Bankaların işi giderek zorlaşıyor

ABD bankacılık sektörü için görünümün ‘negatif’ olmaya devam ettiğini belirten S&P, bölgesel bankaların, büyük rakiplerine göre içinde bulunulan durum ile çok daha kötü başa çıkmalarının muhtemel olduğunu ifade etti.

Avrupa ve ABD’de kamu borcunu artması, bankalara güveni de zedeledi. Finans krizinde yüklü devlet desteği alan bankacılık sektörü, 2009′da karlılığını artırmayı başarmasına rağmen 2010 yılında bankaların işi zorlaşmaya başladı. Avrupa’da banka tahvillerini sigortalama maliyeti artarken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Standard and Poor’s ile Fitch, ABD ve Asya bankalarının görünümü konusunda uyarıda bulundu.

Avrupa’da yatırımcıların bankalar ile ilgili kaygıları artıyor. Avrupa bankalarının tahvillerini sigortalama maliyetini gösteren CDS puanı ile kurumsal tahvillerin CDS puanı arasındaki fark Lehman Brothers’ın çökmesinden bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Borç yükü altındaki hükümetlerin bankaların kurtaracak parası olmadığını düşüncesinin piyasalarda ağır basması nedeniyle Markit iTraxx Finans Endeksi CDS’leri, yatırım yapılabilir şirketlerin izlendiği Markit iTraxx Europe Endeksi CDS’lerini 9.25 baz puan geçti.

Diğer yandan S&P, ABD Bankacılık Sektörü 2010 Görünümü raporunda, ekonomik toparlanmaya yönelik genel işaretlere karşın, ABD bankacılık sektörünün 2010 yılında da kredi kalitesinde kötüleşme beklediğini bildirdi. ABD bankacılık sektörü için görünümün ‘negatif’ olmaya devam ettiğini belirten S&P, bölgesel bankaların, büyük rakiplerine göre içinde bulunulan durum ile çok daha kötü başa çıkmalarının muhtemel olduğunu ifade etti. Kuruluş, 2010 yılında ABD bankacılık sektörünün kredi notları üzerinde daha fazla aşağı yönlü baskı görülebileceğini ifade etti.

Çin ve Hindistan bankalarına dikkat

Bu arada Fitch, Asya bankalarının görünümüne ilişkin yaptığı değerlendirmede,  resesyona bağlı olarak sorunlu kredilerin artmasından duyulan endişenin yerini varlık fiyatı balonları endişesine bıraktığını bildirdi. Varlık balonu riskinin en çok Çin’de ortaya çıktığını belirten Fitch, sermayelerindeki bozulma nedeniyle iki Çin bankası China Merchants Bank ve China Citic Bank için notunu ‘C/D’ den ‘D’ye düşürdü. Fitch ayrıca, 2010 yılında Hindistan bankalarının net karlılık rasyolarında ise gerileme beklediğini bildirdi. Fitch, Hindistan Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırması halinde Hint bankalarının faiz marjlarının daralacağını belirtti.

Bank of Amerika 4 milyar $ prim dağıtacak

ABD’de bankaların prim ve ikramiye rejimine yönelik eleştiriler sürmesine rağmen finans kuruluşları yüklü miktarda prim dağıtmaya devam ediyor. Önceki gün Goldman Sachs’ın CEO’su Llyod Blankfein’in 100 milyon dolar prim alacağını açıklanmasının ardından dün de Bank of America’nın ( BofA), yatırım bankacıları ve traderları için 2009 yılında 4 milyar dolardan fazla prim ödenmesine yönelik teklife onay verdiği öğrenildi. Bu prim, BofA’nın 2009 yılında yatırım bankacılığı ve sermaye piyasaları bölümlerinden elde ettiği 23 milyar dolar gelirin yüzde 19′una denk geliyor. Verilen bilgilere göre her bankacı ve trader ortalama 300-500 bin dolar prim alacak.

Bu arada Morgan Stanley’nin CEO’su James Gorman, şirketin 2009′daki yüzde 62′ye çıkan prim/gelir oranının çok yüksek olduğunu ve primlerin bir daha bu seviyeye çıkmasını beklemediğini söyledi.

Banka reformunun fikir babası Volcker: Finansal kurumlara ötanazi hakkı tanınmalı

ABD Başkanı Barack Obama’nın yeni banka reform tasarısının fikir babası olan Beyaz saray Ekonomi danışmanı Paul Volcker, planın bir sonraki krizi engellemek için şart olduğunu savundu. Senatonun bankacılık komitesine yaptığı sunumda Volcker, planı ana hatlarıyla açıkladı.  Volcker, “Finansal sistemin çöküşü ekonomiyi kabul edilemez risklerle yüzyüze getirdi. Bankaların her aktivitesi risk içerir. Önerdiğimiz planla, hangi risklerin hükümet tarafından korunmayacağını belirlemek istiyoruz. Ticari bankalar ekonomi için hayati işlev gördüğünden hükümetin garantisi altında olmalılar. Ancak, al-sata dayalı ve spekülatif faaliyetler vergi mükellefinin parasıyla korunmamalı. Dolayısıyla hedge fonlar, finansal ortaklıklar ve al-sat işlemleri yürüten birimler, ticari bankalardan ayrı tutulmalı” dedi. Volcker, “batmayacak kadar büyük” finansal kurumların iflasın eşiğine gelmesi durumunda, kurtarılmasındansa, ötanazi alternatifine başvurmasının daha uygun olacağını belirtti.

Volcker, “Krize neden olan ve al-sat faaliyetlerine ağırlık veren yatırım bankaları gibi finansal kuruluşlar, baskı altındayken hükümet tarafından kurtarılacakları fikrine güvenmemeliler. Öncelikle, iflas riskiyle karşı karşıya kalan büyük finansal kuruluşlara müdahale edebilecek, gerekirse kontrolünü ele alacak bir kurum oluşturulmalı. Bu kurum, finansal kuruluşun varlıklarının nakte dönüştürülmesi veya bir başka şirketle, satın alma veya birleşme yoluyla, buluşturulmasından sorumlu olmalı. Diğer bir deyişle, finansal kuruluşu kurtarmaktansa, şirkete ötanazi hakkı tanımak daha uygun” dedi.

Editör: TE Bilişim