'Krizden çıkışımız hızlandı'

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, "İnsanların etnik veya dini farklılıkları nedeniyle yaşadığı sorunlar, insanda en çok yara açan sorunlardır. Bu sorunların yaşanmamasının ortamını sağlamak da biz idarecilerin görevidir'' dedi.

Van- Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Van Valiliği'ni ziyaretinde yaptığı açıklamada, bölge teşviklerinin ardından özellikle bu bölgedeki illerde yatırımların başladığını, bundan da mutluluk duyduklarını söyledi. Van'ın Türkiye ve bölge illeri için önemli bir il olduğunu vurgulayan Ergün, Van'daki kalkınmanın, bölgedeki illeri de kalkındıracağını ifade etti.

Van'ın kalkındırılması için tam bir işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu belirten Ergün, bölgedeki işadamlarıyla, yöneticilerle hep birlikte ellerini taşın altına koyarak Van'ı bir cazibe merkezi haline getireceklerini kaydetti. Ergün, şunları söyledi: ''Dünya bir ekonomik krizin içine girdi geçen yıl. Yaklaşık 1 yıldır bu ekonomik krizden çıkmak için mücadele verilmektedir. Ama görüyoruz ki ülkemiz, dünyadaki bazı ülkelere göre daha hızlı bir çıkış trendi yakalamıştır. Çıkışla ilgili önemli işaretler ortaya çıktı. Ama Türkiye, Mart ayından itibaren özellikle sanayi üretim endeksi, kapasite kullanım oranı, tüketici güven endeksi gibi reel endekslerde önemli ilerlemeler kaydetti. Biz bu süreci bir miktar üretim kaybı, bir miktar istihdam kaybıyla ve bir miktar da ihracat kaybıyla aşmış oluyoruz. Dolayısıyla 2009 yılının ilk yarısında bazı önemli kayıplarımız oldu ama 2009 yılının ikinci yarısı bizim açımızdan krizden çıkışın hızlandığı ve 2009'un son çeyreği daha da bu sürecin belirgin hale geldiği, 2010 yılının ilk çeyreğinden itibaren yeniden büyüme rakamlarının yakalanmış olduğu bir süreci önümüze koymaktadır. Tam da bu süreçte teşvik sistemini bir kez daha hızlandırmak ve bir cazibe merkezi olan Van ilimizde yatırımlarımızı yeniden koordine etmek, ticaretin yeniden gelişmesini sağlayabilmek için büyük bir işbirliğine ihtiyacımız var.''
 

'Hızlı gelişmeye en sağlam dayanak noktası, demokrasinin kalitesi'

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, Türkiye kalkınacaksa, bu kalkınmasını daha hızlı bir şekilde sürdürecekse, toplumsal bir zenginlik meydana getirecekse, bunun bazı temel sağlam dayanak noktalarının olması gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti: ''Bir ülkede demokrasi standardı ne kadar yüksekse, hak ve özgürlükler alanı ne kadar genişse ve hukuki güvenceler ne kadar sağlamsa bu ülke o kadar sağlam bir zeminde iktisadi gelişimini gösterir. Bu nedenle ülkemizin demokrasi standardını yükseltmek, ülkemizde hak ve özgürlüklerin alanını genişletmek ve ülkemizde hukuki güvenceleri daha da sağlam hale getirmek gibi bir çabamız da olmalıdır. Bu çabamız da vardır.''

Türkiye'nin bugünkü hak ve özgürlük noktasından daha ileri bir noktada olması gerektiğine ve hükümetin çabalarının da bu yönde olduğuna işaret eden Bakan Ergün, son günlerde kamuoyunda tartışılan demokratikleşme çabalarının da bir anlamda iktisadi gelişmeye dayandığını, Türkiye'nin bölgede herkes için bir büyük refah ortamı haline gelmesini sağlayacak en önemli zemin olduğunu söyledi.

Nihat Ergün, şöyle devam etti: ''Bir ülkede gerçekten demokrasinin standardı ne kadar yüksekse, insanlar kendilerini o kadar ispat etme ve kendi yeteneklerini ortaya koyma potansiyeline sahip olurlar. Düşüncesini açıklama hürriyetinin sınırları son derece geniş olmalıdır. Kendini ifade etme hürriyetinin sınırları da son derece geniş olmalıdır. Kendini ifade etme hürriyeti sadece söz söyleme hürriyeti değildir. Kendi farklılıklarını en özgür bir şekilde yaşayabilme ve ortaya koyabilme hürriyetidir. Bu şekilde kendi ülkelerinin kalkınabilmesi için daha büyük enerji tüketeceklerdir. Yapmak istediğimiz şey budur. Ülkenin bütünlüğünü sağlamak,insanların birbirleriyle kaynaşmasını daha çok sağlamaktır. Farklılıklarımızı zenginliklerimiz olarak sayıyoruz.''

'İmparatorluğu yönetiyormuş gibi yönetmek'

Türkiye'nin herhangi bir ülke olmadığını kaydeden Bakan Ergün, Türkiye'ye gelişi güzel bir ülke gibi davranmanın da büyük bir haksızlık olacağını ifade etti. Türkiye'yi yönetmenin adeta bir imparatorluğu yönetmek gibi olduğunu belirten Ergün şunları söyledi: ''Hele kendi içinden siyasetçilerin, yaşadığımız bu ülkeye alelade bir ülke muamelesi yapması kadar ülkemize haksızlık olamaz. Türkiye'ye hizmet etmek herhangi bir ülkeye hizmet etmek gibi bir şey değildir. Adeta büyük bir imparatorluğu yönetiyormuş gibi yönetmek icap eder. Bugünkü coğrafyamız bir imparatorluk kadar geniş değil ama bu coğrafya da az bir coğrafya değildir. Ondan daha önemlisi uluslararası ilişkilerimiz bir imparatorluğun ilişkileri kadar zengin ve çeşitlidir. Varlıklarımız da bizim zenginliğimizdir. Türkiye, hepsiyle birlikte vardır. Türkleri olmayan, Kürtleri olmayan, Arapları, Çerkezleri, Arnavutları olmayan bir Türkiye olabilir mi? Böyle bir Türkiye son derece eksik bir Türkiye olur. Farklılıklarımız, Türkiye'nin gücüdür, zenginliğidir. İnsanlarda neyin yara açtığını çok iyi biliyoruz. Her problem insanda yara açmaktadır. Ama önemli olan derin yara açan sıkıntılardır. Ama unutulmayan derin yaralar açan sıkıntılar vardır. İnsanların etnik veya dini farklılıkları nedeniyle yaşadığı sorunlar insanda en çok yara açan sorunlardır. Ve bir ülkede insanlar bu nedenlerle kesinlikle bir sorun yaşamamalıdır. Bu sorunların yaşanmamasının ortamını sağlamak da biz idarecilerin görevidir. Türkiye'de şimdiye kadar sorunlar yaşanmış ve insanlarımız farklılıklarını ifade konusunda sıkıntı çekmiş olabilirler ama hepsinin telafisi mümkündür. Hepsinin demokrasi içinde çözüme kavuşması ve yeni bir iklime kavuşması imkanı vardır. Devlet yönünü, toplumun problemlerini hızlı şekilde çözen devlet istikametinde değiştirsin. Bütün çabamız budur.''

(AA)

Editör: TE Bilişim