Aklımda Kalanlar/ Saffet UlusoyYaklaşık bir ay önceydi, televizyonda "Saffet Ulusoy Ro-Ro gemisinin" denize indirilip törenini izliyordum. Gemiye adı verilen Saffet Bey mikrofonda denizcilik sektöründeki gelişmeleri ve Ro-Ro taşımacılığında geçmiş yılların maceralarını anlatıyordu. Sözünün özünde bîr başarının iftihar lisanı vardı. Geçmişte karşılaştıkları sıkıntıları dillendirirken ıstıraplı ve hüzünlü yakınmaları değil, bu macerada kazanılan deneylerin iftiharını aktarıyordu. Üslubu babacan ve samimiydi. Konuşmasında, işine hâkim olan insanın rahatlığını, kendine güvenini seyrediyordunuz. Bu cesaret ve gururda, olgunlaşmış meslek erbabının ince ve zarif şahsiyetini hemen fark ediyordunuz. Saffet Bey'in sözlerinde başarıyı paylaşmanın gururu vardı. •••Elli yıl önce Mülkiye'de Öğrenciydim. Metodoloji hocamız rahmetli Arif Payaslıoğlu, "Şahsiyetiniz, hayat felsefenize göre teşekkül eder..." diyordu.O zamanlar 67 ilden seçilmiş gençlerdik. Osmanlıcanın egemen olduğu bir dil zarafetiyle konuşurduk. O zamanlar "kişilik", "yaşam" ve "oluşmak" sözcükleri yoktu. Payaslıoğlu'nun bu güzel hüküm cümlesine bugün, "Kişiliğiniz, yaşam felsefenize göre oluşur." diyoruz...Benim kuşağımın insanları meziyet sözcüğünü, başarılı ve üstün kavramlarından çok daha doyurucu mânâ zenginliğiyle kullanırdı.Şahsiyet ve meziyetin tohumlan yaşam felsefemizin derinliklerinde filizlenir, sonra bize imbikten süzülmüş bir damıtık yaşam lezzeti tattırırdı.Bu tat dilimizde, dimağımızda "Cumhuriyet eğitiminin kazandırdığı, şahsiyet ve meziyet terkibiydi..." •••Saffet Bey, yaşam öyküsünü, aile hayatını ve İş yaşamındaki tecrübelerini kitaplaştırmış. Adını da "Aklımda Kalanlar" koymuş... Saffet Bey İstanbul Levent'ten komşumdur. Kitabından bir tane de bana İmzalayıp göndermiş. Geçtiğimiz hafta okudum.Bu kitabı okurken azimli bir işadamının başarıya giderken tedbirle cesaret dengesini nasıl kurduğunu, temkin içinde kararlılık ısrarının güzel Örneklerini kavrıyorsunuz.İş hayatını Trabzon'dan İstanbul'a naklederken kendisini özendiren kardeşi Rahmetli Cemal Ulusoy'un sözlerini aktarıyor. Cemal Bey, "Ağabey, İstanbul'a gel; senin başkanlığında biz bütün İstanbul'u alırız" sözleriyle Saffet Bey'i ikna etmiş. Bugün, koca bir imparatorluk var.Arada bir sokakta karşılaşırım; Saffet Bey bu büyük imparatorluğun başında olmanın debdebesini bir yana bırakmış ağırbaşlı ve alçak gönüllü tavrıyla dikkat çeker, saygı görür... Hal sorar, hatır sorar...Ro-Ro gemisinin denize indiriliri sırasında Uluslararası Nakliyeciler Demeği'ndeki ortaklarını Öne çıkarmak, başarıyı onlarla paylaşmak için nasıl gayret sarf ettiğini iftiharla seyrettim. •••Türkiye sıkıntılı günler yaşadı, yaşıyor. Yaşayacak da...Türk toplumu, kanaatkar değil; sakin mutluluklardan hoşlanmıyor. Debdebeli ve heyecanlı lezzetlerin peşine düşmemiz bundan...Sonuçları kestirilemeyen sıkıntılı dönemlerde küçük mutlulukların önemini kavrayamıyoruz. Gönlümüzde, zihnimizde kendimiz için bir saadet ve tefekkür köşesi yaratamamışız... Köşemize çekilmek bize ağır geliyor.Gönüllerinde ve zihinlerinde bir saadet ve tefekkür köşesi oluşturmayı Önce şairler benimsemişler. Şairlerin "gidilecek yer" dedikleri bu köşe her zaman önem taşımış. Mısralarda doğanın değerleri ile yaşamın hedeflerini uzlaştıran bir a-henkli çatı aramışız. Bu çatı, bağı irem (cennet) olmuş... Bu telkin ve terbiyeyle cennetin peşine düşmüşüz.Manilerimizde, koşmalarımızda gönlümüzü tevekkül hücrelerine kapatırken bile cennet çığlıkları atmışız.Ama dünyanın da hakkını vermişiz. Saffet Bey'in hatıralarını okurken mutluluk duydum; gönlünde ve zihninde kendisine bir tefekkür köşesi yarattığını gördüm.Kendisini kutluyorum. İbret ve örnek alınacak bir yaşam öyküsünün iftiharı, ancak bu kadar mütevazı anlatılabilirdi.Tebrikler ve uzun ömürler sevgili komşum...(Kaynak: GÖZLEM Gazetesi)