Pandemi nedeniyle iki yıldır bir araya gelemeyen İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) mezunları, İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardım Vakfı’nın (DEFAV) gala yemeğinde buluştu. Eda Pala ve Aslı Hünel’in sahne aldığı dayanışma gecesinde Türk denizciliğinin önemli STK’ları ve paydaşları da hazır bulundu. Gecede, DEFAV’a destek veren kişi ve kurumlara plaket sunulurken, Denizcilik Dergisi Genel Yayın Koordinatörü Müh. Adnan Erdal’a da 30. yıl hizmet plaketi verildi.

Vefat eden ağabeyimizin kızı için başladık

İTÜ DEFAV Yönetim Kurulu Başkanı Müh. A. İlker Meşe açılış konuşmasında şunları söyledi:

“Vakfımızın kuruluş hikayesi ile başlamak istiyorum. Eminim pek çoğumuz bunu hatırlıyordur.  1981 senesinde Deniz Sönmez gemisi batar ve hiç kurtulan olmaz. Gemide hayatını kaybeden ağabeylerimizden birinin kızı o yıl özel okula başlayacaktır. Anne ve iki kızı hiçbir gelirsiz baş başa kalmıştır. Aile büyük kızı özel okuldan almak zorunda olduğunu düşünmektedir.

O dönemde derneğimiz yönetim kurulunda olan Kaptan Levent Akson kızımız için dernekten bir kaynak ve burs ayırmak ister ama tüzük el vermemektedir. Yapılan çalışmalardan sonra bir yol bulunarak kızımızın tüm öğrenim bursu garanti altına alınır.

Tüzüğümüzü yazanlar Gündüz ve Rona ağabeyler

Bundan sonra gelecek için daha kapsamlı düşünmeye başlarlar. Aradan uzun zaman geçer ve 1992 yılında artık vakıf fikri olgunlaşmış ve Levent ağabey tarafından bu fikir Kaptan Gündüz Aybay ile paylaşılır. Gündüz ve Rona ağabeyler vakıf tüzüğünü üzerinde çalışarak bugündü vakfımızın kurulmasını sağlarlar. Bu vesile ile Gündüz ve Rona ağabeylere Allah’tan rahmet diliyorum. Nurlar içinde yatsınlar.

95 kurucumuz var

Vakfımız 26 Mart 1995 yılında Resmi Gazete’de 22239 sayı ile yayınlanır ve 95 kurucu ile kurulur. Kurucu olarak emeği geçen başta Levent ağabey olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Rahmetli olan kurucularımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Nurlar içinde yatsınlar.

Pandemi, araştırmak için fırsat oldu

Bugün sizlere biraz eskilerden, biraz da gelecekten bahsetmek istiyorum. Bu pandemi döneminde Denizciliğimiz ile ilgili birbirinden çok hikayelere ulaştım. Bu farklı ve yaşanmış hikayeleri toplamak, resimlemek, araştırmak, kaynaklara ulaşmak ortaya bir şeyler çıkartarak tarihe kayıt düşmekten çok mutlu oldum. Denizcilikle ilgili yazılmış kitaplar, Fahrettin Küçükşahin hocamın kitapları, Refik ağabeyin kitapları GADEM Kütüphanesi’ndeki denizcilik dergileri, Osman Öndeş’in Türk Armatörleri kitapları, Erdem Cever’in özel koleksiyonu, Mutlu Karakaya’nın kitapları, Kayhan Cindemir ve Ali Bozoğlu’ndan ve abilerimizden gelen anılar. Bunun gibi sayısız kaynak ve kitap bana ayrıca çok güzel bir kütüphane kazandırdı.

Tozlu sayfalardan günümüze taşıyacağız

Bunları karıştırırken 1884 yılında ilk ticari bahriyeden kaptan yetiştirmek için başlayan çabayı, Süleyman Nutki’nin, Hamit Naci’nin okul ve eğitim için çabalarını, ilkokulun 1909 yılında kuruluşunu, 1913 yılında bu okulun ilk sivil mezunlarını vermesini ve bunların çektiği sıkıntıları, 1919 yılında kurulup 1920 yılında kapanan ve bu mezunlar tarafından kurulan ilk mezunlar cemiyeti olan Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektebi Alisi Mezun Cemiyeti’ni, daha sonra 24 Ocak 1935 yılında kurulan ve 1939 Ekim ayında mezunlarımızın mecburen çekildiği Türk Ticaret Kaptan ve Makinistler Cemiyeti’nin hikayelerini buluyorsunuz.

Biraz daha ilerleyince Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı ilk üç geminin Demir, Bakır ve Krom’un hikayelerini okuyor ve Bakır gemisinde başlayan cemiyet kurma kararının 1949 yılında Yüksek Denizcilik Okulu Mezunlar Derneği olarak nasıl gerçekleştiğini görüş, eski mezunlarımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyoruz. Ama bu çalışmalar sırasında bizim okul kadar sıkıntı çeken başka bir okul olmadığını da öğreniyorsunuz. Mezunlarının çektiği sıkıntılarına rağmen Türk denizciliğinin ileri gitmesi için gösterdikleri çabaları okudukça, büyüklerini anlıyor ve bunları tarihin tozlu sayfalarından günümüze taşımak için sabırsızlanıyorsunuz.

İlk armatörler bizim okulumuzdan

Bu arada, Fahrettin Küçükşahin Ağabey’in uyarısı ile ilk mezunlarımızdaki armatörleri keşfediyor ve okul mezunu armatörlerle ilgili araştırma yapmaya başlıyorsunuz. Karşılaştığınız isimleri gördükçe hayretten hayrete düşüyorsunuz. Sadece 1928 yılına kadar olan mezunlarımızdan armatör olan İsmail Kalkavan, Hasan Seferoğlu, Ziyaettin Seferoğlu, Osman Şevki Marmara Denizi, Eyüp Nezihe Arda, Hayri Baran, Orhan Sadıkoğlu’nun bugünlü Armatörler Birliği ve Deniz Ticaret Odası’nın kuruluşundaki katkılarını, ilk tanker işletmeciliğine başlamalarını, ilk donanımlı tersane açmalarını, ilk büyük tankeri almalarını, yurt dışından ilk gemi siparişini ve yine yurt dışına ilk gemi satışının bu okul mezunu abilerimiz tarafından yapıldığını öğrendikçe büyük keyif alıyorsunuz. Merak etmeyin, hepsini sıra ile hayata geçireceğiz ve denizcilik tarihimizdeki yerlerine koyacağız. Bizler çok güzel bir geçmişi olan çok büyük bir okulun mezunlarıyız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Kapının girişinde gelirleri vakfımıza bağışlanan kitaplarımızdan almanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Bilmediğiniz ve duymadığınız o kadar çok hikaye ile karşılaşacaksınız ki büyük keyif alacağınıza eminim.

Geldiğimiz noktayı kimse inkar edemez

Evet buraya kadar biraz geçmişimiz ile ilgili bazı konuları paylaştık. Şimdi gelecekle ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Denizciliğimizde bugüne geldiğimizde filo bakımından istediğimiz yerde olamasak bile tersaneler bakımından geldiğimiz noktayı kimse inkar edemez. Elbette bazılarımızın ısrarla dediği gibi burada başkalarına ait modern gemileri yapıyor, yine başkalarına ait modern gemilerin tamir ve bakımını yapıyoruz. Ancak bir noktada sizlerin dikkatini çekmek istiyorum. Akdeniz çanağından bizden başka özel amaçlı gemi yapan, her türlü römorkörü imal eden ayrıca kimyasal tankerlerde ve askeri gemilerde gerçekten inanılmaz işler başaran başka tersaneler yok. Bir tek modern büyük yolcu gemisi ve büyük tonajlı gemi imal etmiyoruz. Bırakalım bunları başkaları yapsın.

Değişim ve gelişimin tam ortasındayız

Ancak son senelerde hepimizin dikkatini çekmesi gereken bir gelişme yaşanıyor. Artık yakıtların değişimi ile birlikte dizeller değişiyor. Bunların yerine dual dizel makinelerle başlayan değişim süreci hızlı bir şekilde özel yakıt yakan gemilere ve elektrikli gemilere doğru ilerliyor. İşte biz büyük bir şansla bu değişimin ve gelişimin tam ortasındayız. Artık bizim ilgilendiğimiz tonajlarda yeni tip ana makinelerin imalatı için ülkemize yatırım yapacak şirketlerin gelmelerini bekleyebiliriz. Çünkü gidecekleri başka bir yerleri yok. Artık imalatlar önümüze geliyor. Bizimle paylaşılıyor ve yakın bir gelecekte birlikte yapmaya başlayacağız.

Bu fırsat 100 yılda bir gelir

Böyle bir şans ülkemiz denizciliği için 100 yılda bir gelir. Eğer bu şansı değerlendirebilirsek olmayan sermayeyi bu şekilde oluşturabilir ilk defa dünya denizciliğinde söz sahibi olur ve kendi yaptığımız makinelerle donanmış gemiler gönderebiliriz. Bu dönem çok dikkatli not alınması gereken bir dönemin başlangıcıdır. Benim dikkatinizi çekmek istediğim nokta budur. Bunu kaçırmamamız gerekiyor. Bunun için siyasi irade, özel sektör ve üniversitelerle birlikte çok ciddi yol alabilir ve bunu ülkemize kazandırabiliriz. Elbette bu arada dünya denizciliğinde gemiler değiştiği gibi gemi adamı tarifi de hızlı bir şekilde değişiyor.

Doğru yakıtı bulunca insansız gemiler gelecek

2023’den itibaren başlayacak karbon salınımı bahanesi ile ilk doğru yakıtı buldukları gün insansız gemi modellemesine hızlı bir şekilde geçileceği unutulmamalıdır. Bu gelişmeye de ayak uydurmamız ve hazırlanmamız gerekmektedir. Bunu görmemezlikten gelmek büyük hata olacaktır. Gemi yakıtları düzeltildiği yani geminin yakıt yüzünden yolda kalmasının önlendiği gün, adamsız gemiye geçişin çok hızlı yapılacağı kesindir.

Ne kadar uzun seferler için minimum 8 kişi düşünülse bile, karadan gemilerin kontrolü için de çok ciddi çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.

Bu arada yeni yazılımlara, teknolojilere ve bu yazılımları uygulayabilecek yeni zabitlere ihtiyaç olacaktır. Denizcilik eğitimimizin klasik zabit eğitiminin yanında geleceğin zabitleri ile de ilgili bir çalışma başlaması gerekmektedir.

Üniversite – sektör işbirliği önemli

Her zaman bahsedilen üniversite-sektör işbirliğinin en uygun ve en kolay dönemine girdiğimizi düşünüyorum. Çünkü özel sektörde bunların alt yapısı vardır ve özel sektör bunu paylaşmaya da hazırdır. Sadece geleceği iyi görmek ve buna iyi hazırlanmak gerekmektedir. Söylediklerimin son defa altını çizmek istiyorum.

Söz sahibi ülkelerle aynı yerdeyiz

Türk Denizcilik sektörü olarak ilk defa değişen yakıtlarla birlikte yeni gemi yapımında ve yeni gemileri kullanacak zabitlerin yetişmesini bakımından dünya denizciliğinde söz sahibi ülkelerle aynı yerdeyiz. Bu fırsatı kaçırmamamız lazım.

Hep birlikte güzel yarınlara

Bu gecenin hazırlanmasında emeği geçen yönetim kurulumuza, vakıf müdürümüz Süleyman Suten ve çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum.Hep beraber güzel yarınlara diyorum. Yolumuz açık olsun. Gemideki arkadaşlarımıza Allah selamet versin.

Kaynak:denizcilikdergisi.com

Editör: TE Bilişim