde kolu

Yat turizminin Türkiye'deki geçmişi 1980 li yılların başlarına dayanır. Günümüze kadar uzanan bu süreç içinde en popüler dönemini doksanlı yıllarda sürdürmüştür. Bu tarihlerde turizm girdileri içindeki payıda oldukça fazlaydı. Deniz turizmin en gözde kolu olan mavi turlar ne yazıktır ki bugün beklentilerin altında seyretmektedir.

Daha 1983 yılında mevcut iki işletme ve 92 yatak kapasitesi ile başlanan yat turizminde halen Yunanistan, İtalya, Hırvatistan, Fransa, İspanya ve Tunusun gerisinde kalmamız bir çok soruyu da beraberinde getirmektedir. En önemli sorunların başında Türk sularına girerek marinalarımızda konaklıyacak olan yatların karşılaştıkları yoğun bürokratik işlemlerdir. Kıyılarımızda mevcut olan yat bağlama limanlarının ve iskelelerinin yetersiz oluşu ise diğer olumsuz bir faktördür. Bu alandaki yatırımlar yoğun bürokratik engeller nedeniyle çok ağır gitmekte ve yatırımcıyı canından bezdirmektedir. Sahip olduğu muhteşem özelliklerdeki kıyı şeridine, doğal güzelliklere, tarihi ve kültürel zenginliklere karşın bu değerlerin sadece %10 unu kullanabilen ülkemiz bu konuda çağdaş, verimli ve akılcı stratejiler hazırlamalıdır.

Şu konunun bilinmesinde kesinlikle yarar görüyorum. Türkiye'ye yatıyla gelen veya ülkemizde yat kiralayan bir turistin harcaması, diğer yollarla gelen otuz turistin harcamasına eşittir. Yat turistin ekonomik düzeyi daha yüksektir ve harcamayı sever. Ekonomik getirisi bu kadar çok olan bir alanda Türkiye'nin yıllık girdisi 2,5 milyar dolar civarındadır.

TÜRSAB verilerine göre Fransa 227 bin, İspanya 107 bin, İtalya 128 bin yat bağlama kapasitesine sahiptir. Türkiye'de ise turizm belgeli marinalarda 10 bin ve turizm belgesiz marinalarda 15 bin olmak üzere toplam 25 bin kadardır. Türkiye'nin Akdeniz ülkeleri arasında yat turizminden aldığı pay %4 dolayındadır.

Türk marinalarına giren 12 m uzunluğundaki bir yat bağlama bedeli olarak yılda en az 3 bin dolar bırakır. Eğer karaya çekilip bakımıda yapılırsa bu rakama 12-14 bin dolar daha ekleniyor. Türkiye'de yat kiralayan bir yabancının ülkemizdeki ortalama kalış süresi on gündür. Bu turistin günlük harcaması 50 dolardan aşağıya düşmez. Kendi teknesi ile gelen yabancının günlük harcaması ise en az 100 dolardır. Kendine ait yatıyla gelen turist ülkemizde 20-30 gün kalmaktadır.

Hangi yönüyle bakarsanız bakın yat turizmi ekonomik getirisi her zaman çok olan bir alandır. Bu nedenle yat turizminde olmamız gereken yerde olmalıyız. Denizciliği evrensel boyutlarda göremiyorsak ve düşünemiyorsak, yat turizminden de fazla bir beklentimiz olamaz.