Erdoğan'dan Genelkurmay'a çağrı  
 
Başbakan Erdoğan, “irticayla mücadele eylem planıyla” ilgili olarak, “Bütün yanlışlar ortaya çıkmalıdır ve süreç hakkaniyet içinde devam etmelidir. Kim olursa olsun, nerede olursa olsun bunların ortaya çıkarılması lazım. Ama bunlar ortaya çıkarken kurumlar asla yıpratılmamalı burada da hassas olmamamız gerekir. Bu, silahlı kuvvetlerimiz için gereklidir, bu güvenlik teşkilatlarımız için emniyet teşkilatımız için gereklidir. Bütün mesele nedir? Oradaki zanlılar varsa bunların ortaya çıkarılması, bunların hukuka teslim edilmesidir. Burada da yönetici makamında olanların tutuculuk içine girmemesi gerekir, rahatlıkla gelip yargıya bunları teslim etmelidir” dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulunuyor.

İşte Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:       

3 Kasım 2002 seçimleri Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı, bir dönüm noktası olmuştur. Ak Parti’yi tek başına iktidara getirirken, istikrarsızlığa güvensizliğe milletimiz son vermiş, güçlü genç dinamik bir kadroyu işbaşına getirmiş, yeter söz de karar da milletimizindir demiştir. Aziz milletimiz 3 Kasım seçimleriyle çözüm üretemeyen siyaset tarzlarına son vermiştir.

Bu seçimler rakamsal oransal sonuçların ötesinde, iktidar değişiminin ötesinde iç politikada ekonomide dış politikada bir dönüşümü de beraberinde getirmiştir.

Ak Parti iktidarı süresinde siyasete üslup kazandırmıştır. Çözümsüzlüğün bir çözüm olmadığını ve olamayacağını ispat etmiştir.

Konuşulmasına tartışılmasına dahi cesaret edilemeyen bir çok sorun, cesaretle çözüm sürecine sokulmuştur. Demokrasinin hukukun önünü kapatan bir çok engel ortadan kaldırılmış, Türkiye bir özgürlükler ülkesine dönüşmeye başlamıştır.

Türkiye’nin ufku tarihinde olmadığı kadar açıktır. Türkiye güçlü ekonomisiyle hak ettiği seviyelere ulaşmaktadır.

2002 seçimlerinin sonuçlarını AKP olarak doğru okuduk. Mesajları kavradık ve her şeyden önemlisi, milletimizin bize yüklediği emanetin ne kadar kutsal olduğunun bilincinde olduk. Bunun sayesinde ondan sonra gerçekleşen 3 seçimde de birinci parti olarak milletimizin teveccühünü kazandık.

7 yıl boyunca türlü badirelerle karşılaştık. Milletimizin tercihlerini yok sayarak, bizden koparıp almak isteyenler oldu. Zaman geldi hukuk zorlandı, zaman geldi kirli senaryolar uygulandı. çeşitli hilelerle partimiz yıpratılmak istendi. Bizler sağduyumuzu kaybetmedik, sabrımızı yitirmedik. Ancak milletimize uzanan eller karşısında da taviz vermedik, boynumuzu eğmedik, diklenmeden dik durduk.

Altını kalın çizgilerle çizerek söylüyorum. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Egemenliğin kullanılması hiçbir kimseye bırakılamaz. Ak Parti var olduğu sürece hiçbir hukuk dışı güç, hiçbir çete, hiçbir mafyatik oluşum milletin emanetine el uzatamaz.

Kirli oyunları uygulamaya çalışanlar, nasıl olurda bu ülkeyi sevdiklerini iddia ederler? Buna izin vermedik vermeyeceğiz vermiyoruz. 7 yıl boyunca milletimizin emanetini yere düşürmedik.

Biz hayal üretmiyoruz, hayal dünyasında dolaşmıyoruz. Çok açık net konuşuyoruz. Enflasyon bir canavardı. Yüzde 30’daydı. Şu anda 5.3. Öbür tarafta devletin borçlanma faizi ey MHP yüzde 30’du enflasyon, o dönemde borçlanma faizi yüzde 63’tü. Bunu kimin cebinden alıyordunuz. Bu ülkede karşılıksız paraları siz bastınız. Bunun hesabını verin. Şu anda borçlanma faizi tek haneli rakama düşmüştür.

Beyefendilerin döneminde gecelik faizin bu ülkede yüzde 7500’e çıktığını gördük. Bunu MHP yaşatmadı mı bu ülkeye, bunu DSP, ANAP yaşatmadı mı bu ülkeye. 3.5 yıl bu ülke bunu yaşadı. Bunu görmemiz lazım. Bu bedelleri bu millet ödedi. Bu iktidar geri gitmedi, aldı ülkeyi hem bunları ödedi, hemde farklı bir noktaya getirdi.

Devrim niteliğinde adımlar atıyoruz. Çok daha iyi hedefleri yakalayacağız.

BELGE KARŞISINDA SESSİZ KALMAMIZ DÜŞÜNÜLEMEZ


Geçtiğimiz ayalarda bir belge ortaya çıktı. Gerçekse de vahim, sahteyse de vahim dedim. Bu belgenin peşini bırakmayacağımızı ifade ettim. Sabırlı olmamız gerektiğini, konunun hukuka intikal ettiğini söyledim. Nitekim hukuk işliyor. Partimle ilgili hazırlanmış olan böyle bir rapor karşısında sessiz kalmamız,düşünülebilir mi?


Tabiî ki biz hukuka yüklendik. Farklı yerlerde arayışa girmedik ve gerçekler için adeta bir yoğun çalışma, adaletin işlediğini görüyoruz.

Ak Parti olarak bu iddiaların peşini bırakmadık, bırakmayacağız. Adaletin tecellisi noktasında parti olarak iktidar olarak üzerimize düşeni hukuk çerçevesinde yerine getirmeye devam edeceğiz. Kurumlar asla yıpratılmamalıdır.

PAKİSTAN VE İRAN SEYAHATİ

Geçtiğimiz hafta bir Pakistan ve İran seyahatimiz oldu. Ziyaretimizin akabinde, biz İran’a geçtiğimizde maalesef orada ayrı bir felaket yaşandı. Terör kirli yüzünü orada gösterdi ve İran’dayken oradaki patlamalarda maalesef 96 kardeşimiz ebediyete intikal etti. Ardından daha sonra yeni patlamalar, oralarda da maalesef 30’a yakın ölü. Bütün bunlar bölgedeki sıkıntıların ne duruma geldiğini göstermesi bakımından ayrı bir felaket.

Biz özellikle ulusal barışı temin etmeye çalışırken bölgesel barışı da temin etmenin gayretindeyiz. Bu konuyla ilgili de İran’da aynı çalışmaları yaptık. 

Pakistan’daki sıcak ilgiyi görmenin mutluluğunu yaşadım.

İran ziyaretimiz sırasında çok ciddi anlaşmalara imza attık. Bizim orada söylediğimiz 2011 sonuna kadar 20 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmamız halinde, sayın Rahimi’nin niçin 30 milyar dolar olmasın teklifi ayrı bir mutluluk. Arkadaşlarımıza gerekli talimat verdik, 30 milyarı hedefleyen bir dış ticaret hacmine yönelik bir konuşma yaptılar ki bu da bizi ayrıca memnun etti.

Karşılıklı ticaretimizi kendi para birimimizle gerçekleştirme kararı aldık. Bu tabi her iki ülkeyi de kurdan kurtarmış olacak. Rusya ile de yine kendi yerli paralarımız ile ticareti yapacağız. Bunlar dünya ekonomisinde çok çok önemli yer alacak ayrıntılar.

İran’ın nükleer programını da konuştuk. Bizim nükleer silahlar konusunda tavrımız açık ve nettir. Lütfen hem ulusal hemde uluslar arası medya buradan söylediklerimi kendi istedikleri şekilde değil, ne söylediysem aynısı şeklinde duyursunlar. Aksi takdirde şahsıma da partime de haksızlık yaparlar.


Biz nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir bölgede yaşamak istiyoruz. Bunu BM Güvenlik Konseyi’nde aynen böyle konuştum.

Burada bizim anlam veremediğimiz nokta, İran’a nükleer silah nedeniyle karşı çıkanların,aynı silahları kendilerinin bulundurmalarına devam ediyor olmalarıdır.

TÜRKİYE YÖN MÜ DEĞİŞTİRİYOR

Yapılması gereken bu arındırılma adımlarını topyekûn atmak, nükleer silahlardan tamamen vazgeçmektir. Çözüm budur. Bu fikrimizi de İran’lı dostlarımla paylaştım.

Bölgemizde bakıyoruz ki nükleer silah ve kitle imha silahları kullananlar var.

Türkiye’nin dış politikası kulvar mı değiştiriyor? Yön mü değiştiriyor?

Hayır, eksen değiştirmiyor, kulvar değiştirmiyor. Olması gerektiği gibi kararlı adımlarla ilerliyor.

Köşe yazarlarına, siyasetçilere sesleniyorum. Türkiye Kafkaslara, Türkiye Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya, Türkiye Uzakdoğu’daki
ülkelerle ilişkileri küçümseyebilir mi?

O batı ülkeleri varya hep belli sloganların dile getirdiğini ifade edeceğim. Ne diyorlar Araplar bizi arkadan vurdu. Ne diyorlar yeşil sermaye.
Ne diyorlar Türkiye’nin yönü kayıyor.

Batılı ülkeler Ortadoğu ülkelerinde büyük yatırımlar gerçekleştiriyor mu?

Acaba benim ülkemdeki siyasetçiler bunu neden görmez? Niye bu derece böyle midelerine kramp girer? Anlamak mümkün değil ve

Ortadoğu ülkelerinin batılı ülkelerdeki rakamları trilyon dolarlara ulaştı. 


Türkiye’nin dış politikası barış üzerine kuruludur. Yapılan ilişkilerin normalleşmesi işbirliğinin gerçek potansiyeline ulaştırılmasıdır. İran’ın nükleer programı karşısında, nükleer silahsızlığı savunmak, eşitsizliği savunmak eksen kayması olarak tanımlanamaz.


Gazze’de orada 1500 yavru kadın savunmasız insanlar öldürüldü.


Neyle fosforlu bombalarla tankla topla. Karşıda böyle bir silah var mı? İki de bir söyledikleri şey şu. Onlar bize füze attılar. Bende sordum, kaç kişi öldü sizden derdim. İnanın bana cevap veremezdim, iki tane üç tane derdi. Sadece şu sahildeki olayda bir aileyi yok ettiniz.

Bunu söylediğim için İsrail karşıyı, Musevi karşıtı, benim ülkemde binlerce Musevi var.


Neymiş Antisemitizm Türkiye’de ilerliyor. Antisemitizm’in de bir suç olduğunu ilk ilan eden lider de benim. Yine aynı şeyi savunuyorum. Ama İslamofobiayı da kayıtlara geçiren de biziz.


Gazze’yi izole etmek, sınırları kapalı tutmak çözüm değildir. Filistinli vatandaşlar okullarını evlerini yeniden inşa edemiyor. Bu sözlerin sahibi ben değildim. Bunu ben söyleseydim o malum dünya yine ayağa kalkardı. Türkiye yüzünü doğuya çevirdi diyeceklerdi. Bu sözlerin sahibi BM Genel Sekreteri sayın Ban ki Mun. Nerede söylüyor biliyor musunuz:? ABD’de. Kime söylüyor? Musevi cemaatine söyleniyor.

Şimdi bu görüşleri dile getirdiği için BM’nin yönü mü değişti? Filistinli trajedi ortaya çıkarıldığı içn BM’nin ekseni mi kaydı. Türkiye tarihiyle kültürüyle büyük bir ülke.


Türkiye dış politikası yönlendirilen değil, dış politika üreten bir ülkedir.

MİLLİ BİRLİK PROJESİ

Bakınız bu yola çıkarken zorlu bir yolculuğa çıktığımızı ifade ettim. Şu ifadeleri kullandım. Çelik gibi sinirlere sahip olmamız gerekiyor, sağduyulu soğukkanlı olmamız gerekiyor diye uyarılarda bulundum. Sürecin tahrik edilebileceğini belirttim. Bu ön görülerimizde ne kadar haklı olduğumuzu da görüyoruz.

Habur sınır kapısında ve Diyarbakır’da ortaya konulan sorumsuzca tavır, ülkenin diğer yerlerinde tahriklere zemini ortaya çıkarmıştır.

Terörün bir piyasası var dedim. Bu piyasadan maddi manevi siyasi olarak nemalananlar var dedim. Bizim demokratik açılımdan kastımız nedir? Bu sürecin içinde bir çok başlıklar var. Tüm sorun alanları diyebiliriz. Burada öncelikli sorun tabiî ki bir terör sorunudur. Biz her yerde bir şey ifade ettik. Hatırlayın, partimizi kurduğumuzda 14 Ağustos 2001’de bir şey söyledik. Bizim üç kırmızıçizgimiz var dedik. Biz etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliğe karşıyız dedik. Biz bunu niye söyledik. Çünkü bunlar bizim ülkemizde önemli birer sorun alanı da onun için.

Bu süreç bitmeyecek, biz alıcıyız, almaya devam edeceğiz. Yeter ki biz bu sorunu asgariye indirelim. Çünkü bazı çevreler kandan çatışmadan besleniyor. Bu süreci tahrik etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Benim kürt kardeşlerimizin hassasiyetlerini istismar ediyorlar, kimileri benim türk kardeşlerimin hassasiyetlerini istismar ediyorlar, kimileri benim şehit kardeşlerimin gazilerimin duygularını istismar ediyorlar.

MHP, DSP, ANAP koalisyonu benim şehidime gazime kaçtane yasa çıkardı? Birde bizim yaptıklarımıza bakarız. Hiçbir dönemde verilmemiş hakları bizler verdik. İstiklal marşı şairi merhum Mehmet akif ersoy’un şu dizeleri ruhumuzu ayakta tutan dizelerdir. Biz bundan sapma yapmadık.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Ak Parti illegal örgütlerle, kişilerle hiçbir zaman masaya oturmamıştır oturmaz. Bizim muhatabımız legal örgütlerdir. Milletin arzuları dışında bizler kendilerimize hedefler belirlemedik. Şehitlerimize gazilerimize bizi mahçup ettirecek, hiçbir hal ve tavrında içinde olmadık. Bir kez daha söylüyorum, hassas bir süreçten geçiyoruz. Özellikle gazilerimizin, ilgili sivil toplum örgütlerinin sabırlı olmalarını kendilerinden rica ediyorum. Biz bu yola şehit yakınlarının artık akan kanı durdurun

Başbakan’ım ne zaman duracak bu kan dediler? Biz bunu görev telakki ederek bu adımı attık. Bu kan devam mı etsin? Bunun bedelini o yavrular ödemeye devam mı etsin?

MHP dağa çıkacakmış. Kimse onu engellemiyor zaten. Biz terör örgütleriyle mücadelemizi sonuna kadar yılmadan sürdüreceğiz. Ama biz şunu biliyoruz ki hiçbir zaman o mücadele bu iş için çözüm olmadı. Bunun psikolojik süreci var. Bunun ekonomik diplomatik süreci var. Bütün bu meseleleri masaya yatırdı.

Yine söylüyorum kriz teğet geçti. Bu konuda sözü olanlar ne diyor? Türkiye bu süreci en iyi atlatanlardır diyor. IMF toplantısını başarıyla organize eden bir ülkeyiz biz. Bütün bunları yaparken şu olsun bu olsun bir bekleyiş içinde değiliz, her şeyimizi açık oynuyoruz.

Şu anda dünyada kredi değerlendirmesi yapan kuruluşlar bile, Türkiye’nin derece notunu artırmaya başladılar. Türkiye doğru bir çizgide yoluna devam ediyor. Hiç kimsenin bundan endişesi olmasın.

Terör baronları, silah baronları, uyuşturucu baronları ellerini ovuşturuyorlar. Benim şehidimin annesi bu tahriklere boyun eğerse, o terör baronlarını sevinir.

Benim gazi kardeşim madalyasını yere atarsa, terör tacirlerini sevindirir.

Herkese ben sabır sağduyu telkin ediyorum. Bu arada bir şeyi daha söylemek zorundayım. Haftasonu Gaziantep’te, Gaziantep-Diyarbakırspor maçında yaşanan olaylara değinmek istiyorum. Daha önce Bursa’da yaşanmıştı.

Spor müsabakaları dostluğu kardeşliği centilmenliği geliştirmesi gereken organizasyonlardır. Ama son dönemde sporu kirli provokasyonlar karışmaktadır.

Birileri ırkçı ve ayrımcı sloganlarla, birlikte ve beraberlik atmosferini bozmaya gayret ediyor. Doğrusu bu tehlikeye alet olanlar Türk milletinin lehine bir iş yapmıyor. Kimse spor organizasyonlarını tahrik ve provokasyonlarla kendi siyasetlerine alet etmesinler.

Kimse milletimizin birlikte ve beraberliğine kasteden bir ayrımcılığa girmez

Bir avuç kendisini bilmezin hareketini bir şehre bir topluma mal etmek asla doğru değildir.

Buradan Diyarbakırspor yöneticilerine sesleniyorum. Şehir halkının maçlara devam edilmesi düşüncesini dikkate alınmalı. Duygusal davranarak Diyarbakırspor çekildi denilmez.

Barışın en önemli unsurlarından birisi olacak Diyarbakırspor’u ve Diyarbakır’ı men edemezsiniz. Aramıza sızmaya çalışan istismarcılara fırsat vermeyeceğiz.

Ben silbaştan derken, demokratik açılım süreci değil, dağdan dönüşü kastettim. Demokratik açılım sürecini değil. Biz açılımda sonuna kadar gideceğiz. Bu bir kardeşlik projesidir. Ama geriye dönüşlerde, bir şov olacaksa, kusura bakmasınlar. Avrupa’dan dönüşü durdurduk çünkü  aldığımız istihbarat bize onu gösteriyor.

Son dönemde genleriyle oynanan gıda ürünleri noktasında, gıda tarım bakanlığımızın yayımladığı bir yönetmelik var. Şimdi medya bu konuyla ilgili bakanlığımızın yayınladığının tam aksine bunu teşvik ettiği manasında haberler yapıyor.

 Tam aksine bu yönetmelik bunu engelleyen durduran bir yönetmeliktir. Gerçi konuyla ilgili olarak bakanım bugün meclis’te de bununla ilgili açıklamalarda bulunacak. Ben sadece başlığı atıyorum.

Domuz gribi

Biz bu gıda ürünleri noktasında hassasız, bu konuda kesinlikle AB standartlarının dışında standardı zaten kabul etmedik. Ama bunu okumadan duyduklarıyla bunu yazıyorlar. Lütfen bu sürece dikkat edelim.

Domuz gribiyle alakalı olarak bir çok spekülasyon yapılıyor. Ben bir şeyi ifade etmek istiyorum. Lütfen öpüşmeyin, tokalaştığınızda lütfen ellerinizi yıkayınız. Dezenfekte imkanı varsa hemen dezenfekte ediniz.

Aşı konusuna gelince sağlık bakanımla aynı şekilde düşünmüyorum. Bu konuda vatandaşım kendi isteğine bağlı olarak böyle bir yolu tercih ederse eyvallah. Ama etmiyorsa, muhakkak yaptırmanız gerekir diye bir kampanyanın yürütülmesi doğru değildir. Ama ne diyorum, eğer ebeveyn ben bunu istiyorum diyorsa, bu olmalıdır. Çünkü otoritelerde değişik değişik kanaatler belirliyor. Kimisi olmalıdır, kimisi olmamalıdır diyor. İsteğe bağlı olarak hazırlığımızı yaptık. İsteyene bunlar yapılıyor, yaptırılıyor.

Editör: TE Bilişim