"SORUNLARIN KAYNAĞI ASKERİ MÜDAHALELER" 

ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, ''Bugün tartıştığımız, aşmaya çalıştığımız bir çok meselenin kaynağı, demokrasinin askıya alındığı askeri müdahale dönemleri olmuştur. Askeri müdahaleler büyük bir demokrasi açığı oluşturmuş, hak ve özgürlükler esasında toplumun bütün dinamiklerini zedelemiştir'' dedi.

İşçi ve işveren örgütlerinin başkan ve yöneticilerinin katıldığı Üçlü Danışma Kurulu, Dinçer'in başkanlığında Bakanlıkta toplandı.

Bakan Dinçer, toplantı öncesinde yaptığı konuşmada, aylık hale getirilen Üçlü Danışma Kurulu'nda, ''Kıdem tazminatı ve iş güvencesi'', ''Özel İstihdam bürolarının mesleki faaliyet olarak geçici iş ilişkisi kurulabilmesi'', ''Alt İşverenlik Yönetmeliğinin değerlendirilmesi'' gibi konuların ele alındığını anımsatarak, toplantıda 2821 ve 2822 Sayılı Kanunlarda yapılması düşünülen değişikliklerin de ele alınacağını bildirdi.

Ömer Dinçer, ''Sosyal güvenlik uygulamalarının iyileştirilerek kalıcı hale getirilmesi'', ''Mesleki eğitimin yaygınlaştırılması'', ''İşsizlikle mücadele'', ''İş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulması'' gibi pek çok konuda çalışma başlattıklarını belirtti.


''SORUNLARI BERTARAF ETMEMİZ ÇOK ZAMAN ALIYOR''

Türkiye'nin yıllarca ertelenmiş, ertelendikçe büyümüş meselelerini çözmek için bütün güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Dinçer, ''Bütün entelektüel kapasitemizi, bütün yönetim tecrübemizi, bütün beşeri kaynaklarımızı, aklımızı, fikrimizi daha medeni bir ülke olmak için seferber ediyoruz'' dedi.

Sorunları bertaraf etmelerinin çok zaman aldığını vurgulayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, şöyle konuştu:

''Bugün tartıştığımız, aşmaya çalıştığımız bir çok meselenin kaynağı, demokrasinin askıya alındığı askeri müdahale dönemleri olmuştur. Askeri müdahaleler büyük bir demokrasi açığı oluşturmuş, hak ve özgürlükler esasında toplumun bütün dinamiklerini zedelemiştir. Hangi toplumsal sorunu ele alırsanız alın, sorunların kökeninde, kaynağında bu tür müdahalelere ulaşırsınız. Otoriter ve buyurgan bir zihniyetle, devletin toplumu tanzim etme anlayışı esasen eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu otoriter ve buyurgan zihniyetin kuyuya attığı taşın bütün toplumsal kesimlere ödettiği bedel ne yazık ki çok ağır bir maliyet olmuştur. Çalışma barışının önünde engel haline gelen, sendikal literatürde bir 'pranga' olarak nitelendirilen 2821 ve 2822 Sayılı yasalar da ne yazık ki böyle bir döneme ait eserlerdir.''

''AÇIĞI KAPATMA, HIZLA GELİŞME DÖNEMİNDEYİZ''

Açığı kapatma, hızla gelişme döneminde olduklarını kaydeden Dinçer, ''Sendikal örgütlenmeyi, grev ve lokavt hakkına ulaşmayı olabildiğince zora sokan, evrensel ilkelerin önüne mevzuat engeli koyan anlayış, Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerini yürüten ülkemize ayak bağı olmaya devam edemez'' diye konuştu.

2821 ve 2822 sayılı yasaların bugüne kadar yeterince tartışıldığını anımsatan Dinçer, ''Yapacağımız yeni düzenleme için sadece Üçlü Danışma Kurulu'muzun tarafları değil, konunun bütün tarafları artık bir karara, doğru görüş ve kanaatlerini ortaya net olarak koymalıdır'' dedi.

Demokrasinin temeli olan sendikal örgütlenme alanında, 21. yüzyılda çağdaş dünyadaki Türkiye'ye yaraşır, ILO ve AB standartlarını temel alan, insanların beklentilerine cevap verebilen ve çalışma hayatının kalitesini yükseltecek bir düzenlemenin bir an önce gerçekleştirilmesi gereğine işaret eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, şunları söyledi:

''Tabii ki dünyanın gerçeklerini ülkemizin gerçekleriyle birlikte ele alacak ve bu gerçekler doğrultusunda ortak akılla birlikte çözüme kavuşacağız. Her yıl Cenevre'deki ILO toplantılarında karşımıza çıkarılan mevzuat kaynaklı kusurlardan ülkemizi kurtarmamız hiç de zor değildir.''
 

Editör: TE Bilişim