KAİK Çalıştayı Ardından
Sayısız nimetlerinden faydalandığımız denizleri en iyi şekilde koruyup kollamak, onlardan edindiğimiz nimetleri bir mirasmışçasına tüketip bitirmek yerine bir emanet gibi koruyup arttırarak gelecek kuşaklarımıza bırakmak tüm insanlık için ortak gaye olmalıdır. İşte bu amaca yönelik dünyada ve ülkemizde yapılan girişimler her geçen gün gelişerek devam etmektedir. Bu girişimlerden biri de deniz kazalarının önlenmesine yönelik verilen mücadelelerdir. 
Taşımacılığın sekteye uğraması; denizlerin kirlenerek sayısız olumsuz etki yaratması; can, mal ve çevre felaketlerine yol açmaları açısından deniz kazaları üzerlerinde titizlikle durulması gereken konuların başında yer almaktadır.
Deniz kazalarının tekrarlarının önlenmesine yönelik ülkemizdeki en önemli girişimlerden biri 2005 yılında gerçekleşmiştir. O dönemde “deniz kazalarının incelenmesi suretiyle, deniz kazalarına neden olan faktörlerin tespiti ve tanımlanması, kazaların oluşmasına neden olan gerçek sebepleri ortaya çıkararak, ileride olası benzer kazaların oluşmasını önlemek amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayacak bilimsel ve teknik incelemeyi kapsayan adli soruşturma niteliğinde olmayan bilgilerin elde edilmesi, benzer kazaların gelecekte yeniden meydana gelmesi ihtimalinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yaparak karasularımızda emniyetli seyrin sağlanması” amaçlarıyla 31.12.2005 tarih ve 26040 Resmi Gazete Sayılı “Deniz Kazalarının İncelenmesine İlişkin Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. 
Bu yönetmelik kapsamında yukarıda belirtilen amaçlara yönelik faaliyetlerde bulunmak üzere ayrıca bir de “Deniz Kazaları İnceleme Komisyonu” (DEKİK) kurulmuştur. Denizcilik Müsteşarlığının faaliyette olduğu o dönemde DEKİK çalışmaları, Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü (DUGM) tarafından yürütülmekteydi. Bu komisyon DUGM Genel Müdürü başkanlığında, bir başkan vekili ve DEKİK görevlisi personelden oluşmakta ve doğrudan Müsteşara bağlı idi. Yönetmeliğin beşinci maddesine göre Deniz Ulaştırması Genel Müdürü DEKİK’in başkanıydı ve başkanın görev süresi Genel Müdürlük görevi ile sınırlıydı. DEKİK çalışmalarını yürüten daire başkanlığının bağlı olduğu Genel Müdür Yardımcısı ise başkan vekili olarak görev yapmaktaydı.
Sonrasında 21/10/2010 tarih ve 27736 Resmi Gazete Sayılı değişiklikle Yönetmeliğin beşinci maddesi “DEKİK çalışmaları, Müsteşarlık Makamınca görevlendirilen DEKİK komisyonu tarafından yürütülen, doğrudan Müsteşarlık makamına bağlı bir komisyondur. DEKİK komisyonu, deniz kaza ve olaylarının incelenmesi hususunda yeterli mesleki bilgi ve pratik tecrübeye sahip nitelikli personelden oluşur.” şeklinde değiştirilmiştir. 
Daha sonraki evrede 26/9/2011 tarih ve 655 sayılı “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenerek Denizcilik Müsteşarlığı resmen kapatılmıştır.
655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) 29 ve 34 üncü maddelerine dayanılarak “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu Yönetmeliği” (KAİK Yönetmeliği) 6 Mayıs 2013 tarih ve 28639 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve bu yönetmelikle Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulunun (KAİK) temeli oluşturulmuştur. 
KAİK Yönetmeliğinde göze çarpan en önemli gelişme 17. maddesindedir. Bu maddede kurulun kararlarında bağımsız olduğu ve kurula Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı dışında hiçbir merciden emir verilemeyeceği vurgulanmaktadır.
Görüleceği üzere 2005 yılında Denizcilik Müsteşarlığına bağlı olarak DUGM Genel Müdürü başkanlığında oluşturulan DEKİK zamanla bağımsız bir kurula dönüşerek sadece UDH Bakanından talimat alır bir duruma ulaşmıştır. 
Aslında deniz kazalarının incelenmesinin ana amacı deniz kazalarının tekrarlarının önlenmesi ve deniz emniyetini arttırmak olmasına karşın maalesef bu tür komisyon veya kurullar, dünyada da örnekleri olduğu üzere, bazen değişik çevrelerce baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yapılan yeni düzenlemelerle KAİK’in bağımsız bir yapıda oluşturulmasının son derece gerekli ve bir o kadar da faydalı olacağını söyleyebiliriz. 
Diğer taraftan IMO’nun yayınladığı 16 Mayıs 2008 tarih ve MSC.255(84) sayılı “Kaza İnceleme Kodu” ile ortaya çıkan yeni durumlar, yapılanmalar ve deniz kaza incelemesindeki gelişmeler ve yeni anlayışlar neticesinde deniz kaza araştırma ve incelemelerinin etkin ve uluslararası standartlara uygun şekilde yürütülebilmesini sağlayacak biçimde ülkemizde yeni düzenlemeler yapma ihtiyacı doğmuştur. Zaten KAİK Yönetmeliğinde, her bir ulaştırma türüne ilişkin kaza araştırma ve inceleme usul ve esaslarını düzenleyen özel yönetmeliklerden bahsedilmekte ve kaza araştırma ve incelemeleri için Kurul’da görevlendirilecek uzmanların nitelikleri, bu uzmanların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının yanı sıra düzenleyecekleri raporlara ilişkin kriterlerin bu özel yönetmeliklerde düzenleneceği ifade edilmektedir. 
İşte bu kapsamda KAİK tarafından “Deniz Kazalarını Araştırma ve İnceleme Yönetmeliği” taslağı hazırlanarak www.kaik.gov.tr web sayfasında yayınlanmıştır. Bu taslak yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle 655 sayılı KHK geçici madde 8 gereği 2005 Yönetmeliği yürürlükten kaldırılacaktır.  
Şu an için görüşe açılmış olan taslak Yönetmeliğin “Kaza incelemesinin amacı” başlıklı 8inci maddesinde deniz kaza incelemelerinin adli veya idari soruşturma niteliğinde olmadığı, amacın suçu ve suçluyu tespit etmek veya sorumluluk paylaştırmak da olmadığı açıkça belirtilmekte ve amacın sadece kazaların tekrarını önlemek olduğu vurgulanmaktadır. İşte bu vurgu da göstermektedir ki önemli olan can, mal ve çevre emniyetini korumak ve bu sayede de sayısız nimetlerinden faydalandığımız denizleri korumaya katkı sağlamaktır.
Ülkemizde deniz kazalarının önlenmesine yönelik çalışmalarla ilgili devam etmekte olan ve yukarıda ana hatlarıyla özetlemeye çalıştığım süreçte KAİK, bir adım daha atarak ilk çalıştayını 18-19 Ocak 2014 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirdi. İlk çalıştayın konusu denizcilik sektörüydü. Mavi vatanımızda deniz emniyetini arttırmaya büyük katkı sağlayacağına inandığım çalıştaya KAİK tarafından değişik kesimlerden 100 civarında uzman davet edildi ve deniz kazalarını önlemek ve deniz emniyetini arttırmak için neler yapılabileceği 2 gün boyunca tartışıldı.  
Çalıştayda yeni kural ve düzenlemeleri belirleyip, planlayarak hazırlayan İdare uzmanları; kural ve düzenlemeleri hukuki açıdan inceleyip denetleyen, mevzuata tam hakim olan Yargı mensupları; kural ve düzenlemelerin oluşturulmasına katkı sağlamak için değişik alanlarda bilimsel çalışmalar yapan akademisyenler; kural ve düzenlemeleri, bizzat sahada uygulayan, yine sahada kurallara uyulup uyulmadığını denetleyen, takip ve kontrol eden Kıyı Emniyeti, Sahil Güvenlik ve Deniz Polisi uzmanları ile STK temsilcilerinin hepsi bir aradaydı. Kısaca uygulamada duyulan ihtiyaçların giderilmesine yönelik bugüne kadar edinilen tecrübeler ve yapılan çalışmalar, akademik verilerle harmanlanarak mevzuat süzgecinden geçirilip uygulanabilir ve sürdürülebilir bir yapının oluşturulabilmesi için tüm bu davetliler hemen her konuda görüş alış verişinde bulundular. Çalıştay sonunda Kurulun bundan sonraki çalışmalarına referans olabilecek konular ana hatlarıyla sıralanarak çalıştay sonuç raporu oluşturuldu.
İlgili tüm çevrelerin çalıştaya davet edilerek değişik uzmanlık ve bakış açılarından Kurul çalışmalarını ve taslak yönetmeliği değerlendirmelerinin sağlanması bu hassas konuya verilen önemin açık göstergesi olmuştur. Bu açıdan bakıldığında deniz kazalarının önlenebilmesi ve denizde emniyeti arttırmaya yönelik yapılan bu organizasyondan dolayı KAİK ve Bakanlığımızın tüm ilgililerine şahsen teşekkür ederim. Bu çalıştayda mevcut imkanlarla yapılabileceklerin en iyisinin yapılmaya çalışıldığı çok net bir biçimde görülmüştür. Bu noktadan sonra başta akademik çevre ve Sivil Toplum Kuruluşları olmak üzere tüm ilgililerin yapacakları çalışmalar ve sağlayacakları desteklerle kurulmaya çalışılan yeni yapının temeli sağlamlaştırılmalı ve aynı zamanda hiç vakit kaybedilmeden denizde emniyeti arttırmaya yönelik geliştirilmiş tedbirler hakkında da çalışmalara başlanmalıdır.
“İyi de kazaların önlenmesiyle ilgili bunca girişim ve çalışma yapılıyor, bunun daha da gelişmiş hali mi olur?” gibi bir soru gelebilir akıllara. Bu soruya karşılık olarak ben de “denizde emniyeti arttırıcı düzenlemeler yapmak, yeni kurallar geliştirmek için mutlaka kazaların olmasını mı beklemeliyiz? Bu tür düzenlemeler kazalar olmadan da gerçekleştirilemez mi?” sorularını sormak isterim. İşte tüm bu soruların cevabını ve bu konuyla ilgili neler yapılabileceğini bir sonraki yazımda anlatmaya çalışacağım. 
Dr. Hasan Terzi
DTOD Yönetim Kurulu Başkanı

Referanslar
•    31.12.2005 tarih ve 26040 Resmi Gazete Sayılı “Deniz Kazalarının İncelenmesine İlişkin Yönetmelik”
•    21/10/2010 tarih ve 27736 Resmi Gazete Sayılı “Deniz Kazalarının İncelenmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
•    26/9/2011 tarih ve 655 sayılı “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” (01.11.2011 tarih ve 28102 Resmi Gazete Sayılı)
•    06.05.2013 tarih ve 28639 Resmi Gazete Sayılı “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu Yönetmeliği”
•    Uluslararası Denizcilik Örgütünün 16 Mayıs 2008 tarih ve MSC.255(84) sayılı “Kaza İnceleme Kodu” (Casualty Investigation Code) 
•    Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu resmi web sayfası www.kaik.gov.tr (Erişim tarihi 04.02.2014)

Editör: TE Bilişim