Türkiye'nin alanında en önemli ulaştırma ve haberleşme odaklı etkinliği olan 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûrası; 6 Ekim tarihinde Atatürk Havalimanı C Terminali Etkinlik Merkezi'nde başladı. 7 ve 8 ekimde devam edecek olan ve teması  Lojistik – Mobilite – Dijitalleşme olarak belirlenen Ulaştırma ve Haberleşme Şûrasında "Milli Ulaşım ve Altyapı Politikası" vizyonuyla Transporttech Conference, Ulaştırma Bakanları Yuvarlak Masa Toplantısı, sektör oturumları, ikili görüşmeler, fuar ve paneller düzenlendi.

ITF Genel Sekreteri Young Tae Kim: "Türkiye, ITF içinde çok önemli bir konumda"

Şûra’daaçılış oturumunda konuşan ITF Genel Sekreteri Young Tae Kim "Artık ulaşımda ekonomik büyüme, çevresel sürdürülebilirlik ve sosyal katılıma odaklandıklarını" söyledi. 

"Tren, araba, kamyon ya da uçaktan daha fazla boyutlarda ulaşım çeşitleri var. Salgınla birlikte dünyada ulaştırma adına şu 5 tema ön plana çıktı; dijitalleşme, karbonsuzlaştırma, evrensel erişim, bağlantı-güvenlik ve sağlık. Ulaşım artık ulaşmanın çok ötesine geçti. Bugün yollar yapmanın ötesinde akıllı telefonlarımızı farklı alanlara ulaşmada kullanabiliyoruz. Yapay zeka dönemine yaklaşmak üzereyiz." diyen Kim,  "Burada uzun dönemli çözümler çok önemli. Konfüçyüs'ün bir sözü var, 'Eğer bir yılın varsa bir tohum ek, eğer 10 yılın varsa bir ağaç yetiştir fakat 100 yılın varsa insanları eğit.' Aynı prensip, ulaşımda altyapıyı inşa etmek için de geçerli. Değişim kolay bir şey değil. Bu yüzden şu an bir yatırım yaparken uzun yıllar sonrası düşünülüp planlanmalı." şeklinde konuştu.

Young Tae Kim, ulaşımın gelişmesinde küresel iş birliğinin hayati önem taşıdığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Rekabet bir tarafta, iş birliği ise diğer tarafta... Bugün dünyanın her yerinde geçerli olan birçok tartışmayı ele alıyoruz. Tartışma ve sorular önemli fakat yönetim ve kural koymanın da önemi unutulmamalı. Biz ITF olarak kural koyucu veya düzenleyici değiliz. Bunu yapan uluslararası önemli kurumlar var. Burada bir denge gözetilmeli. ITF'ye 63 üye ülkemiz var. Türkiye önemli aşamalarda bizimle birlikte ve faaliyetlerimizde çok aktif bir yere sahip. Şu an Avrupa'nın ötesine geçiyoruz, üyelerimizin 44'ü Avrupalı ülkeler fakat daha farklı ülkelerden katılım sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü ulaşım bir bölgenin konusu değil, küresel bir konudur. Finans sektörü ile ulaşım sektörünü kombine etmeye çalışıyoruz. Türkiye, Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan çok önemli bir konuma sahip. Eğer bir coğrafyada ulaşımdan konuşacaksak, salgın sonrası ekonomileri nasıl canlandıracağımıza odaklanmalıyız. Bu da birçok sektörle birlikte hareket etmeyi gerektiriyor."

Adil Karaismailoğlu: "Kanal İstanbul denizcilik alanında yeni bir çağın kapısını aralayacak!"

Ulaştırma Şurası'nda konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu şu ifadeleri kullandı;

Deniz yolunun payı 158 milyar dolar oldu!

Düşük maliyetli ve verimli olmasıyla deniz taşımacılığı sürdürülebilir ekonomik gelişme ve refah için de olmazsa olmazdır. Üç yanı denizlerle çevrili bir yarımada olan Türkiye'nin bu gerçekliğinden hareketle denizcilik alanında devrim niteliğinde gelişmeler kaydettik. Ülkemizin toplam dış ticaret hacminde deniz yolunun ekonomik payı 2003 yılında 57 milyar dolarken, 2020 yılında 216 milyar dolara yükselmiştir. 2021 yılının ocak temmuz döneminde deniz yolunun payı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36 artarak 158 milyar dolar olmuştur.

Filyos Limanı, yıllık 25 milyon ton konteyner elleçleme kapasitesi ile hizmet veriyor!

4 Haziran'da Karadeniz'de faaliyetlerine başlayan Filyos Limanı, yıllık 25 milyon ton konteyner elleçleme kapasitesi ile büyük tonajlı gemilerin yeni adresidir, Rusya, Balkanlar ve Orta Doğu ülkeleri arasındaki potansiyel trafikten kaynaklanacak kombine taşımacılık zinciri için önemli bir aktarma merkezidir. Yine Rize İyidere Lojistik Limanı yapımına da başladık. Yılda 3 milyon ton genel kargo, 8 milyon ton dökme yük, 100 bin TEU konteyner ve 100 bin araçlık Ro-Ro kapasitesi ile Karadeniz kıyılarında büyük tonajlı gemilerin yanaşabileceği dev yatırımı hayata geçiriyoruz. Bu limanlarımız ile birlikte Ege Denizi'nde yapımı devam eden Çandarlı Limanı ve Akdeniz'deki Mersin Uluslararası Limanı'nda devam eden genişletme çalışmaları ile üç¸ tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin 'denizci ülke' kimliğini ön plana çıkarıyoruz.

2002 yılında 37 olan tersane sayımız 84'e, yıllık üretim kapasitemiz ise 550 bin deadweight tondan 4,65 milyon deadweight tona yükselmiş ve yerlilik oranımız ise yüzde 60 seviyelerine ulaşmıştır. Dünyanın önde gelen yat imalatçısı olan ülkemiz, 2020 yılı mega yat projesinde sipariş adedi bakımından dünyada 3'üncü sıradadır."

Kanal İstanbul denizcilik alanında yeni bir çağın kapısını aralayacak!

Dünya deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek Kanal İstanbul ile ulaşım sektörü ve denizcilik alanında yeni bir çağın kapısı aralanacak. Bu Proje, dünyada ve ülkemizde yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmelerin değişen iktisadi yönelimler ve ülkenin ulaştırma altyapıları konusundaki artan ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan vizyon bir projedir. Kanal İstanbul kapsamındaki ilk ulaşım köprüsü olan Sazlıdere Köprüsü'nün temelini atarak projemize başladık.

Yine diğer bir ulaşım geçişi olan Halkalı-Kapıkule yeni demir yolu inşaatı kapsamında Halkalı-Ispartakule arası demir yolu hattı yapım işine başladık: Dünyadaki su yolu projeleri incelendiğinde, İstanbul Boğazı gibi yoğun nüfusun içinden geçen başka bir su yolu bulunmamaktadır. Her iki yakasında yüz binlerce insanın yaşadığı Boğaziçi, gün içinde milyonlarca İstanbullu için ticaret, yaşam ve geçiş yeridir. Gemi trafiğinin oluşturduğu riskler nedeniyle Boğaz her yıl daha tehlikeli hale gelmektedir.

Yıllık gemi geçiş sayısı 45 bine ulaştı!

100 yıl öncesinde 3-4 bin olan yıllık gemi geçiş sayısının bugün 45 bine ulaşmıştır. Bunun yanında binlerce de şehir içi gemi trafiği seyir halindedir. Boğaz'da ortalama bekleme süresi, her gemi için yaklaşık 14,5 saattir. Bekleme süresi, bazen gemi trafiğine ve hava şartlarına bazen de yaşanacak bir kaza veya arızaya bağlı olarak 3-4 günü, hatta haftayı bulabilmektedir. Bu çerçevede, İstanbul Boğazı'na alternatif bir geçiş koridorunun planlanması zorunlu hale geldi ve Kanal İstanbul Projesi hayata geçirildi.''

Binali Yıldırım: - "Türkiye son 20 yılda sessiz bir devrim yaptı"

Biinali Yıldırım, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca İstanbul Atatürk Havalimanı C Terminali Etkinlik Merkezi'nde düzenlenen, "12. Ulaştırma ve Haberleşme Şurası"nın açılış oturumunda yaptığı konuşmada, insan var olduğu sürece ihtiyaçların devam edeceğini, artık arz esaslı değil, talep esaslı ihtiyaç giderme dönemine geçildiğini söyledi.

Bugün yapılan çalışmaların, alt yapıya bir yılda gayri safi milli hasılanın yüzde biri kadar yatırım yapıldığında 5 yıl içinde milli gelirin 6,5'u kadar geriye katkı sağladığını gösterdiğini aktaran Yıldırım, "Bakanlık ve Başbakanlık döneminde bir şeyi hep söyledim. Ulaştırma veya haberleşme, her ikisi de para kazandıran yatırımlar değildir. Amacı da para kazandırmak değildir, ticareti geliştirmek, refahı arttırmak için bir araçtır." dedi.

Konvansiyonel yaşamdan dijital yaşama geçmekte geç kalınmaması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Eğer geç kalırsak offline ülke oluruz. Offline ülkeler öteki çağın ülkeleridir, online ülkeler de geleceği inşa eden ülkelerdir. " değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin son 20 yılda sessiz bir devrim yaptığını dile getiren Yıldırım, şöyle dedi:

"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde başlattığımız ulaşımda, iletişimde ülkemize çağ atlatan projeler, bugün Türkiye'nin değil, Türkiye'nin ilişkide olduğu Avrupa, Asya, Afrika kıtaları arasında ticaretin, refahın, malların ve insanların rahatça dolaşımını sağlamaya zemin hazırladı.

Eğer büyük projeleri genel bütçe ile yapmaya kalksak, bir 100 yıla daha ihtiyacımız var. O yüzden PPP modeli veya kamu özel ortaklığı modelini son yıllarda çok yoğun şekilde kullandık. İyi ki de kullandık. Ne oldu? 50 yıllık. 100 yıllık hayal olan projeler gerçeğe döndü."

Binali Yıldırım, fiziki alt yapı uçurumunu da ortadan kaldırmak için devletin kalkınmada daha zayıf olan bölgelere pozitif ayrımcılık yapmasının doğal olduğunu ifade ederek, "Bir yanda onu yaparken bir yandan da büyük bedellere mal olan projeleri yap-işlet-devret gibi yeni ve farklı finans modelleriyle gerçekleştirdik." dedi.

Dünyanın dönüştüğünü ve değiştiğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bundan sonra neyi daha çok konuşacağız? Çevreyi konuşacağız, iklim değişikliğini daha çok konuşacağız, paylaşmayı konuşacağız. Şu anda dünyada nüfusun yüzde 54'ü ancak şehirlerde yaşıyor. Gelecek 10 yılda bu oran yüzde 68'e çıkacak. Şehirler demek trafik demek, şehirler demek araç yoğunluğu demek. O halde herkes refah seviyesi arttıkça, araç almaya çalışacak. Bu, şehirlerde artık trafik sıkışıklığının üstesinden gelinemeyeceği bir probleme işaret ediyor. Bir yandan da havaya verilen emisyon dediğimiz karbondioksit miktarı bakımından da hem iklim değişikliğine, hem insanların en temel ihtiyacı temiz havaya olan ihtiyaca büyük bir tehdit oluşturuyor. Bunun için akıllı sistemler devreye girecek. Akıllı sistemlerde ne olacak? Artık araç sahibi olmanıza gerek yok hatta ev sahibi olmanıza gerek yok. Büyük veriyi 'bigdata'yı inceleyerek, algoritmalar oluşturarak buradan derleyeceğiniz insanların davranışlarını, beklentilerini tespit edip buna göre uygulamalar geliştireceğiz."

- "Türkiye, ulaşan-erişen ülke hedefini 20 yılda hayata geçirdi"

Türkiye'nin 2003'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyonu ile ortaya koyduğu ulaşan-erişen ülke hedefini 20 yılda hayata geçirdiğini ifade eden Yıldırım, "Ulaşımda, iletişimde Türkiye çoktan dünyanın 10 büyük ülkesi arasına girdi. Bu başarı milletimizin başarısıdır, milletimizin duası ve desteğinin bir sonucu, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın da kararlılığıdır." dedi.

Türkiye'nin stratejik zor bir coğrafyada bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, "Dolayısıyla biz bu coğrafyada kendi ihtiyacımızı gözetmekle sorumlu değiliz. Aynı zamanda üç kıtayı da gözeten bölgesel ve küresel projelere destek olmamız lazım, gerçekleştirmemiz lazım. İşte Kars-Tiflis-Bakü projesi böyle bir projedir. Bu, bölgesel işbirliğinin üç ülkenin en güzel örneğidir." diye konuştu.

 "Kanal İstanbul'u alternatif bir su yolu projesi olarak görmek gerekir"

Kanal İstanbul Projesi'ne değinen Binali Yıldırım, şöyle devam etti:

"İnşallah Kanal İstanbul da büyük projeler arasında hizmetlerimizi taçlandıracak bir proje olacak. Kanal İstanbul ile ilgili çok şey konuşuluyor. İstanbul Boğazı dünyanın incisi, ortasından deniz geçen başka şehir yok. 17 kilometrelik İstanbul Boğazı'nda, 80 dereceyi bulan 12 tane viraj var. 12 virajı herhangi bir hasara, kazaya sebep vermeden geçmeniz lazım. Bir dümen kilitlense, bunu başarmanız mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde gördünüz mü veya duydunuz mu? Gece yatağında yatarken, geminin evine girmesiyle hayatını kaybeden bir hanımefendi olduğunu duydunuz mu? Bu, İstanbul'da oldu. Tehdidin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz? 43 bin geminin yüzde 10'u, tehlikeli yük taşıyor, petrol ürünleri taşıyor.

Bu projeyi, ideolojik ve siyasi boş tartışmaların dışında, bölgenin, ülkenin, İstanbul'un güvenliği için ve bölgenin artan ticaretini karşılamak için alternatif bir su yolu projesi olarak görmek gerekir ve proje mutlaka hayata geçirilecektir. Adım adım bunun çalışmaları sürmektedir. İnşallah kısa sürede yeni etaplarıyla projeye hız vermiş olacağız."

Binali Yıldırım, "Ülkemizin ve coğrafyamızın sorumluluğunun farkındayız. Gelecek yılları, gelecek hedefleri sadece ülkemiz açısından değil başta bölge ülkeleri olmak üzere Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar olmak üzere bütün insanlığın faydasına kullanmak üzere elimizden gelen katkıyı göstereceğiz." diyerek sözlerini tamamladı.

,

Editör: TE Bilişim