Haliç, (Altın Boynuz olarak da bilinir) İstanbul'un Avrupa yakasını kaplayan Çatalca Yarımadası'nın güneydoğu ucunda, Boğaziçi girişinde, İstanbul (Tarihi yarımada) ve Beyoğlu platolarını birbirinden ayıran deniz girintisi. Denizin kendisine ulaşan akarsu

Haliç, (Altın Boynuz olarak da bilinir) İstanbul'un Avrupa yakasını kaplayan Çatalca Yarımadası'nın güneydoğu ucunda, Boğaziçi girişinde, İstanbul (Tarihi yarımada) ve Beyoğlu platolarını birbirinden ayıran deniz girintisi. Denizin kendisine ulaşan akarsu yatağının bir bölümünü istila etmesiyle meydana gelen yapının jeomorfolojik adı olan Arapça haliç sözcüğü, İstanbul halicinin kent açısından taşıdığı önemden dolayı Osmanlılar döneminden bu yana bir özel isim haline gelmiş, birçok semti kapsayan bir kent bölgesi adı olmuştur.

Haliç'in iki yakasındaki halk, karşıdan karşıya geçmek için, Boğaziçi halkı gibi kayıklara biniyordu. Mal ve eşyaların geçirilmesi için de büyük pazar kayıklarından yararlanılıyordu. Haliç'te, Boğaziçi'nde olduğu gibi bütün kayıklar bir iskeleye bağlıydı; bunlar yalnız bu iskeleye gelen yolcu ve yükleri taşımak zorundaydılar. Ayrıca, kayıkçıların kefil göstermeleri istenirdi. Bir iskelenin kayıkçıları birbirlerine kefil olduktan başka, iskelenin yöneticisi olan iskele kethüdası da bütün kayıkçılara kefil" olurdu. Kefil gösteremeyenlerin kayıkçılık yapmasına kesinlikle göz yumulmazdı. Ayrıca, bütün iskele kethüdalarının bağlı bulundukları bir peremeciler kethüdası vardı.

Haliç’te buharlı vapurla yolcu taşımacılığı yapılması için ilk girişimler gündeme 10 Eylül 1856 yılında başlar. Hasköy İskelesinden başlamak ve Haliç’te yolcu taşımak üzere 20 yıl süre ile bir imtiyaz verilir,  Tophane Müşiri Rodoslu Fethi Ahmet Paşa, buharlı vapurlarla yolcu taşınmasına başlandığı yıllarda, özellikle 1851'de kurulan Şirket-i Hayriye'yi örnek olarak, Haliç'te vapur işletmeciliğinin temelini attı. Bu hattın iki kıyısı arasında üç yolcu vapuru ile yolcu ve eşya taşımacılığına başladı (1860). Vapurların geliri, Abdülmecit'in kızları olan Sultanlara cep harçlığı olarak veriliyordu.

Rodoslu Fethi Ahmet Paşa'nın ölümüyle, Haliç Dersaadet vapur Şirketi, Abdülmecit'in kızlarından Cemile Sultan'ın kocası Damat Mahmut Celalettin Paşa'ya verildi. Ama şirket düzenli bir yönetimden yoksundu. 1860 - 1910 yılları arasında hizmet veren Haliç Dersaadet Vapur Şirketine ait belgeler pek kısıtlıdır.

 1908 yılında Meşrutiyet'in ilanıyla Cevdet Paşa'nın yönetimine verilen işletme, yine verimli olamamıştı. Bu hattın ciddi bir işletme olarak çalıştırılmaya başlanması, 1913 yılında bir İtalyan şirketine verilmesi ve şirketin adının "Haliç Şirketi" olmasıyla başlamıştır.

Yeni kurulan bu şirket; Haliç'te çalışabilecek, köprülerin altından geçmeye elverişli, direkleri olmayan, bacası uzayıp kısalabilen gemileri satın almakla işe başladı. İlk olarak 17 vapur alınmış, Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine bu gemilerden 6 tanesi 1-2-3-4-5-13 ve 14 numaralı gemiler askeri yönetim emrine verildi. Savaşın çetin günlerinde asker ve savaş malzemesi taşımakta kullanılan bu küçük gemiler, büyük işler başardılar. Şirket’in getirdiği gemilerin adı yoktu. Baş' omuzluklarındaki rakamlarla birbirinden ayrılıyordu. Haliç şirketinin müdüriyet binası Ayvansaray'da idi.

 Haliç Şirketi, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra elindeki 10 gemi ile hizmet vermeye devam ederken, Belediye ile anlaşmazlığa düştü ve 23 Kasım 1935 tarihinde İstanbul Belediyesi, şirketin gemilerine, taşınır ve taşınmaz mallarına el koydu.

Haliç'te hizmet vermeye Belediye bünyesinde kurulan geçici bir yönetim devam etti. İşletme, Belediye için yük olmaya başladı. Sonunda yönetim, 16 Temmuz 1941 günü Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü'ne devredildi ve Şehir Hatları işletmesi bünyesine alındı.

 1945 yılında, Devlet Denizyolları ve Limanları işletmesi Umum Müdürlüğü/ne devredilen Şehir Hatları işletmesi Müdürlüğü, 1 Mart 1952 günü kurulan Denizcilik Bankası T.A.O. bünyesine alındı. Haliç vapurları Haliç Kıyısında bulunan iskelelere devamlı sefer yaparken gemiler yaşları nedeniyle birer birer filodan ayrılıyorlardı.

 

Filodan ayrılan vapurların yerine Camialtı Tersanesinde 1961 yılında Camialtı I ve Camialtı II adlı gemiler inşa edildi. bu gemilerinde hızla eksilen filonun yolcu taşımasına yetmemesi nedeniyle 1970’li yıların sonlarında Şirket-i Hayriye’den kalma 73 Rumelikavağı, 75 Kocataş ve 76 Sarıyer adlı vapurlar baca tadili yapılarak bu hatta 1984 yılına kadar çalışmaya başladılar. 1982 yılında Haliç Şirketinin satın aldığı bütün gemiler ekonomik ömrünü tamamladıkları için kadro harici bırakıldılar. Bunların yerine yolcu sayısının da düşüşü göz önüne alınarak Motorbot’larla bu hatta taşıma yapılmaya başlandı önce 56 ve 59 No’lu işçi motorları yolcu taşımaya elverişli hale getirilerek bu hatta bu hatta seferlere başladı Bunları Cibali adlı İşçi motoru takip etti sonra sırası ile Sütlüce, Halıcıoğlu, Defterdar, Kâğıthane, Arnavutköy, Asmalı, Aynalıkavak, Ayvansaray, Büyükçekmece, Göksu II, Kumla, Küçükçekmece, Küçüksu ve Selimpaşa Motorbotları ile seferlere devam ettirildi.

Zamanımızda ise yeni inşa edilen Kasımpaşa, Hasköy ve Sütlüce Motorbotları çalışmaktadır, Haliç Vapurları önceleri Haliç Körfezi'ndeki 15 iskele arasında çalışmakta idi.

Bu iskeleler şunlardı: Balıkpazarı, Yemiş, Kasımpaşa, Cibali, Ayakapı, Fener, Balat, Hasköy, Ayvansaray, Halıcıoğlu, Deftardar, Sütlüce, Eyüp, Silahtarağa, Kâğıthane, Haliç Vapurlarının başlangıç iskeleleri Önceleri Eski Galata Köprüsünün Halice bakan kısmının Karaköy tarafındaydı.. 1982 yılında Eminönü kıyısına nakledildi, Yeni Galata Köprüsü’nün inşası sırasında STFA tarafından yaptırılan ve bugün halen kullanılan iskeleden kalkmaktadır.

Haliç Hattının başlangıç iskelesi 15 Şubat 1896 tarihinden itibaren Üsküdar İskelesi olmuştur, 1910’lu yılların başlarında Haliç Vapurları Köprüden hareket ettikten sonra ilk uğradığı iskele Balıkpazarı İskelesidir. İskele Azapkapı’daki Sokullu Mehmet Paşa camiinin yanında idi. Kasımpaşa İskelesi Kasımpaşa Haliç’in en eski yerleşim birimlerinden biridir. Buranın önemi Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyetinin en başta gelen denizcilik merkezi oluşudur. İmparatorluk döneminde Abdülaziz (1861-1876) döneminde yaptırılan Bahriye Nazırlığı(şimdiki Kuzey Deniz Saha komutanlığı) 1783 yılında Cezayirli Gazi Hasanpaşa tarafından yaptırılan Kalyoncu Kışlası ile Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edilen İstanbul tersanesi (Taşkızak, Camialtı ve Haliç tersaneleri) burada bulunmaktadır. Eski ahşap iskele yerine 2004 yılında beton iskele inşa edildi. Hasköy İskelesi 1857 yılında Haliç’te vapur çalıştırmak için ilk girişimde bulunan girişimciler tarafından gemilerin başlangıç iskelesiydi. Haliç’in dolması ve yolcu azlığı nedeniyle 1994 yılında seferlere kapatıldı. 2006 yılında eski yerinin uzağında bir yerde asılına uygun olarak yeniden inşa edildi ve hizmete açıldı. Burada faaliyet gösteren Elektrik Santrali’nde çalışan işçilerin kullanımı için 1920 yılında açıldı, daha sonra yolcu azlığı nedeniyle kapatıldı.

 

 

Kâğıthane İskelesi Ahşap Kazıklar üstünde yine kazıklar üstünde uzayan bir köprüden geçirilerek girilen bu iskeleye suların sığ olması siğ sularda çalışan vapurların servis dışı kalması nedeniyle 1960’lı yılların başında yolcu azlığı nedeniyle kapatıldı. Yemiş İskelesi, Önceleri Hal’e yakın olması nedeniyle Hal iskelesi olarakta anılırdı. 1950 yıllardan sonra Yemiş İskelesi adını aldı.1960 yılların başlarında kapatıldı. Cibali İskelesi, yolcularını burada buluna Tekel Sigara fabrikasının işçileri oluşturuyordu. 1982 yılına yolcu azlığı nedeniyle kapatıldı, Ayakapı İskelesi 1920’li yıllara kadar faaliyet gösterdi, sonra yolcu azlığı nedeniyle kapatıldı. Fener İskelesi Bu hattın en önemli ve yolcusu her dönemde çok olan iskelelerinden biridir. Balat İskelesi Fener İskelesi gibi Bu hattın en önemli ve yolcusu her dönemde çok olan iskelelerinden biridir. Ayvansaray İskelesi Ahşap kazık üstüne inşa edilmiştir,1967 yılında yolcu azlığı nedeniyle kapatıldı. 1980 yılının Şubat ayında tekrar vapur seferlerine açıldı.  1982 yılında tekrar kapatıldı.1986 yılında tekrar açıldı.1994 yılında tekrar kapatıldı.02 Kasım 1998 günü tekrar hizmete açıldı. Defterdar İskelesi 1940’lı ve 0’li yıllarda Defterdar fabrikasında çalışan işçiler için açılmış olan bu iskele 1960’lı yılların başında bu fabrikasının kapatılması ile yolcu azlığı nedeniyle kapatılmıştır, Eyüp İskelesi Haliç hattının bir zamanlar günde üç dört kez vapur uğrayan en içeride ki Kâğıthane iskelesini saymaz isek en son iskelesidir. Ahşap kazıklar içerisindeki iskele 1989 yılında Haliç Yeşil Alan Düzenleme Projesi kapsamında yenilendi.1991 yılında Haliç’in dolması nedeniyle kapatıldı. Dip derinliği için tarama yapılmasına müteakip 2 Kasım 1998 yılında tekrar açıldı.

Haliç Kıyısında birçok yerleşim birimi olmasına rağmen bu bölgenin en önemli yerleşim birimi Eyüp’tür Eyüp’ün önemi Eyüp Sultan Cami’inden kaynaklanmaktadır. Kara surları ile Haliç surlarının birleştiği yerin dışında yer alan Eyüp Camii ve Türbesi İslam dünyasının kutsal yerlerinden kabul edilir. Eyüp-el Ensari Hz. Muhammed'in bayraktarlığını yapmış bir şahıstı, 7 yy. Arap kuşatması esnasında burada ölmüş, İstanbul'un Türk kuşatması sırasında mezarı keşfedilmiş, sonradan türbe ve şehrin ilk camii buraya yapılmıştı. İlk camii zelzeleden ötürü yıkılınca 1800 de bu günkü inşa edilmişti. İslam'ın kutsal Cuma günleri inançlı kalabalıklar türbeyi ziyaret ederler. Yaşlı ağaçlar, uçuşan güvercinler, namaz kılanlar, dua ve ziyaret edenler, türbe ve camii civarını mistik, renkli bir atmosfere büründürür. Avludaki türbenin duvarları değişik çağların çinileriyle kaplıdır. Tarihi kaynaklar bu semtin Bizans devrinde de kutsal bir mahal olduğunu; aziz bir kimsenin yatırının ziyaret edilerek yağmur duaları yapıldığını kaydeder. Camii etrafı ve civar yamaçlar mezarlıklarla çevrili olup, meşhur Pier Loti kahvesi de buradadır. Eyüp Sultan Caminin Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir yerdi Cülus Yolu, Fatih Sultan Mehmet'ten Vahdettin'e kadar Osmanlı Padişahlarının tahta çıktıklarında kılıç kuşanıp ata bindikleri, cülus törenlerinin yapıldığı, padişahın hükümranlığını sembolize eden tarihi bir yoldur. Geleneğe göre Sultan kayık ile Eyüp'e gelir, vezirler ve devlet adamları yolun başında kendisini selamlar, o ise binek taşının oradan atına binerek Eyüp Sultan Hazretleri ziyaret ederdi. Sultan'ın bir işareti üzerine Şeyhülislam gelip beline dört halifeye ait kılıçlardan birini kuşatır ve Allah'ın yardımıyla din ve devlet düşmanları üzerine muzaffer olması için dua ederdi.

Törenden sonra Sultan yeniden ata biner yolda toplanan ahaliye Cülus bahşişi dağıtarak Topkapı Sarayına geri dönerdi. Bir döneme damgasını vurmuş Osmanlı Padişahlarının iktidara ilk adımı attıkları Çülus Yolu'nda sultanların ata bindikleri tarihi "Binek Taşı" halen ziyaretçilerini beklemektedir.

Haliç Vapurları ne zaman aklıma gelse hep rahmetli annemi hatırlarım. Rahmetli annem inançlı bir insandı. Ne zaman sıkıntıya düşse olumsuz bir şeyler olsa huzuru Eyüp Sultan’da aradı. Orayı ziyaret edip iki rekât namaz kıldığı zaman sorunlarından ayrılmış, huzurlu bir insan olurdu. Bize de yaşamı boyuncu bir sıkıntıya düştüğümüz zaman Eyüp Sultan’a gitmemizi söylerdi inanırmısınız bu telkinler bende yer etmiş olacak ki ne zaman içimde bir huzursuzluk olsa bende Eyüp Sultana gider huzuru bulurum tabi bu bir inanç meselesidir.

İslamiyet’te sünnet adı sünnet olmasına karşılık sanki farz mı gibi erkek çocukları sünnet olurlar benim çocukluğumda her sünnet olacak çocuk mutlaka Eyüp Sultan’ı ziyaret eder orada iki rekât namaz kılar ve öyle sünnet olurdu.

Çocukluğumda rahmetli annem ne zaman Eyüp’e gideceğimizi söylediği zaman içimi bir sevinç kaplardı. Vapura binecektim, Haliç Vapurları tıpkı Terzi Nuri Amcanın mangal kömürü ile çalışan ütüsüne benzeyen kendine has bir vapurlardı. Beyoğlu Aynalıçeşme’de (Aynalıçeşme Beyoğlu’ndaki İngiltere Başkonsolosluğunun arkası) oturduğumuz için vapuru Kasımpaşa İskelesinden binerdik. Haliç o zamanlar denizciliğin bir merkezi idi yeni inşa edilen gemiler, bakım ve onarımı yapılan gemiler. Kızaklarda kalafat edilen mavnalar ve haliç’in ortasında İparlara ait gemiler Haliç’te çeşitli depolara mal götüren mavnalar ile uzun bacalı köprü altından geçerken bacaları kırılan üç ve dört şatı çeken römorkörler ise Haliç’te eksik olmayan bir manzara idi. Bu manzara içinde o içimi burkan bir manzara işe batan Üsküdar vapurunun enkazı idi. Eyüp İskelesinden çıkıp Eyüp Sultan Camine giderken yol kenarlarında Eyüp’e özgü oyuncak satan mağazalar vardı. Düdüklü testiler (Testiyi üfledinizdi güzel bir düdük sesi çıkardı) , topaçlar dümbelekler ve davullar satılırdı. Ziyaretimizi tamamlayıp dini vecibelerimizi yerine getirdikten sonra eve dönmek için Eyüp İskelesine giderken önce oyuncak satan dükkânlara uğrar düdüklü testiden mutlaka alırdı. Sonra Eyüp’ün simgelerinde yağlı halka mutlaka alınırdı. Hem yorulmuş hemde acıkmıştık vapurda yenmek üzere halka alınırdı. Vapurda keyifle yerdik o yağlı halkaları. Bu gün Eyüp’te oyuncakçı dükkânlarının yerini dini kitap ve malzeme satan dükkânlar almış Yağlı Halkanın ise yağı gitmiş ismi kalmış.

Necip Celal Ander'in tangolarından birinde şöyle der:

Geçmiş zaman olur ki
hayali cihan değer
bir an acı duyar insan belki
sevmişse biraz eğer
anlar ki geçenlerin
rüyaymış hepsi meğer
rüya olsa bile o günlerin
hayali cihan değer

 

 HALİÇ VAPURLARININ TAŞIĞIDI YOLCU SAYISI 1913-1923 YILLARI ARASINDA İSKELELER İTİBARİYLE HALİÇ VAPURLARININ TAŞIDIĞI YOLCU SAYISI
 1911 8.026168
1923 8.072,770
1935 3.209117
1945 4.591.000
1955 9.487.535
1965 1.422.692
1975 463.000
1985 497,000
1995 412.00
2004 586.234
 İskeleler 1913 1923
Balıkpazarı 4,476 -
Yemiş 1.424.978 972,954
Kasımpaşa 9.56.824 1.168.514
Cibali 632,578 212,422
Ayakapı 139,072 -
Fener 752,132 968,724
Balat 990,673 669,856
Hasköy 1.013.304 595,153
Ayvansaray 227,645 110,326
Halıcıoğlu 473,170 312,602
Defterdar 277,590 30,002
Sütlüce 64,852 163,605
Eyüp 1,038265 754,202
Silahtarağa - 3,112
Kâğıthane 25,859 1,221

G.No

 

Tonajı

 

İnşa Yılı

 

İnşa Yeri

 

Açıklama

 

1

 

141

 

1910

 

Hollanda

 

25 Haziran 1915’te Mudanya önlerinde İngiliz Denizaltısı tarafından batırıldı.

 

2

 

141

 

1911

 

Hollanda

 

25 Mayıs 1917’de Karadeniz’de Rus Denizaltısı tarafından batırıldı.

 

3

 

141

 

1910

 

Hollanda

 

27 Mayıs 1915’de İngiliz Denizaltısı tarafından torpillendi 1916 yılında onarılarak tekrar hizmete verildi.

 

4

 

141

 

1910

 

Hollanda

 

5 Temmuz 1967 yılında satıldı. Alan kişi onararak Namioğlu I adını verdi.

 

5

 

141

 

1911

 

Hollanda

 

15 Mayıs 1915’de Karadeniz’de Ereğli önlerinde kayboldu.

 

6

 

138

 

1910

 

Almanya

 

20 Ağustos 1966 yılında kadro dışı bırakıldı.

 

7

 

138

 

1911

 

Alamnya

 

19 Kasım 1966 yılında kadro dışı bırakıldı.

 

8

 

138

 

1910

 

Hollanda

 

8 Şubat 1966 yılında kadro dışı bırakıldı.

 

9

 

138

 

1911

 

Almanya

 

30 Ekim 1966 yılında kadro dışı bırakıldı.

 

10

 

138

 

1911

 

Almanya

 

12 Mayıs 1966 yılında kadro dışı bırakıldı.

 

11

 

82

 

1911

 

Almanya

 

1945 onarıldı.

 

12

 

82

 

1910

 

Almanya

 

 

13

 

82

 

1910

 

Almanya

 

16 Mayıs 1915’de Tekirdağ önlerinde battı. Kurtarıldı ve yenilendi.

 

14

 

238

 

1913

 

Hollanda

 

25 Haziran 1915 ‘de M.Ereğlisi önlerinde bir İngiliz Denizaltısı tarafından batırıldı.

 

15

 

238

 

1920

 

Hollanda

 

1946 yılında yenilendi

 

16

 

250

 

1913

 

Hollanda

 

 

17

 

260

 

1920

 

Hollanda

 

24 Nisan 1967 yılında satıldı.