"Delikanlım, işaret aldığın gün atandanYürüyeceksin, millet yürüyecek arkandanSana selâm getirdim, Ulubatlı Hasan´danSen ki burçlara bayrak olacak kumaştansınFatih´in İstanbul´u fethettiği yaştasın."Arif Nihat Asya Türk gençlerine böyle sesleniyor.Peki ne

"Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selâm getirdim, Ulubatlı Hasan´dan
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştansın
Fatih´in İstanbul´u fethettiği yaştasın."



Arif Nihat Asya Türk gençlerine böyle sesleniyor.

Peki nedir değerli ustayı böyle heyecanlandıran?..
Türk milleti asırlar boyu nice fetihler yapmış, nice savaşlara katılmış.
Neden onlar bir yana İstanbul bir yana?..
 
Çünkü İstanbul peygamber vasiyetidir.
Allah Resulü (s.a.v.) bir gün fetih konusunda yeni bir hedef daha gösteriyor:
"İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel asker..." diyerek.
Bu müjdeye ulaşabilmek için İstanbul defalarca kuşatılıyor.
Hatta ilk kuşatma, sahabelerin de içinde bulunduğu bir ordu tarafından gerçekleştiriliyor.
Başta Peygamber Efendimizi Hicret sonrası yedi ay misafir etme şerefine nail olan Ebâ Eyyûb el-Ensarî Hazretleri olmak üzere pek çok sahabe...
Bu kuşatmayı diğer kuşatmalar takip ediyor.
Musa Çelebi´den Yıldırım Bâyezıd´a kadar pek çok komutan tarafindan 22 kere tekrarlanan kuşatmalar...
Ancak en nihayetinde bu kutsal görev Fatih Sultan Mehmet’e nasip oluyor.
Türk’ü ve bu şerefli zaferi hazmedemeyenler, asırlar boyunca değişik iftira ve saldırılarda bulunmuşlardır.

Bunlardan birisi de, Fatih Sultan Mehmed´in annesinin "Mara Despina" adlı bir Rum, Fatih´in de gizli bir Hıristiyan olduğu ve büyük Türk annesi Huma Hatun’un hayatının son dönemlerini Aya İrini kilisesinde geçirdiği ve Hıristiyan mezarlığına gömüldüğü iftirası.

Bu yalan bugünlerde nedense abartılı olarak pek çok yerde dile getirilmekte.

Bu yalanı bilinçlice propaganda konusu yaparak dilden dile dolaştıranlar, kesinlikle Hıristiyanlık misyonerliği yapan Türk ve İslam düşmanlarıdır.

Huma Hatun, Müslüman bir Türk kadınıdır.
Fatih’in Türklüğünü ve Müslümanlığını tartışmak, zaten Türklükten ve İslam’dan çıkmak demektir.
Dostlar; hain çevrelerin uydurduğu olayın esas hikayesi şöyledir:
Çelebi Mehmet’in 1421 yılında ölmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin tahtına İkinci Murat geçiyor.
İkinci Murat’ın hedefi bütün Anadolu’yu Osmanlı topraklarına katmaktı.
1424 yılında Bolu yakınlarında karşılaşan Osmanlı ve Candaroğlu kuvvetlerinin savaşından İsfendiyar Bey yenik ayrılıyor ve Sinop’a çekiliyor.
 
Osmanlı ordusuna karşı gelmekten pişmanlık duyan İsfendiyar Bey, Sultan’dan affını isteyerek oğlu Tacettin İbrahim Bey’in güzelliği ile ünlü kızı Hatice Alime Huma Hatun’u nikahla kabulünü rica eder.

Bunun üzerine İkinci Murat mektup ve hediyeleri kabul ederek düğün hazırlıklarının yapılmasını ister.

 İsfendiyar Bey’in mektup ve hediyelerinden memnun kalan İkinci Murat, kırgınlıkları unutarak Candaroğulları topraklarına dokunmaz.

Çaşnigir başı Elvan Bey başkanlığında bir heyeti birçok hediye ve mihr ile birlikte 1423 yılında Kastamonu’ya gönderir.          Devrekani’ye geçen heyet, Çayırcık köyüne gelir.

Sultan Murat ile Hatice Alime Huma Hatun’un düğünü Çayırcık’ta yapılır. Devrekani’deki düğün töreninden sonra gelin yükte hafif, pahada ağır pek çok hediye ile Bursa’ya gönderilir.

Bursa’da ise İkinci Murat’ın kızkardeşlerinden biri İbrahim Bey’in oğlu İsmail Bey´e, birisi Anadolu Beylerbeyi Karaca Paşa’ya, üçüncüsü de Candarlızade Halil Paşa’nın oğlu Mahmut Çelebi’ye verilir.

Düğünlerin hepsi 1424 yılında aynı anda yapılır. İkinci Murat ile evlenen Huma Hatun’dan 1431 yılında Fatih Sultan Mehmet dünyaya gelir.

Bu olayın anısına her yıl Mayıs ayının son haftasında Çayırcık köyünde fetih şölenleri düzenlenmektedir.

Fatih’in ve annesi Hatice Alime Huma Hatun´ un türbeleri Fatih Külliyesi’ndeki Fatih Camii’nin yanındadır.

Ancak ne hazindir ki, bu yalanları yalanlayacak bilgi hazinesi gün geçtikçe zayıflamaktadır.