Karacılıktan denizci millete geçmeliyiz

Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi Başkanı Geza Dologh, Türkiye'nin uzun kıyı şeridine sahip bir ülke olduğunu belirterek, ''Karacı milletten denizci millete geçmek zorundayız'' dedi. dedi.

ÜÇ TARAFI DENİZ

Dologh,açıklamasında, 2003 yılında yapılan arama konferansında, ''Denizci millet, denizci ülke'' sloganının öne çıktığını ve bu amaç doğrultusunda faaliyetler yürüttüklerini söyledi. 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridine sahip Türkiye'nin bir yarımada olduğunu kaydeden Dologh, ''Üç tarafımız deniz. Er geç denizci millet olacağız ve denizcilerimizi yetiştireceğiz. Esas amacımız bu. Salt deniz ticaretini geliştirmek için faaliyetlerde bulunmuyoruz. Denizin sevdirilmesi, denizin kirletilmemesi, temiz tutulmasını da hedefliyoruz'' dedi.

Deniz eğitiminin erken yaşlarda verilmeye başlanması gerektiğini belirten Dologh, şöyle konuştu:

''Denizi genç nesle anlatmamız lazım. Karacı milletten denizci millete geçmemiz lazım. İlköğretim 4. ve 5. sınıflarda öğrencilere denizin ne olduğunu ve neden kirletmememiz gerektiğini anlatıyoruz. Bu çalışmaları inter aktif şekilde yürütüyoruz. Bunları deniz kenarlarında, tiyatro eserleri ve çizgi filmlerle anlatmaya çalışıyoruz. Soru cevapla yapıyoruz. Geçen yıl bu yolla 13 bin gence ulaştık. Çalışmalarımızı İzmir Büyükşehir Belediyesi ile beraber sürdürüyoruz.''

-''DENİZ TAŞIMACILIĞI UCUZ''-

Deniz taşımacılığının diğer alternatiflere göre daha az masraflı olduğuna dikkati çeken Dologh, şöyle devam etti:

''Deniz taşımacılığının maliyetini 1 diye kabul edersek, demiryolu 3, karayolu 7, havayolu ise 22'dir. Türkiye'de en fazla makarna üretimi Gaziantep'te yapılıyor. En çok tüketim İstanbul'da. Her gün Gaziantep'ten İstanbul'a karayoluyla mal taşınıyor. Oysa bu mal Gaziantep'ten İskenderun'a karayolu ile oradan da İstanbul'a deniz yoluyla taşınsa maliyeti çok daha düşük olur ve karayolu daha az yıpranır. Ortalama bir gemi, bin-bin 500 tırın kapasitesine sahip. Ayrıca kaza riski, lastik yıpranması, asfalt, akaryakıt masraflarını da düşünürseniz deniz yolu çok daha ucuz ve tasarrufludur.''

-KÖRFEZDE ULAŞIM-

Dologh, İzmir'de yolcu taşımacılığı konusunda denizin önemli bir alternatif oluşturduğunu, bunun sayı ve çeşitlilik bakımından mutlaka devreye sokulması gerektiğini ifade etti.

Modelin Büyükşehir Belediyesi tarafından tespit edilmesinin doğru olacağını anlatan Dologh, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İstanbul'da köprü alternatifi var. İzmir'de de yerel yönetimlerin belirleyeceği Körfez'e uygun gemiler ile yeni alternatifler yaratılır. İstanbul'daki gibi deniz otobüslerini kullanmamız lazım. Yazın Çeşme ve diğer yazlık bölgelerden dönüşlerde kent içi karayolu trafiğinde çok ciddi yoğunluklar yaşanıyor.

Bunlara denizi devreye sokarak çözüm yolları bulunabilir. Örneğin, Güzelbahçe'de ücretsiz çok büyük kapasiteli otoparklar yapılabilir. İşine gidecekler arabalarını buraya bıraktıktan sonra deniz otobüsleri ve gemilerle Konak ve Pasaport'a taşınabilir.''

Bu şekilde hem riskli olan ve hem de ''olumsuz bir tercih haline gelen'' karayolu trafiğinden kurtulabilineceğini anlatan Dologh, ''Hem de yolculuğu seyir ve konfor bakımından daha tercih edilebilir hale getirmiş oluruz. Üçkuyular-Bostanlı arasında feribot seferleri başladıktan kısa süre sonra yoğun ilgi gördü. Şu anda bu seferler yeterli gelmiyor, sayıları artırılmalı ve daha hızlı gemiler konulmalıdır. Daha da ilerde İnciraltı ile Bostanlı arasında köprü ya da tüpgeçit yapılabilir'' diye konuştu.

-YELKEN YARIŞLARI-

İzmir Körfezi gibi korunaklı körfezlerin yelken yarışları için ideal olduğunu, bundan daha çok yararlanılması gerektiğini ifade eden Dologh, körfezde yarışlar düzenlediklerini ve birinci olan kulüplere teşvik amacıyla optimist yelken ödülü verdiklerini anlattı.

Dologh, ayrıca, yelken kulüplerine yardım yaptıklarını, daha çok gencin yelkene yöneleceğini belirterek, ''Yelkencilik sporu geleceğin iş adamlığına geçilmesi bakımından da önemli. Çünkü yelkeni kullanırken tek başınasınız. Dalgayı nasıl yönetip, rüzgarı nereden alacağınıza dair kararı siz vereceksiniz. Bu spora en az 12 yaşında başlamalı. Spor kulüpleri ve özel yelken kulüplerinin sayısı giderek artıyor. Yarışlar seyir zevki ve körfezde oluşturduğu manzara bakımından da ayrı bir güzellik oluşturuyor''dedi. (aa)

 

Editör: TE Bilişim