Prof. Dr. H. Kaya Süer, günümüzdeki Covid-19 pandemisi nedeniyle kan bağışı sayılarında belirgin bir azalma olduğunu söyledi. Süer, "Başta talasemi ve kanser hastaları olmak üzere ülkemizde düzenli kan nakli ihtiyacı bulunan hasta grupları için kan bağışında bulunun" çağrısında bulundu.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı adına açıklamada bulunan Prof. Dr. H. Kaya Süer, Covid-19 pandemisi nedeniyle kan bankalarına yapılan kan bağışlarında azalma olduğuna dikkat çekerek, ülkemizde düzenli kan nakline ihtiyaç duyan hasta grupları olduğunu hatırlattı. "Başta Talasemi ve kanser hastaları olmak üzere düzenli kana ihtiyaç duyan hasta grupları vardır. İçinde bulunduğumuz dönemde kişilerin kan bankalarına gidip bağış yapma konusunda çekinceleri olması doğaldır. Ancak bu ihtiyacın da giderilmesi önemlidir” diyen Prof. Dr. H. Kaya Süer, halka kan bağışında bulunma çağrısı yaptı.

"Covid-19’un kan güvenliği üzerinde etkisi olduğunu gösteren bir veri bulunmuyor”

Geçmişte yaşanan SARS CoV ve MERS CoV salgınlarında kan transfüzyonuna bağlı olarak gelişen bir enfeksiyon bildirilmediğine dikkat çeken Prof. Dr. H. Kaya Süer, Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) ile Gıda ve İlaç Birliğinin (FDA), Covid-19’un kan güvenliği üzerinde etkisi olduğunu gösteren bir veri olmaması nedeni ile kan nakli konusunda kan kuruluşlarına bir öneride bulunmadıklarını, Amerikan Kan Bankaları Birliğinin (AABB) de dünya genelinde kan bağışı oranlarındaki azalmaya dikkat çekerek, sağlıklı donörlere kan bağışında bulunmaları konusunda çağrıda bulunduğunu belirtti.

“Kan bağışları ile kan bankası stoklarının doldurulmasına ihtiyaç var"

“Kan kuruluşları tarafından, bireylerin Covid-19’a kan bağışı süreci veya kan nakli yoluyla yakalanma riski olmadığı da ifade edilmektedir" diyen Prof. Dr. Süer, bugüne kadar solunum virüslerinin genellikle bağış veya transfüzyonla bulaştığına dair verilere rastlanmadığını söyledi. Sağlıklı kişiler tarafından yapılacak kan bağışları ile kan bankası stoklarının doldurulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. H. Kaya Süer, hastalığın kuluçka süresini dolduran bağışçıların aranarak klinik bilgilerinin alınabilineceğini ve bağışlanan kanların kullanıma girebileceğini söyledi.

Kaynak: iha