Meclis'te Etnik Sayım Gerginliği

TBMM, “ Etnik fişleme”yi tartışıyor. BDP’nin grup önergesiyle gündeme gelen “Etnik sayım yapılması” önerisi önce yumruklaşmalara neden oldu, ardından da hem iktidarın hem muhalefetin büyük tepkisini çekti. BDP’liler, “Farklılığımız zenginliğimizdir” savunması yaparken, iktidar ve muhalefet, “Kafatası ölçü mü yapacağız?” yorumu yaptı. TBMM’de yumruklaşma aşamasına gelen CHP Milletvekili Tayfun İçli ve BDP Milletvekili Sırrı Sakık, “Etnik sayımı” değerlendirdi:

Sakık: Kaç Yezidi kaldı diye sormak ırkçılık değil

“Haksız şekilde birbirimizi itham ediyoruz. Bu araştırma önergesinde de ırkçılık, bölücülükle ilgili toplu iğne ucu kadar bir şey bulamazsınız. Söylenen şu: Bu ülkede farklı halklar yaşıyor. Ne kadar Ermeni, ne kadar Rum kaldı diye kendiliğinden soruluyor zaten. Bu ülkede ne kadar Süryani kaldı, ne kadar Rum kaldı, kaç Kürt var deniyor, bunu bilmek en tabii hakkımız değil mi? Ama sürekli çıkıp ‘faşist, ırkçı, kafatasçı’ suçlamaları yapılıyor. Biz ırkçılığa ve faşizme nereden gelirse gelsin tavır almışız ve bedel ödemişiz. Farklılıklarımız zenginliğimiz demiyor muyuz? Bölgede eskiden Yezidi ve Süryaniler vardı. Hepsi çekip gittiler. Bunlar bizim zenginliğimizdi. Türkiye’de kaç Ermeni, Rum, Yezidi yaşıyor diye öğrenmek, kaç Kürt yurttaşımız var öğrenmek ırkçılık değildir. Ama ırkçılığa kadar getirip böyle itham etmek olmaz.”

İçli: Apaçileri de saymışlardı

“Bu açıkça etnik fişlemedir. Nasıl ayıracaksınız? Kan sayımına göre mi ayıracaksınız? Bu ülkede anne babası Kürt- Türk olan binlerce çocuğu hangi kısma koyacaksınız? Ben o günde Hitler Almanya’sını örnek gösterdim. 1927’de sayım yapıldı diyorlar. Açıkçası o kaynağı nereden edinmişler merak ediyorum. Üstelik diyelim ki, 1927’de yapılmış olsun. Bu tür yaklaşımların ne tür sıkıntılar getirdiğini de gördük. Bu önerilerinin 2010 yılı Türkiye’sinde insanlık suçu olduğunu kavramaları gerekir. Bir dönem ABD’de de Apaçileri saymışlardı. Sonra kızılderilelerden çıkıp bunu yaptıkları için özür dilediler... Bu önerilerine en büyük tepki etnik köken olarak Kürt olduğunu söyleyen insanlardan geldi. Yumruk yemiş boksör gibiler ne söyledikleri anlaşılmıyor. Etnik kimlik üzerinden siyaset yapmak insan hakları ve demokrasi kavramı içine oturtulamaz. Bunları söyleyeceklerine çıkıp, “Güneydoğuda ağalılığı, feodal yapıyı kaldıracağız’ demeleri lazım. Ama yapamazlar çünkü parlamentodaki milletvekillerinin bir kısmı şeyh, şıh, toprak ağasıdır.”

Türköne: Kafatası mı ölçeceğiz, kan testi mi yapacağız?

Etnik sayım yapılması bana kalırsa mümkün değil. Nasıl yapacağız? Kafatası mı ölçeceğiz, kan testi mi yapacağız, gen haritaları mı çıkaracağız? Bu coğrafya Türklerin, Arapların, Çerkezlerin, Kürtlerin, Abazaların birbirine kız alıp verdiği, birbirinden ayrılamayacak ölçüde karıştığı ve bundan mutluluk duyduğu bir coğrafya. Neye ve hangi ölçüte göre, nasıl yapacağız ? Türkiye’de 1927’de ve 1950’lerde yapıldığını söyleyenlerin bir defa daha durup düşünmesi lazım. Güneş dil teorisi de o zamanlar tartışılmıştı. Avrupa’da benzer bir uygulama yapılıyor mu? Örneğin, Fransa’daki nüfus sayımlarında bir kişinin etnik kimliğini ve dinini sormak yasaktır. İngiltere’de sokakta birine dinini sorarsanız size ‘Kendi işine bak’ der. BDP bunu ‘Çok kültürlülük ve farklılıkların zenginleştirilmesi’ gerektiği savıyla getiriyor. Oysa böyle bir yaklaşım, insanların etiketlendiği, ırkçı bir uygulama halini alabilir.

1927 Sayımı iddiası

BDP araştırma önergesinde Türkiye’de 1927’de böyle bir araştırma yapıldığını ileri sürdü. Bu araştırmada vatandaşlara ana dillerinin sorulduğunu ileri süren BDP sözcüleri, bu nüfus sayımına göre, Türkiye’de o dönem 11 milyon 777 bin 810 Türk, 1 milyon 184 bin 446 Kürt, 134 bin 273 Arap olduğunun belirlendiğini ifade ettiler.

Vatan / Deniz Güçer

Editör: TE Bilişim