İMEAK Deniz Ticaret Odası Mart 2017 olağan meclis toplantısı bugün Cengiz Kaptanoğlu Başkanlığında gerçekleştirildi.Toplantı başladığında Meclis başkanı Cengiz Kaptanoğlu bazı sektörel basın temsilcilerini meclis onayına başvurarak salonun dışına çıkardı.

Toplantıda Oda faaliyetlerini Faruk Okuyucu sundu.

Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Genel Sekreteri Selçuk Şaban "İhracata Yönelik Devlet Destekleri Kapsamında Yeni Uygulamalar" konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

Sunumda Selçuk Şaban söz konusu destekleri;

-Fuar katılım desteği,

-UR-GE (Uluslararası rekabeti geliştirme) desteği,

-Pazar araştırması, pazara giriş belgeleri desteği,

-Tasarım Desteği,

-Markalaşma ve Turrquality desteği,

-Türkiye Ticaret Merkezleri desteği,

-Sektörel nitelikli uluslararası yurtiçi fuarların desteklenmesi,

-E-Ticaret sitelerine toplu üyelik desteği,

-Türk Eximbank sigorta tazmin desteği,

-İhracat taşımalarına navlun desteği,

-Müteahhitlik sektörüne destek, başlıklarında inceleyerek açıklamalarda bulundu.

Toplantıda daha sonra Prof. Dr. Tuncay Kuleli "Bodrum Yarımadası ve Gökova Körfezi için deniz turizmi ve Mavi Yolculuk açısından Kıyı Alanları ve Planlama önerileri"başlıklı araştırması ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi.

Daha sonra söz alan KOSDER Başkanı Salih Zeki Çakır, KOSDER'in "Deniz Ticaret Filomuzdaki istihdam" konulu çalıştayı hakkında bilgi verdi.

Armatörler Birliği Başkanvekili Erol Yücel ise Armatörle Birliği olarak gemiadamları ile ilgili uygulanacak disiplin uygulamaları ile ilgili devletin yaptığı desteğin çok önemli olduğunu belirtti ve ilgililere teşekkür etti.

Daha sonra TÜRDEF BaşkanıErkan Dereli söz aldı. Dereli yıpranma payına değindi ve yıpranma payının sadece çalışanın değil işverenin de sorunu olduğunu söyledi. Denizcilik eğitimi alan öğrencilerin daha öğrencilik yıllarında "nasıl karaya geçerim?" diye düşünmeye başladığını anlatan Erkan Dereli "Onları denize çekmeliyiz. Onlara bir cennet sunmalıyız ki denizde tutmanın bir yolu da yıpranma payıdır"dedi.

Metin Kalkavan "YDO Ruhundan Kurtulamadık" Kaptan  Saim Oğuzülgen: "O ruh ölmez" 

Meclis toplantısında son olarak kürsüye gelen Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan yıpranma payı ve gemi adamı yetiştirme ve disiplin uygulamaları konusunda konuşmacılara katılmadığını belirtti. Kalkavan bir YDO ruhu diye bir ruhun var olduğunu, bu ruhun hala devam ettiğini, okulun kapanıp adının değişmesine rağmen bu ruhtan kurtulamadıklarını söyledi.

Kalkavan şöyle konuştu:"İstihdam konusunda Salih Kaptanın çok güzel saptamaları var. Fakat ben çok farklı düşünüyorum.Bir şeyden çıkmamız lazım.Ondan ne zaman kurtulacağız bilmiyorum.Bu YDO'dan...YDO diye bir şey kalmadı ama YDO ruhu devam ediyor.İTÜ Denizcilik Fakültesi oldu.Ruhu devam ediyor.Öyle bir ruh ki odada dolaşıyor"

DTO Yönetim Kurulu Başkanı'nın YDO Ruhu ile ilgili sözleri esnasında DTO Meclis Salonunda bulunan bazı üyelerden itiraz sesleri yükseldi.  Kaptan Saim Oğuzülgen'in müdahale ederek "Ölmez o ruh" diye seslendiği duyulurken "Bizi bugünlere o ruh getirdi" diye sesler yükseldi. 

Metin Kalkavan tam olarak ne dedi?

Metin Kalkavan'ın konuşmasının o bölümünde söylediklerinin kelimesine dokunmadan tam olarak aşağıya alıyoruz: 

"Baktığımızda, istihdam konusunda Salih kaptan’ın söylediği çok güzel saptamalar var. Fakat, ben mesela çok farklı düşünüyorum. Erbil Kaptan da benim gibi düşünüyor. Eskiden yani bir şeyden çıkmamız lazım. Ondan ne zaman kurtulacağız bilmiyorum. Bu YDO’dan... YDO diye bir şey kalmadı, ama YDO’luluk devam ediyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi oldu, ruhu devam ediyor.. Ne ruh bu.. Yani öyle bir ruh ki.. Yani böyle Oda’da dolaşıyor..  (Ölmez o ruh bir türlü-Saim Oğuzülgen) Ölmesini istemiyoruz zaten de... (O ruhla bugünlere geldik-Saim Oğuzülgen) Yaşasın da... Şimdi işte zihniyet farkı o.. Yani ölmesin.. Bir başkanın Galatasaray için söylediği seni sevmeyen ölsün gibi.. Yani şimdi bu iş farklı. Sevmek başka, büyütülmek başka.. Ve, O okulun sebep verdiği destek verdiği bir sürü kurumun gelişmesi başka. Ama Ben bunu niye söyledim? Erbil kaptan neden benim gibi düşünüyor? Ben denizcilik eğitiminin Türkiye’de çok ileri gittiğini düşünüyorum. Çok daha da iyiye gidiyor. Sadece o zaman 50 kişi yetişiyordu, iş yoktu. Herkes deniz nakliyata girmek için herkes iyinin iyisine geliyordu, master yapmak gibi bir şeydi. Aman şuraya girelim devlet şirketinde bir işimiz olsun...İyi bir memurluk olsun diye, oradan damıtılmış olarak gelen az olan, arzın olmadığı geminin çok az olduğu bir dönemde, Rahmetli Mejat İncediken’in zamanına gittiğiniz zaman da çok daha şey. Müthiş çünkü onlar bir imtihanlara tabi tutuluyor. Ehliyet aldıktan sonra imtihanları vardı. Ara ara gidiyor imtihana tabi tutuluyorlardı. Fakat, o dönemdeki arz ile durum ile bugünkü dünyanın durumu farklı. O zaman baktığımızda, 80’lerde dünya deniz ticaret filosu herhalde 300-400 milyon civarında olması lazım. Deadweight olarak. 2007’de 1,1 idi. Ama bugün geldiğimiz noktada neredeyse 1,8 milyar dwt luk bir deniz ticaret filosunda söz ediyoruz.  Yani neredeyse, 6-7 katı bir büyümeden bahsediyoruz. Geldiğimiz noktada 14 sene 2. Kaptanlık için beklemek ned emek? Sen zaten süvari olmuşsun, aşmışsın deneyim kazanmışsın, hala aynı yerdesin. Şimdi bu mu iyi, 6 senelik yetişmiş genç birisinin gelip aynı işi performe etmesi mi iyi. Seni orada tutan sistem kötü. Yazık günah, sen çok daha ileri gitmen lazımken orada çakılı kalmışsın hem de ikincilikte kalmışsın. Şimdi öyle civa gibi gençler geliyor ki. Hepsini aynı kefeye koymak mümkün mü, hayır. Eskiden 50 tane yetişiyordu, şimdi 500 tane çok iyi yetişiyor. Ama kimin içinde? 1500’ün, 2 binin içinde  yetişiyor. Bu da baktığımızda gerçekten seviye artıyor. Hem üniversitelerimzide artıyor, hem fakültelerimizde artıyor hem yüksek okullarımızda artıyor. En büyük sorunumuz, ülkenin en büyük sorunu öğrencide değil. Hangi alana girerseniz girin en büyük sorunumuz yeterli eğitmenin olmamasıdır. Yeterli sayıda ehliyetli eğitmen futbola da inin budur, denizciliğe de gidin budur, okullardaki yeterli olmayan eğitmen problemimiz var ve her alanımızda eğitmen problemimiz var. Almanya’dan bizi farklı kılan ana şey budur. Gelişmiş ülkelerden farklı kılan budur. Eğitmenler o kadar ileridir ki, yetiştirdikleri çocuklar, hangi alanda alırsanız alın farklı gelişiyor. Bir numaralı önceliğin eğitmenlerin yetiştirilmesine verilmesi lazım. 3 tane iyi eğitmen yetmiyor. Oraya 100 tane lazımsa 3 tane ile bunu götüremiyoruz. En büyük sıkıntımız eğitimdeki sıkıntımız bu, ama eğitmen sıkıntımız.”

Yeni aldığınız elemanları Oda'ya bildirin

Kalkavan ayrıca ihracat ve ithalatta başlayan olumlu gelişmeler olduğunu bunun  ise 2017 yılının 3. çeyreğinde yansımalarının yaşanacağını anlattı. 

Metin Kalkavan meclis üyelerine seslenerek ne kadar eleman aldıklarını Oda'ya bildirmelerini istedi.

Editör: TE Bilişim