Şener'in Partisi İçin İlk Kez Konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Deniz Feneri olayıyla bir Allah kuruşu bizim partimizin kasasına girmemiştir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ATV'nin ''Başbakanla Gündem'' adlı programında Almanya'daki Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili RTÜK Başkanı Zahit Akman hakkındaki iddiaları değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:

''Biz bir hukuk devletinde yaşıyoruz her şeyden önce. Yani hukuk devletinin içinde bir defa bir şeyi görmemiz lazım; olay bir yargı süreci ve bu yargı sürecinin içerisinde üstelik de bir Alman mahkemesinin bir talebi var Türkiye'den ve bu talep üzerine öyle bir karar alınmış. Dolayısıyla böyle bir sürecin içerisine bizim girmemizin ben doğru olduğuna inanmıyorum. Moldova dönüşünde yine gazeteci arkadaşlar bana sordular, orada da söyledim. Konuyla ilgili olarak bunu savunmak, bana düşmez. Bunu savunması gereken bizzat bu arkadaşların kendisidir. Zahit Bey, diğer arkadaşlar zaten en iyi şekilde savunurlar. Fakat bunu, bizimle böyle ilintili hale getirme olayı, bizi ciddi manada rahatsız eder. Çünkü benim Partimin bir defa tüm hesapları A'dan Z'ye sitemizde her zaman mevcuttur. Ne girer, ne çıkar, hepsi de orada vardır. Hiç bir siyasi partinin yapmadığı, yapamadığı örnek bir çalışmadır bu. Kuruluşumuzdan bu yana buna dikkat etmişizdir. Hala da böyle gitmekteyiz.

Deniz Feneri olayıyla bir Allah kuruşu bizim partimizin kasasına girmemiştir. Böyle bir şeyi konuşmayı bir defa ben kesinlikle partime yönelik bir farklı çirkin bir yaklaşım olarak görüyorum. Şık olmayan yaklaşım olarak görüyorum.''

Erdoğan, ''Dosyanın Yargıtay Başsavcılığına gönderilmesini manidar mı buluyorsunuz?''sorusuna, ''Tabii Yargıtay Başsavcılığının kendi talebi olduğu söyleniyor. O talep üzerine de Ankara Başsavcılığının bu dosyayı gönderdiği söyleniyor. Bizim de dışardan öğrendiğimiz, arkadaşlardan aldığımız bilgi bu'' karşılığını verdi.

Başbakan Erdoğan, ''Ergenekon davasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasi iktidar bakımından tamamen dışarıdan izlenmesi gereken bir yargı meselesi midir? Yoksa taraf olmaya iten boyutları var mıdır?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''Bu da yine yargı sürecidir. Yürütme olarak bize düşen bir görev var. Nedir? Yargı bizden talepte bulunur ve biz bu talebi yerine getiririz. Kiminle? Tüm güvenlik güçlerimizle bunları yerine getiririz, ama bunları hiçbir zaman sumen altı etmeyiz.

 Geçmişte zaten bunun bedeli ödendi ülkemizde... Sumenaltı edildi bir sürü şey, ama biz şu anda İçişleri Bakanlığımıza, bütün emniyet teşkilatımıza yargıdan gelen bu tür talebin anında, hassasiyetle yerine getirilmesi konusunu her zaman söylemişizdir. Bu konuda da bu hassasiyet yerine getirilmektedir. Nerelerde neler olduğu çok açık, net ortaya çıkmakta. Demek ki eğer sistem, kurumlar iyi çalışırsa bu ülkede pek çok şey... İtalya'da 'temiz eller' operasyonu oldu, benim ülkemde niye olmasın? Bunların üzerine gidilirse bunlar çıkar. 

Yani biz bir Susurluk yaşamak istemiyoruz. Bu dönemde olay çok daha farklı. Mümkün olduğunca faili meçhullerin olmadığı, suç sabit olmadıkça kimsenin suçlu ilan edilemeyeceği bir ortamı da önce hazırlamak lazım. Burada da hassas ve dikkati olmanın önemli olduğuna inanıyorum. '' 

''Ergenekon sürecini izlediğiniz zaman devlet sisteminde gerçekten değişmesi gereken zihniyet, tavır, politika olarak çok önemli şeyler olduğu kanısına vardınız mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:''Şüphesiz, ama hepsinin gelip dayandığı yer insan. Bu zihniyet değişimini yapacak olan insan. Bakıyorsunuz işte mayın meselesine bir adım atacaksınız, hemen karşısına muhalefet çıkıyor. Böylelikle bir mayın meselesi bir ay Meclis'te zaman alıyor. Oturup konuşalım, neresi doğru, neresi eğri. Böyle bir şey yok. Veya şunu şu şekilde düzenleyelim, yok. Olmaz. Neresinde İsrail? Her şeyde bu var. Yani, sizin aklınızın ucundan geçmeyen bir şeyi sizin aklınıza getiriyorlar.'' 

Başbakan Erdoğan, parlamento dışında da benzer bir durumun yaşandığını ifade ederek, ''Kurumların içerisinde de böyle. Kurumlarda ciddi bir yerleşik düzen var'' dedi.

''Nasıl sezdiniz?''

''Siz özellikle geçmişte gerek partinize dönük olarak demokrasi dışı bir takım hazırlıklar olduğunu ne zaman, nasıl sezdiniz? Fark ettiğinizde kendi içinizde nasıl bir tedbir aldınız?'' sorusuna Erdoğan, ''Doğrusu, biz bazı şeyleri hissetmedik değil, hissediyorduk. Halkın yüksek teveccühü olduktan sonraki süreçte bazı şeyleri hissetmeye başladık. Fakat, ortada deliller olmayınca, bir şey konuşacak halimiz de yok...'' karşılığını verdi.

Erdoğan, ''Bu duyum mu, hazırlık mı, bu hissettiğiniz şeyler?'' sorusu üzerine, 'Bazıları duyum, bazıları hazırlık şeklindeydi, ama bu süreç başlayınca artık her şey ortaya bazı delillerle çıkmaya başladı. Bu nereye varır, nereye gider, onu bilemem. Fakat, daha sonra yaşadığımız başka süreçler var. Örneğin ben bir 14 Mart sürecini kabullenemem. O süreç bir adım olmuştur, ama ben o süreci kabul etmem. Partimin antilaik yaftasıyla yaftalanmasını kabul etmem benim mümkün değil'' dedi.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yerleşik oluşmuş yapılar ciddi manada bir direnç ortaya koydu. Buna şimdi üzülmemek mümkün mü? 'Muhafazakar partiler' diyerek bir yere işaret veriyorsunuz. Türkiye'nin muhafazakar partileri belli. Ve ne diyorsunuz ondan sonra: 'Bunlar ekonomiye ağırlık verdiler, laikliği ise unutturmaya çalıştılar'. Böyle bir yaklaşım olur mu? 

Türkiye'de devletin tanımı ortadadır; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasamızda yazıyor. Nedir? Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Biz bu dört tane özelliğin dördüne de aynı önemi veririz, aynı değeri veririz. Bunu vermek zorundayız. Bunun birini bir tarafa koy, diğer üçünü beğen. Diğer ikisini bir kenara koy, diğer ikisiyle hareket et. Bunları hepsi yanlış. Hepsine eşit mesafedeyiz, hepsini de at başı götürmek durumundayız, ama bunun yanında ekonomiyi de at başı götürmek durumundayız. Bunu da bir kenara koyamayız.''

''Sizin bütün bu süreç zarfında, devletten böyle bir direnç, kurumlar arasında bir kopukluk, birbirine karşı ters tutum takınma yönünde bir izleniminiz oldu mu?'' sorusunu yanıtlarken, Erdoğan, ''Az önce söyledim. Yerleşik o derin yapılar direniyordu'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'de eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile ne konuştukları sorusunu, ''Aramızda gizliliği olan bir görüşmeyi hiçbir zaman ifşa etmem. Sayın Büyükanıt ile başbaşa yaptığım bir görüşme. Başbaşa yaptığım bu görüşme benimle ebediyete gidecek. Ta ki Sayın Büyükanıt bunu açıklayana kadar'' şeklinde yanıtladı.

''Bu görüşme siyasette dönüm noktası, değil mi?'' sorusuna Erdoğan, ''Benim siyasi yaşamımdaki safhalardan bir tanesi, dönüşüm noktası filan değil'' karşılığını verdi. Erdoğan, ''Türkiye'de asker-siyasi ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir mi?'' sorusu üzerine, ''Olabilir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile Dolmabahçe'de ne konuşulduğuna ilişkin soruya ise "iki kişi arasında yapılan bir konuşma. Birçok gizli konuşma ve toplantılar yapılıyor bunların açıklanmaması lazım. bu konuşmada onlardan biridir.

Başbakan Erdoğan Avrupa Birliği ülkeleri ile yaptığı görüşmelerde Türkiye'nin birçok alanda 27 ülkeden daha ilerde olduğunu ortaya koyduğunu buna o ülke temsilcilerinin sessiz kaldığını belirterek " Aslında onlarda Türkiye'nin büyüklüğünün farkında.

Anayasa açmazı

Türkiye 411 sıkıntısını yeniden yaşamak istemiyoruz. Biz yeni anayasa konusunda  Cumhurbaşkanı ve partilerle görüştüm. Uzlaşma deniyor biz herkese gidiyoruz. Ama CHP daha görüşme olmadan karşı olduğunu açıklıyor. MHP ise bekleyelim görelim diyor. Ama ikinci bir 411 olayını yaşamak istemiyoruz. Bu konuda neler yapılabilir başta herkesle konuşup mutabakata varmak istiyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının ortaya koyduğu tespitleri bile tartışmaya kimse yanaşmıyor. Kimsenin yanaşmadığı bir konuya da girmek istemiyoruz.  Biz 2 yıl sonrasına seçim olacakmış hesabıyla hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yasa 4+4 olarak geçti.

Şener'in kurduğu parti

Şener'in yeni bir parti kurması konusunda ise Herkes bu Türkiye'de siyasi parti kurabilir. Bu nedenle kimse için şu niye parti kurmuş diye bir değerlendirmenin içinde değiliz. Ben ülkemize faydalı olmasını dilerim. Başarılı olmasını dilemek sayısal olarak öne geçmek demek değil, demokratik muhalefeti ile ülkenin gelişmesine katkı sağlayabilir. Burada biraraya gelmiş parti kurmuşlar hayırlı olsun deriz. Yollarına devam ederler.

Ben çocukların bir enstrüman çalmalarını istedim. En küçük kızım buna daha çok meyilli oldu. ABD 'de şan dersi aldı. Çok iyi yüzerler. Küçüğü ata biner. Çocukların böyle birşey yapmış olamları birileri için anormal karşılanıyor. Kendileri için normal olan şeyleri bizim çocuğumuzun yapmasını anormal bulurlar

Editör: TE Bilişim