“Türk Gemi Sanayimizin Mevcut Durumu, Geleceği ve Alınması Gereken Tedbirler” konulu toplantının açılışında BEPE adlı bunker barcının 1988 yılında Çeksan Tersanesi’nden denize indirilmesine ait bir film gösterildi. O dönemlerdeki iptidai şartlar salonda gülüşmelere yol açtı. Sadece bu film bile Türk gemi inşa sanayiinin nereden gelip, nereye gittiğinin göstergesi gibiydi.

Öğleden önceki ilk oturum Prof. Dr. Oral Erdoğan Panel Başkanlığı’nda yapıldı. 2009’daki teşvik paketinde yer almayan tersanelerin yeni teşvik paketinde yer almasının kendilerini çok mutlu ettiğini belirten Erdoğan, uzmanlık alanı olan denizcilik dünyasında ekonomik gelişmeleri de şu sözlerle aktardı: “5-7 yıl içinde denizcilikte bir döngü olması doğal. Tarihte en sert düşüşü yaşadık ve hala toparlandığımız söylenemez. Ancak, talepte ciddi bir düzelme var. Yüzde 46 arz tarafında büyüme var. Ama talep aynı oranda büyümediği için navlunlarda anormal yükselme ihtimali çok zayıf. Bu denizcileri korkutmasın. Navlunlar düşük de olsa iş olacak, taşımacılık maliyetleri düşecek. Sıkı rekabete hazır olun. Türkiye, 2009’daki teşvik paketini yeniledi. Ancak açıklanan pakette ufak bir değişiklik var. Hazine, ‘denizcilik sektörü 5. bölgeden yararlanacak’ diyor. Görüşmeler sonunda tersanelerin de bu bölgeden teşvik alacağı söylendi ama bunu yazılı olarak kaydetmek doğru olur diye düşünüyorum.”

Başkan Oral Erdoğan, GİSBİR’in rahmetli Murat Bayrak’tan boşalan koltuğunu devralan Murat Kıran’a ilk sözü verdi.

MURAT KIRAN: GEMİ İNŞASINI DESTEKLEMEYEN ÜLKE YOK

2008 öncesindeki sipariş dönemini beklemenin hayalcilik olacağını öne süren GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, “Ama hala belli segmentlerde rekabet gücümüzün olduğunu düşünüyorum. Tüm problemlerimiz, 1/100.000 ölçekli planın çıkarılamaması, alt güvenlik muvazaa sorunu, toplu iş ilişkileri tasarısı, Milli Emlak ile yaşanan problemler ve işletme izni kilitlenmiş tersaneler gibi sahalarımıza yönelik problemlerimiz var. Gemi inşa sanayiimize rekabet sağlayacak gerçekçi teşviklerin sağlanmasını bekliyoruz. AB dahil, tersanelerine doğrudan teşvik sağlamayan ülke yok. Çin, Güney Kore, Brezilya gemi inşa sanayiini milli politika olarak görüyor. Dünya tarihinin en büyük ekonomik krizi yaşanırken, hükümetimizin açıkladığı teşvik paketi bizleri mutlu etmiştir. Sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için yasal düzenlemelerin tamamlanmasını beklemek doğru olacaktır. Temennimiz gemi inşa sanayimizin varlığını sürdürebilmesidir. Talebimiz ise, hükümetimizin 2023 hedefine uygun taşıma filosunun oluşturulması için bizlere gerekli desteği vermesidir” diye konuştu.

BAŞARAN BAYRAK: DEVLETİN LOBİ GÜCÜNÜ ARKAMIZDA GÖRMEK İSTİYORUZ

İkinci sözü alan Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak ise, “Geçen yıl 1.3 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirdik. Serbest bölgeler ile bu rakam 1.4 milyar doları geçer. 1 milyar dolar da tamir bakım gelirimiz var. Toplam ekonomiye katkısı canlılık ve yük taşımaya bağlıdır. 2008 krizinde bütün sektörler zarar gördü. Biz de bundan nasibimizi aldık. Ancak gelişmekte olan ülkelerde durum o kadar da kötü değil. Eşit şartlarla rekabet edemediğimiz bir gerçek. Mc Kinsey’e bir araştırma yaptırdık, sektörünü desteklemeyen ülke yok. Mc Kinsey’in raporuna göre, krizi destekle aşan ülkeler, Türkiye’dekinden daha iyi durumdadır. Sahip olduğu nitelikli iş gücü, Avrupa’ya yakınlığı nedeniyle hala rekabet gücümüz vardır. Krizin etkilerinin aşılabilmesi için Ar-Ge faaliyetleri desteklenmeli, çevreye duyarlı gemilerin ortaya çıkması ile, sektörün tasarım yönü desteklenmelidir. Tersanelerin biraraya gelmeleri ürün, hizmet ve gereksinimlerini birlikte almaları desteklenmelidir. Ortak iş yapma kültürünün gelişmesi sağlanmalıdır. Destek, deyince devletin bize açıktan para vermesini beklemiyoruz. Beklediğimiz minimum bürokrasidir. Hammadde bulamıyoruz. Uzun vadeli piyasa koşullarında kredi bulabilmeliyiz. Ar-ge ve inovasyon desteği sektörün ölçeği ölçüsünde desteklenmelidir. Sektörün realitelerini kapsayacak yasal düzenleme gereklidir. Devletimizin lobi gücünü arkamızda bekliyoruz. İnşaatçılar gibi bizi de sahiplenmelidirler. Birçok ülke gemi yapım sanayine stratejik olarak bakıyor, biz de bunu bekliyoruz. 2023 için 10 milyar dolarlık bir hedef koyduk, buna ulaşmak için çalışıyoruz.

RUSYA İLE PARA YERİNE BARTER ÖNERDİK

Deniz taşımacılığı, büyük gemilerden küçük gemilere döndü. Bütün bunlar yeni bir talep dalgası yaşatabilir. Bu nedenle karamsar değiliz. Firmalarımız da, uluslararası pazarlara ilgi göstermeli, şirketlerde bunun eğitimi verilmelidir. Müşterek satın alma komisyonları kurulmalıdır. Devletin de taraf olduğu sektörü tanıtıcı faaliyetler düzenlenmelidir. Sivil toplum kuruluşları sektör işbirliği geliştirilmelidir. Rusya’nın eskiyen nehir filosunun yenilenmesi için bir çalışma başlattık. Bu anlaşmalarda Rusların Türkiye’den yenileme için yatırımcı beklediklerini söylediler. Özellikle balıkçı gemilerine ihtiyaç var. Enerji Bakanlığı’ndan talepte bulunduk. Para yerine gemi alımı yönünde barter çalışmaları için çalışmalarda bulunulması için görüşüyoruz” diye konuştu.

YAN SANAYİCİLERİ BİZ DE ARAMIZDA GÖRMEK İSTİYORUZ

“Yan sanayiyi ne zaman Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği’nde göreceğiz” yönünde bir soruyu yanıtlayan Başaran Bayrak, “Gemi yan sanayicilerini de içimize almak istiyoruz. Ama bize 89 faslı bize verdiler. 32 GTİP’i aldık. Fakat biz yine yan sanayicilerimizin sözcüsü olmaya çalışıyoruz. Ancak, şu anda yan sanayicilerimiz makine ihracatçı birliği olarak organize olmuş gözüküyorlar” açıklamasını yaptı.

TAMER YILMAZ: ACİLEN BİR DENİZCİLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ KURULMALI

Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tamer Yılmaz ise, inovasyon konusunda bir sunum yaptı. Tamer Yılmaz, sunumunda şu bilgileri aktardı: “Tüm sektörlerde inovasyonun gerekliliğini biliyoruz. İnovasyon yapmak lüks değil, zorunluluktur. Gemi sanayiinde mühendisliğin yoğun olarak inovasyonun kullanıldığı yerlerde ürettiğiniz ürünün değeri de artar. İnsanların birçok fikri vardır. Ama bunların toplanıp değerlendirilmesi ve iyi fikirlerin seçilmesi çok önemli. Acilen bir denizcilik araştırma merkezinin kurulması gerekir. Kurumlar arası koordinasyonun da ne kadar önemli olduğunu herkes artık kabul etmelidir. Üniversiteler, sanayinin problemlerine pratik çözümler getirmek zorundadır. YÖK mevzuatında da bu işbirliğini destekleyecek bir yapı bulunmuyor. Üniversite temsilcilerine önerim, bir ofis kurularak, sanayinin sorunlarına çözüm getirsinler. Gemi inşa sanayi henüz teknoparkları keşfetmedi, bunun yapılması gerekir. İnovasyon olmadan hayatta kalmak mümkün değildir.”

HÜSEYİN MENGİ: YATI SİPARİŞ ETTİ, KAPARO DA VERDİ, YERİMİZİ GÖRÜNCE VAZGEÇTİ

Yat imalatı konusunda ülkenin önde gelen firmalarından Mengi Yay’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi ise, özellikle imalat yerleri konusunu çarpıcı bir örnekle ortaya serdi: Mengi, şöyle konuştu: “Kısmi işletme izinleri, alt yüklenici ile sıkıntılar. Konaklama imkanının olması, marinaların pahalılığı en önemli sorunlarımız arasında. Yatlar tamamı bir yerde bitirilemiyor. En fazla yüzde 35 ya da 40 oluyor, anahtar teslimi yapılamıyor. Yatçıların yüzde 75’i yer bulmakta güçlük çekiyor. Nerelerde üretim yaptığımızı görseniz şaşarsınız. Ürettiğimiz bir yatı denizde gören bir yabancı çok beğenmiş, bize bir şekilde ulaştı. Aynı kalitede bir üretim çıkarabilirsek yüzde 5 de bonus vereceğini söyledi. Bizde işe başlarken bir kısmını peşin aldığımızı söyledik. 8 bin dolar da kaparo verdi. Ahşap siparişini verdik, her şey tamam, başlayacağız. Geldi, yatı yaptığımız yeri gördü, vazgeçtiğini söyledi. ‘Böyle bir yatı burada yapmanız mümkün değil, kandırdınız beni. Kaparoyu da istemiyorum, ama uzatırsanız aldatıldım diye dava açarım’ dedi. Bu nasıl yerlerde üretim yaptığımızı anlamanız için yeterlidir sanırım.

ALT YÜKLENİCİ SORUNU ÇÖZÜLMELİ

En büyük sorunumuz alt yüklenici ile çalışma zorunluluğumuzun olması bu bizim belimizi büküyor. Alt yüklenici, zaten boşta kalan bölümde de diğer firmalarla çalışmaktadır. İskelet bir takımla çalışılabilecek bir düzenlemenin yapılması gerekiyor. ÖTV’nin yeniden düzenlenmesi şart. Yeni yat inşa ve çekek yerlerinin belirlenmesi lazım. Ahşapta Avrupa’ya göre çok iyi durumdayız. Ahşap işleme tekniklerinin kayıt altına alınması ve saklanması gereklidir. Devlet ve sektör etkin bir şekilde çalışmalıdır. ‘En iyi yat arkadaşın yatıdır’ algısı değişmeli. ABD’de 18 kişiye, Hollanda’da 64 Türkiye’de ise 3 bin kişiye bir tekne düşüyor.”

OSMAN KOLAY: GEMİ İNŞA SANAYİ TEK SESLİLİĞİ ÖĞRENMELİ

Gemi Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kolay da, en önemli gelişme olarak TÜLOMSAŞ’ın tip onay sertifikası almasını gösterdi. Kolay, “Biz bunu üretiyorsak, artık yüzde 20’lik kısmı katacağız demektir. Biz sadece gemiyi inşa etmekle yetinmeyelim. Japonya bile yüzde 99 yapıyor. Şimdiki oranımız yüzde 65’ler seviyelerindedir. Diğer ülkelere gemi yapabilmemizin en önemli destekçisi Savunma Sanayi Müşteşarlığı’dır. Murat Başkan tek seslilik dedi. Biz de buna çok önem veriyoruz. Kendimiz tek ses olamıyoruz. O nedenle sipariş iptalleri ve krediler etkileniyor. Bunlara dikkat etmek gerekir. Gemi sanayi, bu sanayinin sahibi olanlarla konuşulmalı. Doğrusu da budur. Biz pembe bir dönem geçirdik. ABD petrol tankerlere çift cidarlı olma şartı getirdi. Her yaştaki gemi sırası geldiğinde hurdaya gidecek. Dünyanın yüzde 85’i tek, yüzde 15’i ise çift cidarlıydı. 2002 yılında tablo tam tersine döndü. Çünkü, ticaret olası bir kazaya tek cidarlı bir tankerle yakalanmak istemedi” şeklinde konuştu.

RUSYA, 1.000 GEMİ YAPACAK ORADA OLMALIYIZ

2008 sipariş defterlerindeki arz fazlasının bir kriz olmasa da sorunların yaşanacağını gösterdiğini ifade eden Kolay, şöyle devam etti: “2011’e geldiğimizde hala sipariş defterleri yüzde 30’un üzerinde. 20 yaşın üzerindeki gemiler bu rakamların çok daha alttadır. Çin, Afrika’yı satın aldı. İnşallah ileri dönemlerde ABD’yi aramayız. Biz biliyoruz ki, AB’de teşvikler yasak olsa da veriliyor. Dolaylı teşvikler yoğun bir şekilde yapılıyor. Aynı şartlara kavuşursak rekabeti sağlayabileceğiz. Ülke politikası olarak görüp desteklenmesi gerekir. Rusya’nın gemi filosu 44’ün üzerinde 1.000 civarında yeni gemi yapmaları gerekecek. Bizim de gemi yan sanayimizle oraya gitmeliyiz. Sonuçta o gemileri orada yapacaklar. “

MURAT BAYAR: YALNIZ ASKERİ GEMİLER, ÖZEL SEKTÖRE YETMEZ

Konferansın bitiminde izleyiciler arasında yer alan Savunma Sanayi Müsteşarı Murat Bayar da, “Biz gemileri özel sektöre ihale etmeseydik, devlet olarak çok daha pahalıya mal edecektik” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özel sektörün askeri gemi inşasında gösterdiği başarı bizi çok sevindirdi. Deniz Kuvvetleri’nde de artık bir soru işareti kalmadı. Askeri gemi niş bir alan. Şu anda bir kriz var. Askeri gemiler önemli, ama askeri gemiler pazarın yüzde 10’unu geçmez. Bir askeri gemi inşası 10 misli daha kompleks bir iştir. Tabi içerdiği birçok da teknoloji var.”

BİZ ZOR MÜŞTERİYİZ

Sanayinin, üniversiteye ihtiyacı varsa gideceğini öne süren Bayar, “Bizim projelerimizde ise gitmek zorunda. Tuzla’da yürüttüğümüz tüm projelere İTÜ ve Yıldız Teknik Üniversitesi her aşamada katıldı. Onlar da öğrencilerine gemi hesap ve analizlerini aktarıyorlar. Projelerimizde lisans ve yabancı dizayna izin vermeyiz. Askeri gemi daha zordur. Çünkü 250 şirket Milgem’e imalat yaptı, bunların da hepsi yerlidir. Biz zor müşteriyiz. Bizimle çalışan tersaneler biliyor, çünkü biz de diğer müşterimiz Deniz Kuvvetleri’ne en iyisini vermek istiyoruz. Artık bu gemileri dünyaya götürebilir hale geldik. Tasarımı, know how’ı bize ait olan bütün askeri ürünlerimiz ihraç edildi. Bugün 6. Ülkeye Katar’a ihraç ettik, Yonca Onuk’un botları için bu tekne dünyanın en iyi teknesidir diyebiliyoruz. Yonca da, birçok ülkedeki siparişini ihale ile almıyor. Müşteri kendilerini bulmuş.”

GEMİ İNŞADA BİR MARKA YARATMALIYIZ

Askeri gemi inşasının denizcilik sektörünü kurtaramayacağını bir kez daha yineleyen Bayar, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü en büyük gemi 2.400 tondu. Bu arada geminin elektronik aksam olan yarısı da Ankara’dan geldi. Ama bu alanda dünyada yer tutabiliriz. Bu oyunu iyi oynarsak, sizin performansınızla çok iyi yerlere gelebiliriz. Sadece montaj değil, alt sistemlerimizle yüzde 70 katkıyla imal edebiliyoruz. İhracat potansiyeli çok güçlü olarak var. Ama önce o ürünün ve tersanenin markası çok önemli. Kanada bir askeri gemi projesi gerçekleştirecek. 26 milyarlık askeri gemi yaptıracak. Kanada’da 8-10 tersane var. Ama Kanada işi 2 tersaneye verdi. Herkes ihtisas peşinde. Askeri gemi ihalelerinde rekabet edeceğiz diyorsanız, dünya devleriyle boy ölçüşmeniz lazım. O nedenle bir marka yaratmalıyız. Sektörde çok ciddi konsolidasyon ve 8-10 marka tersane olmalı. 2-3’ü de askeri konularda uzman olur. O zaman dünya sektöründe bir yer tutulabilir. Belki devlet ile konuşup, bunu aramamız gerekir. Türkiye, artık fiyat rekabeti yapacak durumda değildir.”

MURAT KIRAN: ONLAR DEVLET TERSANESİ, BİZ ÇILGIN TÜRKLERİZ

Hemen ardından söz alan GİSBİR Başkanı Murat Kıran’ın, Bayar’ın “Katar’da bir denizcilik fuarına gittim. 10 tersane vardı. 5’i dünya devleri arasında sayılır. Diğer 5’i ise Türk tersaneleriydi” sözüne itirazı vardı. Sayılan o tersanelerin çoğunun devlet tersanesi olduğunu anımsatan Kıran, “Bunlar ciddi destekler alıyor. Biz çılgın Türkleriz her yere gireriz ama 750 milyon Euro’luk ihaleye teminat mektubu nerede bulacağız. Biz Tuzla olarak 1.350 dönümüz. Bir o kadar da Yalova’da var. Ama ben Çin’de bir tersanenin 8 milyon metrekare olduğunu biliyorum. Bunlarla mücadele edebilme yoluna girmemiz ancak, sizlerin sayesinde olacak” açıklamasını yaptı.

ALEV TUNÇ: SAVUNMA SANAYİİNDE ŞARTLAR ÇOK AĞIR

Yine soru-cevap bölümünde söz alan Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kapt. Alev Tunç ise, yan sanayi kullanımında da bir özeleştiri yapılması gereğine dikkat çekti. “Sanayinin yetişemediği durumlarda, kaliteyi artırma konusunda gerekeni yapıyorlar ama bunu fiyat ve ulaştırmaya yansıtamıyorlar” diyen Tunç, “Kuruşun hesabını yapanlara da hiç iyi gözle bakmıyorum. 5-6 yıldır olan gelişme Savunma Sanayi Müsteşarlığı açısından çok olumlu. Savunma sanayinde şartlar çok ağır. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndayken bu mukaveleleri yazan zatlardan biri, emeklilik sonrası sivil bir tersanenin yönetimine geçmişti. İlk savunma ihalesine katılma teşebbüsünde, evrak bolluğunu görüp, ‘bu nasıl şartlar’ deyince ‘siz yarattınız’ yanıtını aldı. Şartlarınızı gözden geçirmekte yarar var” ifadelerini kullandı.

ORAL ERDOĞAN: GEMİ YAPIMINDA YALNIZ PERSONEL DEĞİL, TAŞERON DA ÇALIŞIR

Konusu “Türk Gemi Sanayimizin Mevcut Durumu, Geleceği ve Alınması Gereken Tedbirler” olan ODEK Ortak Akıl Toplantısı 3.’üncüsünün öğleden sonraki bölümünde ise Beşiktaş Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kalkavan, Ensar Gemi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Göksal, ADİK Tersanesi Genel Müdürü Ertuğ Yaşar ve GİSBİR Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salih Zeki Çakır konuşmacı olarak katıldı. Paneli yöneten yine Prof. Dr. Oral Erdoğan’dı.

Tersanelerle ilgili teşviğin brüt üzerinden 170 TL, net üzerinden ise 150 TL’nin altında kalan bir oran olduğunu belirten Erdoğan, “Teşvik, yeni alınan siparişteki gemiyi yapmak üzere çalışan personelin kullanımı için harcanabilecek. Bir gemiyi yaparken, taşeron hizmeti de alınır. Bunu nasıl belgeleyecekler, bunun üzerinde epey çalışmak gerek diye düşünüyorum” diye konuştu.

ERTUĞ YAŞAR: SSM 5 TERSANEYİ SEÇTİ

ADİK Tersanesi Genel Müdürü Ertuğ Yaşar, Murat Kıran gibi SSM Müsteşarının sözlerine gönderme yaparak, “Evet, sayılan tersaneler kamu tersaneleri. Biz küçük niş işler yapmalıyız. Yonca Onuk örneği doğru bir modeldir. İmalat sanayinin genel sorunu olan Çin’in fiyatları ile İtalya’nın kalitesini oturtmamız gerekir. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın 2 binli yıllarda kurulması gemi inşa sanayininin gelişmesinde önemli katkı sağlamıştır. SSM, ilk olarak 5-6 tersaneyi partner olarak belirledi. Bunlar Yonca Onuk, ADİK, İstanbul Tersanesi, Dearsan ve RMK’dır. 8 adet süratli amfibi gemi projesini yapıyoruz. İlk gemimizi ‘249 gün gibi küçük bir gecikme’yle tespit ettik. 2 amfibi gemi projesine de 2011 yılında başladık. En heyecan verici projemiz havuzlu çıkarma gemisi olacak. Yabancı dizayn kullanılarak (ilk dizayn istisnası olacak) bir adet inşa edilecek. RMK, Sedef ve Desan teklif verdi. 2013 yılında sonuçlanacak. TF 2000 firkateyn projesi 4 adet yapılacak. 2020 yılına hazır olması hedefleniyor. Ama nerede inşa edileceği belli değil. İnşallah bu firkateynlerden biri bizim tersanemize nasip olur” temennisinde bulundu.

DENİZ KUVVETLERİ, GEMİ TONAJI KADAR EVRAK İSTER

Askeri gemi yapmanın güçlüğünü “Hepimiz askerlik yaptık. Silahı aldığımız gün seviniriz bir de verdiğimiz gün. Askeri ihaleler de böyledir” diye niteleyen Yaşar, sözlerine çarpıcı bir örnekle devam etti: “Bir gemiyi teslim etmek için bir gemi tonajı kadar evrak gerektiğini söylemişlerdi. Bizim gemimiz 1145 tondu, o kadar evrak gitmedi ama ona yakın gitmiştir. Deniz Kuvvetleri’ne gemi inşa etmek zordur.”

SSM’nin, özel sektöre yaptırdığı gemilerin bakım ve tutumunu gemiyi yapan tersanelere vermesinin ellerini rahatlatacağını ifade eden Ertuğ Yaşar, “Yonca Onuk’un başarılarından söz edildi. Dünyanın her yerinde askeri alımlar politik bir karardır. Bu nedenle lobi çalışmalarına büyük ihtiyaç var. Politik destekler çok önemli, şu anda arkamızda bu desteği görüyoruz. Eximbank gibi bir kaynaktan sağlanacak ithalatçı ülke kredisi satışları kolaylaştıracaktır” diye konuştu.

EN UYGUN GEMİ, YAN SANAYİDE BİTER

Konuşmasına, “Biz yan sanayi ile ilgili konuşurken maalesef rakam veremiyoruz. Çünkü, ülkemizde henüz bu konuda bir çalışma yapılmış değil” diye başlayan Ensar Gemi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Göksal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gemi inşaatında kullanılan her malzeme yan sanayidir. Tersane ise, gemi yan sanayi ürünlerini kullanarak gemi üreten bir sanayi tesisidir. Tersanelerimizin sağlıklı verimli çalışabilmesi için güçlü bir yan sanayiye ihtiyaç vardır. Aslında şunu söyleyebiliriz. Gemi yan sanayi öncelikle gemi yaptıran armatörlere ve tersanelere lazım. En uygun şartlarda gemi yapma arayışı yan sanayide sonuçlanır. Önümüzdeki dönemde gemi yan sanayinin önemi daha da artacak. Böylece tersanelerin çok daha hızlı gemi üretme dönemi başlayacak. Avrupa gemi yan sanayinin cirosu, tersanelerin 3 katı kadardır. Ülkemizde gemi yan sanayi alanında elde edilmiş bir rakam var. Yerli katkı oranı yüzde 50’dir. Ana makine ve gemi sacının yüzde 30’larda olduğunu düşünürsek yapılan önemli bir gelişmedir. Krizde A grubu firmalar etkilendi. Yüzde 15-20 civarında fazla eleman çalıştırmak zorunda, çünkü rekabetçi olmalılar. B grubu firmalar pek etkilendi denemez. Tersane sayıları arttı. Yerli ürün kullanma iradesi kuvvetlendi. SSM’nin yaptıkları takdire şayandır. Hükümet, cari açığın kapanmasına katkıda bulunacağını düşündüğü için önemsiyor. Özel sektörde de bir kıpırdanma var. Bir avantajımız da gemi yan sanayimizin kapasitesi küçük. Belli işleri alabilecek durumumuz var. Petrol fiyatlarındaki artış armatör için dezavantaj oluşturdu. Zenginlik yat sektörünü hareketlendirdi. Balıkçılık ve yatçılık alanında önemli iş imkanı olacak diye düşünüyoruz. Olumsuzlukların başında ise sipariş azlığı geliyor. Ciddi bir iyileşme beklenmiyor.”

KÜRESEL BİR PAZARLAMA ANLAYIŞIMIZ OLMALI

Sorunları gösteren Özkan Göksal, çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:

“Gemi yan sanayinin çalışması tersanelere bağlıdır. Tersanelere yapılan her türlü teşvik, yan sanayiye teşviktir. Küresel bir pazarlama anlayışına sahip olmalıyız. Dünyadaki ilk 5 fuarı tespit edip, o fuarlara katılmalıyız. Bu konuda Gemi Yat İhracatçıları Birliği’ne görev düşüyor. Gemi yan sanayi alanında yatırım yapacak firmalar küresel parametreler ile fizibilite yapmalı. Uluslararası standartlara uygun firmaların ürünleri sertifikalandırılmalı. Gemi yan sanayi firmaları, tamamen KDV’den muaf olan gemilere satış yapar. Bu her ay oluyor ve her bir dosya zaman ve çalışma istiyor. Biz madem ki geri alacaksın o halde geri ‘ödeme’ sistemine geçilmesini istiyoruz. Tuzla tersanelerinin iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının çözülmeli. Yalova tersane bölgesini, Tuzla’nın yerine değil, Tuzla’ya ilave olarak görmek gerektiğini düşünüyorum.”

SALİH ZEKİ ÇAKIR: KOSTER FİLOSUNUN YENİLENMESİ, GEMİ İNŞA SANAYİMİZİ AYAKTA TUTAR

GİSBİR Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salih Zeki Çakır da, yıllardır mihmandarlığını üstlendiği Türk koster filosu konusundaki birikimlerini aktardı. Sektörün maliyetler ile teknoloji arasında sıkıştığının görüldüğünü ifade eden Salih Zeki Çakır, şöyle devam etti: “Sektörümüzün projelere ihtiyacı var. Koster filosunun yenilenmesi gemi inşa sanayini ayakta tutacak bir projedir. Son 10 yılda Türk denizciliği büyük tonajda büyümeyi seçti, isabetli de oldu. Kimyasal tankerde uzmanlaşarak birçok tanker inşası gerçekleştirdik. Ama küçük tonajı unuttuk. Küçük tonajlı gemiler, yatırım yapılabilir görülmemiştir. Böylece filonun yaşlanması da sürmüştür. Navlun piyasaları nedeniyle de çok sayıda gemi hurdaya ayrılmıştır. 3-5 bin ton yaş ortalaması 30’dur, tonaj büyüdükçe bu ortalama düşmektedir. Koster filosunun yenilenmesi uzun vadeli bir finansman ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Türk denizciliği de ciddi seviye kaybetmektedir. Çünkü, altyapımızdır. Biz projeyi gündeme getirdikten sonra, hükümetimiz ve bankalardan destek almak kaydıyla yerli sanayi ile çözmeye çalıştık. Ancak, yerli bankalar uzun vadeli bir finansman modelini uygulamaya hazır değil, sıcak bakmıyorlar. Biz de bu projeyi yurt dışında kotarabilmenin arayışlarını sürdürdük. Hollanda yan sanayi, projemizle ilgilendi. Yatırım projemizde gelir gider hesaplarını dikkate alarak 14 yıllık uzun vadeli bir finansman ihtiyacını ortaya koyduk. Hollandalılar bir protokol olmasına karşın, yerli bir bankayla yapma gereği ortaya çıkınca, yine ortada kaldı. 25 Mayıs’ta Hollanda ile Türkiye arasında 400. Yıl kutlamaları yapılacak. Hem ticari, hem kültürel etkinlikler yapılırken, projemiz yeniden gündeme gelecek.”

YAVUZ KALKAVAN: İŞ BİZE DEĞİL, BİZ İŞE GİDECEĞİZ

Panelin son konuşmacısı olan genç kuşağın temsilcilerinden Beşiktaş Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kalkavan da, tespitleriyle aklın yaşta değil, başta olduğunu ispatlar gibiydi. “Bizim Kore ile rekabet etmemiz çok zor. Kalite ve fiyat bakımından en başarılılar Kore tersaneleridir” diyen Kalkavan, “Küçük bir yan sanayi merkezine gittiğinizde bizim en büyük tersanemiz kadar olduğunu görürsünüz. Avrupa tersanelerinin elinden birçok proje aldık. Gemi inşada ekmek aslanın ağzında. Mutlaka iş alan tersaneler olacaktır. Şartlar kötü diye yerimizde oturmayacağız. Önce altyapı eksikliklerini gidermeliyiz. İkinci çok önemli husus ise, iş bize gelmeyecek biz işe gideceğiz. Talip olduğumuz yerlerdeki oyuncuları tanımalıyız. Büyük firmalar ile biraraya geldik mi diye sormalıyız. Beşiktaş Tersanesi’nden eleştiriye başlayayım. Satış tarafını bilmiyoruz. Sağa sola teklif gönderiyoruz. Netice almak için bir iş geliştirme birimimiz olmalı. Daha bu anlayışa yeni yeni geldiğimiz için yok. Komşularımızla geliştireceğimiz iş imkanlarını araştırmalıyız. Türk denizcilik firmaları Volga ve Hazar konusunda kendilerini geliştirebilir. Ruslardan gemi siparişi beklemek yerine işlere talip olmalıyız. İyi projelere yatırımcı bulmak hiç de zor değil. Türkiye’de milyar dolar sermayesi olan 50’den fazla firma var” dedi.

TERSANELERİMİZ BİRLEŞMELİ

Güçlü olmanın temel şartının birleşmekten geçtiğini savunan Yavuz Kalkavan, sözlerine şöyle devam etti: “Tersanelerimiz birleşmeli, belli konsolidasyonları gerçekleştirmelidir. Tersanelerimize ciddi teşvikler vardı. Ben yüzde 28 teşviği hatırlıyorum. Avantaj ve kolaylıklar ortadan kalktı. Pazarlama birimlerimizi çok güçlendirmemiz gerekiyor. Türkiye bir denizcilik merkezi. Pazarlama yalnızca bir maliyet hususu değil, ilgi konusudur. Bugün Türkiye’de çok güçlü denizcilik firmaları var. Bunlara koster taşımacılığının önemi anlatılmalıdır. Gültekin Tuğcu Kaptan, 2003 yılından beri Çin’de çalışıyor. Son iki yıldır çok büyük bir tersanenin genel müdürlüğünü yapıyor. Devletin, yüzde 13.5 vergi iadesi verdiğini, bunlar düşüldükten sonra gemi inşaya net yüzde 8 teşvik olduğunu söyledi. 500 civarında off shore hizmet gemisi talebi var. İlk 5 üreticinin 4’ü Çin, biri de Hindistan tersanesi. Singapur son 15 yılda 3 milyar dolardan 13 milyara çıkarmış. İş güvenliği birimlerimizi geliştirmemiz gerek. Geçen yıl, tersanemizi denetlettik. Birçok yerde zayıf çıktık. Sürekli gelişim planlarımızı yapamadığımız, çuvaldızı kendimize batırmadığımız anlaşıldı. Ticaret ve emniyet ile ilgili sorunları çözersek her şeyi çözeceğimizi düşünüyorum” şeklinde konuştu.

SSM, 5 TERSANEYİ BELİRLERKEN, HABERİMİZ YOKTU

SSM Müsteşarı Murat Bayar ile daha önce tanışmadığını ve bunun için ön yargılı baktığını itiraf eden Yavuz Kalkavan’ın Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın kendileriyle çalışacak tersaneleri belirlerken, kendilerini yok saymasını da eleştirdi. Kalkavan şunları söyledi: “Bu eleme yapılırken, bizlere de şans verilmeliydi. 5-6 tersane olacaksa ben de haber almalıydım. O dönemde benim elimde iş varsa bu benim başarımdır. Şu an çalışan tersaneleri canı gönülden katılıyorum. Bu eleme yapılırken Türk gemi inşa sanayinin haberi yoktu.”

ALTINOVA YAT İMALATI İÇİN İDEAL, YATIRIMA GELİN!

Yavuz Kalkavan sözlerinin sonunda yat imalatı için de Altınova’yı adres gösterdi. Yat imalatı için Altınova’da çok yer olduğunu söyleyen Kalkavan, “Yer isteyen bana e-mail atsın. Orada 5-6 tersane var. Bizim o bölgeyi terk edilmişlik görüntüsünden kurtarmamız gerekir. Yarın köprü yapıldığında fırsat kaçmış olur. Gerçekten tesis kurmak isteyenleri bekliyorum” çağrısında bulundu.

Selçuk ONUR - LOJİPORT

Editör: TE Bilişim