TMMOB Gemi Mühendisleri Odası (GMO) Başkanı Osman Kolay, 24-25 Mart tarihinde gerçekleştirilecek seçimler öncesi önemli açıklamalarda bulundu. GMO’nun herkesin odası olduğunu ifade eden Kolay, kutuplaşmalara karşı olduğunu ve kırıcı tavırlarda bulunmanın kimseye bir fayda getirmeyeceğini, her zaman beraberlik içerisinde olmaları gerektiğini söyledi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa ve Gemi Makineleri Bölümü mezunu olan ve 1987 yılından itibaren sektörün içerisinde bulunan Osman Kolay, gemi inşa sanayisinin birçok alanında görev almış. Bu durumun kendisine olaylara her açıdan bakabilme şansı verdiğini ifade eden Kolay, gemiye çıkmayı çok sevdiğini belirterek “öğrenmenin en iyi yolu öğretmektir” sözüyle eğitime verdiği önemin altını bir kez daha çiziyor.

Öncelikle geride bıraktığınız dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Göreve geldiğimiz seçimlerin ardından, seçim süresinde yaşanan tartışmaların devam etmesi üzücü oldu. Durum böyle olunca, yapmak istediğiniz şeyleri hayata geçirmekte zorlanıyorsunuz ya da yapamıyorsunuz. Bazı meslektaşlarımızın hakaretleri bir kısım günümüz siyasetçilerini aratmayacak derecede ileri seviyeye götürdüler. Siyasiler bugün kavga eder, ertesi gün kol kola girer, bu yanlış mı? Hayır. Böyle yapmazlarsa ülkeyi yönetmeleri mümkün olmaz. Ama biz siyasetçi değiliz, mühendisiz. İki mühendis birbirine hakaret ederse, siyasetçiler gibi yapamaz. Birbirleriyle konuşmazlar… Mühendislik görevimizin üst kurulu olan meslek odası yönetimi söz konusu olduğunda, bizim açımızdan durum böyle olmuyor. Bu süreçte tartışmalar okul ayrımcılığı noktasına bile getirildi. İlk başta şunu söylemem gerekir: Oda Başkanı olarak tüm gemi inşa mühendislerinin başkanıyım. Bütün okullarımızla ilişkilerimizi iyi yürütme çalışması içinde olduk. Söylendiği gibi bir okulun ağırlığı da yok, özellikle seçilemeyen bazı meslektaşlarımızın farklı hesapları olduğundan bu tür ithamları yaptıkları ve onlara destek verenlerin ise, destek verdikleri üyelerin niyeti hakkında tam bilgi sahibi olmadıkları kanaatindeyim.

Bahsettiğiniz gruplaşmalardan rahatsız mısınız?

Bizim hedefimiz GMO’yu herkese açmaktır. GMO şu okulun eline geçti demek yanlıştır. Seçim çalışmaları içerisinde listeler oluşturmayı, ekip çalışmalarında bulunmayı normal karşılıyorum. Bu demokrasinin gereği ve birlikte uyumlu çalışacaklarına kanaat eden üyelerin grup oluşturmasını da destekliyorum. Çok grubun olmasının başka faydalarının da olduğuna inanıyorum. Bunların en önemlilerinden birisi odanın varlığını bile bilmeyen üyelerimizin en azından genel kurula katılmakla ve/veya oy vermekle odayı hatırlamaları, bir diğeri ise adayların ya da adayları destekleyenlerin üye olmayan meslektaşlarımıza ulaşarak üyelik için heveslendirmeleri. Ancak işi kutuplaşmalara götürmeyi, ideolojik fikirleri ve söylemleri öne çıkarmayı yanlış buluyorum. Bu hepimize zarar veriyor. O kadar çok kasıtlı eleştiri var ki, artık yazılanları okuyamıyorum bile. Arada cevap verilmesi gerekenler olsa bile, takip etmediğim için bunları da görmüyorum.

Bu dönemde ne gibi sıkıntılar yaşadınız?

Oda organlarında görev almak gönüllülük işi. Seçimle göreve gelmişseniz gerekliliklerini de sonuna kadar yerine getirmeniz gerekir. Benim yaptığım da odur.  Bu tür örgüt işleri takım işidir, bir kişinin veya birkaç kişinin yapabileceği işler değildir. Odaların gücü ürettiğiyle ölçülür. Üretim de o odanın üyelerinin odaya ne kadar sahip çıktığı ile ilgilidir.  Sahip çıkmanın bence önde gelen göstergeleri, genel kurula katılmak, seçimde oy kullanmak ve komisyonlar dahil oda organlarına gönüllü aday olmak ve seçim sonrasında seçilenlerin de seçilmeyenlerin de  zaman ve birikimleriyle oda işlerine katkı yapmaktır. Bir önceki dönemdeki arkadaşlarımız (şimdi bizi hakarete varan haksız tenkitleri edenler) seçimi kazandığında ben Çin’deydim. Oradan, seçilen başkanımıza elektronik mesaj gönderdim, “Hayırlı olsun, üyeler sizlere teveccüh gösterdi siz kazandınız,  önümüzdeki süreçte de yapabileceğim ne varsa haber verin, beraberiz’’ diye. Ben bunu fiziki olarak da gösterdim. Bir hafta sonu eğitim semineri verildi. Programa göre 2 saatlik ders vermem gerekirken hepsine katıldım. Kişisel olarak taşın altına elimi koymaya çalıştım. Ancak biz seçilip de göreve gelince, şimdi bize muhalif olan özellikle hem oda ve hem de TLV’de bir önceki yönetimi oluşturan çoğu arkadaşımızın aşırı ve haksız tenkitleri oldu. Açıkça söylemem gerekirse bu durum bende ve benim gibi görev alan diğer arkadaşlarımda motivasyonu bozucu bir sonuç doğurdu. Biz küçük bir camiayız, kavgalı olmamamız gerekir. Ötekileştirme, kimseye fayda getirmez. Bir olmalı, beraber olmalıyız. Kendi içimizde tartışabiliriz, kol kırılsa da yen içinde kalmalı. Ben yönetimlerde görev alsam da almasam da her zaman GMO’da verilen her işi omuzlama gayreti içerisinde oldum ve olurum da.

Sizin döneminizde diğer dönemlerden farklı olarak hangi etkinliklerden bahsedebilirsiniz?

GMO’nun bizim dönemimizde sektörün dinamikleriyle bir kucaklaşma yaşadığından bahsedebiliriz. GİSBİR başta olmak üzere Yalova Tersaneleri ve GESAD ile GMO merkezinde “Gemi inşa sanayisinde neler yapılabilir?” konulu iki toplantı yaptık. Önceden bu insanlar odanın yerini bile bilmezlerdi. “Oda mesleki işler ile alakalı olmuyor” diye odaya itibar etmediklerini düşünüyorum. Daha sonra baktılar ki yeni yönetim mesleki işler ile alakalı oluyor, ‘Bu sanayi nasıl kurtulur?’ diye kafa yoruyor. Dolayısıyla ilişkilerimiz gelişmeye başladı.

GMO Haftası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Gemi Mühendisleri Haftasının çok etkili olduğunu düşünüyorum. Panellerimizdeki katılımın önceki yıllara göre daha fazla olduğuna şahit olduk. Burada tartışılan, masaya yatırılan konuların, organize edilen panellerin ve panelistlerin doğru seçildiği yönünde geri dönüşler aldık, hepsinin farkındalık oluşmasında etkili olduğunu düşünüyorum.

Yerlileştirme komisyonunuz var bir de. Bu komisyonun çalışmalarından bahsedebilir misiniz?

Özellikle, benim de üyesi olduğum, Yerlileştirme Komisyonumuz gerçekten çok güzel işlere imza attı. Çeşitli temaslarda bulundu. Üyelerimizden Fatih Yılmaz’ın dikkat çekmesi ve konu ile ilgili temaslarından bahsetmesi sonrasında başlayan süreç neticesinde, bu komisyondan çıkan en güzel çalışma, TÜLOMSAŞ’ın dizel makinesinin Türk Loydu’ndan gemi dizeli tip onayı belgesi alması oldu. Bizim dönemimizde böyle bir çalışmaya ön ayak olunması mutluluk verici. Bu kolay olmadı, sürekli temas halinde olduk. Denizcilik departmanı kurulmasını önerdik ve bu güzel sonuç elde edildi. Bu komisyonda görev alan komisyon başkanı Özkan Göksal ve komisyon üyeleri Yaşar Duran Aytaş ve Ertan Özyardımcı başta olmak üzere komisyonda çalışarak katkıda bulunan bütün komisyon üyesi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yan sanayi ile sürekli irtibat halinde olduk. Temsilcileri komisyon toplantılarımıza davet ettik. Hedefimiz sadece kendi gemilerimizde yerli malı kullanmak değil, yurt dışına da ihraç yapabilmelerine yardımcı olmaktır.

Geriye dönüp baktığınızda özeleştirileriniz nelerdir?

Mühendisliğimizden gelen bir özelliğimiz var; kırılgan oluyoruz. Önceden çok iyi dost olanlar, birbirine selam vermez oldu. Çıkar çatışmaları doğrultusunda doğru olmayan tartışmaların ortasında kaldık. Bu, insanların çalışma şevkini kırıyor. Eğitim çalışmalarına daha çok ağrılık verebilmek isterdim. Çünkü meslektaşlarımızın işini en iyi, en doğru ve en bilinçli şekilde yapmasını çok önemsiyorum. İşinizi iyi yaptığınız sürece, her zaman aranan kişi olursunuz.
Yetkin mühendislik yakın gelecekte önem kazanacak diye düşünüyorum, yavaş yavaş buna doğru gidiliyor, bu kaçınılmaz ve olması gereken durum.  Yetkin mühendislik belgesi verecek kurumların da TMMOB bağlısı odaların olması kaçınılmaz görünüyor. Tüm bu sebeplerden ötürü eğitime çok önem veriyorum. Bu döneme yetiştiremedik ama oda yeri çalışmamızda sona gelindi, Oda Merkezimiz için tahsis edilecek olan yer belirlendi. Projesini de hazırlattırıyoruz,  inşallah genel kurulda örnek projeyi de üyelerimizin beğenisine sunacağız. Eğitimden bahsederken neden bunları söylüyorum? Yeni yapacağımız oda merkezi binasında eğitim verebileceğimiz salonlarımız ve bir konferans salonu da olacak. Bu sayede yıllık periyodik eğitim programları organize edip kendi imkânlarımızla gerçekleştirebileceğiz. Yani yıllık, sürekli eğitim programları oluşturacağız. Böylece üyelerimizin niteliğini daha yükseklere taşıyacağız.

Üye Aidatları hakkında yaşanan sıkıntılara değinmek ister misiniz?

Daha önceki dönemlerde üye aidatlarının toplanması konusunda biriken sıkıntılar göreve geldiğimiz gibi önümüze konuldu. Kamu alacağı olan bu aidatlar bir üst kurulumuz olan TMMOB tarafından hiçbir zaman yapmadıkları şekilde bize dikte ettirildi,  “Bunları toplamıyorsanız, Başkanınızı ve Genel Sekreterinizi mahkemeye vereceğim, bu paraları sizden tahsis edeceğiz” diye genel sekreterimize sözlü beyanda bulunuldu, yazılı istedik vermediler.  Önceki dönemlerden birikmiş olan borçlarımızı ödemediğimiz takdirde, TMMOB içinde temsilimizin olmayacağını ve dolayısıyla genel kurula da katılamayacağımızı ifade ettiler.  Biz sadece üye aidatlarının toplanması gerektiğini üyelerimizle paylaştık, bu mantıkla genel sekreterimiz üyelere özetle şöyle bir yazı gönderdi: “Ödemezseniz icraya vereceğiz.” Bu bir kanun ve orada aynen istendiği şekliyle yazıyor. Bu isteme metodu, bizim üyelerimiz arasında infiale yol açtı, ‘Oda, üyesini nasıl icraya verir?’ diye.  Ben bu tepkileri istenme metodu yönüyle haklı buluyorum, ancak aidat borçlarımıza sadık kalmamız gerekliliği de tartışılmaması gereken bir husus. Aidatların toplanması noktasında en düşük oranda kalan bir odayız. Bu durum rakamsal olarak da Cumhurbaşkanlığı’nın son TMMOB denetleme raporunda da zikredilmiştir. Son olarak belirtmeliyim ki hiçbir üyemizi icraya vermedik. Ama bu durumun ödeyenler açısından haksızlık olduğu da açıktır.

“Evet’çi Oda”  söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Anayasa değişikliği referandumu sürecinde “Evetçi Oda” şeklinde bir karalamaya maruz kaldık. Oda yönetimindeki bir arkadaşımızın yakın arkadaşı olan bir bakanımızı Tuzla ziyaretinde odamıza davet ettik. Bakanımızın GMO’yu ziyaret etmesi onur verici bir olay, kendisi samimiyet çerçevesinde o günün gündemi ile alakalı olarak bu şekilde bir tabir kullanmıştır.  Ardında başka niyet aramak kötü niyetten öte bir şey değildir. Bu tür konularda üye olarak ben dâhil üyeler kişisel fikir beyanında bulunabilir. Ama odanın bulunamayacağını oda internet sayfamızda resmen yazılı bildirdik. Burası bir meslek odasıdır; dernek değildir.  Buraya üye olmak kanun zoruyladır. 3 binin üzerinde üyemizden bir tanesi farklı bir görüşe sahipse, -meslek dışı bir görüşten bahsediyorum-  onun görüşünü de kapsamıyorsak fikir bildiremeyiz. Meslek odaları, mesleki konular dışında fikir beyan etmemeli, etmesi doğru değildir. Oda üyeliği 4 yıllık bir yüksek öğrenim gerektiriyor. Biz üyelerimize nasıl akıl verebiliriz? Burada bizim üst örgütümüz olan birliğimiz taraf oluyor, ama bu doğru değil. O dönemde TMMOB ve bağlısı bulunan bazı odalar ise, TMMON kanununa aykırı olarak, referandum ile alakalı olarak açıktan ve resmi olarak “Hayır” kampanyası yapmışlardır. Bir misafirimizin söylemini bize siyasi görüş olarak yakıştıranlar, odayı politize ettiğimizi iddia edenler neden bunu görmezden gelirler ve çifte standart içerisine girerler, anlamakta hep güçlük çekiyorum.

Sektörde tanınan ve sevilen bir kişisiniz, bunun yaşanan sorunların aşılmasında artı bir değer katacağına inanıyor musunuz?

Hayatım boyunca ihtiyacı olan bütün insanlara yardımcı olmaya çalıştım. Her zaman da çözümden yana oldum. Çözemediğim konularda ise karşımda hep sabit fikirli kişiler bulmuşumdur. Her insanın olduğu gibi benim de sevenim ve sevmeyenim vardır. Temasta olduğum herkese, sektör (dolayısıyla insanlar) için bir şeyler yapmak istediğimi hissettiriyorum. İnsanların bunda dolayı bana itibar ettiklerini sanıyorum.

Yeni dönemde aday olacak mısınız?

Aslına bakarsanız yeni yüzlerin yeni isimlerin görev almalarından mutluluk duyan biriyim. Bizden önceki dönemlerde ne yazık ki hep bilinen birkaç isim yıllarca bu organlarda bulunmuşlar. Bu durumdan da gurur duyuyor olmaları demokrasi anlayışımız açısından düşündürücüdür. Kimsenin vazgeçilmez olmadığı inancındayım. Bu benim başkan olarak görev aldığım ilk yönetim kurulu dönemimizdi. Çok arzu ettiğimiz bazı projeleri gerçekleştiremediğimiz için değer verdiğim bir grup arkadaşımızla beraber yeni dönemde de aday olmayı düşünüyoruz, artı olarak bazı yeni isimler olacağını şimdiden söyleyebilirim.
Gelecekte bu oda ile gurur duymak istiyoruz, az olsun benim olsun anlayışı çok gerilerde kaldı.  Odanın bütün üyelerimiz tarafından sahiplenilmesini ve tüm Türkiye tarafından bilinmesini arzuluyoruz. Bu da iyi işler yapmaktan geçiyor.

Bu aşamada bizimle paylaşabileceğiniz bir projeniz olacak mı?

Gemi Mühendisleri Odası’na ait Fındıklı’da bulunan gayrimenkulümüzün çok iyi bir fiyatla satışını gerçekleştirdik. Daha öncede bahsettiğim gibi yeni bir yer almayı düşünüyoruz, bununla ilgili görüşmelerimizin sonuna gelmiş durumdayız.  Alınan bu yere en az 400 kişilik bir konferans salonu bulunan, zengin bir kütüphanesi, tam teçhizatlı eğitim odaları, üyelerimizin boş vakitlerini hoşça geçirecekleri büyük bir lokali ve şehir dışından gelecek üyelerimiz için misafirhanesi olan, tüm meslektaşlarımızın gurur duyacağı bir oda merkezi kurmayı düşünüyoruz.  Ayrıca istihdamın oldukça arttığı ve meslektaşlarımızın yoğun olarak görev yaptığı Yalova’da yakın zamanda bir şubemizin açılmasını planlıyoruz. Gelecekte güzel günlerin bizi beklediğine inanıyorum.

Genç Gemi Mühendislerine ne mesaj vermek istersiniz?

Gemi Mühendisliği oldukça özellikli ve ayrıcalıklı bir meslek. Gemi inşasında görev alan bir meslektaşımız çelik, kaynak, boru, makine, boya, yerleşim, elektrik gibi birçok konuda bilgi sahibi olarak yetişebiliyor. Ülkemizdeki yanlış algının aksine, üniversite eğitimi hiçbir zaman meslek edinme amaçlı olmamalıdır. Yüksek tahsil ufku genişletmek, hayata (mutlu olmak için) nasıl bakacağını öğrenmek içindir.

Gemi Mühendisliğinin iş kolu tersanelerle sınırlı değildir. Gemi mühendisi, bir girişimcinin kafasına düşen gemi projesinin başlangıcında da vardır, o gemi söküme gittiğinde de. Dizayn ofisler, tersaneler, tamir firmaları, yan sanayi kuruluşları, klaslar, sigorta kuruluşları, gemi işletme firmaları, distribütörlük firmaları, devletteki bazı kadrolar ve üniversitelerimiz meslektaşlarımız için farklı iş sahalarıdır.  Ayrıca 2014 yılında 2009 Hong Kong gemi dönüşüm konvansiyonunun yürürlüğe girmesi bekleniyor ve gemi söküm alanlarında da gemi mühendisleri bulunması gerekliliği ortaya çıkacak. Gemi söküm işinde gemi mühendislerinin bulunması mecburiyetini kanunla sağlanması için temaslarımız var.

İzmir’deki gemi alım ihalesinde kamuoyu oluşturmada oldukça başarılıydınız. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun tabiriyle neden bir bardak suda fırtına kopardınız?

Her şeyden önce oda olarak bu teknelerin yurt dışına verilmemesini, yurt içinde yapılmasını istiyorduk. Tersaneler zaten can çekişiyor. Tersanelerimiz zor durumdayken bizim bu işin yurt dışına verilmesine seyirci kalmamız beklenemezdi. Şartnamelerden görüldüğü kadarıyla ‘Türkiye’de karbon elyafı kullanılmıyor’ denilerek oralara gidiliyor. Mühendis Osman Kolay olarak ben bu projedeki körfez iç gemilerde karbon elyafa karşıyım, karbon elyaf pahalı bir malzeme. Yayılı yüke dayanıklılığı yüksek bir malzeme ancak darbe yüküne dayanıklı değil. Diğer bir husus da 18 knot servis hızından bahsediliyor, körfez içerisinde çalışacak gemiler için, GMO olarak görüşümüz orada 18 knot hızın gereksiz olduğu, çünkü mesafeler çok kısa, 1.5 km ile 3.5 km arası mesafelerden bahsediyoruz. 10 ya da 12 mil ile 18 mil arasındaki zaman farkı yolcuların fark etmeyeceği kadar düşük olacaktır. Körfez dışı çalışacak gemiler için istenen saatte 30 mil hıza olumsuz bir şey diyemem. İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin hazırladığı şartnameye alternatif olacak daha iyi şartnamelerin hazırlanması için GİSBİR’den bize beraber çalışma talebi geldi. GİSBİR burada direkt etkilenecek, zarar görecek taraftır, dolaylı olarak da bizim üyelerimiz.
Bu kadar işsiz insan varken, mühendis olarak kadrolarımız mevcutken, malzeme de Türkiye’de üretilebiliyorken, ekonomist arkadaşlardan öğrendiğim 1 liranın anlık olarak 9 liralık ekonomik hacim sağladığı durumda bu para yurtiçinde kalmalı. 2000 öncesi bir tarihte ABD başkanlarından birinin “bu ülkeden çıkan her 27.000 dolar, bir çalışanın bir yıllık işine mal oluyor” tespitini okumuştum. Bizim ülkede ise bir işçinin yıllık aldığı ücret 8-9 bin dolar civarında. Bu rakam tasarruf edildiğinde bir işçinin bir yıllık işi garanti edilmiş oluyor. Bu gemilerin yurtiçinde yapılması elbette yüzlerce işçinin işinin muhafaza edilmesi anlamına geliyor.  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bir siyasetçi, o kadar insanın oyu ve iradesi ile oraya seçilmiş. Sayın Kocaoğlu’na saygısızlık etmemek lazım, siyasetçi olarak bu kadar detayı bilmeyebilir, onu bilgilendirmek gerekir. Bilgilendirmek de bizlerin görevi.

Son olarak temsilcisi olduğunuz Kore Loydu’nun Vanlı depremzedeler için anlamlı bir bağışı oldu. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?

Korelilerin bize karşı tarihten gelen bir sevgisi var. 2002 yılındaki Dünya Futbol Şampiyonası’nda aramızdaki maçta bile kendi takımlarıyla birlikte bizim milli takımımızı da destekledirler. Ayrıca Koreliler bu tür doğal afetlere karşı çok hassaslar. Bu tamamen çalışanların kendi ceplerinden toplayarak gönderdikleri bir paradır. Davranışları bizi de çok duygulandırdı. Ben bir kez daha kendilerine sizin aracılığınız ile teşekkür etmek istiyorum.

 

Editör: TE Bilişim