İMEAK Deniz Ticaret Odası Mart Ayı Olağan Meclis Toplantısı, 3 Mart 2022 Perşembe günü saat 14.00'da, Aydın üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın, TAV Ceo’su Mehmet Erdoğan ve Emekli Tuğgeneral İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğlu'nun katılımıyla hem meclis salonunda fiziki olarak hem de video konferans sistemi üzerinden gerçekleştirildi.

Odası Aralık İMEAK Deniz Ticaret Ayı Olağan Meclis Toplantısı İMEAK DTO Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır'ın açılış konuşması ile başladı. Toplantı Meclis Kâtip Üyesi Barış Türkmen'in vefatları okumasıyla devam etti.

Gündem maddelerinin konuşulması ve onaylanmasının ardından İMEAK DTO Yönetim Kurulu Şubat Ayı Faaliyetleri sunumu izlendi.

''Karadeniz'de arzu edilmeyen gelişmeler yaşanıyor!''

Sunumun ardından İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran konuşma yaptı;

‘’Bir süredir Rusya ile Ukrayna arasında gerginliğe sahne olan Karadeniz bölgesinde maalesef arzu edilmeyen gelişmeler yaşanıyor. İlk adımı Ukrayna’nın doğusundaki 2 şehrin bağımsızlığını tanıyarak atan Rusya 24 şubat tarihinde de bu ülkeye yönelik askeri hareket başlattı. Aradan geçen süreçte maalesef çatışmalar Ukrayna genelinde devam ederken sivil halkın durumu endişe yaratıyor.

‘’Karadeniz’de çok sayıda gemimiz hizmet veriyor’’

Ticaretimizin yoğun olarak devam ettiği bir bölge olan Karadeniz’de çok sayıda gemimiz hizmet veriyor. Krizin ilk gününden itibaren Oda olarak, Dış İşleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde kurulan Ana Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi ile yakın irtibat kurarak gelişmeleri çok yakından izledik, izlemeye devam ediyoruz. Bölgeye ilişkin ulusal ve uluslararası uyarıları yazılarımızla üyelerimize duyurduk. Son olarak 27 Şubat Pazar günü Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız Azak Denizi limanları ile Ukrayna ve Rusya’nın Karadeniz limanlarına uğrayacak ve bu limanların açıklarında seyir yapacak Türk bayraklı gemilerin güvenlik seviyesinin en üst seviyeye yükseltildiğini açıkladı. Geldiğimiz noktada Türk sahipli yabancı bayraklı bir gemiye yapılan çok şükür hiç can kaybı ve yaralanmanın olmadığı saldırının dışında gemilerimize başka bir saldırı yaşanmadı. Halen Ukrayna ve Rusya limanlarında operasyonlar durmuş durumdadır ancak bu her dakika farklılık göstermektedir. Bu limanlarda bugün itibarıyla tespit edebildiğimiz kadarıyla 48 adet Türk sahipli gemi bulunmaktadır. Bu gemilerin güvenli şekilde bölgeden ayrılmaları tabii ki en büyük dileğimizdir. Bölgeye yakın seyreden gemilerimizin de güvenlik uyarılarına en üst düzeyde riayet etmelerini önemli hatırlatmak istiyoruz.

‘’Rusya’nın Ukrayna operasyonu küresel büyüme ve enflasyon üzerinde bir risk’’

Ne yazık ki Rusya’nın Ukrayna operasyonu ile başlayan son jeopolitik gelişmekler küresel büyüme ve enflasyon üzerinde yeni ve önemli bir risk olarak karşımıza çıkmış durumdadır. Avrupa’nın merkezine yakın bir bölgede yaşanan bu sıcak savaş ortamı başta bu bölge olmak üzere tüm dünyada ekonomik aktiviteyi yavaşlatma riski taşımaktadır. Süreç ne kadar uzarsa ticaret ve büyüme üzerinde riskler de o kadar artacaktır. Türkiye olarak 2022 yılında ekonomimiz sanayi üretimine dayalı ihracata yönelik ivmelenmeyi sürdürme aşamasındayken hemen yakınımızda çok iyi dış ticaret ortaklarımız olan 2 ülke arasında savaş başlaması bizim açımızdan da hiç arzu edilmeyen bir durumdur. Önümüzdeki süreçte savaşın gidişatına bağlı enerji, gıda ve turizm başta olmak üzere negatif etkilerini göz ardı etmememiz gerektiği kanısındayım. Bölgemizin ve dünyanın güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil eden iki ülke arasındaki bu savaşın bir an önce sonlanması en büyük temennimizdir. İnşallah bir an önce barışışı sağlayacak adımlar atılır ve özellikle can kayıplarına son verilir.

Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 11 büyüdü!

Hafta başında açıklanan verilere göre beklentilere paralel olarak Türkiye ekonomisi 2021 yılının son çeyreğinde yüzde 9,1 yılın tamamında ise yüzde 11 büyüdü. Böylece OECD ülkelerinin hatta dünya ekonomisinin ortalama büyümesinin oldukça üzerinde bir büyüme başarıldı. Açıkça ifade etmeliyiz ki küresel ekonomik büyüme oranını ikiye katladık. Daha da önemlisi genelde yüksek cari açık vererek büyüdüğümüz bir sendrom yerine bu sefer cari açık 2020 yılındaki 35,5 milyar dolardan 14,9 milyar dolara indirilmiş iken tarihi önemde bir büyümeye imza attık. Özellikle belirteceğimiz bir konuda Türkiye ekonomisinin küresel ticaretteki canlanma ile korelasyonu yüksek bir büyüme sergilediği, bu anlamda dış ticaretimizin ana taşıyıcısı olan denizcilik firmalarımıza büyük görev düştüğüdür. Açıklanan büyüme oranının yanı sıra dolar bazlı olarak cari milli gelirin altı sene sonra yeniden yükselişe geçmiş olması dikkate değerdir. 2020 yılında 717 milyar dolar olan gayri safi yurt içi hasılat 2021 yılı sonunda yüzde 12 artışla 802 milyar dolara yükselmiştir. Böylece aynı zamanda kişi başına düş gelir kayda değer yükselişle 9539 dolar düzeyine yükselmiştir. Yılın genelinde mal ve hizmet ihracatımız ve hane halkı tüketimi büyümede öncü oldu. Dış ticaretin katkısına gelince 2021 yılında ihracatımız yüzde 24,9 artarken ithalat sadece yüzde 2 arttı. Bütün bu pozitif gelişmede itici güç nedir diye baktığımızda sanayi kesiminin etkisini takdir ile ifade etmeliyiz.

Bu yıl için asıl kaygı noktası ABD merkez bankasının faiz artırma kararına ilişkindir. Geçtiğimiz 80 yılda neredeyse en geç 20 yılda bir yaşanan likidite krizleri faiz oranlarının hızla yükselmesini takiben gelmiştir. En son 2007-2008 yıllarında yaşanan küresel finans krizini hepimiz hatırlıyoruz. Şu an görünen o ki ABD ve diğer ülkeler faiz artırımı kararını yine geciktirmek zorunda kaldı. Şimdi ABD merkez bankası FED, tam da mart ayında faizi artırmaya başlayacağını ifade ederken araya savaş girdi. Bu doğrultuda tahminimiz FED’in mart ayı toplantısında beklendiği kadar yüksek bir faiz artışına gitmeden sözünü tuttuğunu gösterecek bir artış oranında kalacağıdır. Ancak önemle belirtmek isterim ki netice itibarıyla küresel likidite kontrolü dönemi başlıyor. Bizler de özellikle orta vade için daha tedbirli olmak durumundayız.

Konteyner piyasası tüm zamanların en yüksek rakamlarına ulaştı!

Denizcilik piyasalarında genel olarak şubat ayında pozitif gelişmeleri izledik. 2022 yılına düşüşle başlayan dökme yük navlunları şubat ayının son haftasında toparlayarak ocak ayının ilk haftası seviyelerine geri döndü. Konteyner piyasası için 2021 yılını etkileyen liman sıkışıklıkları ve lojistik aksamalar 2022 yılı başlarında da devam ederken bu durumun yıl boyunca devam edebileceği ön görülmekteydi. Bununla birlikte 2022 yılına yüksek seviyelerle başlayan konteyner piyasası şubat ayında tüm zamanların en yüksek rakamlarına ulaştı. Buna paralel olarak konteyner yeni gemi inşa piyasasında tahmin edebileceğiniz gibi ocak ayında toplam tahmini yatırım değeri 3,8 milyar dolar olan 311 bin TEU’luk 34 gemi sipariş edildi. Türkiye istatistik kurumu dış ticaret verilerine göre 2021 yılında ülkemizin toplam ihracatı 179 milyon 261 bin ton. Toplam ithalatı 230 milyon 947 bin ton oldu. Buna göre ihracatımızın 144,9 milyon tonu ithalatın da 213,1 milyon tonu deniz yoluyla yapıldı. Böylece 2021 yılında ihracat ve ithalatın toplamının yüzde 87,5’i ülkemizde deniz yoluyla gerçekleştirildi

‘’Deniz yolu en düşük sera gazları emisyonu gerçekleştiren taşıma metodu olmaya devam ediyor!’’

Odamız bünyesinde geçen yıl başlattığımız deniz ticaretinde iklim değişikliği tedbirlerinin Türk sahipli gemi filosuna etki değerlendirme analizi projesini tamamladık ve sonuçlarını 1 Mart tarihinde düzenlediğimiz webinar ile tüm üyelerimize duyurduk. Deniz taşımacılığı tüm taşıma modları arasında birim yükün birim mesafe taşınması için en düşük sera gazları emisyonu gerçekleştiren taşıma metodu olma özelliğini devam ettiriyor. Tankerler ve dökme yük gemileri dizel tahrikli demir yolu taşımacılığına göçer 6’da 1, karayolu taşımacılığına göre 19’da 1, havayolu taşımacılığına göre 90’da 1 sera gazı salınımı yapmaktadır. Deniz taşımacılığı küresel yüklerin yüzde 80’inden fazlasını taşımasına rağmen sera gazları salınımı ulaştırma kaynaklı salınımın içindeki payı yüzde 11.17’dir. Diğer taraftan denizcilik tüm ulaştırma modları arasında yüzde 11.17 ile en düşük sera gazı salınımına sebep olmaktayken, sera gazı salınımı küresel ölçekte değerlendirildiğinde payı yüzde 2,9’dur. Sektörümüzün uluslararası özelliği nedeniyle, uluslararası denizcilik örgütü şemsiyesi altında başlayan deniz taşımacılığının 2050 yılı ile sera gazları emisyonunun yüzde 50 azaltılması çabasının parçası olan yeni gemilerde enerji verimliliğinden sonra mevcut gemilerde enerji verimliliği ve gemilerde karbon yoğunluk göstergesi kuralları kabul edilmiş ve 2023 başı yılından itibaren uygulanmaya başlayacak. Bu nedenle odamız bünyesinde 3 aşamalı değerlendirme çalışması başlatılmış ve ilk aşamada gemilerden sera gazları azaltım projesinin birinci aşaması olan Türk sahipli deniz ticaret filosunun sera gazı emisyon değerlenin saptanması ve uluslararası kurallara uyum değerlendirmesini tamamlamış, 2. Aşama olan sera gazları emisyon azaltım tedbirleri değerlendirmesi aşamasına geçilmiştir. 3. Aşama olan yakıt vergisi ve emisyon ticaret sisteminin de olduğu pazar bazlı tedbir uygulamalarının etkileri konusunda IMO ve AB kapsamında gelişmelerde yakında izlenmektedir.’’

Başkan Kıran Piri Reis Üniversitesi Eğitim Gemisi’nin satılması hakkında konuştu

Piri Reis Üniversitesi Eğitim Gemisi’nin satılması hakkında konuşan Tamer Kıran şu ifadeleri kullandı; ‘’Mütevelli heyeti bu kararında geminin bekleme yeri için bağlama rıhtımının bulunamaması, üniversite bünyesinde gemiyi idare edebilecek kadronun olmaması, böyle bir kadro kurulmasının yüksek maliyeti, geminin yıllık 1 milyon dolar civarında olan işletme maliyetinin üzerine staj seferini icra etmek için harcanması gereken yaklaşık 500 bin dolar sefer masrafı eklendikten sonra ortaya çıkan bir buçuk milyon dolar civarındaki maliyetin karşılığında 250 öğrenci için staj imkanı sağlanmış olmasının getirdiği çok yüksek maliyet, Marmara Denizi içerisinde dur kalk yaparak çok sağlıklı bir staj yapılamıyor olması hususlarını da dikkate almıştır. Ayrıca geminin işletmesinin Üniversite bünyesinde yapılıyor olmasına bağlı olarak ciddi bir ek iş yükü oluşturması, böylesine bir bütçenin YÖK’ün kurallarına tabi olarak yürütülmesinin zorluğu, YÖK mevzuatı nedeniyle geminin işletilmesi sırasında ve tamir bakımı sırasında karşılaşılan ve aşılması neredeyse imkansız kurallar silsilesi de önemli bir etken olmuş, geçmişte gemiye yapılan masraflara ilişkin YÖK’e yapılan şikayet neticesinde YÖK’ün olaya bakış açısının denizcilik örf adet ve teamüllerine çok uyuşmaması da böyle bir kararın alınmasında etkili olmuştur. Öte yandan hali hazırda ikinci el gemi fiyatlarının gelmiş olduğu yüksek seviyelerden de yararlanmak amacıyla satışa çıkarılan gemimizin satış süreci şu an itibariyle henüz tamamlanmamış olup, süreç nihayete erdiğinde sonuç meclisimizde paylaşılacaktır.''

Tamer kıranın değerlendirmelerinin ardından Aydın üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın ve TAV Ceo’su Mehmet Erdoğan konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından Emekli Tuğgeneral İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğlu mevcut savaş durumunu ve etkilerini değerlendiren bir sunum gerçekleştirdi.

Editör: TE Bilişim