Türk Boğazları, belgesel oluyor

Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın gözbebeği Boğazlar… Stratejik açıdan önemi tartışmasız iki geçit. Günümüzde değişen uluslararası dengeler, bölgesel ve küresel gücün kimi zaman el ele, kimi zaman birbirini zorlayan çekişmesi, hiç kuşku yok ki boğazları özel bir değere sahip kılıyor. 

Osmanlı’nın imparatorluk yıllarından günümüze kadar hep bir güç çekişmesinin ortasında yer almıştır Boğazlarımız. Basitçe tarihsel açıdan üçe ayrılan bu stratejik oyun; Osmanlının tek başına boğazlara sahip olduğu dönem, birinci kısım, ikili anlaşmaların yapıldığı dönem ikinci kısım, çok taraflı anlaşmaların yapıldığı ve günümüze kadar süren dönem, üçüncü kısım olarak ele alınmaktadır.

Şimdi ise artık geçmişin izinde geleceğe yönelik geçerli politikaların ele alınması gereklidir. Peki gelecekte Türk Boğazları, geçmişte yapılan hangi anlaşmaların ışığında var olmayı sürdürecektir? Bizim için gelecek nasıl şekillenecektir?30’ar dakikalık sekiz bölümden oluşan ve TRT tarafından yapımına başlanan belgesel bu ünlü konuya şimdiye dek hiç ele alınmamış biçimiyle ve uzmanlar eşliğinde büyüteç tutuyor.

İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının jeolojik oluşumlarından başlayan belgesel, geçmişten  günümüze; tarih, coğrafi ve morfolojik özellikler, jeopolitik, stratejik, uluslararası ilişkiler, gemi geçiş trafiği ve seyir emniyeti sistemleri gibi bunların kontrol mekanizmaları, boğazda akıntılar ve seyir zorlukları, boğazlarda meydana gelen kazalar ve çevresel etkileri, boğazın derinliklerinde yatan batıklar, çevre kirliliği ve sebepleri, şehir hatları vapurları ve deniz otobüsleri, deniz fenerleri gibi konuları işleyecek.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin ortasında

Günümüzde Büyük Ortadoğu Projesi olarak ele alınan ve yeni bir değişimin ana aktörleri olan, Karadeniz bölgesi ülkeleri ve bağlaşıklarını, kuşkusuz en çok etkilenecek ülkeler olarak görmek yerinde olur. Bu ülkeler, hem içerde hem de dışarıda kendi politik süreçlerini yaşarlarken, ülkemizin de bu süreç içerisinde söz konusu projenin tam da ortasında yer alması kaçınılması zor bir gerçektir ve daha şimdiden değişik çevrelerin ana tartışma konusu olmuştur bile... Gelecekte Karadeniz bölgesi için tartışmalar alevlenecek ve hiç kuşku yoktur ki Boğazlarımız bu konuların en önemli geçiş kapısı olarak her dem karşımıza çıkacaktır. Gelecekte Boğazlar nasıl bir politikanın maşası olacaktır?

Bilindiği gibi Türk Boğazları, pek çok ülkenin ulaşım, deniz ticareti ve hatta askeri gücünü sevk edebildiği, denizlere açılabildiği tek kapı. Dolayısıyla Boğaz trafiği, önce olduğundan günümüzde, daha da bir tehlike arz ediyor. Gerek gemilerin tonajlarının artması, gerekse tehlikeli maddelerin boğazdan geçişi, elektronik seyir geçiş sistemlerinin tesis edilmesi gereğini ortaya çıkartmıştır. Boğaz trafiği, kimi yerlerde boğazın dar ve riskli olması, seyir emniyetini ve geçiş trafiğini etkileyen akıntılar ve bunun zamansal değişimleri, meterolojik koşullar, morfolojik yapı ve kılavuz kaptan alınmaması kazaları etkileyen en önemli faktörler gibi görünmektedir. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan, Gemi Trafik Hizmetleri (VTS) Kılavuzluk hizmetleri ve gemi arama kurtarma faaliyetlerinin nasıl yürütüldüğü de belgeselin konuları arasında yer alacak. Ayrıca, değişen dünya düzeninde Türk Boğazları açısından, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün muhtemel yeni görevleri üzerinde durulacak.

Batıkların durumu

Tarihin ilk devirlerinden günümüze kadar, Boğaz sularının derinliklerinde yatan pek çok batık gemi enkazı bulunuyor. Bunların bir kısmı büyük deniz kazaları olarak basında zaman zaman yer almıştı. Gerek çevre kirliliği, gerekse can güvenliği açısından bu batıklar önemli bir sorun oluşturuyor. Bazı batık enkazları yattığı derinliklerde hala çevre kirliliğine sebep oluyor. Bu batıkların ne olacağı, çıkartılma durumları ve çıkartılırsa hukuki açıdan nelerle karşılaşılacağı da ayrı bir bir soru işareti. Acaba geçiş trafiğini zorlayan, ya da etkileyen batık var mı? Hala çevreyi kirleten batık enkazları için bir acil eylem planı bulunuyor mu?

Şehir hatları vapurları, İstanbul’un şiirsel bir ifadesi olmuştur her zaman için. İki yakayı birbirine bağlayan en önemli ulaşım şeklidir vapurlar. Her vapur ismi bir yaşanmışlık hikayesidir. İlk ne zaman Boğazı geçmeye, insanları taşımaya başladılar? İlk hangi şirket kuruldu, nasıl bir hikayesi vardı?

Denizlerin ışığı deniz fenerleri. Pek çok yalnız denizcinin mağrur yol göstericisi.  Değişen yüzleriyle onlar hep denizlerimizde ışık olmayı sürdürecekler.

Türk Boğazları Belgeseli yukarıdaki soruların cevaplarını ararken, pek çok yeni soruyu da ortaya soracaktır. Gelecek için bir duruş sergilenecekse; doğru sorulara doğru cevaplar bulmak gerekiyor. İşte bu belgesel, tam da böylesi bir ihtiyacın doğduğu bir zamanda, doğru  sorulara doğru cevaplar bularak seyircisiyle buluşacak.

Editör: TE Bilişim