UND'de Yeniden Tamer Dinçşahin Dönemi

Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND) 35. Genel Kurulu dün yapıldı. Tek listeyle girilen seçimlerde, iki yıldır  başkanlığı yürüten Tamer Dinçşahin, ikinci kez başkan seçildi.

Çok yoğun bir katılımın gerçekleştiği Genel kurul’da alınan kararla, daha önce 19 kişiden oluşan  yönetim kurulu 22 kişiye çıkarıldı. Ayrıca UND’nin çalışma alanının genişlemesi ve iş yoğunluğunun artması nedeniyle TÜSİAD modelinde olduğu gibi, seçimle gelen 15 kişilik UND Yüksek İstişare Konseyi oluşturuldu. UND eski başkanları da Yüksek İstişare Konseyi’nin Doğal  Üyesi olarak görev alabilecekler. UND’nin ulusal düzeyde ve uluslarası düzeyde  sektörün birçok sorunuyla yakından ilgilendiğini belirten Başkan Tamer Dinçşahin, bu yüzden yönetim kademesinin bölgeleri de içine alacak şekilde genişletildiğini vurguladı. Dinçşahin, yaptığı teşekkür konuşmasında, tüm üyelerin derneğe sahip çıktığını vurgulayarak, “En kısa zamanda oluşturulacak görev bölümü ve çalışma grupları ile Dernek olarak sektörümüzün  sorunlarını ele alacağız. Yeni hedefler belirleyerek, çalışmalarımızı buna göre yoğunlaştıracağız” dedi.

Yapılan seçimin hemen ardından  yeni yönetim kurulu toplandı. Toplantıda konuşan UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Çetin Nuhoğlu da, dünyanın çok hassas bir dönemden geçtiğini vurgulayarak, sektörün daha dikkatli olması ve yeni çareler üretmesi gerektiğini, üyelerin artık kurumsal bir yapıya kavuşan UND’ye sahip çıktığını gösterdiğini kaydetti.

Yeni UND Yönetim Kurulu:

  • Tamer Dinçşahin –Yönetim Kurulu Başkanı
  • İzzet Salah – 2. Başkan
  • Bahaddin Karakuş – Başkan Yardımcısı
  • hakan Keleş –Başkan Yardımcısı
  • Halit Özyurt – Başkan Yardımcısı
  • Mustafa Açıkgöz – Başkan Yardımcısı
  • Hakan Yılmaz –Genel Sekreter
  • Ali Çiçekli
  • Bedirhan Orak
  • Engin Ergin
  • Erdal İlhan
  • Ergun Bilen

Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin dün başlayan 35’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı’na AB ile yaşanan kota ve vize konusu damgasını vurdu. Nakliye sektörünün AB ile müzakere sürecinde en avantajlı konumda olduğunu belirten sektör temsilcileri, bu noktada AB tarafından uygulanan vize ve taşıma kotalarının sektör açısından büyük sıkıntı yarattığını ifade ettiler. Sektör temsilcileri hükümetin bir an önce asıl gündem maddesi olan AB sürecine dönmesi gerektiğini kaydederken, hükümet kanadından da “Her şeyi devletten bekleme” mesajı çıktı.

AB’ye ‘Davos Ruhu’ ile gidiyoruz

Genel Kurulda gerçekleştirilen “AB ve Taşımacılık Sektörü” başlıklı konferansta konuşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış AB’nin en önemli özelliklerinden birinin devlet ve milletin birbiri ile barışık bir biçimde benimsenmiş bir değerler birliği olduğunu söyledi. Bu noktada, sektör ile ilgili sıkıntılarda her şeyin hükümetten beklenmemesi gerektiğini ileten Bağış, “AB’ye anlatılacak bir sıkıntımız mağduriyetimiz varsa bunu birlikte anlatacağız. AB sadece hükümetin yürüteceği bir süreç değil. Türkiye’nin artık gerçek bir demokrasi, çağdaş bir ülke olması için hep beraber çalışacağız. Brüksel’de AB kapısını hep beraber aşındıracağız. Biz hizmetin ve malın serbest dolaşımı o mağduriyetin giderilmesi için elimizden geleni yapacağız. Ele ele vereceğiz ve bu sıkıntıları aşacağız. Biz AB’nin önümüze koyduğu her şeyi kabul etme mentalitesi ile gitmiyoruz. AB’ye de ‘Davos Ruhu’ ile gidiyoruz. Her zaman dik duracağız ama diklenmeyeceğiz” diye konuştu.

AB ile kazan kazan ilişkisi

Günümüzde siyasi ilişkilerin çerçevesinin ekonomik ilişkiler ile belirlendiğini anlatan Bakan Bağış, bugün Türk kamyon şoförlerinin, mallarının gidebildiği her yerde Türk kültürünün etkisi olduğunu dile getirdi. Bağış, bu noktada Türk malının yüklü olduğu kamyonların gittiği çemberin genişlediği ölçüde ülke olarak daha iyi yerlere gelinebileceğini ifade etti. Bugün Türkiye’deki dış ticaretin yüzde 65-70’nin AB ile gerçekleştirildiğine değinen Bağış, sözlerine şöyle devam etti:“Bugün Avrupa’nın en büyük 4’üncü iş gücüne sahibiz. Her geçen gün daha dinamik bir şekilde ilerliyoruz. Bugün Avrupa’nın en büyük 10 sorununu  düşünürseniz en az 7-8’inde Türkiye çözümün bir parçasıdır. Ama Türkiye’deki 10 sorunun 7-8’inde de AB çözüm içindedir. Bu nedenle bu kazan kazan ilişkisidir. Biz tarihimzin en kötü döneminde bile Avrupa’nın hasta adamı olarak tanımlanmıştık. Asya’nın değil.  Biz en kötü günümüzde bile Avrupalı idik. Bugün tarihimizin en müreffeh dönemini yaşıyoruz. Bugün tarihimizin en önemli döneminde bile Avrupalıyız. Ama ayanı zamanda Asyalıyız. Biz Doğu’nun en batılı, Batının  da en doğulu ülkesiyiz” 

Egemen Bağış lojistik sektörünün AB’ye uyum konusunda büyük başarılar elde ettiğini ifade etti. Sektörde yaşanan sorunların da devlet ve sektör işbirliğinde çözüleceğini kaydeden Bağış, TBMM’de gerçekleştirilecek yeni bir atılım ile hedeflenen yasama süreçlerinin tamamlanacağını dile getirdi. Bağış bu sürecin muhalefetin desteği ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile yürütüleceğini de sözlerine ekledi.

UND Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Dinçşahin, genel kurul açılışnda gerçekleştirdiği konuşmasında Türkiye’de ulaştırma sektörünün, AB müktesebatına en hazır sektörlerden biri olduğunu söyledi. Nakliyecilerin mesleki saygınlık, mali yeterlilik ve mesleki yeterliliğe sahip olması zorunlu hale getirilerek, AB müktesebatında öngörülen, mesleğe giriş için gerekli 3 kriter Türk mevzuatına girdiğini söyleyen Dinçşahin, “Türkiye olarak AB’ye uyum amacı doğrultusunda yükümlülüklerimizi, henüz bazı eksikliklerimiz olsa da, yerine getirmeye gayret etmekteyiz. Ancak rekabetçi ve AB’ye tam uyumlu bir sektör yaratabilmemiz, AB’nin desteğiyle daha kolay ve çabuk biçimde mümkün olacaktır. AB üye sayısındaki artış, Türk nakliyecisi için adeta yeni bir cephe açılması anlamına gelmiştir. Zira, Türk nakliyecisinin rekabet ettiği ülke sayısında artış olmuş ve eşit olmayan şartlarda yeni ve daha zorlayıcı bir rekabet ortamı oluşmuştur” dedi.

“Kotalar konusunda gerçek anlamda bir mağduriyet var”

TOBB Ulaştırma ve Lojistik Sektör  Meclisi Başkanı ve SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, dünya bankası verilerine de bakıldığında lojistik sektörünün temel bir sanayi girdisi olduğunu ifade ederek, ülker arası ticaretin geliştirilmesi için lojistiğin tüm unsurların önüne konulması gerektiğini kaydetti. “Lojistiği artık ülke performansını belirleyen ve tüm sektörlerin rekabetçiliğini sağlayan katma değerini etkileyen temel girdi olarak görmeliyiz” ifadelerini kullanan Nuhoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Lojistik dediğimiz zaman lojistiğin geleceği ve ülkeye katkısı dediğimiz zaman  bir sektörü konuşmuyoruz. Biz ülkenin daha iyiye gitmesi için ne gerekiyor, onu konuşuyoruz. Ticaretin önünde sağlanmış engelleri yüzde 10 artırdığınız zaman ülkeler arası ticaret yüzde 20 azalır. Ülkeler arası ticareti artırmak istiyorsanız lojistiği her şeyin önüne koymanız gerekiyor. Bugün Türk mallarının gidişi kotalarla engelleniyor. Gerçek anlamda bir mağduriyet var. Burada AB sürecinin ötesinde bir mağduriyet var. Bu AB sürecinde öncelikli konuşulacak konulardan biridir.”

 

“AB pazarlarının öneminin bilincinde olmalıyız”

İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Prof. Haluk Kabalioğlu, Artık vize konusunda AB topluluğu üye devletlerinin ve AB konseyinin bir karara varması gerektiğini söyleyerek, vize konusundaki gelişmelere paralel olarak malların serbest dolaşımı konusunda hiçbir kısıtlama getirilemeyeceğini dile getirdi. AB’nin bugün satın alma gücüne sahip dünyanın en büyük bloklarından bir tanesi olduğuna dikkati çeken Kabalioğlu, “Şu günlerde Türkiye AB ilişkileri söz konusu olduğunda AB çözülüyor, AB dağılıyor, gibi başka yerlerdeki demeçleri ihtiyatla karşılamak gerekir. Biz AB pazarlarının öneminin bilincinde olmalıyız ve dış ilişkilerimizde de ayak üstü yapılacak değişik tekliflerine kesinlikle intiba edilmemelidir. Ulusal programda yer alan ve hükümetimizin taahüdünü verdiği reformların programda ve takvimde belirtilen tarihe uygun şekilde yapılmasının lehimize olduğunu düşünüyorum” dedi.

“AB için herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor”

Açılışta konuşan EuroHorizons Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Karauçak, özellikle AB sürecindeki sıkıntılara dikkat çekerek, AB sürecinde çok da verimli olmayan 3 yıllık bir dönemin seçim ve krizler nedeni ile geride bırakıldığını belirtti. Sonlanan seçim süreci ile AB konusunun daha fazla gündemde yer alması gerektiğini ileten Karauçak, “Artık önümüzde 3 yıllık seçimsiz geçecek bir dönem var. Bu dönem 2002-2005 döneminde olduğu gibi AB sürecinde atağa kalkmak için bir fırsat. Özellikle uzun bir süredir ertelenen siyasi kriterler için hükümete önemli bir manevra alanı yaratacak. Bu süreci yürütmek hükümetin sorumluluğunda ama bu hükümetin tek başına altından kalkabileceği bir durum değil. Madem AB partiler üstü bir proje bir devlet politikası herkesin bu taşın altına elini koyması gerekiyor” diye konuştu.

 

Küresel Kriz ve Ulaştırma Sektörüne Etkileri konferansı

Genel Kurulda gerçekleştirilen Küresel Kriz ve Ulaştırma Sektörüne Etkileri konferansı düzenlendi. Konferansta konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin: Lojistik sektörünün olmadığı yerde ülkelerin yaşama şansının olmadığını belirterek, “Bence esas problem lojistiğin dünyanın gelişmiş coğrafyalarında yaşamın vazgeçilmez parçaları olarak algılanırken Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bunun tam olarak böyle algılanmamasından kaynaklanıyor. AB’nin küresel bir aktör olma iddiasından hızla uzaklaşıyor.Geleceğe dönük planların batıya değil Balkanlardan başlayarak Çin’e doğru ekonomik yayılma stratejisinin yapılmalı” ifadelerini kullandı.

Orka Grup Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, sektördeki vize ve kota sorunalrı konusunda kural koyucuların kapısını aşındırmanın ve haklılığın savunulmasının çözüm açısından çok büyük bir etken olduğunu kaydetti. İhracatın klasik olarak 2001’de 27 milyar dolardan 2007 yılında 127 milyar dolara çıktığını söyleyen Orakçıoğlu, burada en fazla artış kaydeden sektörlerin taşıt araçları ve yan sanayi, demir çelik, hazır giyim, kimyevi maddeler, elektrik ve elektronik olduğunu belirek, Türkiye’nin ihracat profili ile ilgili bilgiler verdi.

 

Dış Ticaret Müsteşarlığı Anlaşmalar Genel Müdürü Yüksel Aksu, konuşmasında, sektörün AB ile yaşadığı gümrük birliği ve taşıma kotası konusundaki sorunlar karşısında sektöre her zaman destek verdiklerini belirtti. Aksu, bu noktada vergisiz akaryakıt, geçiş belgeleri alanındaki çalışmaları ile sektöre destek verdiklerini anlattı.

Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt, dosyası olmayan ülke, işletme, sektör ve bireylerin krizin ardından kaybedeceklerini vurguladı. Krizin ardından ortaya çıkacak fırsat ve tehlikeler ile ilgili dosya hazırlanmadığı takdirde lojistik sektörün oluşacak fırsatlardan yararlanamayacağını ifade eden Bozkurt, Türkiye’deki traşıma şirketlerinin ölçek ve teknolojik donanımlarının dünyanın gelexeğine uygun olmayan bir yağıda olduğunu söyledi. Bozkurt bu noktada sektörün yeniden yapılandırılarak, kamu, sivil toplum ve özel sektörün ortak değerler, irade, proje, kurum, ve ortak yararlar üretmesi gerektiğini anlattı.

İTO meclis Başkanı İbrahim Çağlar, Türkiye’nin lojistik alanında dünyanın en iyi ülkelerinden bir tanesi olduğunu kaydetti. Önümüzdeki dönemlerde sektörel bir daralmanın yaşandığına işaret eden Çağlar, burada bir pazarlama modeli ortaya koyulması gerektiğinin altını çizdi.

Kara Ulaştırması Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz 2009 yılının ilk 3 ayında ihracatta bir artış yaşandığını söyledi. Tüm sınır kapılarında çok fazla sıkıntı görülemediğini dile getiren Yılmaz, sıkıntıların AB’ye yapılan nakliyede yaşandığını belirtti. Türkiye’deki krizin ulaştırma sektörüne yönelik yansımalarının AB’ ye yönelik taşımalarda gerçekleştiğini dile getiren Yılmaz, kota sorunun her zaman var olduğunu dile getiren Yılmaz, problemin taşıma sektöründeki payların bölüşümünden kaynaklandığını aktardı. 

Editör: TE Bilişim