"Bu ülkenin Türküne de Kürdüne de aşığım"

Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nca Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada, demokratik açılım çalışmalarına da değindi.

Başbakan Erdoğan, ''Bir 'milli birlik projesi' dedik. Bunu 'demokratik açılım' sürecinde gerçekleştireceğimizi konuştuk. Ama bakıyorsunuz ki, tabi ki sıfatı muhalefet olanlar buna muhalefet ediyorlar. Beyaza siyah demenin gayretindeler. Siyaha beyaz demenin gayretiyle muhalefet ediyorlar. 'Hadi gelin bunu görüşelim' dediğimiz zaman, 'Hayır, sizinle görüşmeyiz' diyorlar. 'Görüşelim, ondan sonra gerekeni yapın', 'hayır görüşmeyiz'... Görüşülmeden, neyin ne olduğunu bilmeden nasıl olur da bunu hemen damgalıyorsunuz. Açıklandı mı? 'Bir şey yok'. Ne var bunun içeriğinde biliyor musunuz? Verecekleri cevap 'yok'. Sadece söyledikleri 'Siz Türkiye'yi bölüyorsunuz'. Bu ifadeyi kullananlardır bu ülkede bölücü olanlar'' diye konuştu.

''Kimse AK Parti'ye bölücü damgası yakıştıramaz'' diyen Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdi bize bu yakıştırmayı yapanlara soruyoruz; Siz Türkiye'nin kaç vilayetinde varsınız. Siz Türkiye'nin kaç vilayetinden milletvekili çıkardınız. Bakın biz Türkiye'de 61 vilayette birinci, diğer kalan 20 vilayette de ikinci partiyiz. Ey CHP, sen nerede varsın, ey MHP sen nerede varsın, ey DTP sen nerede varsın? Peki bu tablo nasıl oldu? Çünkü biz milletimizin genelini seviyoruz, genelini kucaklıyoruz. Ayırım yok. Biz 81 vilayetin 81'ine gidiyoruz, 780 bin kilometre karelik vatan toprakların tamamını kucaklıyoruz. Farkımız bu. Gitmedik yer bırakmadık, bırakmıyoruz, bırakmayacağız da.''


Erdoğan, yola çıkarken bölgesel milliyetçilik, etnik milliyetçilik ve dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını söylediklerini anımsatarak, ''Kürt meselesi bugünün meselesi değil. Partimizi kurarken programımıza koyduk. Programımızda var, orada bunu anlatıyoruz. Adına ister 'Kürt sorunu', ister 'Güneydoğu', ister 'Doğu sorunu' deyin, var. Sorun alanlarından bir tanesi, ama her şey değil. Türkiye'nin bir azınlık sorunu var, Alevi sorunu, işsizlik sorunu var, ekonomik sorunlarımız var. Tüm bu sorun alanlarını oturtacağız ve bunları çözeceğiz. 2005 Diyarbakır konuşmama bakarsanız, bunları görürsünüz. Biz bunları orada da konuştuk, bugün konuşmuyoruz. Eğer milletimiz bize bu sorumluluğu vermişse, bu sorunları çözme görevini yürütmek de bize aittir. Duyarsız kalamayız'' dedi.

"Biz Türkiye'nin tamamıyız'' demediklerine dikkati çeken Erdoğan, onun için de koordinatör bakan tespit ettiklerini ve siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, bu sahada ihtisas sahipleri, yazılı ve görsel medya mensuplarının ziyaret edildiğini aktardı.

Erdoğan, ''Diyoruz ki parlamento açılır açılmaz bu işin görüşülmesi gereken yer neresi? Parlamentoya getirdik. Biz önce kapalı olsun diye bir düşünce sergiledik. Dediler ki; 'kapalı oturum olursa biz gelmeyiz'. Bir diğeri dedi ki; 'kapalı oturum olursa, biz geliriz ama bunu teşhir ederiz'. Bu aslında bir suçtur. Fakat bütün bunlara rağmen biz toplantımızı yaptık ve açıklamamızı yaptık. Biz açık da yaparız, kapalı da hiç fark etmez. Çünkü bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil, biz milletçe üzümü yiyelim üzümü...'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu: ''Biz bu milletin hizmetkarı olmak için bu yola çıktık. Onun için diyorum ki; bakın, etnik milliyetçiliğe karşıyız. Niye? Biz bu ülkede Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla, Arnavutuyla, ne olursa olsun hepsiyle biriz, beraberiz. Hepsine sevgimiz, saygımız var. Ayırım yok. Onlar alt kimliği oluşturuyor, ama bunun üzerinde bir üst kimlik var. Bu nedir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bunu koruyun. Hepsini severiz biz, hepsine aynı mesafedeyiz. Niye? İnsan, yaradılmışların en şereflisidir. Biz yaradılanı yaradandan ötürü severiz. Makamından, mevkinden, parasından, pulundan dolayı değil, aynı kavimden, aynı ırktan olduğu için değil, sadece yaradandan ötürü severiz, farkımız bu.''


"Sipariş gelmedik"

''Biz bu toprakların çocuklarıyız. Biz sipariş gelmedik bu ülkeye'' diyen Erdoğan, bu ülkenin neresinde ne olduğunu bildiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, bugüne kadar en az gittiği ile 3 kez gittiğini, geçmişle kıyaslandığında her ile en az 3 kez giden bir başbakan olmadığını ifade ederek, ''Çünkü Ankara'dan iz sürmekle iller tanınmaz. Gidersin görürsün, illeri o zaman tanırsın'' dedi.


"Sadece 10.yıl Marşı'nda kullandılar"

Kendileri göreve gelmeden önce Türkiye'de sadece belli bir azınlığın uçakla seyahat edebildiğini, şimdiyse nüfusun çok ciddi bir kısmının uçağı kullanabildiğini anlatan Erdoğan, ''Raylı sistemde de... Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'Türkiye'yi demir ağlarla ördük' diyordu, değil mi? 1938'den bugüne acaba gelen iktidarlar kaç kilometre demir ağ tesis ettiler, bir sorun bakalım. Sadece 10. Yıl Marşı'nda onu kullandılar, başka yok. Ama biz işin gerçeğini yaptık'' şeklinde konuştu.


"Biz bu ülkeye sevdalıyız"

Erdoğan, bu ülkeye, bu millete aşık olduklarını dile getirerek, ''Biz bu ülkeye sevdalıyız. Ben bu ülkenin Türküne de aşığım, Kürdüne de, Lazına da, Çerkezine de, Boşnağına da aşığım. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı söylemekten asla kaçınmıyorum. Onun için tek millet, tek bayrak, tek vatan diyorum. Onun için de diyorum ki; kimse bu bereketli topraklara ayrılık tohumları atmaya gayret etmesin. Atacağınız o tohumlar bu topraklarda bereketlenmez, yeşermez, bunu böyle biliniz'' diye konuştu.

Erdoğan, Ramazan bayramının ülke ve millet için yeni bir başlangıç olmasını dilerken, aynı şeyi azınlıklar için de söylemek istediğini belirterek, dinsel milliyetçiliğe de karşı olduğunu vurguladı.

Türkiye de farklı mezhepler, farklı dinler olsun, demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti olarak hep sahip çıktıklarını vurgulayan Erdoğan, şu ana kadar demokratik açılım süreci içinde 5 Alevi çalıştayı gerçekleştirildiğine işaret etti.


"Terör, başta gelen sorun"

Sorunların fazla olduğunu, hepsini çözmeleri gerektiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Terör sorunu, bu işte başta gelen sorun. Terör sorununu çözmemiz lazım. Bazıları konuşuyor. Bir yerlerde gazilerimizi yürütmüşler veya yürümüşler. Ben gazi kardeşlerimize sesleniyorum; Başınızı iki elinizin arasına alın, iyi düşünün. Bilesiniz ki bu ay yıldızlı bayrağa sarılı tabutların gelmesini biz istemiyoruz. Bunların asgariye inmesi için ne gerekiyorsa onun yapılması lazım ve biz bu ülkede sizler gibi bu kadar sayıda gazilerimizin de sayısının minimize olmasını istiyoruz. Şüphesiz ki, 'terör sıfırlanır mı?' böyle bir söz veremem. Dünyanın hiçbir yerinde terörü sıfırlayan ülke olmaz. Ama minimize edebiliriz. Bunun için elimizden gelen çalışmaları yapmak zorundayız.

Burada hep birlikte elimizi taşın altına soktuk. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bütün kurumlarımızla bu işte sorumluluğumuz var. Kimse kalkıp da şu anda hükümetimize faturayı kesmeye kalkmasın. 30 yıldır bu ülkeyi yönetenler; neredeydiniz, ne yaptınız, hangi tedbirleri aldınız? Yok. O dönemlerde iktidara gelenler bakıyorsunuz şimdi bol keseden atıyor.''

Editör: TE Bilişim