Müzedeki bitmemiş teknenin hikayesi

Bu yazımızda İLKFER Müzesi'ndeki bitmemiş tekneden başlayarak Bodrum’un dünyaca ünlü teknelerinin hikayesini anlatıyoruz.

2019 yılı sonlarıydı. Bodrum Belediye Başkanlığı’na vakfımız DEFAV’ın bir sorunu için ziyarete gitmiştik. Yeni başkan seçilen Ahmet Aras, karşısında 12 kişiyi görünce çok şaşırmış ve “Bana sadece 2 kişi demişlerdi. Siz bütün Bodrumlu denizcileri getirmişsiniz” demiş ve sorunumuzu 2 ay içinde çözmüştü. Bu sayede vakfımız ciddi bir zarardan kurtulmuş oldu. Bizlere yardımcı olduğu için Sevgili Ahmet Başkan’ı her zaman minnetle hatırlayacağız.

Bodrum ona ve eşine çok şey borçlu

Ziyaret sırasında, benim müzeciliğe ilgili olduğumu bilen Sevgili Aysun Soku,”Bodrum’ta tanışmanızı istediğim biri var. Bodrum tarihi ona ve eşine çok şey borçlu” dedi. Ben de kendisiyle hemen görüşmek istediğimi söyledim.
Toplantıdan sonra buluşma ayarlandı ve Zehra Denizaslanı hanımefendi ile bu vesileyle tanışmış olduk.

Bodrum’a, denize, teknelere aşık bu güzel insanla tanıştıktan sonra Bodrum’u daha çok sever oldum. Oluşturdukları müzeyi birlikte gezdik, anılarını dinledik. Bodrum Müzesi’nin nasıl zorluklarla kurulduğunu ve eşinin tekne inşasının yanında aynı zamanda müzedeki bütün maketlerin ustası olduğunu büyük bir hevesle anlatıyordu. Zehra Denizaslanı, bu arada eşinin bitmemiş özel tasarım bir teknesini de müzemize hediye etti.

İLKFER Müzesi’nin nadide parçası

Zehra Denizaslanı’nın yolladığı maketi aldık, özenle yerine yerleştirdik ve teknenin hikayesini anlatan bir levhayı da yanına koyduk.

İşte o bitmemiş tekneden başlayarak Bodrum’un dünyaca ünlü teknelerinin hikayesi:

– Müzemizdeki Ali Kemal Denizaslanı’nın son özel tasarım teknesinin bitmemiş maketi

Çoğumuz Bodrumlu ustaların yaptığı guletlere, tirhandillere, aynakıç teknelere hayranlık duyarız. Bu teknelerin Türk sanatlarlar tarafından nakış gibi işlenerek yapıldığını da dünyanın dört bir yanında büyük bir keyifle anlatırız. Peki Bodrumlu ustalar bu tekneleri yapmayı nasıl öğrendi? Bunun da cevabı Bodrum Deniz Müzesi’nin ‘Gayıktan Gulete’ isimli tanıtım kitapçığında gizli.

Selvi ağacından usta çıktı

Kitaba göre, Bodrum’da tekne yapımcılığını başlatan kişi Girit kökenli olan Nami’nin Mehmet. Mehmet aslında kendisine bir tekne yapmak istemektedir. Teknenin yarısına geldiğinde babasına gösterir ama babası bu tekneyi beğenmez. Çok üzülen Mehmet teknesini ateşe verir.

Ancak teknenin nasıl yapıldığını öğrenmek için çok heveslidir. Yunan adası Kalimnos’a gider ama oradaki ustalardan yüz bulamaz. Ustaların yanında çalışamayınca onları izleyip öğrenmeye karar verir. Bir selvi ağacına tırmanır ve günlerce oradan Rum ustaların nasıl çalıştıklarını izler. Türkiye’ye dönünce de onlardan gördüğü tekniklerle bir tekne kurar. Bu kez başarmıştır.

İlk sipariş süngerciden

Güllük’te sünger ticaretiyle uğrayan Ali Cengiz, dilden dile anlatılan Mehmet Usta’nın teknesinin hikayesini öğrenir. Bodrum’a gelince Mehmet Usta’dan kendisi için bir tirhandil yapmasını ister. Nami’nin Mehmet, Kumbahçe Mahallesi’ndeki Ali Cengiz’in evinin önünde bir tirhandil kurar. Takvimler 1933’ü göstermektedir. Atilla adı verilen 10.5 metrelik bu tekne Bodrum’da inşa edilen ilk tekne olur.

– Bodrum’da ilk yapılan tekne Atilla

Tekne sahibi : Ali Cengiz Modeli: :Tirhandil
Yapan usta : Naim’in Mehmet Model ölçeği : 1/10
Yelken arması : Bumbasız Randa İşlevi : Çıplak Dalgıç
Makine : Yok Çalıştığı yıllar : 1933-1955

Atilla’da yetişen ustalar

Bodrum’da tekne yapımını tam anlamıyla yerleştiren de, Atilla tirhandilini yaparken Mehmet’in yanında çalışan Ali Kemal ve Ziya Güvendiren kardeşler olur. Ziya Usta, Bodrum’da yapılmış ilk gulet olan Mustafa tratasını denize indirir ve ardından ilklerinin ustaları olacak çıraklarıyla birlikte arka arkaya tekneler,özellikle de süngercilik için sipariş edilen tirhandiller yaparlar. Bodrum tekne yapımına şekil verecek ilk ustaların neredeyse tamamını yetiştirir. Ziya Usta bu yüzden Bodrum’da tekne yapımcılığının babası olarak görülür. Ziya Usta’nın yanından ayrılan ve kendi atölyelerini kuran kalfaları Mustafa Denizaslanı, Mehmet Özyurt, Erol Ağan, Engin Denizaslanı, Ziya Tümay ve Ali Kemal Denizaslanı da birbirinden eşsiz teknelere imza atarlar.

– Bodrum’da yapılan ilk gulet

Tekne sahibi : Mustafa Biraki,Şevket ve İbrahim Nalbantoğlu
Yapıldığı yıl : 1958 Yapan usta : Ziya Güvendiren
Modelin ölçeği : 1/20 Yelken arması : Çift flok/İşlevi:Trol balıkçılığı
Makine : 152 Beygir /gardner
Çalıştığı yıllar : 1958 den günümüze

Modellerin de ustası

Bodrum’a müze yapılmaya karar verildiğinde Ali Kemal Denizaslanı yeniden kolları sıvar. Atölyesinde, adı gibi bildiği Bodrum tipi teknelerin bire bir modellerini yapar. Müze ilk kez Ekim 2010’daki Bodrum Yat Festivali kapsamında, Bodrum Kalesi’nin önünde kurulan çadırda açılır. Burada Ali Kemal Denizaslanı’nın inşa ettiği 18 model sergilenir.
Bodrum tipi model teknelere ilgi o kadar büyük olur ki, Bodrum Deniz Ticaret Odası ve Bodrum Belediyesi el ele verir, ilçe merkezindeki iki katlı bedesten binasını 15 Ekim 2011’de müze için hazırlayarak halkın ziyaretine açar. Ali Kemal Denizaslanı, 29 Ağustos 2012’deki vefatına kadar müzedeki tüm tekneleri imal eder.

– Şu anda 50 adet model tekne sergilenmektedir.

– Bodrum Tekne Müzesi’nden görünüş

Yürümeye başladığım yıllardan beri

Onlarca tekneye, sonra da Bodrum Müzesi’ndeki modellere can veren Ali Kemal Denizaslanı, 69 yaşında vefat etse de Bodrumlular tarafından unutulmaz. Bodrum Güncel gazetesi, vefatının ardından Ali Kemal Denizaslanı’nın bir röportajını yeniden yayınlar. Ali Kemal Denizaslanı usta o ropörtajda tekne yapımına nasıl başladığını şöyle anlatır: “Beni 5 yaşımda Ziya Güvendiren ustanın yanına çıkak olarak verdiler. Bodrum’da ahşap tekne yapımında isim yapmış bir çok ustanın yetişmesinde büyük emeği vardır Ziya Usta’nın. Yürümeye başladığım yaşlardan askerliğime kadar rahmetli Ziya Usta’nın yanındaydım.”

Ali Kemal Denizaslanı atölyesinde çalışırken;

Mesleği bıraktım ama o beni bırakmadı

“Askerliğimi yaptıktan sonra kendi iş yerimi kurdum. 30 yıl boyunca balıkçı tekneleri ve büyük yatlar yaptım. 30 seneden sonra ben mesleği bıraktım ama o beni bırakmadı. Çocuklarıma, dostlarıma birer hatıra bırakmak için model tekneler yapmaya başladım. Bodrum Deniz Ticaret Odası yurtiçi ve yurtdışındaki fuarlara bu tekneleri götürdü. Fuarda görenler tekne istedi benden. Rahmi Koç’un özel koleksiyonu için de bir tane yaptım. Sonra yurtdışından talepler geldi. İngiltere Deniz Müzesi için de yaptık. Bunun dışında Tayyip Erdoğan’a ve Rifat Hisarcıklıoğlu’na da maketler yaptık. Böyle böyle iyice tanındı.

Müzesizlik bizim ayıbımızdır

Deniz Ticaret Odası’nın fuarlarından sonra Girit’e gittim ve oradaki tekneleri araştırdım. Deniz Müzesi’ne gittim ve oradaki tekneleri videoya çektim. Gelince sivil toplum örgütlerine gösterdim. Dedim ki, ‘gelin beraber olalım. Bodrum’da bizim ayıbımız bu. Girit’te 60 tekne yok ama deniz müzeleri var. Bizim 6 bin 500 teknemiz ve geçmişimiz var ama müzemiz yok. Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadan’a, Bodrum Ticaret Odası’na anlattım.

Hepsini tek tek araştırdım

3 buçuk sene bu tekneleri araştırdım. Bodrum’a nereden gelmiş, kimler yapmış, hangi görevlerde çalışmış, kimlere aitmiş, teknede kimler çalışmış, tekne nerede batmış? Tarihleriyle her şeyi araştırdım. Böyle bir arşiv çıktı. Bu arşivi Bodrum Ticaret Odası’nda ortaya döktüm. Senede 20 tane model yapmayı planladık. 5 senelik bir proje olacak dedik. Ana sponsor Bodrum Ticaret Odası olacaktı. Şu ana kadar 50 maket tekne oldu. Benim düşündüğüm daha büyük bir projeydi. Nakliye yapan tekneler, balıkçılık, mancorna (süngercilik), turizm,., Her türlü tekne modelini kapsıyordu. Yani Bodrum’da 100 yıl içerisinde gelmiş geçmiş tekneleri kapsıyordu. Bodrum’da tekne yapımcılığı bu hale nasıl gelmiş. İlk başlayan kimlerdir. Bunların hepsi çok kapsamlı olarak arşivimde var. Bazı teknelerin resimleri bile elimizde olmadığı için Bodrum’da yaşlı denizcilerden araştırdım. Bilgi alabileceğim birçok insan hayatta değil. Aileden tekneyi tanıyan yaşlı insanları buluyorum. Biri teknenin rengini hatırlıyor, diğeri boyunu ya da bazı özelliklerini hatırlıyor, bazısı teknenin ne iş yaptığını, nerede battığını hatırlıyor. Bu şekilde 50 tekneyi tamamladım ve Bedesten’de Bodrum Deniz Müzesi’ni açtık.

Bu gönül işi

Yetiştirmeye kalksan kimi yetiştireceksin. Bu gönül işi. Önce sevmek gerek; sonra el becerisi ve yetenek. Ben sevdiğim için şu an devam edebiliyorum. Daha yapılacak çok şey var. Turgut Reis’in teknesi yapılacak müze için. Sadun Boro’nun teknesi yapılacak, Bodrum Okul Gemisi yapılacak. Ziya Usta’nın yetiştirdiği 5-6 tane usta var; dükkan açmış ve diğer kalfaları yetiştirmiş. Her birinin yaptığı bir tekne var: onunla anılan, onunla meşhur olmuş Bodrum’da. O guletlerin hepsi yapılacak ve müzeye konacak. Ama nasıl, nereye? 50 taneyi zor alıyor. Bundan sonrasını nasıl yapacağız?”

Ali Kemal Denizaslanı atölyede çalışırken

Elbette, bizleri Bodrum Müzesi ve Ali Kemal Denizaslanı ile tanıştıran ve müzemize maket hediye eden Bodrum’un masalsı yüzü Zehra Denizaslanı’ndan bahsetmeden geçmeyeceğiz.

Zehra Denizaslanı, aylık yayınlanan Bodrum Çekişte Dergisi’nde şöyle anlatıyor hikayesini:

Cüzzamlılarla kovulmuşlar

“Hem anne hem baba tarafım Giritli ve denizcidir. Baba dedem Hanya’dan Fethiye’ye, anne dedem Spinalonga Adası’ndan Bodrum’a gelmişler. Spinalonga Adası denizci-balıkçı adasıdır. Orası mübadele döneminde mübadeleye dahil olmuyor, ancak bir sabah bakıyorlar ki adayı terk etsinler diye cüzzamlı insanlar getirilip adaya bırakılıyor. Tüm denizciler mübadele ile Bodrum’a geliyorlar. Ailem buraya gelince balıkçılık yapmaya başlıyor. Bodrum’un yerlileri zeytincilik ve narenciye ile geçindikleri için balık ile takas yapmaya başlıyorlar.

Ne Girit’te ne Bodrum’da kabul gördük

Çocukluğumda yaşadığım mahalledeki bir çok kişinin Türkçe bilmemesinden dolayı çok acı çektiğine tanık oldum. Aynı şekilde mübadele ile Girit’e gönderilen Rumlar da Türkçe konuştukları için zorluk yaşadılar. “Bizim Mahallenin Giritlileri” adlı belgeselde bu konuyu işledik. Belgesel 1850’lerin sonundan itibaren, özellikle mübadele döneminde yoğunlaşan Bodrum’daki Girit Göçmenleri ile Bodrum’dan Girit’e giden Bodrum Göçmenleri’ni konu almaktadır. Buradan gönderilen Rumlar, Girit’te Neo Halikarnia Bölgesi kurmuşlar ve Girit’in Türkler’i olarak orada kabul görmemişler. Bizler de burada Bodrum’un Giritlileri olarak uzun süre kabul görmedik. Azmakbaşı ilkokulundan öteye gitmemize izin verilmezdi. Tek bir ismimiz vardı. Marialar derlerdi bize.

Görücü usulü evlendik

Kumbahçe sahili balık ağları ile dolardı, sohbetler yapılırdı. Buraya gelişimiz ile Bodrum’da denizcilik son derece gelişti. Çocukluğumdan bu yana öğrenmeye çok meraklıyım. Okumak istiyordum ancak çocukluğumda yaşadığım talihsiz olaylar neticesinde bu mümkün olmadı. Bodrum’da lise yoktu o zamanlar. Babam bizi bir anda terk etti, annem ve kardeşlerimle ortada kaldık. Okula gidemedim ama para biriktirip kütüphaneye kayıt oldum. Sürekli okurdum. 16 yaşımda en yakın komşumuz olan eşimle nişanlandım, 17’imde evlendim. Eşim de Giritli’ydi. Aynı mahallede olmamıza rağmen birbirimizle hiç konuşmamıştık ve görücü usulü evlendik. Eşim para kazanmak için tersanede çalıştı. O dönemde Bodrum’da Naminin Mehmet Güllük’te tekneye merak sarıyor. Bir tekne yapıyor, babası beğenmiyor ve yakıyor. Mehmet pes etmiyor, Kalimnos’a gidiyor. Bakıyor ki yeni bir teknenin yapımına başlanmış, günlerce ağacın tepesinde oturup tekne yapımını seyrediyor. İnsan isterse herşeyi başarır. Tekrar Bodrum’a dönüyor, tekne yapıyor ve onu satıyor. Burada Ziya Güvendiren Usta, Naminin Mehmet’in yanında çalışmaya başlıyor. Naminin Mehmet buradaki tersaneyi Ziya Güvendiren’e bırakıp Güllük’e gidiyor. Mahallenin tüm çocukları o dönemde Ziya Usta’nın yanında yetişiyor. Bugün usta olarak anılan eşim Ali Kemal Denizaslanı, Erol Ağan, Mehmet Özyurt, Ziya Usta’nın elinde yetişiyorlar. Kendimi bildim bileli denize aşıktım, hala öyleyim. O dönemlerde Bodrum’da tekne siparişleri başlıyor. Tersanemiz tarihi tersanenin olduğu yerdeydi. Hal böyle olunca ben de evde oturmadım. Tersaye gider eşime yardımcı olurdum. Zımpara, vernik, çivi çakma, boya gibi işleri yapardım. Benim için ahşap tekneler efsaneydi.

Kapı kapı gelinlik aradık

2012 yılında hayata geçen “Bodrum’un Gelinleri” projesinde fikir bana aitti. Unutulmaya yüz tutmuş, eski gelenekleri Bodrum’un Gelinleri projesi ile gün yüzüne çıkarmayı hedefledik. Bodrum’u kapı kapı gezerek eski gelinlikleri buldum. Oasis’te düzenlenen sergide çok eski gelinlikleri, takıları fanuslarda Bodrumlular’a sunduk. Yakın zamanda tamamlanacak olan “Bodrum Denizciliği ve Tersaneciliği’nin Tarihi” adlı kitap çalışmasında da emeğim var. Ciddi bir araştırma ve saha çalışmasının emeği. Denizcilerle görüştüm, hayret verici öykülerle karşılaştım. Mesela forma dalgıçlarının yüzme bilmeden geçim kaygısından dolayı denize daldıklarını öğrendim. Hatta dalgıcı denize atar, üstüne sopayla bastırıp ağırlık yapıp dibe daldırırlarmış ya da karadan denize yürütürlermiş. İnanılmaz olaylar yaşanmış geçmişte.

Son çalışmam ise Giritli denizcilerin mutfağı, yemek tarifleri ve yaşantıları kitabımı bir yıllık çalışmadan sonra tamamladım. Deniz Müzesi’nden çıkacak. Müzeye teslim ettim.

Müzenin açılışı için ayağa kalktı

Bodrum Deniz Müzesi fikri eşime aitti. Eşim Girit’e, Hanya’ya gittiğinde oradaki deniz müzesini gezmişti, dönünce bu fikri hayata geçirme fırsatı buldu. Bodrum Deniz Müzesi, Ticaret Odası Başkanı Mahmut Kocadon ve Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un desteği ile kuruldu. Orada eşimin eseri 50 tekne maketi bulunuyor. Deniz Müzesi sergisini 12 tekne ile limanda bir çadırın içinde açmıştık. Eski ustalar sergiye geldiklerinde ağlıyorlardı. “Balığa ilk defa bu tekne ile çıktım.” diyenler olmuştu. Hiç değilse gelecek nesillere geçmişin izlerini taşıyan bir miras bırakılmış oldu. Deniz Müzesi beni çok heyecanladırıyor. Bir dönem Bodrum’da hizmet veren o ustaların hepsini tanıyorum. Eşim deniz müzesi projesi esnasında beyin tümörü teşhisi ile ameliyat oldu. Uzun süre ayağa kalkamadı. Müzenin açılışına ayağa kalkmış bir şekilde gelebildi. Kısa bir süre sonra maalesef onu kaybettik.

KAYNAKÇA

Bodrum Deniz Müzesi “Gayıktan Gulete” kitabı
Bodrum Güncel gazetesi 28.12.2012
Aylık Bodrum Çekişte dergisi (ZehraDENİZASLANI röportajı)