Bu günlerde Tuzla kendi yalnızlığı içinde uyanıyor…Öyküler hep aynı… Sonu acı ve hüzünle bitiyor…Birkaç yıl önce tersanelerin birinde konuştuğum boyacı çırağının söylediklerini anımsıyorum.“iş buldum ya beyim, Allah’a şükürler olsun… Evlenmek için başlık

Bu günlerde Tuzla kendi yalnızlığı içinde uyanıyor…

Öyküler hep aynı… Sonu acı ve hüzünle bitiyor…

Birkaç yıl önce tersanelerin birinde konuştuğum boyacı çırağının söylediklerini anımsıyorum.

“iş buldum ya beyim, Allah’a şükürler olsun… Evlenmek için başlık parası biriktireceğim.”

Bir Tuzla fotoğrafı. Bir insan yaşamı…

Beş kuruş harcanmaz…

Yenmez, içilmez, eğlenilmez, sinemaya bile gidilmez…

Çünkü para, harcanmak için kazanılmaz!

Biriktirilir…

Bir iş bulunmuş ya!..

Umudun içinden sıyrılan bir ışık.

Kuracakları bir hayat… Sevmek, sevilmek…

Ve tabidir ki, iş bulmanın, para kazanmanın insanı hüzünlendiren yüzü…

Tersanede o kara yağız delikanlıya sormuştum.

“Neden bütün maaşını biriktiriyorsun, biraz olsun kendin için harcasana…”

Yanıt tek sözcük olmuştu:

“Evlenemem ki”

Nasıl bir amaç bu, nasıl bir istek, nasıl bir yaşam?…

                                          * * *

Yağmur dinmiş, mavi gökyüzü ortaya çıkmıştı.

İşten atıldılar, beş parasız kaldılar…

Yoksulluk… İşsizlik…

Hiç kimseye söylenemeyen işsizlik… Eşe, çocuklara, anneye, babaya, kardeşe, arkadaşa.

Çünkü işsizlik değil, işsiz kaldığını kimseye söyleyememektir asıl yüreği yakan,

Şimdilerde Tuzla’daki kahvehaneler, sabah “işe gidiyorum” diye evden çıkan umudunu yitirmiş insanlarla dolup taşıyor…

Mehmet 21, Hakkı ve Bilal 22, Mustafa 28 yaşında…

Evlenebilmek için para biriktiriyorlardı, işten atıldılar.

“Krizin sebebi ben miyim ?” diye soruyor İbrahim Usta…

“O zaman beni niye işten çıkarıyorsunuz?”

Ne yapsak ?

Nasıl anlatsak İbrahim Usta’ya; emperyalizmin yeni ideolojisi olan küreselleşmeyi?

“Yani Ustam” desek,

“Bu yeni ideoloji ile; uluslar sermayelerin gelişmesi karşısında yetkilerini yitirirler,

piyasa kurallarına karşı gelemezler…”

“!...”

Bir şeyler anlatmış olabilir miyiz?

Bir şeyler söylemiş olabiliriz belki, ama anlatamayacağımız bir gerçek.

Ama İbrahim Usta, anlamış gibi üzgün başını öne eğerek;

“Haklısınız Beyim” diyecektir….

                                         * * *

O güzelim Tuzla, o güzelim insanlar…

Şimdi ne yapıyorlar, hangi rüzgara yenik düştüler kendi düşlerini yaşamla birleştirmek isterken…

Yay gibi gergin bir yaşam,

boz bulanık gökyüzünün altında, acı hüzün dolu bir sürü öykü…

İçimde tarifsiz bir hüzün…

Yüreğimde ince bir sızı, boğazıma bir şeyler tıkanmış gibi…

Çekip gitmek istiyorum bir yerlere…

Uzaklara…Sıra sıra çam ağaçlarının dizildiği ormanlık alanlara…

Gazetelere bakıyorum, eli kalem tutan yazıyor.

“İnsan düşlerle yaşamayı öğrenmeli…”

Laf!...

Aç insan ne düşleyebilir ki!..