Akdeniz ve Karadeniz'de aşırı avlanma son 10 yılda önemli ölçüde azalsa da sürdürülebilir balıkçılık tehlikede. Ana ticari türlerin yüzde 73'ü biyolojik sürdürülebilir limitlerin üzerinde avlandı. Hassas türlerin ise yüzde 80'i trol yönteminin kurbanı oldu..
Akdeniz ve Karadeniz'deki avlanma durumunu ortaya koymak amacıyla GFCM tarafından 2 yılda bir SoMFi (The State of Mediterranean and Black Sea Fisheries/Akdeniz ve Karadeniz'in Balıkçılık Durumu) raporu hazırlanıyor.
Sonuncusu Aralık 2022'de yayımlanan , 2018-2020 yıllarında 743 bin 100 tonu Akdeniz'de, 446 bin 100 tonu ise Karadeniz'de olmak üzere 1 milyon 189 bin 200 ton balık yakalandı.
Bu, COVID-19 salgınına rağmen, 2016-2018 döneminde yakalanan balık sayısının yüzde 1,1 oranında üzerinde.
Aşırı avlanma
Raporda, Akdeniz ve Karadeniz'de aşırı avlanma son 10 yılda önemli ölçüde azalsa da balıkçılık baskısının sürdürülebilir seviyeden iki kat fazla olduğu, ana ticari türlerin yüzde 73'ünün biyolojik sürdürülebilir limitlerin üzerinde avlandığı vurgulandı.
Bununla birlikte "çok taraflı yönetim planlarına tabi ana türler" için bölgede aşırı avlanmanın azaldığı tespit edildi. Söz konusu türlerden Akdeniz'de bakalyaro, Karadeniz'de kalkan ve Adriyatik Denizi'nde dil balığı stoklarının aşırı avlanmasında çarpıcı önemli oranda azalma görüldü ve bu türlerin bazılarının denizdeki mevcut varlıklarında yeniden yapılanma belirtileri saptandı.
Hassas türlerin avlanması
Hassas türlere de değinilen raporda, bu türlerin iklim krizi, plastik kirliliği, habitat tahribatı ve olumsuz balıkçılık faaliyetleri gibi insanlardan kaynaklanan baskılardan etkilendiği belirtilldi.
Yanlışlıkla yakalanan hassas türlerin yüzde 80'i parakete ve trol yöntemiyle avlanırken, türlerin yüzde 89'unu deniz kaplumbağaları, yüzde 8'ini yassı solungaçlıgiller, yüzde 2'sini memeli deniz hayvanları ve yüzde 1'ini de deniz kuşları oluşturdu.
Raporda, Türkiye'nin Akdeniz ve Karadeniz'deki ana üretici olduğu; İtalya, Yunanistan, İspanya, Cezayir ve Tunus ile bölgedeki toplam balıkçılık gelirinin yüzde 83'ünü sağladığı ifade edildi.
Raporun detaylarını değerlendiren GFCM Genel Sekreteri Miguel Bernal, ekosistemin üretme kapasitesinin balıkçılık sektörünün denizlerden aldığı miktarı yerine koyabilmek için yeterli olmadığını, bu durumun, kaynakların bolluğunun ve denizdeki mevcut varlıkların yavaşça azalması anlamına geldiğini söyledi.
Kalkan balığı popülasyonu
Bernal, açıklamasına şöyle devam etti:
"Şu an gördüğümüz, bu kaynakların denizdeki mevcut varlıklarının giderek azaldığı. Bunun yanı sıra zaman zaman avlanan balık boylarının kısaldığını görüyoruz; çünkü aşırı avlanma büyük boyutlu balıkların popülasyonlarının azalmasıyla sonuçlanıyor. Uzun vadede bu tablo balıkçılık sektörü için kötü.
"Elde edilen son verilere göre, şu an Akdeniz ve Karadeniz'de ideal sürdürülebilir avlanma oranının iki katı avcılık var. Örneğin, Karadeniz'de çok kıymet verdiğimiz kalkan balığı var. Bu balık, yıllarca olması gerekenden çok daha fazla avlandı. Bu türün denizdeki mevcut varlığında radikal bir düşüş gözlemlendi.
Küçülen boylar
"Şu anda bir yandan balıkçılar artık geçmişte yakaladıkları miktarlardaki kadar kalkan balığını yakalamakta zorluk çekiyor, diğer yandan kalkan balığı boyutlarının, olması gerekene kıyasla küçüldüğü görülüyor."
Aşırı avlanmaya karşı çözümün, etkili bir yönetim planı ve bunun uygulanması olduğunu kaydeden Bernal, etkili yönetim planlarının yanı sıra seçiciliği artıracak ve balıkçıların yalnızca istenen boyutlarda balık avlamasını sağlayacak teknik yönetim tedbirlerinin türlerin yeniden üremesine olanak sağlayacağını bildirdi.
Üretkenliğin bir limiti var
Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde gıda ürünü olarak balığa yüksek talep bulunduğuna dikkat çeken Bernal, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Balığı tabii ki içeriğindeki kaliteli proteinlerden dolayı tüketmemiz gerekiyor. Buradaki sorun, talep nedeniyle balıkçılık sektörünün olması gerekenden fazla balığı denizden avlaması. Bundan kaçınmamız gerekiyor. Bu talep, çözülmesi gereken bir durumu ortaya çıkarıyor. Bir yandan balık yemek sağlığımız için önemli, diğer yandan ise sularımızdaki üretkenliğin bir limiti var."