TRUMP’IN 100 GÜNÜ VE  EKONOMİDEKİ POLYANNA İYİMSERLİĞİ 

Hepiniz POLYANNA adlı çocuk romanını ve bu romandan uyarlanmış çocuk oyununu yada müzikalini bilirsiniz. Bu oyundaki Polyanna adlı sevimli sarışın kız babasından öğrendiği  mutluluk oyununu oynamakta ve tüm kötü olaylara iyi yönünden bakmaktaydı. Ama bu sevimli kızın başına gelen tüm olumsuzluklara ve anne ve babasını kaybetmesine rağmen her şeye olumlu bakmasına karşın yanında yaşamaya başladığı zengin teyzesi bayan  Polly  son derece, snop, lanet, kuralcı ve kötümser biri olurken, Pollyanna’ın annesine aşık olmakla beraber ondan karşılık bulamayınca bayan  Polly’e ile kısa süreli bir aşk yaşayan  yaşlı, huysuz, içine kapanık  bay  Pendleton diğer bir astenik karakter olarak  karşımıza çıkmaktadır.   

1969 yılında  KADIKÖY İL Tiyatrosunda muhteşem bir kadro ile oynanan bu oyunda DR WARREN  rolünde tiyatroya başlamış ancak provalar sırasında bu oyundan ayrılmıştım yerime ise Ragıp Savaş’ın amcası  rahmetli Turgut Savaş oynamıştı. Yıllar sonra Bakırköy Yunus Emre Tiyatrosunda aynı  oyun sahneye konmuş ve bu kez yine aynı rolü iki yıl oynamak kısmet olmuştu. 

Bu girişteki amaç nerede ne oynadığım olmayıp şu an içinde bulunduğumuz küresel ekonomik durumun  POLYANNA hikayesi ile tam bir uygunluk sağlaması ve bunda  oyundaki iki astenik tip olan Bayan Polly ile bay Pendleton tiplerinin FED Başkanı bayan YELLEN ve  ABD Başkanı bay TRUMP ile Bir şekilde benzerlik teşkil etmesidir. Belki bayan YELLEN bakımından çok da doğru olmayacak olan bu benzetme, bay Pendleton bakımından uymaktadır. Özünde iyi biri olan bu yaşlı huysuz ihtiyar kendini ifade etmek bakımından zorlanmakta ,belki de hiç gerek yok iken kötü bir intiba uyandırmaktadır. Ama tüm bunlara rağmen Polyanna her ikisini de sevmekte ve onlara olumlu reaksiyon vermektedir. Burada Ployanna üzerinden tanımladıklarımız  tüketici, iş ve sanayi dünyası mensuplarıdır. 

2016 nın sonundan itibaren küresel ekonomiyi, daha önceleri büyük oranda Yellen ve Fed söylemleri yönlendirirken buna şimdi  birde Trump dahil olmuş ve Yellen’i de geçerek her kes Trump söylem ve vaatlerine göre pozisyon almaya başlamış üstelik hep bunu olumlu algılayarak o yönde pozisyon belirlemiştir. Aslında TRUMP söylemleri bunu gerektirecek hususlar olmayıp endişe ile karşılanması gerekirken kısa süreli de olsa ekonomiye canlılık gelmesini ,%2.5 Amerikan büyümesi hikayesini ve bunun kısa vadede dünyada yaratacağı olumlu etkiyi sözel ifadeler üzerinden satın almış, Trump’ın politikalarının negatif yönlerini göz ardı etmiştir. Ayrıca Trump vaatlerini gerçekleştirse bile bunun etkilerininim ancak 2018 ve 2019 da görülecek olmasının bilinmesine rağmen dünya bu hayali 2017 de yaşamayı tercih etmiştir. 

Ancak bu olayda Fed  ve Bayan Yellen de geri kalmamış onun ABD ekonomisinde iyi gidiş söylemleri büyüme tahminleri, tam istihdama yakın işsizlik oranı(2016 yılı %4.7, bu yıl beklentisi %4.5) ve artma eğilimine giren enflasyon oranı bu 3 faiz artırımı söylemini gündeme getirmiş ve bu bir ara 4 e çıkmış, ardından FED’in bilanço küçültme söylemleri gündeme gelmiştir. Tüm bunlar Amerikan ekonomisinin ısındığını ortaya koyan ifadeler ve hedefler olup, tüm dünyada kabul görmüştür. AB deki iyileşme ve yukarı yönlü trend de bunu desteklemiştir. Ancak tüm bu iyileşmelerin ardındaki hikaye yapısal sorunların halledilmesi değil, özellikle ABD de 2016 son döneminde tüketim harcamalarındaki artış ve gerek üretici gerekse tüketici kesiminde gelecek ekonomik beklentinin olumluya dönmesi olmuştur. Tabı bunu tali diğer hususlarda beslemiştir.  

Örneğin; artan emtia ve petrol fiyatları da olaya hız katan diğer vektörler olmuştur. Aslında  2017 için FED Politikalarının daha önemli olması gerekirken, artık Fed ikinci planda kaldı piyasayı Trump yönlendiriyor kanısı bir kesim tarafından savunulurken, belli bir azınlık tersi görüşte olmuştur. 

Ancak zaman içinde Trump’ın yapacağından ve gerçekleştirebileceğinden daha fazla ses çıkarttığı görülmeye başlamıştır. Aslında  bizde ‘’boş varilden çok ses çıkar’’ sen sakin duran, konuşmayandan kork, şeklinde değerlendiren ‘’ mesnetsiz çok konuşma, esme ve gürleme’’ , ve ‘’boş keseden vaat verme olarak ‘’ifade edilen bu tarz Trump olayında da gerçekleşmiş ve zaman içinde rüzgar tersine dönmeye başlamıştır. 

Çünkü Trump vaat ettiği sözlerin hiç birini yada bazı basit uygulamalar dışında çoğunu 100 güne girilen  ilk 3 ayda gerçekleştirememiş, hatta mevcut düzen Trump’ı tornaya alıp biraz törpülemiştir. Bu olayın böyle gerçekleşeceği tarafımdan yazılan ‘’Trump Politikalarının Taşıdığı Potansiyel Riskler ‘’başlıklı ve Kaptan Haberde yayınlanan makalemde detayı ile dile getirilmiştir. Bu konuda görüş bildiren diğerleri meyanında haklı olduğumuz ortaya çıkmıştır. Ancak ne hikmetse tersi reaksiyon göstermesi gereken dünya Trump’ın ütopyasını satın almayı tercih etmiştir. Uzun süre iktisadi kriz içinde bulunan küresel ekonominin aktörleri kendilerini bu sıkıntıdan çıkaracak gerçekleşmesi zor hatta  tam olarak gerçekleştiğinde uzun dönemde ABD ve küresel ekonomi için kötü olacak bir hayali  satın almayı tercih etmiştir. 

Ancak vaatlerini gerçekleştirmede sıkıntıya düşen TRUMP  önce Çin’e efelenmiş, sonra yelkenleri suya indirmiştir. TRUMP politikası şahinlikten uzaklaşarak,  ‘’aramızdaki ticareti adil bir hale sokalım bende size kur manipulatörü demeyeyim, bize Kuzey Kore olayında yardım edin’’e dönmüştür. Çin ise bizim Kuzey Kore üzerinde aman aman bir yaptırım gücümüz yok diye o kapıyı tam kapatmasa da ,ümit var bir hava estirmemiştir. Kaynak bulma konusunda zorlanan Trump önce Nato ‘da agresif bir tavır takınarak biz NATO’nun sponsoru değiliz söylemi ile diğer Nato üyelerinin de bunun ekonomik külfetine katılmasını gündeme getirmiş sonra bu söylemlerini yumuşatmış, göçmen konusunda da geri adım atmıştır. Diğer başarılı olmadığı konu ise OBAMA CARE olmuştur. Rusya ile de ne yaptığı belli olmayan bir patika içine girmiştir. 

Önce NAFTA ‘dan çıkacağını bunun ABD ye büyük mali külfet getirdiğini belirtmiş ,bu beyanat  26 Nisan 2017 de hem MEKSİKA Pezosu hem de Kanada Dolarının değer kaybına yol açmış daha sonra ‘’böyle beyanat vermedik çıkmayacağız karşılıklı olarak durumu iyileştireceğiz ‘’ söylemi ile durum normalleşmiştir. Nitekim Kanada’dan ithal ettiği  ev yapımından kullanılan ‘’soft wood lumber’’ a %20 ithal vergisi koyacaklarını belirtmiştir.  Bilindiği üzere Amerika Kanada’dan büyük oranda orman ürünleri ithal etmekte ve bu nedenle bu ticaret savaşı  iki ülke arasında 35 yıldır devam etmektedir. Diğer taraftan  Meksika sınırına duvar örme işlemine devam ettiklerini beyan etme mecburiyetinde kalmıştır. 

Aslında Trump himayeci, milli ,içe kapanık politika uygulamasında haklı olmaktadır. Çünkü ikili ticari ilişkilerinde  Çin, Japonya, Avrupa ve diğerlerine karşı açık vermektedir. Bu açık Nafta içinde de görülmektedir.  Örneğin ABD Nafta ülkelerine( yani Kanada ve Meksika’ya 100 Milyar usd) , Çin’e 375 Milyar usd, Japonya’ya 60 Milyar usd ,AB ye 170 Milyar usd açık vermektedir. Bundan da rahatsız olmaktadır. 

 Çünkü artık ABD net sermaye ihracatçısı olmaktan ziyade aynı zamanda net mal ihracatçısı da olmak istemektedir.  Ham petrol ve doğal gaz dahil bir çok emtiayı ihraç etmek istemektedir. 

  Bunun içinde geçen sene ham petrol ihracı için Gerald Ford yasası değiştirilmiştir. Bu nedenle dünyanın en fazla ARGE harcamalarını yapmaktadır. Fakat Trump ilginç bir şekilde küresel ısınma  ve iklim değişimi ile mücadele ile uğraşan US Environmental Protection Agency bütçesini ve Tıbbı araştırmalar ile ilğili bütçeyi kesmeye kalmıştır. EPA bütçesinde 6,1 Milyar USD’ lik kesinti önerisinde bulunmuştur. Tüccar mantığı ile bunlar kendince gereksiz şeylerdir. Ya da  tüm dünyayı ilgilendiren olayların en büyük  maliyetini niye  ABD tarafından  karşılandığının sorgulanmasıdır. 

 Türkiye ile de politikasının ne olduğu şimdilik belli değildir. Bir taraftan Türkiye ile stratejik ortak olarak çok şeyler yapacağız demekte ancak diğer taraftan bayan Clinton politikalarını uygulamaya devam etmektedir.  Afganistan’a nükleer olmayan en büyük bombayı atarak potansiyel düşmanlarına göz dağı vermekte, özellikle İran’a karşı olumsuz bir tavır izlemekte, savunma harcamalarını artıracağını belirterek bunu 54 Milyar USD yükselteceğini  beyan ederken , diğer taraftan yukarıda söylendiği üzere  İçinde bulunduğu güvenlik paktlarının mali külfetinden şikayet ederek kendini geri çekeceğini beyan etmekte, fakat diğer taraftan  Pentagon ve Savunma Sanayi ile daha fazla iş birliği yaparak CIA yı düşük profile almakta ,OBAMA’nın savunma bütçesini düşürmesini eleştirmekte, bir Cumhuriyetçi olarak Savunma harcamalarını ve bütçesini artırmayı hedeflemektedir. Güçlü dolardan şikayet etmekte, ancak uygulamaya koymayı planladığı tedbirler sözel olarak bile USD yi güçlendirmektedir. Yellen’i görevden alacağını belirtirken, sonradan  hakkında olumlu sözler söylemeye başlamıştır.  

Vergi konusu  ise aşağıda açıklanacağı üzere tam bir fiyasko olurken,  Kuzey Kore karşısında Güney KORE’yi Doğu Asya’da  stratejik ortağı olarak koruyarak, Kuzey Kore’ye bu şekilde Güney Kore’nin yanında olduğu şeklinde imaj verirken, 27 Nisan da piyasaya giren haberlerde, biz Saudi  Arabistan ve Güney Kore’yi koruyoruz ama aynı zamanda ticaret yapıyoruz burada da açık veriyoruz, madem bu ülkeleri koruyoruz ve masrafa katlanıyoruz ,koruduklarımız bunun bedelini ödesin  beyanatları ortaya çıkmıştır. Buda Güney Korede çok hoş karşılanmamıştır. Bu söylemin  Güney Kore’yi Kuzey Kore karşısında zafiyete uğratacak bir ifade olduğu da izahtan varestedir. Hem de 9 Mayıs’ta  Devlet Başkanlığı seçiminin yapılacağı ve   güçlü adaylardan birinin  Kuzey Kore’ye yakın olduğu bir dönemde böyle söylemlerin yapılması anlaşılamamıştır. Trump daha sonra ise efelendiği Kuzey Kore ile bire bir görüşmek benim için onurdur, K.Kore ile savaşmak iyi bir şey değildir  demeye başlamıştır. 

Aslında Trump ,meseleye objektif olarak yaklaşıldığında, ileri sürdüğü pek çok konuda haklı olmakla beraber hem söylediklerinde tezatlar ve gel gitler bulunmakta hem de siyasetin dışından gelen biri olarak dili ve söylem biçimi politik üslup ve tarzdan uzak olarak infial  ve kendisi için olumsuz bir hava yaratmaktadır. Diğer bir konu ise çok sabırsız olmasıdır. Siyasette, piyasa mantığından uzak olarak bazı olayların gerçekleşmesi zaman almaktadır.  Gelişmiş ülkelerde, gelişmemiş ülkelerden farklı olarak bir şeyi vaat etmek için, bunların gerçekleşme ihtimalinin dikkate alınması  icap etmektedir. Aksi takdirde güven yitirildikten sonra yapılacak olanlara da, hatta  yapılanlara da olumlu reaksiyon verme de zafiyet ortaya çıkmaktadır. Onun için kültür seviyesi yüksek toplumlarda  gerek siyaset te hatta şirket yönetiminde çok konuşmaktan çok, özlü konuşmak, dinlemek önem taşımaktadır. Bu yaşıma kadar gördüğüm ve takdir ettiğim başarılı yöneticilerin en büyük ortak özelliği iyi bir dinleyici olmaları ve soru sorumasını bilmeleri olmuştur. Çok konuşmak , ‘’ben ‘’ile başlayan cümleleri çok sık kullanmak, aslında bir kompleks ürünüdür. Uzak Doğu felsefesin de de konuşma ya da yazma içinde ‘’ben ‘’ile başlayan ve kendinden bahseden cümle kurmak ayıp bir husustur. 

Trump’ın vergi reformu konusu da yine bir hayal kırıklığı olmuştur.  Geçtiğimiz günler içinde haklı olarak Goldman Sachs bu reformun bu yıl içinde çıkamayacağını önümüzdeki sene başına kalacağını belirtmiş, bazıları bunun Ağustos’tan önce ele alınmayacağını beyan etmiş, bazıları ise bu reformun öldüğünü belirtmiştir.  Obama Care’deki başarısızlığından sonra ,bu kozunun da elinden kaçtığını hisseden Trump acele ile bu algıları değiştirmek için 26 .4.2017 de vergi reformunun detaylarını açıklayacağını beyan etmiş ve piyasa bu yapılması şüpheli olan reformun açıklamasını bile olumlu fiyatlamıştır. Zaten daha önce sermaye piyasasında hisseler bu nedenle bir rally yaparak sürekli bir yükselme trendi içine girmeye başlamış, ancak zaman içinde bu vergi reformu gerçekleşmeyecek düşüncesi ile durgunluğa geçtiği anda beyaz saray bu açıklamayı yapmıştır. Vergi reformunun şirketlere olumlu yansıması ise vergi sonrası şirket karlarının yükselme ihtimali, vergi tasarrufları nedeni ile bireylerin net gelirlerinde  yarattığı artışın  tüketime yansıması ile satışların ve gelirlerin artması ve tüm bunların toplamda GSYIH  ve istihdamı artırma beklentisi olmuştur. Diğer bir husus ise yurt dışında iş yapan şirketlerin bu yeni reform ile yatırımlarını ülkeye geri döndürmeleri  ve bunun ABD ekonomisine olumlu katkı sağlaması beklentisi olmuştur. 

Ancak Çarşamba günü yapılan beyanatta, bunun bir seçim propagandasında söylenenlerden farklı olmayan, son derece yüzeysel, bir Hazine Bakanına yakışmayacak düzeyde, belirsizlikler ile dolu altı doldurulmamış 1 sayfalık zayıf  bir açıklama olduğu görülmüştür. Bu vergi kısıntılarının yaratacağı bütçe açığının nereden karşılanacağı, bunun ne kadar mali yük getireceği ortaya konmamıştır. Sadece büyüme bu yolla %3’e çıkacak ve buradan gelecek ilave gelirler ile açığın kapanacağı ya da OBAMA CARE’den yapılacak tasarruflar ile bunun bir kısmının karşılanacağı dillendirilmiştir. Ancak nasıl %3 büyüme sağlanacağı belli değildir. Diğer taraftan  kamu çalışanlarının maaşlarının ödenebilmesi için kongreden çıkması gerekecek olan borçlanma yetkisinde ihtilaf çıkacağı ve bunun, daha önce OBAMA döneminde yaşandığı gibi, maaş ödemelerinin durmasına yol açacağı beklentileri. Son olarak piyasaya düşen haberlerde Cumhuriyetçiler ve Demokratlar anlaştı bu sorun çıkmayacak, karşılığında Trump OBAMA CARE konusunda önemli bir değişiklik yapmayacak şeklinde değerlendirmelere rastlanmıştır. 

TRUMP ve ekibi tarafından hazırlanan bu vergi reformu beyanatı yada planı 1 sayfayı geçmez iken Regan döneminde yapılan vergi reformu taslağı taktimi ekleri, tabloları ve tüm detayları ile 500 sayfalık bir kitapçık halinde yapılmıştı. Bu durum Trump’ın söz konusu vergi reformunu gerçekleştirebilme hususundaki zafiyetini, ya da gerçekleştirse bile bunun derecesini, ya da daha önemlisi ülke ekonomisi için fayda beklerken tersini oluşturma ihtimalini ortaya koymaktadır.   

Diğer taraftan zaten geçmişte yaşanan tecrübelere göre vergi kesintileri ile sağlanacak olan ilave gelir hemen bireysel harcamalara dönüşerek piyasa da canlandırma yapmamakta bu ancak belli bir süre - en az 1 yıl -sonra kendisini göstermektedir. Örneğin; GW Bush döneminde 2001 ve 2003 yıllarında yapılan vergi indirimlerinde bireyler ilk vergi tasarrufu ile önce borçlarını kapatmışlar ve bunu tüketim harcamalarında kullanmamışlardır. Bunun bireysel  harcamamalardaki artış yolu ile  GSYIH artışına katkı sağlaması  çok sonra ortaya çıkmıştır.  

Vergi reformu ile ilgili  açıklamanın detayı aşağıda açıklanmıştır; 

-Mükelleflerin gelirlerine göre %10, %15,%25,%28,%33,%35,%39,6 olan bireysel  gelir vergisi dilimi oranları 7 den 3 ‘e düşürülerek, %10, %25 ve %35 olacaktır. Ancak buradaki önemli  husus en üst dilim olan %39,6 ‘ %35 e düşürülecektir. Yıllık 24.000 usd geliri olandan hiç vergi alınmayacaktır. 

-Kurumlar vergisi %35 den %15’e indirilecektir. Obama ‘da bunu %28’e düşürmeyi istemekteydi. Gerçekten ABD deki kurumlar vergisi şu an dünya ortalamasının ve OECD ortalamasının çok üstündedir. Birçok ülke bu vergi oranını düşürmüştür. 

 İngiltere’de %30 lardan aşağıya çekerek  %19’a indirmiştir. Bu vergi oranları  İrlanda’da %12.5 . OECD ortalaması %25, Almanya’da %29, Japonya’da %30, Fransa’da %33 dür. Türkiye’de  %20 dir. Dünya kurumlar vergisi ortalaması 2003 yılındaki %30 dan %22,5’a düşmüştür. 

Bütün dünyada vergileri aşağı indirme eğilimi başlamıştır. Bu şekilde ekonominin canlandırılması ve dışarı kaçan yatırımcının içeri dönmesi düşünülmektedir.  Dünya tonajının kolay bayrak altında çalıştırılmasının diğer hususlar meyanında bir nedeni de budur. Yine ticaret şirketlerinin vergi cenneti ülkelerde posta kutusu, paper şirketler kurmaları bundandır. 

-Sermaye ve temettü karlarına uygulanacak en yüksek vergi oranı %28’den %20 ye indirilecektir. 

-Veraset vergisi iptal edilecek, morgage kredisi ,faiz ve bağışlar dışındaki tüm vergi  teşvikleri  fesih edilecektir. 

-Amerikan vatandaşlarının ve şirketlerin yurt dışında tutukları paraları ABD ye geri getirmeleri halinde bir kereye mahsus olmak üzere düşük bir vergi uygulanacaktır(%10) Bu paranın 2.6 Trilyon USD olduğu düşünülmektedir. Bazılarınca bundan çok daha fazladır. 

-ABD vatandaşlarının yurt dışında elde ettiği kazançlara vergi uygulanmayacaktır. Bu yolla yurt dışında elde edilen kazançların beyan edilmeyerek yurt dışında tutulmasının önüne geçilmesi ve bu paraların ülkeye geri dönmesi düşünülmektedir. 

Ancak yukarıda da söylenildiği üzere bu kadar basit ve altı beslenmemiş bir açıklama ABD de ve dünyada tepki görmüş ve güven telkin etmemiştir. Bunun bütçeye yükü belli değildir. Kaynağı belli değildir. Ya da bellidir de hesabı ortada yoktur. Sadece bu vergi reformunun büyümede yıllık %0,5 artış yaracağını ve 10 yılda ortalama %5 büyüme ile bunun yükünün karşılanacağı ifade edilmektedir.  Görülen odur ki bu açık, borçlanma yada diğer bütçe kalemlerinden aktarma yolu ile karşılanacaktır. Diğer taraftan söylenildiği gibi kurumlar vergisinin %35 den %15 e indirilmesi de pek gerçekleşmeyecek belki %20-25 lerde bir noktada  uzlaşı sağlanacaktır. Ancak bunun için bile alt yapısı iyi oluşturulmuş, hesaplamaları iyi yapılmış bir vergi reformuna ihtiyaç bulunmaktadır.  Bunun ise zaman alacağı izahtan vareste olup, yapıldıktan sonra da etkilerinin görülmesi zaman alacaktır. KISACA ŞU AN DOĞMAMIŞ BEBEĞE DON BİÇME DURUMU HAKİMDİR. 

Bu vergi reformunun gerçekleşmesi, hem de keskin olarak gerçekleşmesi muhtemelen tüm diğer ülkeleri benzer politikaları uygulamaya yöneltecektir. Dünya parasal genişleme, düşük ya da (-) faiz uygulaması döneminden sonra düşük vergi uygulaması dönemine girebilecektir. Bu da küresel anlamda sermayenin doğrudan direk yatırımlar ve başka ülkelerde yatırım yapma imkanını etkileyebilecektir. 

Trumpn’ın bilindiği üzere diğer bir seçim vaadi de 10 yılda 1 Trilyon usd yi aşan alt yapı yatırımları ile ekonomiyi canlandırmak ve yeni istihdam yaratmak politikası idi.  Bunun 2017 yılının geri kalanında gerçekleştirebilmesi de hayal olmuştur. Çünkü bu plan Kongre tarafından 2018 Mali yılına kadar onaylanmayacaktır. 2018 Mali yılı ise 1 Ekim 2017 de başlaıp 30 Eylül 2018 e kadar devam edecektir.  

Buna göre 2017 mali yılı 30 Eylül 2017 de sona erecektir. Kongrede bu alt yapı yatırımlarının kararının çıkması hem proje bazında hem de kaynağı bakımından yoğun müzakereleri gerektirecek ve bu nedenle bunların realitesi zaman alacaktır. 

ABD ‘de TRUMP politikaları ve uygulamaları bakımından durum bu merkezde iken, son aylarda her ne kadar borsa coşsa da ekonomide görülen momentumun derecesi 2016 son aylarına ve  2017 başına göre  Nisan ayında azalma eğilimi göstermeye başlamıştır. 2017 ilk çeyreği büyümesi %0.7 olarak gerçekleşmiştir. Trump bu ilk çeyrek büyümesindeki zayıflığı benim suçum değil, OBAMA döneminin sonuçları diye geçiştirmeye çalışmıştır.(Beklenti %1 artıştı) 

Bazıları reel olarak daha düşük olduğunu iddia etmektedir. Ancak bilindiği üzere ABD de ilk çeyrek büyümeleri  genelde kötü gelmektedir. Bunda da ağır kış şartları hakim olmaktadır. Ancak bunun böyle olmadığı yıllarda görülmüştür. Kısaca  mutlaka ilk çeyrek büyümesi kötü gelecek diye genelleme yapmakta çok doğru değildir. Fakat  son yıllarda  hatırlanacağı üzere böyle bir durum görülmektedir.  

 

2017 ilk çeyreğindeki büyümenin düşük gelmesinin nedenleri; diğerleri meyanında , 

-ABD doğu kıyılarındaki kar fırtınasının iktisadi faaliyetlerde ve istihdam da düşmeye neden olması, Federal  hükümet harcamalarının  azalması, batı bölgelerinde  Ocak ve Şubat aylarının sıcak olması yüzünden elektrik  ve doğal gaz gibi giderlerin düşmesi gibi hususlar olmuştur. 

İkinci çeyreğe girilirken Nisan ayı öncü ABD Bileşik PMI verilerine göre hala yükselme devam etmekle beraber önceki aylara göre artış hızında düşme görülmüştür. Market Nisan Öncü Bileşik PMI  İndex(İmalat Sanayi ve Hizmet Sektörü Komposizyonu) detayı aşağıda belirtilmiştir.(21.Nisan 2017’de yayınlanmıştır) 

-ABD özel sektör büyümesi  Nisan ayında 7 ayın en düşüğü olmuştur. 

-Öncü ABD Birleşik Satın Alma Yöneticileri  İndex’i ( US  Flas Composite  PMI Index) 52,7 ile 7 ayın en düşük okuması  olarak gerçekleşmiştir. Mart ayında bu değer 53,0 olmuştur. 

-Öncü ABD  Ticari Hizmet  Faaliyetleri  İndeksi 52,5 ile (Mart ayında 52,8 idi) Mart ayına göre gerilemiştir. Ayrıca 7 ayın en düşük artış değeri olarak gerçekleşmiştir. 

-Öncü ABD İmalat Sanayi PMI’ı 52,8 ile yine son 7 ayın en düşük artışı olmuştur. Mart ayında 53,3 dü 

-Öncü ABD İmalat Sanayi Üretim İndeksi 53,4 ile 7 ayın en düşük okuması olarak gerçekleşmiştir. Mart ayında 54,3 dü. 

Mevsimsel düzeltilmesi yapılmış, ya da mevsimsel etkilerden arındırılmış  ABD Öncü Kompozit İndex değerleri  yukarıdan da anlaşılacağı üzere  özel sektör üretim artışında bir yavaşlama olduğuna işaret etmektedir. Bu son büyüme oranı 2016 Eylül ayından beri görülen en zayıf artış olmuştur. 

Özel sektör üretim artışındaki bu gevşeme ya da yumuşama servis ve imalat sektörlerinde bir momentum kaybına işaret etmektedir. 

Nisan verileri aynı zamanda özel sektör maaş ödeme sayısında da 2010 Şubat ayından beri en düşük artışı ortaya koymaktadır. Özellikle servis sektöründe ilave istihdam artışı daha yavaş olmuştur. İşletme marjlarında daralmalar görülmektedir. Çünkü girdi fiyatları enflasyonu 2015 Haziran ayından itibaren en üst noktaya ulaşmıştır. 

Fakat maliyetlerin artmasına rağmen özel sektör firmalarının bunu fiyatlarına yansıtması ancak marjinal düzeyde kalmış ve 2016 Kasım ayından beri en yavaş artışı göstermiştir. 

Market Nisan 2017 ABD Öncü Hizmet PMI ‘ı; 

Servis sektöründeki büyüme Ocak ayında görülen 14 ayın en yüksek okumasından beri mutedil bir şekilde artmaya devam etmiştir. Ancak Ocak ayındaki hız kesilmiştir. Buda mevsim etkisinden arındırılmış Nisan ayı  ABD öncü hizmet ticareti faaliyetleri indeksinde bir önceki ayın değeri olan 52,8 dan 52,5 ‘a gerileme şeklinde kendini göstermiştir. Bu son okuma 50 puanın üstündeki bir değer olarak genişlemeye ve büyümeye işaret etmekle beraber, kriz sonrası ortalaması olan 55.3 e göre geri kalarak daha zayıf bir iş hacminin olduğunu ortaya koymaktadır. 

Yeni işlerdeki artış Mart ayında görülen 12 ayın en düşük değerinden daha fazla olmakla beraber, bu yükselme çok sınırlı olmuştur. Nisan anketi işletmelerin  kapasitelerini kullanmaları  üzerindeki düşük baskı nedeniyle bekleyen işlerde bir azalma olduğunu ortaya koymuştur. Düşük talep artışı ve daha düşük tamamlanmamış iş hacmi Nisan ayında iş gücüne yeni istihdam imkanı yaratmak bakımından bir gerilemeye sebep olmuştur. Son istihdam sayısı artışı çok cüzi ve 2010 Temmuz ayından beri en düşük miktar olmuştur.  

Bununla birlikte hizmet sağlayıcıları gelecek 12 ay için olumlu beklentileri olduğunu beyan ederek müspet bir ekonomik Outlook’a işaret etmişlerdir. Bu hizmet şirketlerinin görüşüne göre önümüzdeki aylardaki trend yukarı yönlü olacaktır. Hizmet üreticilerinde kötümser bir hava mevcut değildir. Hizmet üreticilerinin geleceğin iyi olacağı hususundaki  beklentisi, sonuçlardaki nisbi gerilemeye rağmen Nisan ayında son 3 ayın en üst noktasına  çıkmıştır. POLYANNA efekti  devam etmekte olup Nisan ayının geçmiş aylara göre kötü sonuçları  üretici güven indeksinde olumsuz bir etki yaratmamıştır.  Hizmet sektörünün Amerikan ekonomisindeki ağırlığı göz önüne alındığında bu hissiyatın ve değerlendirmenin önemi daha fazla ortaya çıkmaktadır. 

Bununla birlikte ABD de 2.ci çeyreğe girilirken maliyet artışı baskısı yükselmeye başlamıştır. Girdi fiyatlarındaki yükselme Haziran 2015 den beri görülen en yüksek artış olmuştur. 

ABD Nisan ayı Öncü İmalat Sanayi PMI ‘I 

Nisan ayında İmalat sektörü büyümesi, hizmet sektöründe görülen büyüme artışını geride bırakmıştır. Bununla birlikte imalat sektöründe görülen büyüme artışı Eylül 2016 dan beri görülen en yavaş büyüme olmuştur.  

Mevsimsel etkilerden arındırılmış  Nisan ayı Market öncü ABD İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri İndeksi (PMI) Mart ayındaki 53,3 puandan 52,8’e düşmüştür. 

İmalat sanayinde son iki yılın en yüksek okuması olan Ocak ayındaki değerden gerileme kaydedilmiştir. 

Bunda üretim miktarı ve yeni siparişlerdeki gevşek artış önemli rol oynamıştır. Ancak olumlu durum sadece Mart ayında görülen 7 ayın en düşüğü olan yeni iş yaratma miktarında marjinal bir iyileşmenin görülmesi olmuştur. 

İmalatçılar, Nisan ayında üretim öncesi envanterleri hususunda oldukça ihtiyatlı davranmışlardır. Girdi stoklarındaki azalma, son 6 ayda süregelen envanter artırımının sonu olmuştur. 

Nisan verileri imalat sektörünün  ortalama maliyetlerinde  hızlı ve önemli artışların olduğunu ortaya koymuştur. Girdi maliyeti artışı yada enflasyonunda  Aralık 2013 den beri görülen en hızlı yükselme yaşanmıştır. Bunun nedeni de emtia fiyatlarında özellikle metal fiyatlarındaki artışlar olmuştur. 

Bununla birlikte maliyetlerdeki artış fabrika çıkış fiyatlarında önemli artışlara zemin hazırlamıştır. Bu zamlar  son 2,5 yıldır görülen en büyük artış olmuştur. 

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; PMI verileri ABD de yılın ikinci çeyreğine girildiğinde, ekonominin yükselme trendinde bir gerileme olduğunu ortaya koymaktadır. Anket birinci çeyreğin %0,7 büyümesinden sonra  ikinci çeyrekte %1,1 lik bir büyümeye işaret etmektedir.(2016 3.cü çeyrek %3,5, 4.cü çeyrek 2.1, 2017 1.ci çeyrek ise %0.7 olmuştur. Ancak buna rağmen tüm kurumların yaptığı tahminlere göre ABD bu yıl min. %2,1 büyüyecektir. ) 

ABD de ekonomisinde ve GSYIH içinde önemli bir yeri ve katkısı olan hizmet sektöründe son 7 ay içindeki en zayıf büyüme görülmüştür. İmalat sektörü ise bu yılın başındaki 2 yılın en hızlı büyümesine göre ilaveten gerileyerek yavaşlayan bir  büyümeyi ortaya koymuştur. Buda ihracat siparişlerinin daha fazla olmasına rağmen bu şekilde gerçekleşmiştir. İş gücü piyasası da gevşemiştir. Anket iş gücü yaratmada gerileme olduğunu, Mart ayındaki bu gerilemenin Nisan ayında da devam ettiğini ortaya koymuştur. Son veriler sadece 100.000 tarım dışı istihdam yaratılabildiğini işaret etmiştir. 

Nisan ayında yapılan Ankete verilen cevaplar, ABD ekonomisinde geçen yılın sonunda seçim sonrasından itibaren görülen köpüğün azaldığını ortaya koymuştur. Bununla birlikte gevşekte olsa  yeni işlerin  girişi ile birlikte Nisan ayında bu biraz yukarı çıkmış ve iş dünyasındaki gelecek ile ilgili olumlu beklentiyi artırmıştır.  Ankete cevap verenler gelecek günlerin aydınlık olacağını ve ABD büyümesinin yeniden hızlanacağını düşünmektedirler. 

Buna karşın FED daha temkinli davranmakta ve her ne kadar HAZİRAN ayında ikinci faiz artırım ihtimali oranı giderek artsa da(%71.5) Nisan’dan sonra Mayıs verilerini de bekleyecekleri  görüşü ağırlık kazanmaktadır. Mayıs ayında bir faiz artırımı beklenmemektedir. 

ABD tahvilleri özellikle bizim için önemli bir veri olan ABD 10 yıllıkları faizi de son günlerde düşerken ve 30.4.2017 de 2.27 iken,  1.Mayıs 2017 de 2.298’e çıkmıştır. Bu artışın bir nedeni diğer hususlar meyanında ABD 30 yıllık tahvil faizinin %3’ün üstüne çıkması olmuştur. 

Ancak hala çok düşük düzeyde olup 2.40-2.63 lerin çok altındadır.  Faizlerin bu seviyede oluşu, usd indeksinin 98.83 olması yukarıdaki açıklamalarımızı desteklemektedir. Bilindiği üzere ekonomide gelecek ile ilgili güven yukarıda ise, bir emin liman düşüncesi pek geçerli olmaz, borsaya vb gibi daha güvensiz alanlara yatırımcılar kayar, böyle olunca devlet tahvillerine talep düşer talep düşünce tahvillerin  fiyatları düşer ve faizleri ya da getirisi yukarı çıkar. Nisan öncesi dönemde uzun süre tablo bu şekildeydi. 

 Gelecek ile ilgili güven zayıflamaya başlar ise o zaman yatırımcı güvenli liman ister, devlet tahvillerine dönüş başlar, tahvilin talebi artar, talebi artınca fiyatı yükselir, fiyatı yükselince faiz getirisi düşer.  

10 Nisan’dan itibaren ABD 10 yıllık tahvil faizi düşmeye başlamıştır. 18 Nisan da %2.17 olmuştur. Bunun anlamı Amerikan 10 yıllıklarına  talep olmuş bu nedenle fiyatı yükselmiş ve faizi yani getirisi düşmüştür. Bunda rol oynayan etmen  piyasalara (riskli varlıklara )karşı bir güven zafiyeti  ve güvenli varlıklara iltifat etme olmuştur. Diğer bir nedeni de faizler daha düşebilir düşüncesi ile mevcut faizleri ya da getiriyi bile yüksek bularak ABD 10 yıllıklarına talebin artması bunun sonucu faizin düşmesidir. Yani yatırımcılar long pozisyonu tercih etmişlerdir. 

 Ancak daha sonra yukarıda söylenildiği gibi faizler tedricen  yükselmeye başlamıştır. Fakat 13 Mart’taki 2.63 ün oldukça altındadır. Kısaca Amerikan  10 yıllık tahvil faizlerinin aşağı gelmesi, küresel ölçekte de risk iştahında bir azalmaya  Amerikan ekonomisine ise güvene işaret etmektedir.  

Zaten son vergi açıklamasından sonra, küçük işletmelerin hislerinde bir geri dönüş başlamıştır. Çünkü küçük işlemeler bu mevcut vergi tasarısından yeterli avantajı sağlayamayacaklardır. 

Buna karşın son açıklanan bilanço verilerinde ABD de şirketleri  bakımından, şirketlerin %75’nin gelirleri, %74’ünün ise karı artmıştır. Ancak bunlar çoklukla tepedeki 40 büyük şirket içinde yer alanlar olup, elektronik şirketleri ve AMOZON gibi e-ticaret şirketleridir.  

Özetle ABD de işler önceki aylar gibi çok iyi olmasa da üreticilerde gelecek beklentisi olumlu seyretmektedir.  

Tüm bu yukarıda hususlar dikkate alındığında 2017 yılında ABD ekonomisine ve ona bağlı olarak dünya ekonomisine etki yapacak olan kişi ve kurumun TRUMP ve Beyaz Saraydan ziyade FED Olacağı, Trump etkisinin, eğer iktidarda kalırsa 2018 ve 2019 da görülmesinin  daha büyük bir olasılık olduğu düşünülmektedir. Fed’ in faiz artırımı ve yılsonuna doğru bilanço küçültme hamleleri küresel piyasaları daha fazla etkileyecektir. Ancak ilginç bir şekilde küresel piyasalar Trump ile birlikte yeni bir hikaye satın alarak, Fed ‘in faiz artırımlarına artık eskisi kadar büyük tepkiler vermemektedirler. Hatta 3 faiz artışını artık piyasalar kanıksamış olup, etki yaratacak unsur 4 faiz artırımı olacaktır. Ancak bundan daha önemlisi piyasaların tepki vereceği ve fiyatlayacağı husus  Fed’ in bilanço küçültmesi olacaktır. 

AB kanadında ise veriler Fransa dahil iyi gelmektedir. Burada ise dünya ekonomisini etkileyecek olan husus Fransa, İngiltere, Almanya seçimleri ancak daha önemlisi   ECB ‘nin faiz artırımı, parasal genişlemeyi azaltıcı ve buna bağlı olarak Euro’nun değer kazanması olacaktır. 

 Tüm bunlarda 2017 son çeyreği ve 2018 ilk çeyreğinin hikayeleri olmaktadır. Tabi bu arada mevcut aşırı borçlanma problemlerine rağmen Çin büyümesindeki  iyileşmenin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir. 

ANCAK BURADAKİ EN ÖNEMLİ HUSUS  ÜRETİM KAYNAKLI VE VERİMLİLİK ARTIŞI İLE İLGİLİ HİÇ BİR İYİLEŞMENİN HENÜZ  GÖRÜLMEMESİDİR. YAPISAL SORUNLAR İLE İLGİLİ NE BİR TEDBİR ALINMAKTA NE DE GELİŞME GÖRÜLMEKTEDİR. SADECE PARASAL KAYNAKLI TALEP BÜYÜMESİ YARATILARAK, TÜKETİCİ VE ÜRETİCİ GÜVEN İNDEKSİ ARTIRILARAK HANE HALKI TÜKETİMİ YÜKSELTİLMEKTE, EKONOMİDE BİR BAHAR VE İYİMSERLİK HAVASI  ESTİRİLMEKTEDİR. KISACASI EKONOMİDE POLYANNA EFEKTİ YAŞANMAKTADIR.  UMARIM BU RÜZGAR TERSİNE DÖNMEZ. POLYANNA GİBİ KÜRESEL EKONOMİYE ARABA ÇARPMAZ.  TRUMP ‘DA BAY PENDLETON  GİBİ İÇİNE DÖNÜKLÜĞÜ BIRAKIP NORMALLEŞİR, BAYAN POLLY İLE PENDLETON’UN KIRGINLIĞININ SONE ERMESİ GİBİ FED VE BAYAN YELLEN İLE UYUM İÇİNE GİRER. KISSADEN HİSSE... 

30.4.2017,İstanbul Harun Şişmanyazıcı Ekonomist