Refik Ağabey’in mirası

Duayen ağabeyimiz Refik Akdoğan “Evime gelir misin” dediğinde, beni yeni sürprizlerin beklediğini biliyordum.

Yüksek Denizcilik Okulu’ndan (YDO) büyüğümüz, denizcilik dünyasının duayeni Refik Akdoğan Ağabey “Evime gelir misin” dediğinde, beni yeni sürprizlerin beklediğini biliyordum. Ameliyat olduktan sonra çok ziyaret istemiştim ama koronavirüs nedeniyle, ‘ağabeyimize bir zarar gelir’ diye cesaret edemiyordum.

Bu cumartesi, “Hazır sokağa çıkma yasağı var, ikimiz de aşılarımızı olmuşuz” deyip doğruca Refik Ağabey’in evine gittim. Beni her zamanki nezaketiyle kapıda karşıladı ve salona aldı.

Refik Ağabey müzesi

Salondaki manzarayı görmenizi isterdim. Adeta bir müze kurmuştu. İlk lafı, “Kızlarıma söyledim. Bana bir şey olursa bunları sana verecekler. Sen de müzende benim yaptığım gibi yaparsın” oldu. “Ne demek ağabey, onur duyarım” dedim.

Büyükçe salondaki tüm duvarlar, Türk Denizciliği’nin kahramanlık tarihine ayrılmıştı. Kapının hemen sağında ‘Hamit Naci’ için özel bir köşe vardı. Yanında Alemdar Gemisi’nin kahramanlık hikayesi anlatılıyor, yanında Kurtuluş Savaşı’na katılan Kuvay-i Milliye gemileri. Pencerenin köşesinde ise, Refik Ağabey’in tabiriyle Gemi Bahçesi duruyor. Hemen karşıda, 2.Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’a yardım eden gemilerimiz, son olarak ise Nusrat Mayın Gemisi’nin kahramanlık hikayesi.

Tam 95 yaşında, heyecanından hiçbir şey kaybetmemiş, hala araştıran, yazan ve doğruların peşinden giden bir çınar olan Refik Ağabey’imin ellerinden sizler için de öptüm.

Duvarlardaki kahramanlar

– Başlanmış ama henüz bitirilmemiş Hamit Naci köşesi

– Alemdar’ın Kuvay-i Milliye tarafından İstanbul’dan kaçırıldığını, Trabzon’a giderken

– Zonguldak’ta Fransız savaş gemisi tarafından yakalandığını ama yakalayanların nasıl esir alındığının anlatıldığı köşe.

Adil Bey’i anlatmadan olmaz

Refik Ağabey Alemdar Gemisi’yle ilgili köşeyi anlatırken, özellikle Çarkçıbaşı Beykozlu Adil Bey’i anlatmadan geçemeyeceğini söylüyor. Adil Bey’in Fransızlar tarafından esir alınan Alemdar’ı askerleriyle birlikte nasıl tek başına kurtardığını anlatıyor. Fransız Donanması bu olaydan sonra artık sahillere müdahil olamamış. Alemdar’da elde edilen, Kuva-i Milliye’nin ilk deniz zaferini anlatırken sanki o gemideymiş gibi çoşkulu ve mutlu. Duvardaki resmi de Erdem Cever’in hediye ettiğini söylemeden geçemiyor.

– Bu köşede ise Kurtuluş Savaşı sırasında Rusya’dan silah ve cephane taşıyan tüm filonun bir fotoğrafı var. Kapt. Levent Akson resmi yaptırmış ve hediye etmiş. Filodaki gemilerin tek tek ismini çıkaran Refik Ağabey, gemilerin fotoğraflarını buldukça duvardaki yerine yerleştiriyor.

Refik Ağabey bu gemilerden sadece Rusumet 4’ün Yunanlılar tarafından batırıldığını, diğer gemilerin saklana saklana, gece vakti kıyılardan seyrederek 40 bin ton silah ve cephane taşıdığını anlatıyor. Sakarya Savaşı’na kadar geri çekilsek de, kahraman Türk bahriyesinin ulaştırdığı silahlarla savaşın seyri değişiyor.

Bu köşenin adı:Gemi Bahçesi

– Bu duvarda ise Türk ticaret filomuzun emektarları var. Refik Ağabey her gün burada sandalyeye oturuyor ve anılarıyla baş başa kendini dinliyormuş. Yine aynı sandalyeye oturuyor. Kendisine anlatır gibi bu kez bana anlatıyor: “Buradaki gemilerin çoğu ile çalışmadım ama burası Gemi Bahçesi. Uludağ, Bandırma ve Ordu gemilerinde çalıştım. Hatta Ordu gemisi ile olan anım herhalde dünyada tekdir.1953 yılında ben bu gemide evlendim. Orduluyuz. Hanım da Ordulu, geminin ismi de Ordu. Ordu’dayız ve düğünde misafirlerimiz Ordulu.Bu nedenle bu geminin bendeki yeri çok özeldir.. Bunu bence kimse yaşamamıştır. 67 yıllık evliliğimin temeli burada atılmıştır. Bu Bandırma gemisinde çalışırken, İzmir Fuarı’na saatte 20 mille yolcu taşıyorduk. Uludağ ve Bandırma gemilerinin hakkı ödenemez.”

– Refik Ağabey bu duvarda ise, 2. Dünya Savaşı’nda Yunanistan’a yaptığımız yardımları taşıyan gemilerimizin haritasını yapmış. “Ben o sırada Trabzon Lisesınde okuyorum.Devlet bana sadece 150 gram Mısır ekmeği veriyor,açlıktan çalışamıyorum ama Yunanistan’a insanlık yapıyoruz. Bütün gemilerın gerçek fotoğraflarını çıkarttım. Haritayı ise ben çizdim. Unutulmasın istiyorum. Bu eseri İngilizce ve Rumca yayınlayalım ki, insanlar bizim kim olduğumuzu anlasınlar. Ege’de Alman gemileri cirit atarken bu kadar gemi Yunanistan’a gıda yardımı yapıyor. Bu büyük bir kahramanlık örneği.”

– Nusrat Mayın Gemisi için yaptığı köşeye gelince heyecanlanıyor Refik Ağabey, “Burada iki kahraman var” diyor ve devam ediyor. “Kahramanlardan biri geminin kaptanı ve diğeri ise mayın komutanı. Bunlar büyük kahramanlar.” Altındaki fotoğraflar ise Çanakkale’de denizin dibine yolladığımız gemiler ve mayınları.

Neden fahri doktora verilmez?

Evinin salonunu bütün hayatının adeta özeti haline getiren Refik Ağabey’ime misafirperverliği ve güveni için çok teşekkür ediyorum.

Evden çıkarken kendimi düşünmekten alıkoyamadığım bir husus var: İTÜ Senatosu, birer çınar gibi dimdik ayakta olan ve Türk denizcilik tarihi için büyük emekler sarf eden YDO’lu ağabeylerimiz Mühendis Fahrettin Küçükşahin ile Kapt. Müh.Refik Akdoğan’a neden hala fahri doktora vermedi. Denizciliğimize yazmış olduğu kitaplarla çok büyük katkılarda bulunan ağabeylerimiz, denizcilik duayenlerimiz hayatta iken bu onuru fazlasıyla hak ediyorlar. Fakültemizin gecikmeden bu isteği sık sık tekrarlamasını bekliyorum.

Son olarak Refik Ağabey’in, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan üç kitabı için sponsor aradığını da sözlerimize ekleyelim.