Bugün Uluslararası İkinci Gemi Sicili hakkında yazmak istedim.

Bilindiği üzere TUGS sicili Milli Gemi Sicili dışında Türk  denizciliğinin geliştirilmesi, denizcilikte önde gelen ülkelerle rekabet gücünün arttırılması, gemi inşa sanayinin geliştirilerek ülkeye döviz ve döviz ikamesinin arttırılması, denizcilik sektöründe istihdamın ve tersaneciliğin de geliştirilmesi kriterleri dikkate alınarak Kanunlaştırılmış ve daha sonra da Yönetmeliği çıkarılmıştır.Aradan geçen uzun yıllar sonra 2007 de özel maksatlı özel yapılı gemiler listesi oluşturulmuştur.

Günümüze dek çok sayıda gemi bu sicile kayıt edilmiştir.

Ancak, Maliye İdaresi muhtelif nedenlerle bu sicil üzerinden yapılan işlemleri incelemeye almış ve mükelleflere tarhiyatlar yapmaya başlamıştır.

Tarhiyatları iki ana başlık altında toplamak gerekirse bu sicile kayıtlı gemilerin işletilmesinden elde edilen gelirin istisna kapsamında olup olmadığı diğeri ise bu sicile kayıtlı gemilerin satışından doğan gelirin hangi kapsamda olduğu!

İkinci konuyu önce ele alırsam, lafızda "ikinci sicile kayıtlı gemilerin işletilmesi ve devrinden elde edilen kazançlar" ibaresini Maliye İdaresi "devir" ifadesinden ikinci sicilde olan bir geminin yine aynı sicil kapsamında bir başkasına devri olarak yorumlamaktadır.Keza Gelir İdaresi Başkanlığı web sitesinde bu mealde bir mukteza bulunmaktadır.Maliye İdaresi "devir" ifadesini aynı sicil içinde bir başka hükmi şahsiyete devir olarak yorumlamakta, istisna kapsamında olabilmesi için mevzuatta "satışı" ibaresi şeklinde ifade edilmiş olması gerektiğini ifade etmektedir.

Dolayısı ile ikinci sicilden herhangi yurt içi ve yurt dışı bir başka sicile satışından doğan kazançlar istisna kapsamında beyan edilmiş ise istisna kapsamında mütalaa edilmeyerek mükelleflere geçmiş beş yıllık süre için tarhiyat yapılması söz konusudur.

Diğer taraftan ikinci sicile kayıtlı gemilerin işletilmesi biraz daha karmaşık bir konudur.Teknik ayrıntıya girmeyerek yalın bir şekilde yazmaya gayret ediyorum zaman zaman ne yazdığımın anlaşılmadığı ifade edildiğinden!

Özet olarak, Maliye İdaresi sicile kaydı yapılmaması gerekirken hatalı olarak kayıt yapıldığını düşündüğü gemilere tarhiyat yapmaktadır.Yapılan işlem esasında ilginç bir durum arz etmektedir.Şöyle ki, dönemin Denizcilik Müsteşarlığı tarafından verilen tonilato ve denize elverişlilik belgeleri ile yine ilgili İdare'nin bir başka birimi olan TUGS Sicil Müdürlüğü'ne yapılan müracaatla ilgili müdürlük müracaatı olumlu veya olumsuz değerlendirerek işlem yapmakta ve Maliye İdaresi uzun yıllar boyunca bir başka İdare'nin uygulama yetkisinde olan bir konuda cezai işlem uygulamaktadır.Bir başka deyişle, uygulama yetkisi olan İdare müracaatı olumlu mütalaa etmiş, ikinci sicile kayıt için gerekli harçları tahakkuk ve tahsil etmiş (benzer uygulama olan ülkelerde de bu şekilde tonaja bağlı "tonaj vergisi" vb ücretler almaktadır) ve yıllarca aynı işlemi yapmıştır.Bir başka İdare ise gelip diğer İdare' nin esasen uygulama yetkisini sorgulayarak "sen yanlış işlem yaptın" diyerek vergi tarhı uygulamaya başlamıştır.

Bütün bu işlemler olurken maalesef UDHB' lığı yetkilileri de kendi işlemlerinin hatalı olduğunu hatalı bir şekilde şifahi daha sonra da müfettiş vasıtasıyla yazılı olarak beyan etmiştir.

Özellikle Maliye İdaresi UDHB 'lığı müfettiş raporunda müfettiş kendi bürokrasisini de zan altında bıraktığı gibi raporu yazan müfettişin de konuya yeterince hakim olmadan ve yeterince araştırmadan rapor yazıp Maliye'ye gönderdiği anlaşılmaktadır.

Birkaç örnek vermek gerekirse müfettiş özel maksatlı özel yapılı gemilerden sadece ithal edilenlerin ikinci sicile kayıt edilebileceği, Türkiye'de üretilenlerin edilemeyeceği şeklinde bir yorumla Kanun , Yönetmelik maddeleri ve bunların gerekçe kısmının lafız ve ruhunun idraki içinde olmadığı anlaşılmaktadır.Keza müfettiş ikinci sicile kayıtlı iken nevi değişikliği yapılamayacağını ifade etmektedir.Esasen nevi ile ilgili kurallar uluslarası ve yerel mevzuatlara dayalı olarak yetkili klas kuruluşları ve bayrak devleti otoritesi tarafından icra edilmektedir.UDHB'lığı yetkilileri her iki konuda da müfettiş raporunun hatalı olduğunu ifade etmektedir.Müfettiş bunları yazarken bütün bir sektörü ateşe atmakta ancak yazdıklarının altını dolduracak hiçbir yasal veri yazı içeriğinde olmadığı gibi antitezleri ise orta yerde mevzuat olarak durmaktadır.Müfettiş bunları hangi saikle yazdı bilemiyorum ancak bütün bir sektöre zarar verdiği ortada.Gelir İdaresi Başkanlığı web sitesinde ise bu konuda mükellef lehine mukteza olmasına rağmen hesap uzmanları bu ve özel alınan muktezaları da dikkate almayarak tarhiyat yapmaktadır.Ve hatta kabotajda çalışan gemilere de tarhiyat yapılması gerektiği düşünülmektedir!!!

Gelinen noktada Gisbir, DTO ve Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği ile Gelir İdaresi Başkanı ile bir toplantı düzenlemiştir.Yine UDHB'nın konuyu çözüme ulaştırmak için çalıştığı bilinmektedir.Yapılan bu tarhiyatların kesinleşmesi ve konunun daha önce bir şekilde çözülmemesi halinde UDHB'lığı aleyhine mükelleflerin rücu davaları açması da kaçınılmaz olacaktır.Neden derseniz kayıt yapma yetkisi İdare'de olup yine yapılan kayıtlar İdare'nin verdiği resmi belgeler ile yapılmaktadır.Yani mükellefin İdare'ye yanıltıcı bir belge vermiş olması söz konusu değildir.Krizde ciddi darbe alan sektör daha fazla darbe almadan ve TUGS sicili ölü bir sicil haline gelip gemiler yabancı bayraklara kaçmadan çözülür ümidi ile esen kalın.