Yaşayan Göller (Living Lakes) Ağı"nda bulunan Ramsar alanı statüsüne sahip Uluabat Gölü'nün, WWF-Türkiye'nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) "Uluabat Gölü Projesi" ile eski canlılığına kavuştuğu bildirildi. WWF-Türkiye Genel Müdürü Filiz Demirayak, Uluabat Gölü'nün, kuş varlığı yönünden sadece Türkiye'nin değil, Avrupa ve Ortadoğu'nun da en önemli sulak alanlarından biri olduğunu söyledi. Türkiye'nin en geniş nilüfer yataklarına sahip Uluabat Gölü'nün, ayrıca nesli tehlike altında olan küçük karabatak, tepeli pelikan, bıyıklı sumru ve su samurlarına ev sahipliği yaptığını bildiren Demirayak, gölde 21 değişik balık türü bulunduğunu ifade etti. Unilever'in desteğiyle gölün korunması amacıyla 2000 yılından buyana "Uluabat Gölü Projesi"ni yürüttüklerini belirten Demirayak, gölün, Global Nature Fund (GNF) tarafından yürütülen ve dünya üstünde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan göllere destek sağlayan "Yaşayan Göller (Living Lakes) Ağı"ndaki 30'u aşkın göl arasında bulunduğunu kaydetti. Demirayak, Uluabat Gölü'nün, 1998 yılında uluslararası öneme sahip bir sulak alan olduğunu belirten Ramsar Alanı statüsünü aldığını söyledi. Projeyle balıkçılığın düzene sokulduğunu belirten Demirayak, göl çevresinde kirliliğe neden olan Mustafakemalpaşa Çayı civarındaki tabakhane ve mezbahaların kaldırıldığını kaydetti. Demirayak, turna balığı popülasyonunun, kooperatifin yasak dönemlerdeki doğru uygulamaları ve jandarmanın denetimi sonucunda yüzde 50 oranında arttığına dikkati çekti. Demirayak, gölde yeniden su samuru görüldüğünün tespit edildiğini, bunun da temiz ve zehirli atıklardan arınmış uygun yaşam alanlarının bir göstergesi olduğunu belirtti. DenizHaber.Com