Denizcilik sektörü, Yeşil Liman’larla karbon ayak izini azaltıyor

Dünyada gemi kaynaklı emisyonların yüzde 70’inin kıyıya 400 km mesafe içinde oluştuğu, gemi ve liman kaynaklı emisyonların özellikle kıyı kentlerinde yaşayan insanların sağlığını olumsuz yönde etkilediği belirtiliyor.

Yapılan araştırmalara göre dünya genelinde yılda 19 bin kişi sadece gemi ve liman kaynaklı emisyonlar nedeniyle akciğer kanserine yakalanıyor. 60 bin kişi de yine bu emisyonlar nedeniyle çeşitli hastalıklara yakalanarak hayatını kaybediyor. Türkiye’de birçok liman tesisi kent merkezlerinde veya yakınında hizmet veriyor. Bunun sonucunda da gemi ve liman operasyonlarından kaynaklı kirlilik, şehir yaşamını ve insan sağlığını olumsuz etkiliyor.

Yeşil Liman - Eko Liman Projesi kapsamında, ülkemizde faaliyet gösteren liman işletmelerinin, çevreye ve iş sağlığına olan duyarlılıkların en üst düzeye çıkarılması ve standart hale getirilmesi, liman kalite yönetim sisteminin geliştirilerek uluslararası rekabet gücünün artırılması, projenin bölgesel düzeyde yaygınlaştırılarak limanlarımızın uluslararası bir marka haline getirilmesi, liman tesislerine yönelik belirlenen “Yeşil Liman Sektörel Kriterleri”nin uluslararası deniz trafiğine açık limanlarımızda uygulanarak yeknesaklık sağlanması hedefleniyor.

Geçtiğimiz haziran ayı sonunda proje dahilinde Yeşil Liman Sertifikası almaya hak kazanan limanlar belirlendi. Asyaport, Aksaport, Marport, Borusan Lojistik, Ege Ports Kuşadası, Petkim Limanı, Bodrum Kruvaziyer Port, Solventaş Limanı, Ford Otosan Port, Evyap Port ve Kumport, yapılan denetimler sonucunda Yeşil Liman Sertifikası almaya hak kazandı.

Biz de Yeşil Liman Sertifikası almaya hak kazanan Kumport Liman İşletmeleri’nin CEO’su Özgür Soy'a projenin kapsamında, yeşil liman olmaya hak kazanmak için neler yapılması gerektiğini sorduk. İşte yanıtları:

Yeşil Liman sertifikası Türkiye’de ne zamandır uygulanıyor? Bu sertifikayı almak için limanların hangi özelliklere sahip olması gerekiyor?

Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü ve Türk Standardtları Enstitüsü (TSE) arasında 16.12.2014 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde “Yeşil Liman/Eko Liman” projesine başlandı. Limanların bu belgeyi almayı hak kazanması için öncelikle ISO 9001: Kalite Yönetim Sistemi, ISO 14001: Çevre Yönetim Sistemi, OHSAS 18001:İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri belgelerine sahip olmaları ile birlikte TSE’nin yayınladığı Yeşil Liman Sektörel Kriterler kılavuzunda belirtilen şartları yerine getirmeleri gerekiyor.

Kumport’un bu sertifikaya hak kazanması için gerçekleştirdiği çalışmalar neler oldu? Süreç nasıl gerçekleşti? Yeşil Liman’a dönüşüm ne kadar zaman aldı? Kumport Liman tesislerinde kalite, iş güvenliği ve çevre standartlarını kapsayan entegre bir yönetim sistemi yaklaşımını oluşturduk. ISO 9001, ISO 14001, OHSAS 18001, ISO 14064, EFQM Mükemmellik modeli gibi yönetim sistemleri ile bütünsel bir yönetim modeli uyguluyoruz. Tüm paydaşlarımıza artan bir değer üretmek üzere süreçlerimizi, hizmetlerimizi etkin olarak yönetiyor ve performansını düzenli olarak ölçüyoruz. Bu kapsamda kurduğumuz atık yönetim sistemi ile atıkların kaynağında ayrıştırılmasını sağlayarak operasyonlarımızdan kaynaklanan atık miktarlarımızı kontol altına alıyoruz. Ekipmanlarımızın enerji dönüşümlerini sağlayarak faaliyetlerimizden kaynaklanan sera gazı ve zararlı emisyon miktarlarını azaltıyoruz. Ayrıca ISO 14064 Yönetim sistemini de kurarak faaliyetlerimizden kaynaklanan sera gazı emisyonlarımızın kontrol altına alınmasını da sağladık.

Atık sularımızı atık su arıtma tesislerimizde arıtarak deniz suyu kalitesinin korunmasını sağlıyoruz. Düzenli saha kontrol ve denetimleri ile fauna ve floraya olumsuz çevre etkisi oluşturabilecek durumları kaynağında önleyerek sürdürülebilir çevre anlayışını ön planda tutuyoruz.

Kumport iş sağlığı ve güvenliği kültürü çalışmaları kapsamında üst yönetim olarak iş güvenliği sorumluluğunun her çalışanın sorumluluğu olduğunu bilincini aşıladık. İş güvenliği yönetim sistemi kapsamında düzenli olarak yapılan risk analizleri, olay araştırmaları, istatistikler, farklı eğitim modülleri, geniş katılımlı ve farklı gruplar ile yapılan geri bildirim toplantıları, rutin ve rutin olmayan saha denetimleri, düzeltici ve önleyici faaliyetlerin yönetimi, hijyen ölçümleri, iş izin sistemi ve alt işveren yönetim modeli, tehlikeli yük projeleri gibi yaklaşımlar ile zenginleştirerek mevzuat beklentilerinin üzerinde tüm paydaşlarımız için katma değer yaratacak sürdürülebilinir bir sistem oluşturduk.

● Avrupa’da durum nedir?

Avrupa’da da Yeşil Liman/Ecoport projesi Avrupa Deniz Limanları Organizasyonu (ESPO) tarafından yürütülüyor. Şu ana kadar 21 ülke Ekoport’a katıldı. Bu 21 ülke içinde 89 üye Ecoport limanı bulunuyor.

Yeşil liman olmanın ekonomik ve çevresel faydaları neler?

Yeşil Liman Sertifikası bizim için sadece bir ekstra motivasyon, biz zaten bundan bağımsız olarak karbon ayak izi azaltma çalışmalarını yıllardır sürdürüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda yaptığımız yatırımlarla dizel kullanımını azaltarak yılda 4 bin tondan fazla sera gazı salınımı azalttık. Atık yönetiminde en üst standartları uyguluyoruz. Çevreci bir şirket olmak müşteriler için olduğu kadar, çalışanlar için de önemli. Çevreye, insana saygılı bir şirkette çalıştığını bildiği zaman kişinin motivasyonu ve bağlılığı daha yüksek oluyor.

Türkiye'nin 3. büyük limanı

1994 yılında hizmet vermeye başlayan ve başlangıçta sadece genel ve dökme yük hizmeti veren Kumport Limanı’nda, 1996 yılından itibaren konteyner elleçleme işlemleri başladı. 2002’de dünya ve Türkiye’nin önde gelen hatlarından Maersk ve Turkon’un acentalığını yaptığı gemilerin Kumport’a uğrak yapmaya başlaması ile konteyner limanına dönüştü. 2011 itibarıyla, Türkiye’nin 3. büyük limanı konumunda. Kumport’un toplam liman sahası 469 bin 909 metrekare; rıhtım uzunluğu 2 bin 180 metre boyutunda. Konteyner adet kapasitesi ise 30 bin TEU. Türkiye’nin konteyner trafiğinin yüzde 16’sı Kumport tarafından yönetiliyor. Türkiye’nin dış ticaretinin (ithalat – ihracat-transit) ise yüzde 0,03’ü Kumport tarafından yönetiliyor. Kumport Uzakdoğu ve Avrupa’dan gelen gemilere hizmet veriyor.

Çevre için en büyük risk, akaryakıt tankerleri

“Konteyner ve akaryakıt taşımacılığı başta olmak üzere denizcilikte de karbon ayak izini azaltma ve sızıntı felaketlerini önleme konularında ciddi çalışmalar var. Firmalar daha büyük ve teknolojik gemileri ortaklaşa kullandığında çok büyük maliyet avantajı sağladığı gibi, çevresel etkiler de minimuma iniyor. LNG yakıt kullanımının artması, “cold ironing” olarak adlandırılan, limanlara yanaşan gemilerin motor çalıştırmadan kıyıdan elektrik alması gibi teknolojilerin daha çok kullanılması ileriye dönük olarak umut verici gelişmeler. Çevre için en büyük riski akaryakıt tankerleri taşımakta. Bu konuda da artan bilinç, kontrollerin ve standartların yükselmesi umut vericidir.”

Didem Eryar Ünlü /Dünya

Editör: TE Bilişim