(Aktüel Deniz muhabiri Yasin Özdemir'in Röportajı)

Kaptan Yeginer, Türk denizcilik sektörünün bugün dahi yaşadığı sıkıntıların ana sebebinin merkeze insanı koymaması olduğunu söyledi.

1982 yılında Yüksek Denizcilik Okulu’ndan mezun olan Kaptan Refik Yeginer, şimdilerde kurduğu danışmanlık firması ile denizcilik sektöründe faaliyet gösteriyor. Okuldan mezun olduktan sonra bazı firmalarda Zabit ve 2. Kaptan olarak görev yaptığını ifade eden Yeginer, yaklaşık 3 ay süren bir armatörlük deneyimi de yaşamış.

Help Marine’nin faaliyet alanı nedir? Müşterilerine hangi hizmetleri veriyor?

Help Marine öncelikle bir danışmalık firması. Benim çalışmalarım genelde kimyasal tankerler üzerineydi. Kimyasal tankerler üzerine oldukça tecrübe edindik. Tanker işletmeciliği diğer gemi işletmeciliğinden daha farklı daha spesifik. Bilgiyi sürekli tazelemeyi ve takip etmeyi gerektiren bir sektör. Türkiye’de de biraz insanların istemiyle biraz da şartlar gereği Türk armatörlerinde büyük bir tanker filosu oldu. Bu işe temelden başlayanlar olduğu gibi bu işi ticaret olarak görüp başka sektörlerden girenlerde oldu. Tabi sektörde yetişmiş insan sayısı az. Birde birçok şey bizim sektörde tecrübeyle yaşanmışlıkla kazanılıyor. Dolayısıyla bizde bilgi birikimiz imkanlarında bu firmalara part-time veya devamlı olarak danışmanlık hizmeti veriyoruz.

 Okul yıllarından …

Birinci sınıftaydık. Adil Tuğca abimiz örgenci derneği başkanıydı. 7 çifteli tekneler vardı sonra yelkenle donatılıyordu. Biz bunu donattık ama içimizde öyle profesyonel yelkenci yok. Adil abi ve diğer birkaç abi var. Bunlar elinde kitaplar, karıştırıyorlar bakıyorlar. Biz dedik bununla çıkalım açılalım. Okulun kayıkhanesinde donattık bunu çıktık. Boğaz azgına kadar geldik, o taraf bu taraf derken biz bir şey öğrendik diyerek hadi dedik Büyükada’ya gidelim. Gittik Büyükada’ya. Dönüşe geçtik. Dönüşte rüzgar kafadan geliyor. Biz tabi çok iyi yelkenci olmadığımız için avuçlarımız patladı kürek çekmekten ama gidemiyoruz. Gece geç saatlerde güç bela Kınalı Ada’ya yanaşmak zorunda kaldık. Okuldan da bizi arıyorlar. Denizcilere falan ilan verilmiş bir teknemiz kayboldu diye. Neyse bir şehir hatları vapuru geldi ona çıktık, oradan okulu aradık. O zaman müdürümüz Nejat Otman idi. Ertesi gün de Martı motorunun öğretmenler nezdinde Tuzla’daki okulun arazisine bir gezisi varmış. Sabah oldu. Adil abi motorlar dönemeyiz, bu utanç verici bir şey dedi. Biz deneyeceğiz, sahile vuracağız dedi. Bostancı sahiline doğru vurduk, kürek takviye gidiyoruz. Bir baktık arkamızda Martı motoru geliyor. Tabi serdümenin arkası dönük biz kürek çekiyoruz yüzümüz motora dönük. Adil abi dedik motor geliyor. Görmemezliğe verin dedi. Yahu sen görmüyorsun da biz kürek çekiyoruz yüzümüz motora dönük. Motor geldi bizi durdurdu. Bir halat verdi bize aldı bizi Tuzla’ya götürdü. Orada piknik yaptık. Bizi okula motorla götürmeyin biz yelkenle gelelim dedik. Bizi bıraktılar boğaz azgında yine yelkenle döndük okula.

Sadece bu alanla sınırlı mı kalacaksınız?

P&I’ların temsilciliği ile ilgili görüşmelerimiz var. Yılbaşından sonra da kadromuzu biraz daha genişletip özellikle P&I’ların kimyasal tanker hasarları ile ilgilenmeye başlayacağız. Birde bizim başka bir hususumuz daha var Help Marine olarak. Biz Afrika ile ilgileniyoruz. Bir ay kadar önce Help Marine Gana’yı kurduk. Gana teknolojide çok geri Türkiye’nin belki 50 sene gerisinde. Ama insanları ülkelerini kalkındırmak için bir şeyler yapmak istiyorlar. Çok Paraları da yok, alt yapı yatırımlarına ihtiyaçları da var. Biz bunları da düşünerek oradaki projeleri belirleyip buradaki iş adamlarına sunuyoruzİkinci aşamada ise yılbaşına kadar Help Marine Kamerun’u kurmayı planlıyoruz. Şubat ayında Nijerya ve Gabon ofislerini açmayı planlıyoruz.

Neden Afrika’ya bu kadar yoğunlaştınız

Petrol rezervlerinin orada bulunması nedeniyle ticaret o tarafa kaydı. Dikta rejimlerinden demokrasiye geçişle beraber daha fazla alt yapıya ihtiyaçları olacak. Bunları yapmayan hükümetler çok başarılı olamazlar. Biz de Türk insanı olarak gurbeti, gurbetçiliği seven bir milletiz. Buradaki imkanlardan yararlanmak gerek diye düşünüyoruz. Mesela Gana, Afrika’da demokrasiyi en çok isteyen ülkelerden biri. Çoklu etnik bir yapıya sahip olmasına rağmen iç çatışmaları olmayan bir ülke. Biz o sebeplerle ilk bayrağımızı oraya dikmeyi hedefledik.

Afrika’da kendinize yüzde kaçlık bir pazarı hedef edindiniz?

Biz olaya hizmet sektörü olarak bakıyoruz. Daha çok insanları oraya yönlendirmek ve oradaki sorunlara çözüm üretmek amacındayız Help Marine’nin asıl misyonu budur. Türk denizcisi oraya gittiğinde bir problemle karşılaştığında bilsin ki orada Help Marine var. Bizler de bazı sorunlar yaşadık. Ufak hatalardan büyük cezalar yedik. Böyle durumlarda orada Türk denizcisinin yardımcısı biz olalım diyoruz.

Kurumsallaşmanın yeni yeni oluşmaya başladığı bir sektörde danışmanlık hizmeti vermeye çalışmanın zorlukları olmuyor mu?

İnsanlar maalesef sıkıştığı zaman danışmanlık hizmeti arıyorlar. Yani biz sıkışmadan önce de gelelim ofisinize ne oluyor ne bitiyor inceleyelim kontrol edelim diyoruz ama öyle olmuyor tabi. İnsanlar sıkıştıklarında ‘Bunu siz halledebilir misiniz?’ şeklinde danışma hizmeti alıyor. Kurumsallaşma dediğiniz manada tabiî ki yok. Geçmişte daha kötü durumlardaydık. Zamanla bu noktalara gelindi. Bu süreci takip edemeyen şirketler zaman içinde kapandı. Tabi bizim sektörün en büyük sorunu insan. Biz mezun olduğumuzda eski ve küçük bir filomuz vardı. Artık genç ve büyük bir filoya sahibiz. Kimyasal tanker kaptanları bile kan ağlıyor bugün. O zaman artık merkeze insanı koymak gerek. Bizim okul yıllarımızda bize söylenen şuydu; Bu işin yüzde 30’unu burada 70’ini işi yaparken öğreneceksiniz. Bunun yüzde 70’i okulda 30’u işin içinde olmalı. Çünkü yüzde 30 daha kapatılabilir bir şey. Birçok sektörde ArGe çalışması yapılıyor. Denizciler olarak bizde bu yok. Daha iyi nasıl olur, nasıl geliştirebiliriz? Bizde hala bu yok. Bunun için şirketler bir fon ayırmalı. Bu kadar geniş, küçük tonaj kimyasal tankeri olan bir filomuz olmasına rağmen pazarın %5i bile bizim elimizde değil. Bizim hiçbir müdahalemiz olmuyor. Avrupa da bu işi yapan insanlar bize bakıp gülüyorlar herhalde. Demek ki problem insanda. Kaybettiklerimiz göz önüne alındığında ArGe’ye ayrılabilecek fon çok cüzi. Bu tersaneler içinde böyle.

 

Tersanelere değinmişken krizden çıkışı ne zaman ve nasıl görüyorsunuz?

Talep her ne azalsada eski kontratlar sebebiyle gemi inşa sürüyor. Biz ilk kriz olduğunda 2010’u hedef ediyorduk. Artık 2014 bile telaffuz edilmiyor. Kestiremiyoruz yani. Şu oluyor 2014 deyip önümüze bir hedef koyuyoruz. Asıl sıkıntı durum daha fazla böyle devam ederse sektörün belli fonların eline geçmesine sebep olacak. Şuan bizim filomuz gençleşti büyüdü diyoruz ama, telaffuz ettiğiniz tarihleri de geçerse elimizde filomuz da kalmayacak.

Devlet tarafından verilebilecek teşvikler bir çıkış yolu olur mu?

Ben Çin’in devlet politikasına hayranım. Nereye gitsem karşıma bir Çinli çıkıyor. Çin hükümetinin denizciliği nasıl desteklediğini görüyorum. Özellikle Afrika’da gidiyor hükümetlerle ticari ilişkiler kuruyor. Örnek veriyorum; Gidiyor ben sana 3 milyar dolar kredi vereyim diyor. Sen bu parayı şu sektörlerde kullan ama bu işin %70’ini benim Çinli firmalarım yapsın diyor. İş bitiyor orada. Yani bizim güç bela, birçok kanalları kullanarak girdiğimiz yere adam çok rahat bir şekilde geliyor oturuyor. Bizim devletimiz tabii ki Çin hükümeti kadar mali güce sahip değil ama son zamanlarda Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın Afrika ya ilgi göstermesi, oralarda ikili ilişkiler kurması oralarda en azından Türk insanını tanıtmaya başladı. Türk denilince Afrika da olumlu bir intiba ediniyorsunuz.

Editör: TE Bilişim