'Denizi sevmek yetmez, âşık olmak lazım'

Ünlü armatörlerimizden İhsan Kalkavan, denizcilik dışındaki tüm işlere geçici olarak bakıyor. Sadece kendisi değil tüm ailesi de denizci olan Kalkavan, "7 kuşaktır denizdeyiz" diyor. Denizciliği diğer sektörler arasında en nankörü sayan Kalkavan'nın, sahibi olduğu Beşiktaş Denizcilik dünyanın en önemli petrol taşıyan şirketlerinden.

Finans, turizm, sigorta gibi sektörlerde de faaliyet gösteren Kalkavan'ın bir diğer denizcilik şirketi ise Alpina. Diğer sektörlere girse de denizciliğe aşık olduğunu söyleyen İhsan Kalkavan "Bu sektöre genelde babanın kazanıp oğlunun çarçur ettiği, altı cıvık bir sektör olarak bakılır. Denizcilik sektörlerin en nankörüdür" dedi.

ürkiye'nin en ünlü armatörlerinden biridir ihsan Kalkavan. Belki de futbola olan ilgisi bu ününü daha da pekiştiriyor. Hayatta en sevdiklerinin başında Beşiktaş takımı geliyor. O kadar ki dünyanın en önemli denizcilik aktörlerinden biri olan şirketinin adı da Beşiktaş Denizcilik. Bunun dışında finans, turizm, sigorta gibi sektörlerde de faaliyet gösteren Kalkavan'ın bir diğer denizcilik şirketi de Alpina. Diğer sektörlere girse de denizciliğe aşık olduğunu söyleyen ihsan Kalkavan sorularımızı şöyle yanıtladı.

■ Denizcilik nasıl bir sektör?

Denizcilikte sınır yoktur. Uzakdoğu'daki en ufak bir dalga kısa bir zaman sonra bizim sahillere vurur. Bu nedenle denizciliği bir dünya sektörü olarak düşünmek gerekir. Bugün denizcilikte anormal bir büyüme yaşanıyor. Nedeni dünya ticaret hacmindeki artış. Ticaret arttığı sürece bizim de umutlarımız iyi yönde devam ediyor.
Esasında denizcilikte 6 ay öteyi görmek kehanet gibidir. Bu, her dönem için böyledir. Dolayısıyla şimdi işler iyi ama daha sonrası bulanık olabilir. Denizcilikte ileriyi görmek zordur ama gereklidir. Altı aydan sonrasını görmek, daha çok büyük şirketlerin davranışlarına bakarak, biraz da hisle olur.

■ Peki önümüzdeki yıllar neler olacak?

Bakın şimdi 2011-2012'de yapılmak üzere gemiler sipariş ediliyor. Ödenecek bedeller bugünkü navlun üzerinden hesaplanarak sipariiş ediliyor. Bunları araştırıyorsunuz ve "Demek ki navlunlar düşmeyecek" diyorsunuz. Siparişleri çok büyük şirketler sipariş veriyor. Zaten dünyanın ticaret dengelerini ayarlayan da bu şirketler. Anlıyorsunuz ki sektörel yükseliş en az 2012'lere kadar sürecek.

örneğin 2009 altıncı ayında teslim edilecek bir kuru yem gemisi 2014'e kadar çok yüksek bir ücretten kiralanmış. Bunu yapan firma bu tür ticareti büyük ölçüde ticareti dengeleyen bir firma. Sektör için çok büyük bir araştırma, çok ince hesaplar yapmıştır. Bunlar denizcilik açısından ilerideki günlerin iyi geçeceğini gösteriyor. Bütün hareket ve ibreler gösteriyor ki sektördeki yükselen trend devam edecek.

■ Kaç geminiz var?

Benim bir özelliğim var. Hiçbir zaman gemilerin ismini ve sayısı bilmem. Biz her zaman Türk ticaret filosunun gerek filo gerekse tonajda hep en yüksek kapasitesinde olduk. Hep 15-20 arasında gemimiz oldu. Sayılarını artırmaktan öte olan gemileri yeniledik. Oğlum yönetime geldiğinde eski gemilerimizin tamamını çok düşük imkânlarla elden çıkardı.

Aynı sayıda daha genç cemileri filoya kattı. Şu anda gemilerimizin yaş ortalaması 3 civarında. Türkiye'de inşa edilmekte olan 8 veya 9 gemimiz daha bu sene sonunda filomuza katılacak. 4 tane 2010'na kadar da 175 dwt'lik kuru yük gemisini filomuza katacağız. Bunları Kore'de yaptırıyoruz. Bu sene sektörde ya birinci ya ikinci oluruz. Çünkü Geden Li-ne şirketinin siparişleri bizden fazla. Onlar gemi satmazsa ikinci olabiliriz.

■ Gemileriniz ne taşıyor?

Ana branşımız tanker. Petrol ürünlerinin tamamını ve kimyasal maddeler taşıyoruz. Bunlar için çok özel gemileri var. Ama bugünlerde kuru yüke de dönüyoruz. Tek kulvarda kalmak istemedik. Tüm büyük petrol şirketlerinin ürünlerini taşıyoruz. Daha önce kuru yükten çıkmıştık. Şimdi tekrar kuru yük taşıyacağız. Ama bunları ayrı ayrı yöneteceğiz. Her ikisi de birbirinden çok farklı disiplinler.

■ Gemi almak kolay bir şey mi?

Gemi almak mesele değil, o vasıflı gemi adamı bulmak zor. Biz bazen cazip şartlarda gemi almak istiyoruz ama onu teslim edeceğimiz personel sıkıntısı yüzünden vazgeçiyoruz.

Personel sıkıntısı akıl almayacak boyutta. Kuru yükte de var ama tankerde çok daha fazla. Personel olsa armatörler daha rahat olacak. Tanker taşımacılığı o kadar zordur ki bir limanda fazladan 2 saat kalırsanız ortaya çıkan zararı hiç bir zaman örtemezsiniz.

Bu nedenle uluslararası denetim o kadar yoğundur ki gelip şirketinizdeki çaycınızı bile denetlerler. Gemi personelinin en ufak bir layakitliği, baretsiz, eldivensiz güvertede iş yapması, kendi kamarasında terlikle bile dolaşması inanılmaz zararlara yol açabiliyor. Büyük cezalar veriliyor.

■ Sektör neden bu kadar katı?

Çünkü dünyanın en büyük 6-7 dev şirketine çalışıyorsunuz. Bunlann standartına gelmek için çok kaliteli, çok vasıflı çok yüksek ücretli elamanlar gerekiyor. Altı ayda bir eğitiliyor gemi adamları. Tüm bültenler günü güne takip ediliyor ve harfiyen uygulanması ve denetlenmesi yapılıyor.
Herhangi bir şirket sizi denetleyip kara listeye alırsa hemen diğerleri de kara listeye alıyor. Bu nedenle inanılmaz bir disiplin ve bilgi birikimi gerekiyor. Türk gemileri geçen seneye kadar kara listedeydi. 1980'li yıllardan itibaren nerede görülürse sıkı kontrolden geçiriliyordu.
Her gemimize sabıkalı olarak bakılıyordu. Geçen sene gri listeye alındık. Aslında birçok AB ülkesinden de iyi durumda Türk gemileri. Çflk iyi ilerliyoruz.

'Denizcilik hem işimiz hem hobimiz'

■ Denizcilik gerçekten karlı mı?

Bu sektöre genelde babanın kazanıp oğlunun çarçur ettiği, altı cıvık bir sektör olarak bakılır. Denizciliğin kârlı bir sektör olduğunu hiç bir zaman düşünmedim. Hatta sektörlerin en nankörüdür. Bunu 7 kuşaktır denizcilikle uğraşan bir ailenin bireyi olarak söylüyorum.
Bakın dünyadaki en büyük firmaları bu sektörde değil. Sadece taşeron hizmet alıyor. BP, Shell bile petrol taşımacılığı için armatörlük yaptılar ama çekildiler. Artık kiralama sistemine geçtiler.

Çünkü kurdukları denizcilik departmanlarının zarar ettiğini gördüler.

Çünkü sektörde çok ani sapmalar meydana geliyor. Bizim sektörde genelde 7 senede bir kriz olur. Yine 3 - 3.5 senede bir ani duruşlar olur. Bu da size çok büyük maliyet getiriyor. 100 milyon dolarlık gemi bir anda 40 hatta 25 milyona düşebilir.

Dolayısıyla bu endişe çok dddi kuruluşlar için hiç bir zaman böyle cesur davranma ya da böyle bir şövalyelik arzusu doğurmadı. Ellerinde yük potansiyeli olduğu halde taşıtmayı daha çok tercih ettiler. Taşımayı tercih etmediler.

■ Ama siz her şeye rağmen 7 kuşaktır denizcilik yapıyorsunuz.

Bizim ana işimiz bu, yapacak başka bir şeyimiz yok. 1887'ler aüemize ait gemilerin fotoğrafları var. Bugün dünya denizciliğinde de çok önemlibir aileyiz.
Denizciliğin yanında ondan çok daha kârlı işler de yapıyoruz. Ama hiçbir zaman "Bu daha kârlı gemileri buna kaydıralım" demedik. Hatta diğer işlerden kazandığımızı da hep denize yatırdık.

Denizcilik bizim işimiz ama aynı zamanda hobimiz. Bence insanlar çok keyif aldığı işi yapmalı. Para kazanmak için bazı sektörlere girebilir. Ama esas faaliyet alanını sevmek yetmez, âşık olmalı. Biz de denizciliğin dışındaki hiçbir sektörde mutlu değiliz.

Spekütalif gelirler hiçbir zaman ne beni ne de şu anda şirketin başındaki oğlumu tatmin etmiyor. Aslında çok imkânlar elimize geçiyor.

Kaynak: Ahmet Destici/Milliyet Business

Editör: TE Bilişim