P&I Sigorta Genel Müdürü Kaptan Ufuk Teker, “Denizcilik çok zor bir meslek ve denizciler çok zor şartlarda çalışıyor. Ölüm tehdidi altında çalışıyorlar. Denizcilerin yıpranma hakkının geri verilmesi konusunda ilgililerin dikkatini çekmek istiyorum. Denizciler yıpranır” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Gine Körfezi’nde saldırıya uğrayan ve bir mürettebatının yaşamını yitirdiği 15’inin ise kaçırıldığı M/V Mozart gemisi gündemdeki yerini koruyor.

Gazeteci Noyan Doğan’ın sunduğu “Bakış” programına katılan P&I Sigorta Genel Müdürü Kaptan Ufuk Teker, korsan saldırısına uğrayan Mozart geminin sigorta boyutuna ilişkin soruları cevapladı.

Malaka Boğazı, Aden Körfezi ve Gine Körfezi olmak üzere dünyada üç ana bölgede korsanlık faaliyetlerinin meydana geldiğini ve bu durumun deniz çalışanları ile armatörleri büyük oranda etkileyen boyutlara ulaştığını belirten Ufuk Teker, son dönemde de büyük çoğunluğu Gine Körfezi’nde meydana gelen korsan saldırılarının denizciliğin gündemine oturduğunu kaydetti.

Gemi sigortalarına ilişkin bilgi veren Teker, "Gemilerde genel olarak iki ana sigorta var. Bir tanesi karadaki kasko benzeri olan tekne ve makine sigortası diğeri sorumluluk sigortası ki personelin de ölüm yaralanma ve hastalıklarını kapsayan P&I sigortası var. Bunların haricinde gemiler riskli bölgelere gittiklerinde, özellikle savaş riski olan bölgelere gittikleri zaman satın aldıkları sigorta ve riskli bölgelerle ilgili de ödedikleri ek teminatlarla aldıkları sigortalar var" dedi.

Son 15 yılda artan kaçırma ve fidye sigortalarının ayrıca donatanlar, armatörler ve gemi işletmecileri tarafından satın alındığını söyledi.

SÜREÇ SOĞUNKANLILIKLA YÖNETİLMELİ

Gemilerin korsanlar tarafından kaçırılmasından sonraki sürecin çok hassas olduğunun altını çizen Teker, özellikle işletmeler ve ailelerin bu konuda sorumlu davranması gerektiğini söyledi.  Medyanın da büyük bir görevi olduğunu kaydeden Teker, "Çünkü ortaya çıkacak olan tazminatın belirlenmesi tamamıyla korsanların aileleri provoke ederek işletmelerin üzerinde oluşturdukları baskılar ve tehditler neticesinde ortaya çıkıyor. Bu anlamda hadisenin çözümü çok profesyonel ellerde ve psikolojik olarak doğru bir şekilde yönetilmeli. Arkasında 50 milyon dolarlık bir sigorta teminatı var dediğinizde bu korsanları aşırı derecede provoke edecektir. Ve sürecin doğru yönetilememesine sebebiyet verecektir. O yüzden özellikle basında konuşan işletmeci ve ailelerin bu konuda olabildiğince soğukkanlı olmalarını salık veriyorum. Emin olsunlar ki çok güvenilir ellerdeler" diye konuştu.

SELAMETLE TÜRKİYE'YE GELECEKLER

Korsanların ideolojik bir amaçları olmadığına ve tamamen para için personeli alıkoyduklarına dikkat çeken Teker, söylemleri tehditvari olsa da olabildiğinde iyi baktıklarını ve personele zarar vermemeye özen gösterdiklerini vurgulayarak "Günün sonunda tek amaçları fidye kopartmak... Biraz sabırla bütün personelimizin selametle Türkiye’ye geleceğinden eminim. Gemi sigortalı, saygın bir uluslaraarası işletme tarafından işletiliyor. İşletmeci personel de konusuna hakim. Fidye sigortası var mı onu bilmiyorum. Ama gövde sigortası gemiye verilen hasarlar ve hayatını kaybeden personelle ilgili teminat olduğunu biliyorum" ifadelerini kullandı.

DENİZCİLER ÖLÜM TEHDİDİ ALTINDA ÇALIŞIYOR

Dünyanın bazı bölgelerinde özellikle otorite boşluğu olan bölgelerde bu gibi olayların yaşandığının altını çizen Teker, şöyle devam etti:

"Sigortacılarda buraya giden gemilerle ilgili geminin dikenli, jiletli tellerle çevrilmesi, dışarıdan gemiye girilmesinin zorlaştırılması için tedbirler almaya çalışıyor. Hatta son zamanlarda dış bükey kaygan plastik malzemeyle dışarıdan merdiven dayayamayacakları şekilde malzemelerde çıkmaya başladı. Tabiî ki bunların hepsi armatöre maliyet olarak dönüyor. Gemide güvenlik görevlileri bulunuyor. Uyarı ateşi açıp korsanların gemiden uzaklaşmasını sağlamak amacıyla. Burada da aramatörlerin üzerinde ciddi olarak bir hukuki sorumluluk oluşuyor. Çünkü bayrak devletlerine resmi olarak sorduğunuz zaman gemideki güvenlik görevlilerinin gemiye binmesine resmi olarak müsaade etmiyor. Burada armatörler yerel idarelerin boşluğundan dolayı hem kendilerini korumak zorunda kalıyorlar hem de sorumluluk almak zorunda kalıyorlar. Şöyle düşünün, İstanbul sokaklarında haydutlar dolaşıyor. Ve size tavsiye edilen de kendinizi korumanız. Silahlı güvenlik görevlileriyle kendinizi savunmanız. Ve etrafınızda bir takım önlemler almanız. Denizciler bu anlamda çok zor şartlarda çalışıyor. Denizcilik çok zor bir meslek. Ölüm tehdidi altında çalışıyorlar. Denizcilerin yıpranma hakkının geri verilmesiyle ilgili çok ciddi bir kampanya var. Bu konuda ilgililerin dikkatini bir kere daha çekmek istiyorum. Denizciler yıpranır.”

Editör: TE Bilişim