BU YAZI, SEANEWS DERGİSİ'NİN 74. SAYISINDA (ŞUBAT-MART 2021) YAYINLANMIŞ OLUP BURADAN ALINTIDIR.

Kılavuzluk Hizmetleri Nedir, Tanımı:

Kılavuzluk Hizmetleri, gemilerin yüksek riskli deniz alanlarında emniyetle manevra yapmalarını, rıhtımlara, iskelelere veya yük ve yolcu alımı veya tahliyesinde kullanılan dolfin, platform vb. gibi diğer denizel düzeneklere yanaşıp kalkmalarını, Boğazlar dar su yolları gibi gemilerin seyrinin zor olduğu bölgelerden emniyetle geçmelerini veya demirlemelerini ve demirden kalkmalarını sağlayan “yarı-kamusal” nitelikte hizmetlerdir.

Kılavuzluk hizmetleri, istisna tutulan çok az sayıdaki gemiler hariç 500 ila 1000 Gros Tonajın üzerindeki tüm gemiler için limanlarımızda zorunlu tutulmuştur. Boğazlarımızda ise eğer gemi Boğazlar bölgesindeki bir limana gidiyor veya bu limandan hareket etmiş ise ve yabancı bayraklı ise, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde zorunlu tutulmaktadır. Bu kapsamdaki gemiler Türk Boğazlarından geçiş yapan gemilerin ortalama %40’ını oluşturmaktadır. 

Yarı kamusal niteliğinden dolayı kılavuzluk hizmetlerinde rekabete izin verilmez. Türkiye’de kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinde rekabet yasağının 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olmadığı Rekabet Kurumu kararı ile güvence altına alınmıştır.

Römorkörcülük Hizmetleri Nedir, Tanımı:

Römorkörcülük Hizmetleri, genellikle kılavuzluk hizmetlerinin de verildiği deniz alanlarında, gemilerin emniyetle seyrini sağlamak ve kendi teknik imkanlarıyla yerine getiremeyecekleri manevralarını gerçekleştirebilmeleri için ilave veya yeterli çekme veya itme gücü elde etmek üzere kullanılan 20 ila 50 metre arasında değişen uzunluk ve 20 ila 120 tonluk kanca çekme güçlerine sahip manevra yeteneği yüksek deniz araçları ile verilen hizmetlerdir. Genel kural olmamakla beraber çoğunlukla kılavuz kaptanlık hizmeti verilen gemilerde sayıları ve nitelikleri İdare tarafından belirlenen römorkör(ler) ile bu hizmet verilir.

Kılavuzluk hizmetlerini kimler verir?

Kılavuzluk hizmetini kılavuz kaptan verir. Kılavuz kaptan, denizde çalışmak sureti ile uzak yol gemi kaptanı yeterlik belgesini elde ettikten sonra belli bir liman, boğaz veya deniz alanı için özel eğitim aldıktan ve burada belli bir sayıda geminin bir kılavuz kaptan kılavuzlanmasına eşlik ettikten sonra yapılan sınavlarda başarı göstererek bu hizmeti vermek üzere İdare tarafından yetkilendirilmiş olan meslek adamıdır. Kılavuz kaptan geminin kaptan köşkü tabir edilen kumanda merkezine bizzat çıkarak hizmet verir. Verdiği hizmet geminin manevra kumandasını üzerine almak ve geminin boğaz geçişi, liman yanaşması gibi manevralarını bilfiil yaptırmak şeklinde olmaktadır.

Römorkörcülük hizmetlerini kimler verir?

Römorkörcülük hizmetleri, kendisi de gemi niteliğindeki manevra kabiliyeti iyi olan ve makine gücü̈ cüssesine göre oldukça yüksek deniz araçları olan römorkörler tarafından verilir. Bu römorkörler normal gemi gibi kaptan, zabitan ve mürettebat ile donatılırlar. Römorkörcülük hizmetleri sermaye yoğun hizmetlerdir. Çünkü̈ römorkör özel nitelikte pahalı bir deniz aracıdır ve yatırım gerektirir. Römorkörcülük hizmetleri kılavuzluk hizmetleri gibi yarı-kamusal nitelikte sayılmadıklarından bu hizmetlerde rekabete kontrollü̈ olarak izin verilmektedir. Kontrollü olmasının nedeni pahalı bir yatırım olan römorkör yatırımında çok sayıda firmaya izin verilerek yatırım israfına neden olunmaması ve kamusal nitelikte olmasa da özel niteliği olan bu hizmetlerde kargaşaya neden olunmamasıdır. Kargaşa deniz emniyetine zarar vererek günün sonunda kamu çıkarlarını olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle ülkemizde en fazla iki römorkörcülük teşkilatının aynı hizmet bölgesinde görev yapmalarına izin verilmekte kargaşanın önlenmesi için Liman Başkanlıklarınca belirlenen sıra ile eşit sayıda gemiye hizmet verilmesi sağlanmaktadır.

Kılavuzluk Teşkilatı Nedir?

Kılavuzluk hizmetleri meslek adamı olarak kılavuz kaptan tarafından verilir ancak bu hizmetin verilebilmesi için bir tür lojistik desteğe ihtiyaç bulunur. Bu destek, kılavuz kaptanın gemi dışında dinlenme ve barınma amacıyla kullanacağı kılavuzluk hizmet istasyonunun temini, gemilerle ve Gemi Trafik Hizmetleri, acenteler vb. gibi paydaş birimlerle iletişim kurulmasını sağlayacak gözcü/muhabereci unsuru,  istasyondan gemilere gidişi ve gemiden ayrılarak istasyona geri dönüşü temin edecek deniz hizmet botu ve kara araçları ve diğer hizmet personelini kapsar.

Kılavuzluk hizmet istasyonları kılavuzluk hizmetlerinin verildiği liman içerisinde veya yakınında bulunan hizmet binalarıdır. Kılavuzluk teşkilatı hem kılavuz kaptanı hem de yukarıda sayılan lojistik destek unsurlarını yeterli ve nitelikli bir şekilde bünyesinde bulundurduğu İdare tarafından kontrol edilen ve onaylanan ve bu kapasitesi ile o hizmet bölgesinde kılavuzluk hizmeti vermesine izin verilen teşkilattır. Bu teşkilatlar kamu veya özel olsun ticari şirket hüviyetindedirler. Kılavuzluk teşkilatı, emek yoğun bir kuruluştur.

Römorkörcülük Teşkilatı nedir?

Römorkörcülük teşkilatı, römorkörcülük hizmeti verilmesinde esas teşkil eden römorkörleri ve bu römorkörlerin sevk ve idaresini sağlayacak kaptan, zabitan ve mürettebatı bünyesinde bulunduran teşkilattır. Tanımlanan hizmet bölgelerinde İdare tarafından görevlendirilirler. Görevlendirme için söz konusu bölge için gerekli römorkör sayısı ve evsafı İdare tarafından belirlenir.

Kılavuzluk hizmetlerini düzenleyen uluslararası kurallar nelerdir?

Kılavuzluk hizmetlerinin düzenlenmesi konusunda bağlayıcı nitelikte uluslararası bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu gibi konularda düzenleyici kuruluş niteliğindeki Birleşmiş Milletler uzman kuruluşu olan Uluslararası Denizcilik Örgütü̈ (IMO), kılavuzluk hizmetlerinin kurulmasını, düzenlenmesini ve yürütülmesi ile ilgili kuralların belirlenmesini tamamıyla üye Devletlerin sorumluluğuna bırakmıştır. Bu hizmetlerin verilmesi ve teşkilatlar ile ilgili çıkardığı 960 sayılı Karar, üye Devletlere tavsiye niteliğindedir. Konuyla benzer vardiya zabitlerinin yeterlikleri ve görev sorumluluklarını düzenleyen ve bağlayıcı niteliği bulunan ve Devletimizin de imzacısı olduğu STCW Sözleşmesi, kılavuz kaptan ile ilgili hüküm içermemektedir. Ancak, tüm denizci ülkeler bu hizmetleri düzenli, sürekli ve deniz taşımacılığının sürdürülebilirliği açısından olmazsa olmaz olan deniz emniyetinin en ideal korunması üstünde bulunan kamu yararını özenle koruyacak şekilde verilmesini sağlamak üzere ulusal düzeyde kendi Kanun, Tüzük ve Yönetmeliklerini çıkarmışlardır. 

Kılavuzluk hizmetleri ile ilgili Uluslararası Kılavuz Kaptanlar Derneği (IMPA) ve Avrupa Kılavuz Kaptanlar Derneği (EMPA) nın da tavsiye niteliğinde teknik kılavuzları bulunmaktadır.

Ülkemizde kılavuzluk ve Römorkörcülük hizmetleri nasıl düzenlenmiştir?

Bu konudaki düzenlemeler Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.

Ülkemizde kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri 13 ay 15 gün (30/01/2004 – 15/03/2005) yasal zemini olmaksızın, yaklaşık 20 yıl (1993 – 1998 ve 2004 – 2019) yönetmelik düzeyinde bir düzenleyici işlem olmadan Makam Olurları ve alınan taahhütnameler çerçevesinde (Yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar geçici olmak üzere) 2019 yılına kadar verilmiştir. Daha sonra Mülga Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği, 31/12/2018 tarihli ve 30642 (4. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup Danıştay İDDK tarafından oy çokluğuyla yürütülmesi durdurulmuştu. İdare yürütmesi durdurulan bu Yönetmeliği kendisi iptal ederek  8 Ocak 2020 Tarihli Yönetmeliği çıkarmış, ne var ki bu yönetmeliğin yürürlüğü de Danıştay İDDK tarafından durdurulmuş olup yargı süreci halen devam etmektedir. 

Ülkemizde halihazırda kılavuzluk mesleğini ve kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatlarını düzenleyen iki temel idari düzenleyici mevzuat mevcut olup bunlar Yönetmelik seviyesindedir. Birincisi kılavuz kaptanlık mesleğinin yeterlikleri ve kurallarını düzenleyen 10 Şubat 2018 Tarih ve 30328 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan “Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliği” dir. İkincisi ise 8 Ocak 2020 Tarih ve 30002 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik”tir. Bunlardan ilki yürürlükte olup ikincisi hakkında yürürlük Danıştay tarafından durdurulmuştur ve yargı aşaması yukarıda da değinildiği üzere devam etmektedir. 

Römorkörcülük hizmetlerinde istihdam edilen Kaptan, Zabitan ve Mürettebatın yeterlikleri ise bir uluslararası sözleşme olan STCW Sözleşmesi esas olmak üzere çıkarılan “Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliği” uyarınca yapılmaktadır. Burada römorkör personeli gemiadamı sınıfına girmektedir.

Kılavuzluk hizmetlerinin yarı kamusal niteliği nereden kaynaklanır?

Kılavuzluk hizmetleri deniz emniyetinin sağlanmasında önemli bir rol üstlenir. Çünkü, dünya üzerindeki tüm yüklerin %90’ından fazlasının naklini gerçekleştiren gemiler büyük miktarlarda yük ya da yolcu taşıyan deniz araçlarıdır. Meydana gelebilecek bir deniz kazası, deniz çevresinde çok büyük zararlara yol açabilir. İstanbul’un 5 Km. açığında 1979 yılında meydana gelen Independenta tanker kazası hatırlardadır. Bu kazada 90 bin ton petrol denize dökülmüş, gemi 29 gün boyunca yanmaya devam etmiştir. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere deniz kazaları karayolu veya uçak kazalarından çok daha büyük can kaybı ve çevresel yıkıma sebep olma potansiyeline sahiptir. İlgili liman, kıyı veya boğaz devletinin kendi deniz çevresini, insan nüfusunu ve liman tesisleri gibi önemli yatırımlarını deniz kazalarının getireceği risklere karşı korumaktaki üstün kamu yararı, bu yararı sağlamada Devletin en önemli vasıtası olan kılavuz kaptanlık mesleğini de yarı kamusal nitelikli bir meslek yapmaktadır. Konunun bir diğer önemli yönü de gemi üzerindeki kılavuz kaptanın kamu yararına bir hizmet yapacak hizmet ortamının sağlanmasıdır.

Rekabetin olduğu ortamda kamu yararı öncelik olmakta çıkabileceği için kılavuzluk hizmetlerinde rekabete izin verilmemektedir. Kamu yararının rekabete izin verilmemesinin ana gerekçesi olduğu Rekabet Kurumu kararlarında da ortaya konmuştur.

Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetlerinin Yakın Dönem Yargı Süreci

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türkiye’deki Boğazlarda ve Limanlarda ve Körfezlerde ve diğer yoğun trafiğe sahip deniz alanlarında gerekli görülen yerlerde kılavuzluk hizmetlerini vermesi için kamu kuruluşları ve özel kuruluşlara yetkilendirme yapmaktadır. Dolayısı ile, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, bahse konu bu hizmetlerle ilgili düzenleyici kuruluş, “İdare” niteliğindedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra tüm bakanlıkların kuruluş ve görevleri hakkında kanunlar iptal edilerek 15 Temmuz 2018 Tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan "1 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" ile Bakanlıklar yeniden kurulmuş ve görev ve yetkileri belirlenmiştir. Bu Kararname ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın da kuruluş, görev ve yetkileri belirlenmiştir.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, esas olarak 1 No. Lu Kararname’ye dayanarak ve ilgili diğer mevzuata dayanarak Yönetmelikler çıkarmaktadır. Bu meyanda 31.12.2018 Tarihinde “Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği’ni yayınlamıştır.

Bu Yönetmelik ile Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetlerine bazı düzenleyici yeni kurallar getirilmiş, bir teşkilatın aynı bölgede hem kılavuzluk hem römorkörcülük hizmetleri veremeyeceği gibi bazı yeni uygulamalarla Kılavuzluk ve Römorkörcülük hizmetlerinin birbirinden ayrılması amaçlanmıştır.

Yönetmelik yayınlandıktan sonra, bu Yönetmeliğin gereği olarak, Bakanlık, Türkiye’de kamu eliyle hizmet verilen veya liman işletme devri ile devredilen kılavuzluk ve römorkörcülük bölgeleri hariç tutulmak üzere, tüm diğer kılavuzluk ve römorkörcülük bölgelerinde kuruluşların yeniden belirlenerek yetkilendirileceğini duyurmuştur.

Haziran 2019 itibariyle Yönetmeliğe bağlı yeni yetkilendirmeler yapılmıştır. Temmuz 2019 itibariyle kimi eski yerlerinde yeniden, kimileri yeni hizmet alanlarında yetkilendirilen kılavuzluk ve römorkörcülük kuruluşları hizmet vermeye başlamışlar, bazı kılavuzluk ve römorkörcülük kuruluşları ise istedikleri ve bekledikleri kadar hizmet bölgesinde yetkilendirilmemişlerdir.

Bunun sonucunda bekledikleri yetkilendirmeleri alamayan ve hak kaybına uğradıklarını düşünen kimi teşkilatlar 31.12.2018 tarihli Yönetmeliğin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Danıştay’da dava açmışlardır.

Davaya bakan mahkeme olan Danıştay Onuncu Dairesi, Yönetmeliğin yürürlüğünün durdurulması taleplerini yerinde bulmayarak reddetmiştir.

Davacıların Onuncu Dairenin red kararına itirazı üzerine dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na (İDDK) gelmiştir.

İDDK, “Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetlerinin Kamu hizmeti niteliğinde olduğu ve bir kamu hizmetinin devrini düzenleyen Yönetmeliğe Anayasa uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin dayanak yapılamayacağı” gerekçesi ile Yönetmeliğin “Yürütmesinin Durdurulmasına” oy çokluğu ile karar vermiştir. Daha sonra dava Danıştay Onuncu Dairesinde esastan görüşülerek Şubat 2021 ayı içerisinde karara bağlanmıştır. Danıştay Onuncu Dairesi, davaya red kararı vermiştir yani 2018 Yönetmeliğinin iptali istemini reddetmiştir. 

Danıştay İDDK’nın YD Kararının Değerlendirilmesi

Yürürlüğün durdurulmasının gerekçesi, “Dayanağının Anayasa ile belirlenen mevzuat tipine uygun olmaması” dır.

(Anayasa Madde 104: “Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.” )

Oysa Anayasanın 152. Maddesi, “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır” hükmünü amirdir. Burada sözü edilen “mahkeme” teriminin Danıştay’ı da kapsadığı konusunda kuşku bulunmamaktadır. 

Yine Anayasa’nın 148. Maddesi uyarınca “Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.”

Yürürlüğü durdurulan Yönetmeliğin dayanağı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bel kemiği olan “1 No. lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”dir.  Yukarıdaki 152. Maddede   görüleceği üzere, Anayasa,  aykırılık durumunda Mahkemeye fazla bir seçenek bırakmamıştır. Bu konudaki kararın, mahkeme tarafından, behemahal Anayasa Mahkemesi’ne bırakılmasını emretmektedir.  Dolayısı ile İDDK’nın kendisini Anayasa Mahkemesi’nin yerine koyarak Anayasa’ya aykırılık kararı vermesi bizatihi Anayasa’nın kendisine  uygun olmamıştır. Dolayısı ile hukuki değil siyasi bir karar olarak değerlendirilmektedir.  İDDK, kendisinden yapılan talebi aşan bir karar vermiştir. Kendisinde olmayan bir yetkiyi re’sen kullanmıştır. Yasama, yürütme ve yargı organlarından herhangi birisinin, bir diğerinin yetkisini hakkı olmadığı halde kullanması işlemine hukukta “fonksiyon gaspı” adı verilmektedir. 

2020 Yönetmeliği ve ilgili Yargı Süreci 

2018 Yönetmeliği’ne Danıştay İDDK tarafından Yürütmeyi Durdurma kararı verilmesi üzerine İdare, bahse konu Danıştay İDDK Kararının Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca 18/03/2020 tarihinde tebellüğ edilmesinden 2 ay 10 gün önce, Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik 08/01/2020 tarihinde yürürlüğe girerek yürütülmesi durdurulmuş olan 2018 Yönetmeliği yürürlükten kaldırmıştır.

08/01/2020 tarihli “Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” yürürlüğe girdikten sonra, aleyhinde,  Medmarine A.Ş. ve  Deniz Pilot Kaptanlar Derneği tarafından Danıştay’da “Yürütmenin Durdurulması ve İptal” talebiyle dava açılmıştır.

Davaya bakan Danıştay Onuncu Dairesi, 2020/696 Esas No.lu gerekçeli ara kararı ile, “Yönetmeliğin Yürütülmesinin Durdurulması” talebini reddetmiştir. 

Bunun üzerine davacı taraflar, Onuncu Daire Kararına Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde itiraz etmişlerdir. 

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu  12/11/2020 tarihli ve YD İtiraz No: 2020/474 sayılı, 12/11/2020 tarihli ve YD İtiraz No: 2020/476 sayılı, 12/11/2020 tarihli ve YD İtiraz No: 2020/513 sayılı kararları ile “Yürütmeyi Durdurmaya İtiraz” talebini kabul etmiş ve aldığı ilave kararla Yönetmeliğin yürütülmesini durdurmuştur. 

Bunun üzerine, İdare, Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrası ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca Yürürlüğün Durdurulması kararına uyulmasına ve karar gereklerinin yerine getirilmesine karar vermiştir. 

Bu çerçeveden olmak üzere, 08/01/2020 tarihli ve 31002 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik, Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri konulu 2020/1 sayılı Bakanlık Genelgesi ile bahse konu Yönetmelik ve Genelge dayanak alınarak Bölgesel Hizmet Sahalarına ilişkin olarak tesis edilen kılavuzluk/römorkörcülük yetkilendirme işlemleri, yetkili teşkilatlara 16/03/2021 tarihinde gönderilen bir yazı ile askıya alınmıştır.

Askıya alınma işlemi ile eşzamanlı olarak, İdare, öncelikle karara uyulmasının getireceği sonuçlar açısından deniz ticaretinin devam etmesinde mevcut üstün kamu yararını gözeterek, mevcut teşkilatları aynı görev yerlerinde yeniden yetkilendirmeye karar vermiştir. Yetkilendirme kararı bir idari işlemdir. Görevlendirmenin kamu yararına yapıldığı belirtilerek, “Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2020/476 Yd. ve 2020/474 Yd. itiraz no'lu kararlarıyla sırasıyla ilgi (a) Yönetmelik ile ilgi (b) Genelge'nin yürütülmesi durdurulmuştur. Bununla birlikte, Bakanlığımıza verilen denizlerimizde seyir emniyetinin ve can, mal ve çevre güvenliğinin sağlanması ve hizmetin dolayısıyla deniz ticaretinin devam etmesindeki üstün kamu yararı da gözetilerek kılavuzluk ve römorkörcülük faaliyetlerinin görevlendirme şeklinde yürütülmesi hususu Bakanlık Makam Oluru ile kararlaştırılmıştır” denilmiş ve ilgili kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatlarının her biri mevcut görev yerlerinde yeniden görevlendirilmişlerdir. Böylelikle bu hizmetlerde kesintiye, aksaklığa ve düzensizliğe mahal verilmemiş ve İdare, Anayasa tarafından kendisine yüklenilmiş olan “düzenleme ve denetleme” görevini yerine getirmiştir. 

Danıştay’daki dava süreci ise devam etmektedir. İdare tarafından yapılan geçici görevlendirme işlemi, bu dava sonucunda iptal isteminin reddi kararı çıkar ve Yönetmelik sıhhat kazanırsa Yönetmelik uyarınca yapılmış tüm idari işlemlerin de yeniden sıhhat kazanması ile geçici görevlendirmeler ortadan kalkacak ve hizmetler verilmeye eskiden olduğu gibi devam edecektir. Eğer Danıştay’dan nihai olarak iptal isteminin kabulü kararı çıkar ise, o zaman İdare yeni bir düzenleme yapıncaya kadar, mevcut geçici yetkilendirmeler geçerliliğini sürdürecektir. 

Danıştay Onuncu Dairesinin, önceki yürütmeyi durdurma taleplerine her iki davada da red kararı vermiş olması ve iptal istemine de daha önce red kararı vermiş olması nedeniyle, aynı konudaki iptal talebine yeniden red kararı vermesi beklenmektedir. Ancak burada verilecek müspet veya menfi bir karar behemahal Danıştay İDDK’ya gidecektir. 

Sonuç ve değerlendirme

Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada Danıştay Onuncu Dairesi, 07/07/2020 Tarih ve 2020/696 Esas No.lu ara kararı ile, yürütmenin durdurulması talebini en kuvvetli şekilde, gerekçeli olarak reddetmiştir. Bahse konu Gerekçeli YD Ret Kararı; Yönetmeliğin Dairesince yargısal denetimden tam anlamıyla geçtiğini, Dairenin esasa ilişkin kararının da Dava Ret olacağına işaret etmektedir. Bu karara yapılan itiraz üzerine Danıştay İDDK’nın “İtiraz Kabul” kararı vererek Yönetmeliğin yürütmesini durdurmuştur.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Yönetmeliğin hukuki dayanağı olabileceğini açıkça işaret eden Anayasa Mahkemesi’nin istikrarlı kararlarına rağmen; Danıştay İDDK’nın 2018 Yönetmeliğinde olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini hedef alan ve hukuku yok sayan siyasi bir karar aldığı konuşulmakta ve Danıştay çevrelerince bilinmektedir. Konunun Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenip düzenlenemeyeceğine karar vermesi gereken Yüksek Yargı mercii kuşkusuz Anayasa Mahkemesi’dir. 

618 sayılı Limanlar Kanunu’nun 2’nci maddesine 16/07/2008 tarihinde yapılan değişiklik, Yasa koyucunun bu konudaki iradesini açıkça ortaya koymakta olup başka bir yasal düzenlemeye de ihtiyaç yoktur. Yönetmeliğin açık dayanak hükümlerinden biri olan ve kılavuzluk ve römorkörcülüğü geniş bir şekilde tanımlayan bu maddede açıkça ifade edildiği gibi bu konu “Denizcilik İdaresince çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir” hükmünün ve Yasa koyucunun iradesinin gereği yapılmıştır. İDDK bu maddeyi görmezden gelmiştir. 

Danıştay İDDK’nın  Onuncu Dairenin esasa ilişkin karar almasından sonra yapacağı değerlendirmede, daha önce siyasi olarak nitelendirilen kararını bu kez hukuki karar olarak düzelterek fonksiyon gaspı yapmaması değişen yeni yapısı ile öncekinden farklı hareket etmesi hukuk adına beklenmektedir. 


* Cahit İstikbal, Mühendislik eğitimini İTÜ Denizcilik Fakültesinde, hukuk eğitimini Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde almıştır. Yüksek lisansını İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsünde tamamlamış olup  “Doğu Akdeniz Sorunu” üzerine hazırladığı tez, geliştirme ve eklemelerle Seçkin Yayıncılık tarafından kitap olarak basılmıştır. Halen Maltepe Üniversitesi’nde Özel Hukuk alanında doktora yapmaktadır.  Yıldız Teknik Üniversitesi’nde “Deniz Hukuku” derslerini, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesinde “Denizcilik”, “Deniz İngilizcesi” ve “Gemi Manevrası” derslerini vermektedir.  Türk Boğazları, Uluslararası Hukuk, Kılavuzluk Hizmetleri vb. konular üzerine çeşitli hakemli dergilerde ve popüler dergi ve internet sitelerinde makaleleri ve güncel yazıları yayınlanmıştır.