Unutulmuş bir mektubu yeniden yazmak istiyorum zindan karası gecelerin ay ışığı yolundaki suskun denizlerin üstüne. Gökyüzü, okyanusların hüzün dolu dalgaları ile sarılırken acılar içinde, bütün yıldızların korku dolu göçüne tanıklık ediyor son bulutla

Unutulmuş bir mektubu yeniden yazmak istiyorum zindan karası gecelerin ay ışığı yolundaki suskun denizlerin üstüne. Gökyüzü, okyanusların hüzün dolu dalgaları ile sarılırken acılar içinde, bütün yıldızların korku dolu göçüne tanıklık ediyor son bulutların son yağmur damlacıkları özlem içinde.

Yalnız bir denizatı saklanmış sararmış yosunların arasına. Sanki umutsuz bir bekleyişin yol ayrımında takılı kalmış. Artık göremez olduk onları, sayıları beş, onu geçmez gerisi ise nerdedir bilinmez. Umutsuzca süren sancılı bekleyişin çöküntüsü içinde isyan ediyor insanoğlunun acımasız saldırılarına. Çirkinliğe bulanarak körleşen sularda boğulmaya başlayan dalyan yengeçleri ise, koparmaya başladılar ayaklarını kendi kıskaçlarıyla birer birer nefrete dönen acılarıyla. Çaresizliğin pençesindeki isyanın bu onurlu ölümü, okunmamış bir hikayenin acılarla örülmüş satırlarında tasarlanarak işlenmiş gerçek bir ihanetin, insan eliyle yazılımının en ibret verici örneğini sunuyor.

Sıra dışı denizlerin cansız bedenlerinde öksüz kalmış beyaz yavru balinanın kainatı inleten, yürekleri dağlayan çığlıkları içimizi ürpertiyor, bu yok oluşun umutsuz bakışları arasında. Bir tutam deniz eriştesinin içinde korkuya kapılmış arsız kerpe balığı, sanki gelecek felaketi sezinlemiş gibi. Son yuvası da acımasızca talan edilen mürekkep balığı, kalan son damla siyah kanıyla yazarken çıplak bir kayanın üstüne yaşanan bu hainliği, işte o an tek bir canlı kalmamış olacak cehenneme dönüşmüş bu yeryüzü gerçeğinde.
Karanlık gecelerin yakamoz ışıltıları plaktonlar, çekilen ağlarda son gösterilerine hazırlanırken, Ay’sız Gökyüzü’nün hükümdarı yıldızlar teker teker düşecekler okyanusların çölleşen sularına.

Yaşlı balıkçının köhnemiş teknesinin kürekleri her vuruşunda suya, gözlerinde geçmişin hatıraları canlanıyor umut dolu bakışlarda. Artık dalgalanmayan küskün sularındaki çıplak tenli peri kızlarının ayrılma zamanı geldiyse bilinmeyen bir yolculuğa, denizlerin efsane kıralı Posedion’un ölümsüz gücü koruyacaktır geriye kalanları. Bunca karmaşanın arasında beş ila on Yunus toplanmış ilk denizin şehvetli kızı Eftalya’ yı arıyorlar son şarkılarını mırıldanarak. Ama bilemezlerdi ki, onun bedenini binlerce gök taşının alevlerine nasıl siper ettiğini. Gözlerinde acıların son kalıntıları, yüzünde ise hiç solmayan tatlı bir tebessüm.

Güneşin yaşam kaynağı sımsıcacık ışıkları kararırken okyanusların sahillerinde, sonsuzluğa uçuyor yaralı bir kırlangıç balığı, yitik suların dalgalarına son bir defa bakarak.