TÜRK DENİZCİLİĞİNİN DUAYENİ KAPTAN FERİT BİREN VE RO-RO GEMİLERİ Kaptan Ferit Biren Babasının Askeri Doktor olarak görevli bulunduğu Diyarbakır’da 1930 yılında doğdu Babasının adı Adnan. Anne adı Fatma Nezehat’tır. İlk ve Orta Okulu bitirdikten sonra

TÜRK DENİZCİLİĞİNİN DUAYENİ KAPTAN FERİT BİREN VE RO-RO GEMİLERİ

Kaptan Ferit Biren Babasının Askeri Doktor olarak görevli bulunduğu Diyarbakır’da 1930 yılında doğdu Babasının adı Adnan. Anne adı Fatma Nezehat’tır. İlk ve Orta Okulu bitirdikten sonra Babası Dr Adnan Biren’in Deniz Kuvvetlerinde görevli olması çocukluğunun babasının görev yaptığı Hamidiye Kruvazörü ve Yavuz Zırhlısı’nda geçmesi ve Halasının oğlu Cezmi Biren’nin de Deniz Harp Okulunda okuması Deniz Lisesi’ne gitmek istemiş fakat O zaman II. Dünya Savaşı yılları Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu Mersin’de olması nedeniyle Babasının bu isteğine karşı çıkması sonucunda Kabataş Lisesi’ne gitmek mecburiyetinde kalmış ve fen bölümü, Fransızca kısmından 1947 yılında mezun olmuştur.

Lise yıllarında çok çalışkan bir talebe olan Kaptan Ferit Biren liseyi bitirince herkesin gönlünde olan İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) girer, gönlündeki deniz ve gemi aşkı hiç bitmemiştir. Gemi İnşaiye’ye yönelmeyi düşünür onun için Makine Fakültesine kaydını yaptırır. Burada üçüncü sınıfta gemi inşaiye’ye bölümüne ayrılabiliyorlardı.

HAMİT NACİ

Hamidiye Okul kurvaziyerinde Başhekim olan babasının arkadaşı olan Hayri Baran’ın telkini ile İstanbul Teknik Üniversitenden ayrılır, Yüksek Denizcilik Okuluna girer. 1951 yılında Yüksek Denizcilik Okulu Güverte Bölümünden Pekiyi derece ve okul birincisi olarak bitirir. Ödül olarak üç altın saat alır. Birincisini Bakanlık, ikincisini Kaptan Nezihi Arda, üçüncüsünü de Armatör Haşim Mardin’den alır.

GALATA

Okul yıllarında M/V Ordu S/S İstanbul S/S Kocaeli S/S Anafarta ve S/S Bakır gemilerinde staj yapar. Okulu birincilikle bitirmesi nedeniyle o zamanki adı ile Devlet Denizyolları ve Limanları Genel Müdürlüğü Denizyolları İşletmesine girebilmesine rağmen zamanın popüler Armatörü Haşim Mardin’in davetini kabul ederek önce S/S Mardin bilahare S/T Raman’da görev alır.

S/T MARDİN

S/T RAMAN

Bir müddet hocası Hayri Baran’a ait M/T Barbaros ‘ta çalışır.1954-1955 yıllarında Denizcilik Bankası T.A.O Şilepçilik ve Tankercilk İşletmesine ( Bu işletme 1954 yılında önece Denizyolları işletmesinin bünyesinden ayrılır ayrı bir İşletme olur.

S/S YOZGAT

İşleme Müdürü Kaptan Asım Alnıak’tır yine bu işletme 1955 yılında Denizcilik Bankası T.A.O’dan ayrılarak D.B Deniz Nakliyatı A.Ş adını alır ilk Genel Müdürü Kaptan Asım Alnıak’tır.) ait M/V Kastamonu. S/S Yozgat gemilerinde 2.zabit S/T Kocaeli tankerinde 1.zabit olarak görev yapmıştır.

S/T KOCAELİ

M/V KASTAMONU

1956 yılında yedek subaylıktan arkadaşı Malik Yolaç’ın davetini kabul ederek önce S/S Yolaç Merve daha sonra S/S Yolaç gemilerinde Kaptanlık yapmıştır.1960 yılı şubat ayında “Yolaç” Kaptanlığından İşletmenin Anvars acentesi “ Continantal Lines “ ile birlikte yaptıracakları gemi için “ resident superintend” olarak Anverste görev yaptı.

S/S YOLAÇ

1968-1972 yılları arasında İpraş’ta tanker kiralama danışmanlığı 1972-1973 yıllarında Yüksek Denizcilik Okulu Okul Gemisi Süvariliği, 1982-1983 yıllarında Yüksek Denizcilik Okulunda Gemilerde Yük İşleri dersi hocalığı görevinde bulundu. Okul yıllarından başlamak üzere sivil toplum kuruluşlarında görev yaptı. Yüksek Denizcilik Okulu Öğrenci Derneği, İstanbul Yüksek Okullar Birliği ve Türkiye Milli Talebe Federasyonunda delegelik, Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkanlık görevlerinde çalıştı.

YOLAÇ MERVE

Uzak Yol Gemi Kaptanları Derneği Başkanlığı görevinde bulundu Bilgi ve deneyimini paylaşmak amacıyla 1952 yılından buyana Denizcilikle ilgili her konularda yazılar yazdı birçok yurtiçi ve yurtdışı toplantılarda. Tebliğ sunmuş ve konferanslar vermiştir. Dünya Denizcilik çevrelerinin temel kitaplarından “ CharteringAnd Shipping Terms “ adlı J.Bes’in 550 sayfalık eserini dilimize “ Kiralama ve Deniz Nakliyat Terimleri “ adı ile çevirmiştir.

YOLAÇ MERVE

Kaptan Ferit Biren’in bu güne kadar yazdığı tüm yazılarını “ Denize Ekilenler “ adını verdiği kitabında toplamıştır. Yazdığı kitap incelendiğinde denizciliği çok iyi bildiğini denizcilikle ilgili yayınları çok iyi takip ettiğini ve bunun neticesinde de uzak görüşlü bir insan olduğu görülecektir. Bu kitapta yayınlanan yazılarından birkaçı şöyledir. 25 Mayıs 1952 yılında zamanın yüksek Tirajlı gazetelerinden Yeni İstanbul’da yazdığı yazının başlığı “ Deniz Ticaret Filosunda Armatörlerin Yeri “ adlı yazısında o günlerde faaliyet gösteren armatörlerden bahsederken denizciliğin gelişmesi için armatörlerin bir başka deyişle özel sektörün önemini vurgulamıştır.

KASATAMONU

24 Aralık 1964 tarihinde Yeni Gazetede yazdığı yazıda; Deniz Ticaret Filomuzun gelişmemesinin sebeplerini birer birer anlatırken yazısını şu sözlerle bitirir “ Onuncu sebep, deniz ticaretinin başlı başına ve apayrı bir konu olması sebebi ile onun pek spesifik işleri ile uğraşacak ayrı bir deniz ticaret odasının kurulmayışıdır “ Yine Yeni Gazete’de 19 Ocak 1965 tarihinde yazdığı yazıda da “ İnsanlar çok eski çağlardan beri su üzerinde taşıma işlerine girmişlerdir. Deniz nakliyatı bu günde ticaret hayatında büyük yer işgal etmektedir.

ORDU 1937-1970

Zamanımızda gemilerin büyümesi fiyatlarının artmış olması, işletme usullerinde meydana gelen büyük ölçüde değişiklikler, gemicilik işletmelerini Anonim Şirketler haline gelmeye zorlamaktadır.”Yazısını şu sözlerle bitirir. Gemi İşleten Anonim Şirketler devlete vergi ve döviz olarak büyük imkânlar getirecektir. 19 Ocak 1965 tarihinde Yeni Gazetede yazının başlığı şöyle; Türkiye “ Güneş” ve “ Denizi “ ni satabilir.

Yazı özetle şöyledir: "Türkiye turistler için çok cazip bir ülkedir. Bilhassa deniz ve güneşi ile senenin büyük kısmında turist uğrağı olabilecek durumdadır. Fakat bunun içinde en kısa zamanda teşkilatlanmak lazımdır. Bu hususta deniz vasıtalarından ( Yelken, su kayağı , motor ) istifade etmekte şarttır" demektedir.

01 Haziran 1965 tarihli Yeni Gazetede yazdığı yazının başlığı "Deniz Ticaret Odası Kurulmalıdır. “ Kurulacak Deniz Ticaret Odalarının sahaları Liman ve Deniz İşleri Bölge Müdürlükleri sahalar olmalıdır. Neden ayrı bir Deniz Ticaret Odası Kurulmalıdır. Derken bunu madde madde yazmıştır.

14 ve 15 Aralık 1966 tarihli Yeni Gazetede yazdığı yazıda D.B Deniz Nakliyat Özel Sektöre devredilebilir mi ? başlıklı bir yazı yazarak D.B Deniz Nakliyat şirketi ile ilgili görüşlerini belirtmiştir. 05 Ocak 1967 tarihli Yeni Gazetede Gemi İnşa Sanayimiz öncelikle ele alınmalıdır. Başlıklı yazıda Türkiye için çok önemli ve Türkiye için bir çok sorunlarını kolaylıkla halledecek bir montaj sanayi olduğunu belirterek gemi inşa sanayinin önemini madde madde açıklamıştır. 22 Ocak 1967 tarihli Yeni Gazetede Çeşitli Ülkelerde Serbest bölgenin tarifi başlıklı yazıda; Türkiye’de kurulacak Serbest Liman veya Serbest bölgenin ülke ekonomisine katkısını diğer ülkelerde ki Serbest Bölgelerden örnekler vererek açıklamıştır.

25 Mayıs 1967 tarihli Yeni Gazetede Salıpazarı Rıhtımı fuzuli olarak inşa edilmiştir başlıklı yazısında; Salıpazarı rıhtımının kara ve demiryolu ile bağlantısının bulunmadığını, lodoslu havalarda gemilerin barınmasındaki zorlukları anlatmış Salıpazarı rıhtımının ancak yolcu ve turist gemilerinin yanaşması için kullanılabileceğini işaret etmiştir. (Salıpazarı Limanı 30 Nisan 1986 yılında Yük Gemilerine, 19 Eylül 1989 tarihinde Tırlara kapatılarak kurvaziyer gemilerin yanaştığı bir Liman olarak faaliyetine devam etmektedir.)

25 Mayıs 1967 tarihli Yeni Gazetede İstanbul’un Yük Liman’ı “ Büyükçekmece de kurulmasının Boğaz trafiği, İstanbul Limanını Şehirhatları yolcu gemisi trafiği ve yolcu gemisi trafiğinden uzak olması İstanbul Limanını rahatlatacak boğaz trafiğini de daha emniyetli hale getireceğini belirtmiştir. ( 1992 yılında Ambarlıda kurulan Altaş Ambarlı Liman tesisleri bu gün ülkemizin en büyük limanlarından birisidir)

16 Temmuz 1967 tarihli Yeni Gazetede Sanayide İlerlemek için Gemi İnşa Sanayi şarttır başlıklı yazısında ise Sanayileşmemiş ve geri kalmış ülkelerde gemi inşa sanayinin olmadığını Gemi İnşa sanayinin olmadığı ülkelerin sanayileşmediğini Bu ilişkinin asla bir rastlantı olmadığını Japon sanayinin gelişmesinde gemi inşa Sanayinin payının büyüklüğünden örnekler vererek anlatmıştır.

08 Ağustos 1967 tarihli Yeni Gazetede "Ulaştırma Sistemimizin Konteyner çağına göre ayarlamalıyız" başlıklı yazısında ise Konteyner taşımacılığının tarihsel gelişimini anlatarak Konteyner taşımacılığının önemini belirtmiştir.

MARDİN

01 Mart 1970 tarihli Yeni Gazetede "Gemi İnşaatında Türkiye için kaçırılmayacak Fırsat" başlıklı yazısında; Tersanelerimizde yapılan gemilerin mükemmeliyeti, denizcilerimiz tarafından takdir edilmektedir. Büyün dünya tersaneleri ile olan temaslar dolayısı ile kıyaslama imkânlarına sahip olan Mac Gregor mühendisleri Gölcük ve Camialtı tersanesinde inşa edilen 12,500 DWT’luk gemilerin işçiliğindeki itina ve ustalık karşısında hayranlıklarını ifade etmekten geri kalmadıklarını belirterek Mühendis ve işçilerimize güvenmemiz gerektiğini belirterek gemi inşa sanayinin önemini belirtmiştir. Kaptan Ferit Biren aynı zamanda bir ticaret adamıdır.

YUSUF ZİYA ÖNİŞ

08 Ağustos 1967 tarihli Yeni Gazetede "Ulaştırma Sistemimizin Konteyner çağına göre ayarlamalıyız" başlıklı yazısında da belirttiği üzere konteyner taşımacılığı için Ro-Ro gemileri inşa ettirmek için girişimlerde bulunuyor Norveç Devletinden % 10 peşin % 90 üç yıl ödemesiz aylık taksitlerle 15 yılda geri ödenecek Norveç kronu üzerinden % 5,9 faizli aldığı 22 milyon Amerikan doları karşılığı kredi ile iki adet Ro-Ro gemisini Norveç’te inşa ettirir inşa edilen bu gemilerden “ Dr Adnan Biren “ 1979 yılı Temmuz ayında ikincisi “ Transdeniz “ adlı Ro-Ro gemisi 1979 Aralık ayında şirkete teslim edilir.

Ocak1988 tarihli Deniz Ticareti Dergisinde olayı şöyle anlatır “ Ro-Ro gemilerinin rantabıl çalışmaları için limanlarda yükleme boşaltma işlerinin çok süratle bitirmeleri gerekli idi. Örneğin gemilerin treyler, konteyner, paletli yük, rollinğ kargo ibaret tam yükünü 24 saatten az bir zamanda boşaltıp dönüş yükünü aynı zaman içinde yapması gerekli idi bu ise “ rol trailer “ “ terminal tractor “ “forklif “ gibi ekipmana ihtiyaç gösteriyordu gemileri sipariş ederken bunlardan bir miktar geminin teçhizatı olarak siparişe koymuştuk.

Fakat tam tachizat gereksinmesi için bunlar yeterli değildi çünkü Mersin limanının bu techizatı edinmesi gecikiyordu. Bunların da bizim temin etmemiz gerekiyordu Norveç tarafı görüşümüzü ve hazırladığımız raporu haklı ve doğru buldular bize ek kredi vermeyi doğru buldular fakat Türkiye de Devlet Planlama Teşkilatı ve Sanayi Bakanlığı’na bu ekipmanın Türkiye de yapıldığı gerekçesi ile ithalatına ve krediyi kullanmaya izin alamadık. Gerekli ekipmanı geminin kazandığı navlunlarla ilk fırsatta almayı düşündük. Öyle yapınca iki taraftarda sıkıştık . 1981 yılı bahar aylarında Norveç’te yapılacak genel seçimleri bizim için başka bir şansızlık olmuştu bize gemileri veren iktidardaki Sosyalist Parti ve ilgili bakanları bazı gazetelerde şiddetli tenkit ediliyor “ Türk şirketine iki gemiyi parasız pulsuz hatta banka garantisiz verdiniz bu güne kadar bu şirket hiçbir ödeme yapmadı üstelik birde askeri ihtilal oldu Norveç vergi mükelleflerinin verdiği paraları Türkiye’ye kaptırdınız diyordu. Ekim ayında Norveç’ten bir heyet geldi içlerinde Ambasador Bue Brun’da vardı Maliye Bakanlığı’ndan da Aydemir Koç ve Yılmaz Dağcı’nın da bulunduğu konuşmalarda Norveç’in Türkiye’ye verdiği 300,000 NKR’luk borcu hibe edeceği ayrıca yeni kredi vereceğini ancak bazı sorunları bulunduğunu bunlardan birinin de bu iki gemi olduğu gemilerin ödenmemiş üç taksiti ile muaccceliyet kesbetmiş %10’ların ödenmesi gerektiği ödenmemiş kısmı içinde devlet garantisi istediği bildirildi.”

Sonucunda devlet garanti vermedi gemiler askeri açıdan stratejik bir öneme sahip olmaları nedeniylede Norveç Hükümeti’ne iadesi de Askerler tarafından istenmiyordu tek çözüm yolu gemilerin Denizcilik Bankası T.A.O devri gözüküyordu öylede oldu. İbrahim Baybora ve Yusuf Ziya Öniş adı verilen bu iki gemi bir müddet Denizyolları İşletmesince çalıştırıldı bilahare D.B Deniz Naklıyatı T.A.Ş devredildi.

Denizcilik Bankası T.A.O ve ondan sonra devam eden Denizcilik Bankası A.Ş faaliyetler tarafsız bir gözle incelenirse bu duruma düşmüş armatörlere acaba neler yapılmıştır. Norveç hükümetine devlet garantisi verip gemilere ipotek koyarak tekrar armatöre vermenin ülke çıkarlarına nesi terstir ki anlamış değilim. Ben bu olayların olduğu tarihte Denizcilik Bankası T.A.O Sigorta Müdürlüğünde görev yapıyordum gemilerin tekne ve P&I sigortaları nedeniyle konu hakkında bilgimiz vardı. Gemiler Denizyolları İşletmesine verilmesi tam bir komedi idi. Gemileri doğru dürüst çalıştırılamadı. Bunun nedeni orada bulunan insanları yeteneksizliği değildi.

Denizyolları yurtiçi ve yurtdışına yolcu taşıma amacıyla organize edilmiş acenteler ona göre seçilmişti. Bu gemiler Türkiye için yeni bir taşıma şekli olan konteyner taşımacılığı yapmak için dizayn edilmişti, Denizyollarının bu taşımacılıkla ilgili olarak hiç bilgi ve tecrübesi yoktu.Sonunda D B Deniz Nakliyatı T.A.Ş devredildi. D B Deniz Nakliyatı T.A.Ş devredilmeyip armatörüne işletmek amacıyla geri verilmiş olsaydı belki bu gün Türkiye Ro-Ro gemi işletmeciliğinde Akdeniz’i tıpkı 1950 1970 yılları arasında Denizyollarının yolcu taşıma da yaptığı gibi Türk gölü haline getirebilirdi.

1960 yıllardan başlayarak Türkiye dünyanın en çok Tır filosuna sahip ülkesiydi tır taşımacılığını Ro-Ro gemileri deniz yolu ile entegre edebilseydi tarihte var olan ipek yolunu canlandıra bilirmiydik ?

Yabancı bir ülke yabancı bir ülkenin vatandaşının yaptığı projeyi beğenip kredi veriyor, gemileri inşa ediyor teslim ediyor. Biz ise kendi vatandaşımıza güvenmeyip ekstra teminatlar isteniyor ekstra teminatlar alınamayınca da gemilere el konuluyor sonuç rahmetli Kayahan’ın bir şarkısında söylediği gibi “ Demek yine bana hüsran yine bana hasret var “

Bu olayların yaşandığı yıllarda ülke Kenan Evren’in Başkanlığında Kara, Hava, Deniz ve Jandarma komutanlarından olan Milli Güvenlik Konseyin tarafından da yönetiliyordu Bu konseyin birde Genel Sekreterliği vardı. Genel Sekreter Yardımcısı Koramiral Işık Biren Koramiral Işık Biren bir başka görevi de MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ KOORDİNATÖRÜ KOMİSYONLAR BAŞKANI Başkanlık ettiği Komisyonlar Turizm Teşvik Kanunu Komisyon Başkanı Ulaştırma, Transit Taşımacılık Proje Başkanı Ekonomik Konular Yönetimi Özel Sektörle İlişkiler Basın-Halkla ilişkiler. Bu olayların olduğu sırada hiçbir müdahalede bulunmaz hoş Kaptan Ferit Biren’de kardeşinden bir yardım bir ayrımcılık istemez.

Türkiye Cumhuriyeti’nin iki tane ganimet gemisi olmuştur birincisi 29 Ekim1914'te Karadeniz'de Sivastopal baskını sırasında Alman savaş gemileri tarafından el konulan S/S Cumhuriyet (1893'te, Rusya tarafından İngiltere, Dumbarton'da Denny Bros. Tezgâhlarında inşa ettirildi. 4.179 gros tonluktu. Uzunluğu: 113 metre, genişliği: 13,7 metre, su kesimi: 7,7 metre idi. Makinesi 3.580 beygir gücündeydi. Burnu bastonluydu. 14 mil hız yapıyordu. Önceleri Koroleva Olga adıyla çalıştırıldı.

29 Ekim1914'te Karadeniz'de Alman savaş gemileri tarafından el konularak İstinye'ye bağlandı. Urla adı verildi. Bir ara Alman bayrağı çekilip adı Olga diye değiştirilerek Türk-Alman denizcilerine İstinye'de sabit kışla olarak tahsis edildi. Sonraki yıllarda Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi'nin yolcu gemisi olarak değişik hatlarda çalıştınldı. 15 Ocak 1952 günü kadro dışı bırakıldı. 1954 yılı 13 Mart'ında İtalya'ya satıldı. La Spezia'da sökülmesine başlandı. )

İkincisi ise 7 Ekim 1922 günü, Karadeniz'de Milli Mücadele'nin emrindeki küçük Gazal römorkörü tarafından ele geçirilen S/S Samsun ( 1882'de, İngiltere, Newcastle'de, C.S. SWan & Hunter tezgâhlarında yük gemisi olarak yapıldı. 1.465 gros, 857 net tonluktu. Uzunluğu: 78 metre, genişliği: 10,6 metre, su kesimi: 5,4 metre idi. Wallsend yapımı 750beygir gücünde, compound buhar makinesi vardı. Önce bir İngiliz armatörü tarafından Klyde, sonra bir Yunan armatör tarafından Vrisida, daha sonra da Vissis ve Urania adıyla çalıştırıldı.. Samsun adı verilerek Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi'ne devredildi. 1927de Kırzade Şevki Bey'e satıldı. Galata adını aldı.

GALATA

1938'de Sosyete Şilepçilik T.A.Ş.'ye devredildi. 1 Ocak 1939 günü, Ereğli, Bender yakınlarında parçalanarak battı) Ganimet olarak gelen bu iki gemiden sonra Norveç Kronu karşılığında alınan bu gemiler Norveç Kronunun Amerikan doları karşısında % 50 değer kaybetmesi ile maliyetinin % 50 azalması nedeniyle de devletin ganimet sayılacak iki gemisi daha olmuştur.