Başbakan paranın zirvesinde konuşuyor 
 
IMF ve Dünya Bankası İstanbul'da yapılan genel kurul toplantısı başladı. Krizden çıkış kararlarının alınacağı ve IMF kuruluşundaki gibi asli görevine döneceğine dair kararların alınacağı bu toplantı büyük önem taşıyor.

Başbakan Erdoğan da toplantının açılış konuşmasını yapıyor. İşte Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları:

İstanbul toplantılarının dünyamız için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Dünyada paranın ilk kez kullanıldığı topraklarda bulunuyorsunuz. İstanbul, medeniyetler, ekonomiler, kültürler arasında bir köprüdür.

"KARAMSAR BİR TABLO ÇİZMEK DOĞRU DEĞİL"

Küresel ekonomi açısından kritik bir süreçten geçiyoruz. Uzun zamandır eşi benzeri görülmemiş bir krizi önce finans krizi ardından ekonomik bir kriz olarak yaşıyoruz ve çıkış arayışları içerisindeyiz. Çok karamsar bir tablo çizmek doğru değil. Ancak krizden çıkışta rehavete kapılmamak gerekiyor.

Krizin ortaya çıktığı günlerden bugüne kadar olan süreçte uluslararası camia son derece iyi bir işbirliği gösterdi. Bu ortak tavır son derece sevindirici ve umut verici.

Alınan tedbirlerin olumlu sonuçları gelmeye başladı, bundan sonra da yapısal reformlara odaklanmak gerekiyor. Yaşanan küresel kriz hepimiz adına son derece anlamlı mesajları da ortaya koydu.

"ÇOK AĞIR BEDELLER ÖDEDİK"

Yıllardır görülmeyen hususlar artık göz ardı edilemeyecek bir noktaya ulaştı. Çok ağır bedeller ödedik ve ödemeye devam ediyoruz. Ancak yaşananlardan ders almazsak daha ağır bedeller ödeyebiliriz.

Yaşanan kriz mali piyasalardaki risklerin yeteri kadar takip edilemediğini gösterdi. Bu kriz sürecinde küresel krizlerin gelişmiş ülkelerden de kaynaklanabildiğini ve sınır tanımadığını gördük.

Politika yapıcıların önümüzdeki dönemde çok güçlü bir liderlik göstermesi gerekiyor. İşsizliğin arttığı ve refahın azaldığı bir ortamda hükümetler kamuoyu ile samimi bir duruş sergilemek ve şeffaf olmak zorunda.

Hükümetler işbirliği ruhunu zedeleyecek olaylardan kaçınmalı. Artan rekabet korunmacı eğilimleri tetikliyor, ancak buna kesinlikle karşı çıkmalıyız. Küresel kriz hepimize gösterdi ki; küreselleşmenin neden olduğu ekonomik refaha rağmen halen yoksulluğun önüne geçilemedi.

"BİR 'ALO' DEMEMİŞ İNSANLAR VAR"

Dünyanın bir kısmında inanılmaz bir israf, diğer tarafta bir avuç pirinç bulmak imkansız hale geldi. Bir yerde refah artarken, bir yerde sefalet arttı.

Bir tarafta 3G, 4G teknolojileri, diğer tarafta hayatı boyunca 'alo' dememiş çok fazla insan var. Bunun sürdürülebilir olmadığı bir gerçektir.

Yaşadıkları sıkıntıları 'Kapitalizmin vahşi yüzü' olarak nitelendiren insanların sayısı çok fazla.

"21'NCİ YÜZYIL BARIŞ YÜZYILI OLMADI"

Küresel bir köy olan dünyamızın bir köşesinde yaşanan terör, fakirlik, hoşgörüsüzlük, küresel boyutta etkiler meydana getirebiliyor.

Biz 21'inci yüzyıla girerken 'Bu asır bir barış asrı olacak' dedik, ama mümkün olmadı Geçtiğimiz yüzyılda bu adaletsiz manzara, savaşlara, suça, göçe, çevre katliamına dönüştü.

Bu yüzyılda da bunların çok daha büyük bir krize dönüşmemesi için tedbir almak zorundayız.

Bu yüzyıl tehditler değil fırsatlar yüzyılı olsun. Diyalog ortamı güçlenerek devam etmeli. IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar etkinliğini artırmalı.

"TÜRKİYE BAŞARILI BİR PERFORMANS SERGİLEDİ"

Yaşadığımız ivmeyi kaybetmememiz gerekiyor. Yeni dönemde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Üzerimize düşen en önemli sorumluluklardan biri uluslararası mali kuruluşların yeniden yapılandırılmasıdır.

Türkiye son 7 yılda çok başarılı bir performans sergiledi. Bundan 4 yıl önce, Türkiye AB ile katılı müzakerelerine başladı, şu anda kararlılıkla yürütüyoruz

AB ülkelerinin uymak zorunda olduğu 5 Maastricht kriterinin ikisini zorunlu olmadığımız halde karşıladık. Birçok bölgesel sorunun çözümü için çaba harcıyoruz.

İhracatta ve turizmde tarihi rekorlar elde etti, 2002-2007 arasında ortalama yüzde 5.8 büyüdük, kişi başı gelir 10 bin doları aştı.

"GAP'I 2013'E KADAR BİTİRECEĞİZ"

Kamu maliyesini disiplin altına aldık, kamu borcunun milli gelire oranını Maastricht kriterlerinin altına çektik. Enerji, ulaştırma, haberleşme gibi alanlarda kapsamlı bir dönüşüm sağladık.

Ülke kredi notumuzun daha iyi noktalarda olması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye ekonomik anlamda çok farklı bir sürece giriyor. GAP'ı 2013 yılına kadar bitireceğiz. Böylece bölge tarım ve gıda üssü olacak.

"İSTANBUL İÇİN UYGULAMAYA GEÇEBİLİRİZ"
Sözlerimi İstanbul'la bitirmek istiyorum. İstanbul ticari ve ekonomik anlamda da dünyanın en önemli şehirlerinden birisi. İstanbul'u finans merkezi haline getirme hedefim vardı. O zaman olmadı ama artık merkezi yönetim de belediye de bizde.

Oturduk konuştuk ve İstanbul'u finans merkezi yapma kararı aldık, OVP'ye de koyduk. Planlama çalışmaları bitti, artık uygulamaya geçebiliriz. İstanbul ve Türkiye böylesine büyük ve iddialı bir proje için hazır.

 

Editör: TE Bilişim