MİLLİ EKONOMİ İÇERİSİNDE SERBEST PİYASA EKONOMİSİ DIŞINDA KALAN HİZMETLERHizmetleri esasen "pür hizmetler" ve "pür olmayan hizmetler"  olarak ikiye ayırabiliriz.Pür hizmetler da kendi arasında pür kamusal hizmetler ve pür özel hizmetler olmak üzere ikiye

MİLLİ EKONOMİ İÇERİSİNDE SERBEST PİYASA EKONOMİSİ DIŞINDA KALAN HİZMETLER

Hizmetleri esasen "pür hizmetler" ve "pür olmayan hizmetler"  olarak ikiye ayırabiliriz.

Pür hizmetler da kendi arasında pür kamusal hizmetler ve pür özel hizmetler olmak üzere ikiye ayrılır. Bölünmezlik (indivisibility) ve dışlanmazlık (non-exclusion) özelliğine sahip hizmetlere tam kamusal hizmet adı verilir. Savunma, diplomasi, adalet hizmetleri bu tür hizmetlere örnek olarak verilebilir.

Bölünebilir ve pazarlanabilir hizmetlere ise tam özel hizmetler adı verilir.

Pür olmayan hizmetler ise bu iki özelliği bir arada taşımayan hizmetlere denilmektedir.

Pür Olmayan Hizmetler;

A• Yarı kamusal hizmetler

B• Doğal tekel hizmetleri

C• Ortak havuz hizmetleri

D• Merit ve demerit hizmetler

olarak sınıflandırılırlar.

A-Yarı kamusal hizmetler;

Faydası bölünebilen, pazarlanabilen ve topluma önemli ölçüde dışsal faydalar yayan hizmetler olarak tanımlanmaktadır. Dışsallık, bölünebilir ve pazarlanabilir nitelikteki özel hizmetlere, yarı kamusal bir nitelik vermektedir. Gerçekten de, bölünebilir ve pazarlanabilir özellikteki bir hizmet tam özel hizmet niteliğindedir Yine bu hizmetlerin bölünebilirlik özelliği, hizmetin bir bedelle arz edilmesini imkan dahiline getirir. Dolayısıyla fiyatla arz edilebilen bir hizmetin tüketiminden diğer kurumların mahrum bırakılması (dışlama) mümkündür. Bu iki özellik hizmetin piyasa ekonomisince arz edilmesini gerektirir. Ancak bu iki özellik ile birlikte dışsallık özelliğinin de bir hizmette bulunması halinde çoğu kez hizmetin üretimi piyasa ve kamu ekonomisi kesimince bölüşülmektedir. Topluma önemli ölçüde dışsal faydalar yayıldığı bir hizmetin üretimi çoğu kez piyasa ekonomisince sağlıklı üretilememektedir. Yarı kamusal hizmetlere tipik örnek; eğitim hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetleri, kılavuzluk hizmetleridir.

B-Doğal tekel hizmetleri;

Yarı kamusal hizmetler gibi bölünebilir, pazarlanabilir ve fiyat yoluyla tüketiciye intikal ettirilebilir

hizmetlerdir. Ancak yarı kamusal hizmetlerin temel özelliği dışsal ekonomiler iken, doğal tekel

hizmetlerin temel özelliği içsel ekonomilerdir. Íçsel ekonomilerin söz konusu olduğu sektörlerde

sonuçta bir doğal tekel ortaya çıkması dolayısıyla, bu tür hizmetlerin genel olarak devlet üzerinden

sunulması arzu edilmektedir. Devlet, doğal tekel oluşturan hizmetlerde ya hizmet üretimini K.İ.T.

olarak üzerine alabilir veya bu K.İ.T. üzerinden hizmet kiralaması yolunu seçebilir ya da fiyat tespitine doğrudan müdahalede bulunarak ekonomik regülasyona tabii tutabilir.

Doğal tekel niteliği taşıyan hizmetlerin optimal seviyede üretilmeleri için, kamu erkinin kamu yararını dikkate alarak, özel işletmenin ortaya çıkan zararının sübvansiyonla karşılanmasını

veya menfaatleri  kamu menfaatleri ile çatışabilecek ilgili tarafların elemanı olmaması ve tüm taraflara karşı bağımsız bir konumda olmaları amacıyla meslek örgütü kurmak suretiyle hizmetin otonom sunulması alternatiflerini devreye sokabilir.

C-Ortak havuz hizmetleri;

Temel özelliği bu tür hizmetlerin kullanımının gerçekte "serbest" olması, ancak tüketimine ulaşmanın güç ve maliyetli olmasıdır. Okyanusta bulunan petrol ve diğer doğal zenginliklerin

çıkarılması, okyanus balıkçılığı, vb. bu tür hizmetlere örnek teşkil etmektedir.

D-Merit ve demerit hizmetler;

Merit ve demerit hizmetler, bölünebilir, tüketimden mahrum bırakma yani dışlama ilkesinin

uygulanabildiği ancak bir bedel karşılığında sunulması mümkün olmayan, daha doğru bir ifadeyle

bedel karşılığında sunulması arzulanmayan hizmetlerdir.

Bu özellikteki hizmetlerden Pozitif dışsal ekonomiler yayan hizmetler "Merit hizmetler",

negatif dışsal ekonomiler yayan hizmetler ise “demerit hizmetler" olarak adlandırılmaktadır.

 —Merit hizmetlere örnek olarak;

İlkokul eğitimi, huzurevleri, kimsesiz çocuk bakım ve yetiştirme merkezleri, akıl hastaneleri vb.

hizmetleri gösterebiliriz.

—Demerit hizmetler örnek olarak;

Sigara, alkol, uyuşturucu, kumar, pornografik yayın ve fuhuş vb. hizmetler gösterilebilir.

Her toplumda bu ve buna benzer hizmetlerin sunulmasında özel kişi ve kurumların

katkıları mevcuttur. Gönüllü organizasyonlar, hayırsever kuruluşlar, kâr amacı gütmeyen

kuruluşlar ve vakıflar bu tür hizmetleri sunmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu tür hizmetlerin

sunulmasının tamamen piyasa ekonomisine bırakılması düşünülemez. Piyasa ekonomisinde

esasen kâr motifi hakim olduğundan bu alanlarda özel kesimin yeterli olması söz konusu değildir.

Bu nedenle her toplumda Merit ve demerit hizmetlerin üretimi için devlete gerek

bulunmaktadır. Merit hizmetlerin üretimini devlet kendisi üstlenmekle birlikte özel kişi ve

kuruluşları da bu amaçla teşvik edebilir. Örneğin, özel kişi ve kuruluşların Merit hizmetler için yaptıkları harcamalar vergilendirme açısından gider olarak kabul edilebilir.

Demerit hizmetlerin üretiminde de devlet düzenleyici rol üstlenebilir. Devlet özel kişi ve

kuruluşların faaliyetlerini belirli yasal kurallar çerçevesinde kontrol eder. Örneğin, cinsel

hastalıkların, örneğin AIDS hastalığının önlenmesi için genelevlerinde çalışan kadınların belirli sürelerle sağlık kontrolünden geçmesi ve vesika ile çalışmalarını şart koşabilir.

Devlet demerit hizmetlerin üretimini bizzat da üstlenebilir.

Örneğin, devlet alkollü içkilerin üretimini kendi tekeline alıp, bunların satış fiyatını maliyet fiyatının

çok üzerinde saptayarak demerit hizmetlerin tüketimini dolaylı olarak engellemeye ya da azaltmaya çalışır. Genellikle bu tür uygulama dolaylı vergiler ile yapılır. Tüketim vergisinin fiyatla kaynaştırılması sonucu devlet ayrıca bir de gelir sağlamış olur.

Günümüzde hayli geniş bir alanı kapsayan kamusal hizmetler literatüründeki

çalışmalar ışığında kamusal hizmetlerin genel özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz.

1-Arzın Siyasal Talepçe Düzenlenmesi.

Piyasa ekonomisinde özel hizmetlerin arzını düzenleyen, bireylerin bu hizmetlere olan taleplerinin toplamıdır. Yani, piyasa talebidir. Bu durum kamusal hizmetler için geçerli değildir.

Çünkü kamusal hizmetlerin bölünmezlik ve pazarlanmazlık özellikleri bu hizmetlere çoğu kez kurumların tercihlerinin açıklanmasını gerekli kılmaz. Kurumlar tercihlerini açıklamasalar

da kamusal hizmet arzı yapılacaktır. Bu nedenle kamusal arz, özel hizmetlerin arzından

farklı olarak gerçekleşmektedir. Kamusal hizmetlerin arzını siyasal talep düzenlemektedir.

Siyasal talebin niteliği siyasal rejimin yapısıyla yakından ilgilidir. Demokratik bir rejimde vatandaşlar kamusal hizmetlere olan taleplerini bazı araçlar vasıtasıyla açıklayabilirler.

Örneğin, referandum tekniği ile vatandaşların kamusal tercihleri belirlenerek buna göre kamusal arz

gerçekleştirilebilir. Ya da vatandaşlar milletvekillerini seçerek, kendi tercih haklarını bu kimselere devredebilirler. Ancak sonuçta kamusal hizmetlerin arzına karar veren siyasal talep olmaktadır.

Dikta rejimlerinde ise hangi türde ve ne miktarda kamusal hizmet üretileceğine bizzat diktatör karar vermektedir. Bu rejimlerde kamusal arzı düzenleyen sadece diktatördür.

2-Bölünebilirlik/Bölünmezlik ya da Tüketimde Rakip Olma/Olmama Özellikleri.

Kamusal hizmetlerin önemli özelliklerinden birisi de “bölünmezlik” özelliğidir.

Tam Özel hizmetler, tamamen “bölünebilir”, yani tüketimde rakip hizmetlerdir.

Bir kurumun özel hizmet tüketimi sadece kendisine ait olabilir ve bu hizmetten

diğer bir kurumun tüketimi engellenebilir. Kamusal hizmetlerin ise bazıları bölünebilir,

bazıları kısmen bölünebilir ve bazıları da bölünemez özelliktedir. Bölünemez özellikteki

kamusal hizmetlerin tipik örneği savunma, adalet, diplomasi, gemi trafik hizmetleridir.

Bu tür hizmetleri esasen üretim tekniği yönünden bölmek mümkün değildir.

Kamusal hizmetlerin bu temel özelliği bazen kurumlar arasında tam bir eşitlik halinde olmayabilir.

Örneğin, sınır bölgelerinde oturan vatandaşların savunma hizmetlerinden daha fazla

yararlanmaları söz konusu olabilmektedir.

Bunun gibi, bazen kamusal hizmetlerde belli bir kapasite sınırından sonra tüketimde

rakip olma (rivalness) söz konusu olabilir. Örneğin, suyollarını kullanan gemiler arasında,

belirli bir kapasitenin aşılmasından sonra tüketimde rekabet başlayabilir.

3-Dışlanabilirlik/Dışlanamazlık ya da Tüketimden Mahrum Bırakma/Bırakamama Özellikleri.

Kamusal hizmetlerin bir diğer özelliği ise bu hizmetlerin bir kısmında dışlama ilkesinin geçerli olması, bir kısmında ise kurumların tüketimde dışlanamaması, bir diğer ifadeyle tüketimden

mahrum bırakılamamasıdır. Savunma, diplomasi, gemi trafik hizmetleri gibi hizmetlerde kurumların

tüketimden mahrum bırakılması düşünülemez. Özel hizmetler ise tamamen pazarlanabilir

nitelikte olduğundan bu hizmetlerden bedel ödemeyenlerin dışlanması pekala mümkündür.

(Örnek: Önceki aldığı hizmetlerin ödemesini yapmayan kurumların gemilerine kılavuzluk hizmeti verilmez.)

4-Kişisel ve Ortak Tüketim.

Ortak ya da kolektif tüketim tek bir hizmetten birden fazla tüketicinin yararlanmasıdır.

Örneğin, savunma, diplomasi, deniz kirliliğinin önlenmesi, vb. hizmetler ortak tüketime konu hizmetlerdir. Kurumlar bu tür hizmetlerden ortak olarak yararlanırlar.

Bir kurumun bu tür bir hizmeti tüketmesi diğer kurumların fayda fonksiyonunda bir azalma doğurmaz. Ortak tüketime konu hizmetlere kamusal hizmetler literatüründe"klüp hizmetleri" 

adı verilmektedir. Özel hizmetlerde ise ortak tüketim özelliği yoktur. Kurumlar bu hizmetlerden ayrı ayrı yararlanabilirler. Yani, tam özel hizmetlerde kişisel tüketimde söz konusudur.

5-Dışsal Ekonomiler.

Kamusal hizmetlerin bir kısmı önemli ölçüde dışsallık yaratırlar. Dışsallık, bir ekonomik birimin üretim ve/veya tüketim faaliyeti sonucunda başka birimlerin fayda ve/veya maliyet fonksiyonlarının

olumlu ve/veya olumsuz yönde etkilenmesidir.

Dışsal ekonomilerin kamu ekonomisi yönünden taşıdığı önem, herhangi bir yarı kamusal hizmetin kamu kesimince mi yoksa özel kesimce mi sunulması gerektiğine karar verme imkanı vermesidir.

Gerçekten de pozitif dışsallığın söz konusu olduğu kamusal hizmetlerde özel kesim üretici birimlerinin genellikle üretimi üstlenmemeleri, bu hizmetlerin kamu kesimince yerine getirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Öte yandan negatif dışsallığın söz konusu olduğu hizmetlerde, özel kesim tüketicilere, tazmin etmedikleri bir takım ek maliyetler yüklemektedirler.

Bu durumda da kamu ekonomisine ihtiyaç duyulmàkta ve ek sosyal maliyetin ya düzenleyici

vergilerlerle telafisi veyahut da söz konusu üretimin kamu kesimince üstlenilmesi gerekmektedir.

Dışsallığın en klasik örnekleri eğitim ve sağlık hizmetleridir. Örneğin, eğitim hizmetinde, ilk

olarak hizmetten yararlanan kimse özel bir fayda sağlamaktadır; kişi eğitim hizmeti ile daha iyi parasal imkanlara, iyi bir sosyal mevki ye sahip olabilir.

Bunun yanı sıra, eğitim sonucu toplum üyelerinin de bir kısım faydalar elde etmesi söz konusudur.

Her şeyden önce, toplumda eğitim görmüş kimselerin sayıca artması, ekonomik ve sosyal

kalkınmanın itici gücünü oluşturmaktadır.

Ayrıca, eğitim hizmeti toplumsal kültür düzeyinin yükselmesini sağlayacağından, bu yönüyle

kişileri değerler çatışmasına, çevre sorunlarına ve manevi huzursuzluklara karşı daha duyarlı bir hale getirecektir. Özellikle koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli ölçüde dışsal etkiler söz konusudur.

Örneğin, tüm toplum üyelerini kapsamaya yönelik genel bir aşı kampanyası topluma önemli boyutta

dışsal faydalar sağlamaktadır. Aynı şekilde tedavi edici sağlık hizmetlerinde de özel fayda

yanında çok önemli ölçüde dışsallık söz konusudur.

6-İçsel Ekonomiler.

İşletmenin üretim ölçeğinin değişmesi sonucu elde edilen içsel ekonomiler

özellikle elektrik, su, doğalgaz dağıtımı, telekomünikasyon hizmetleri, demiryolu

hizmetleri, televizyon yayınları ,kapalı deniz ve su yollarında verilen gemi trafik hizmetleri vb. hizmetlerde oldukça yaygındır.

7-Bedavacı Sorunu.

Tam Özel hizmeti tüketmek için bedelinin ödenmesi gereklidir.

Yani bedava hizmetten yararlanmak mümkün değildir.

Oysa kamusal hizmetlerin bir kısmı için bedel ödeme söz konusu değildir.

Kurumlar bedel ödemeseler de bazı kamusal hizmetlerden yararlanırlar.

Kamu ekonomisinde bu duruma "bedavacı" (free rider) sorunu adı verilmektedir.

Örnek; Gemi trafik hizmetlerinden yararlanma.  

8-Talebin Zorunlu Olması.

Kamu ekonomisinde kurumların bazı kamusal hizmetlere talepte bulunmaları zorunlu kılınmıştır.

Örnek; zorunlu kılavuzluk hizmeti, zorunlu askerlik hizmeti, zorunlu ilkokul eğitimi, vb.

Kamusal hizmetlerin bu özelliği literatürde "forced rider" olarak bilinmektedir.

Özel hizmetlerde ise tüketici ve üretici açısından tüketim ve üretim özgürlüğü esastır.

(Örnek: İsteğe bağlı Kılavuzluk hizmetleri-non compulsory)

Yukarıda belirtilen 8 özellik kamusal hizmetlerin genel özellikleridir.

Bir kamusal hizmette yukarıda belirtilen özelliklerin tümü bulunabileceği gibi bir kısmı bulunmayabilir.

Devletin ekonomik rasyonelinin önemli gerekçelerinden biri de kamusal hizmetlerdir. Kamusal

hizmet kavramı, ilk kez Kıta Avrupa sı iktisat ve maliyecileri tarafından incelenmiştir. Bunların

başında Ferrara, Maffeo Pataleoni, Enrico Barone ve Ugo Mozzola gelmektedir.

Ancak kamusal hizmetler konusunu bugünkü anlamında ilk ele alan Amerikalı iktisatçı

Paul A. Samuelson olmuştur. 

Samuelson, kamusal hizmet kavramını 1954 yılında yayınladığı makalesi ile matematiksel olarak

açıklamış, ardından bir yıl sonra da teorinin geometrik yorumunu yapmıştır

Samuelson her iki makalesinde de tam özel hizmetler ile kamusal hizmetler arasındaki ilişkiyi

"bölünebilirlik" (divisibility) yönünden ele almıştır. Samuelson'un bu çalışmalarının ardından iktisatçılar bu ayrımın yetersiz olduğunu, kamusal hizmetlerin sadece "bölünebilirlik" ve "bölünmezlik" özellikleri ile açıklanamayacağını öne sürmüşlerdir.

Günümüzde ise hizmetlerin tam özel hizmet, kamusal hizmet, yarı kamusal hizmet olarak tanımlanmasında kullanılan argümanlar; bölünebilirlik/bölünmezlik, dışlanabilirlik/dışlanamazlık,

pazarlanabilirlik/pazarlanmazlık ve pozitif dışsallık/negatif dışsallık olarak görülmektedir.

Kamu ekonomisinin amaçları olarak belirtilen makro ekonomik hedeflere

ulaşmasında kamu iktisadi teşebbüsleri politikası da önem arz etmektedir.

Regülasyon ve Kontroller Politikası.

Devlet, çeşitli iktisat politikası araçları yardımıyla ekonomiye müdahale edebilir.

Devletin ekonomiye müdahalesi bazen belirli ekonomik faaliyetleri direkt olarak düzenlemeye

tabi tutması (regülasyon) ve/veya hizmet ve faktör piyasalarında serbestçe oluşabilecek fiyatlara

müdahale etmesi şeklinde olabilir.

Birinci türde devlet müdahalesine "ekonomik regülasyon",

ikincisine ise "ekonomik kontrol" adı verilir.

Örneğin, devletin piyasaya giriş ve çıkışı düzenlemeye tabi tutması,

bazı alanlarda yasal tekeller oluşturması, imtiyaz hakkı tanıması, ticareti bazı yasal engeller vasıtasıyla, (tarifeler, fiyat tavanı, istihdam tabanı vb.), düzenlemeye tabi tutması,

kamu iktisadi teşebbüslerinin görev zararlarının hazineden karşılanması, bu teşebbüslere

hazineden yardım yapılması, bazı özel sektör yatırımlarına sübvansiyonlar sağlanması vb.

uygulamalar ekonomik regülasyonlara örnek teşkil etmektedir.

Ekonomik kontroller, diğer bir ifadeyle  “dolaysız kontroller politikası” ile de devlet üretim faktörlerinin piyasada serbestçe oluşabilecek fiyatlarına müdahalede bulunur. Hizmetlerin

satış fiyatlarının kontrolü, ücret kontrolü, kira kontrolü, faiz oranı kontrolü, döviz kuru kontrolü vb uygulamalar dolaysız kontroller politikasının başlıca uygulama araçlarını oluşturmaktadır.

Özetle, ifade etmek gerekirse, milli ekonomi içerisinde serbest piyasa ekonomisi  dışında hem kamu ekonomisine hem de yarı kamusal ekonomiye ihtiyaç vardır.

Kaynaklar

  1. Aktan, Coskun Can., “A Normative Analysis of Privatization: Which Public Goods Should Be Public/Private, DEÜ- İİBF Dergisi, Cilt.8, Sayı: 1, Yıl 1993, pp.124-138.
  2. Bator, Francis M., “The Anatomy of Market Failure”, Quarterly Journal of Economics, 72, 1958. pp. 351-79.
  3. Blumel, Wolfgang; Rudiger Pethig and Oskar von Dem Hagen., "The Theory of Public Goods: A Survey of Recent Issues", Journal of Institutional and Theoretical Economics, vol 142, 1986. pp.241-309.
  4. Brown C.V. & P.M.Jackson, Public Sector Economics, 4th ed. Oxford: UK; Blackwell, 1994. p.48.
  5. Buchanan, James M.; The Demand and Supply of Public Goods, Chicago: 1968.
    Cornes, Richard and Todd Sandler., The Theory of Externalities, Public Goods and Club Goods, Cambridge: Cambridge University Press, 1986. 
  6. Forte, Francesco.; "Should "Public Goods" Be Public?", Papers on Non-Market Decision Making, vol III, Fall- 1967.
  7. Head, John. Public Goods and Public Welfare, Durham: Duke University Press, 1974.
    Holcombe Randall G., Public Sector Economics, Wadsworth Publ. Co. 1988.
  8. Musgrave, Richard A.; The Theory of Public Finance, London: 1958.
  9. Pozner, Elisha A. "Merit Wants and the Theory of Taxation" Public Finance, vol: xxvıı, No:4, 1972, pp. 460-73.
  10. Samuelson, Paul A.; "The Pure Theory of Public Expenditure", Review of Economics and Statistics, Nov-1954, pp. 387-89
  11. Samuelson, Paul A.; "Diagrammatic Exposition of A Theory of Public Expenditure", Review of Economics and Statistics, Now 1955, pp. 350-56.
  12. Samuelson, Paul A.; "Aspects of Public Expenditure Theories", Review of Economics and Statistics, Nov-1958, pp. 332-38.
  13. Sandler, Todd and John T. Tscirhart., The Economic Thory of Clubs: "An Evaluative Study" Journal of Economic Literature, vol: xvýýý, Dec-1980, pp. 1481-1521.
  14. Savas, E.S.; Privatization, The Key To Better Government, New Jersey: Chatham House Publishers, Inc. 1987.