2008 yılının şubat ayı, nakliyecilerimiz için talihsiz bir tarihi ifade eder. UN Ro-Ro’ya ait yanan UND Adriyatik gemisinde en fazla zararı gören firmalardan biri de Necmi Çobanoğlu’na ait Çobantur şirketiydi. Necmi Çobanoğlu, mahkemeye verdiği ve sonuna kadar takipçisi olacağı UN Ro-Ro hakkında da ilginç açıklamalarda bulundu.

 

-      UN Ro-Ro’nun yanan Adriyatik gemisiyle birlikte sizin de araçlarınız yanmıştı. Siz de doğal olarak firmadan tazminat talebinde bulunmuştunuz dava hangi aşamada?

 

NECMICOBAN-(16).gif

Bu konu bizde derin yara açtı. Sektörümüzün büyük çoğunluğu büyük zarar gördü ve UN RO-Ro’nun yanlış değerlendirmelerden geri döneceği günü sabırla bekledi. Ama, maalesef uzlaşma yerine bize hukuk yolunu gösterdiler. Şu anda haklarında başta Çobantur, Temel Transport, Sağlık Group olmak üzere 180’e yakın dava var. Davalar Deniz İhtisas Mahkemesi’nde görülüyor. Ama ne acı ki, Deniz İhtisas Mahkemesi’nde 1 hakim var.

Biz, birkaç ayrı dava birden açtık. Geminin sicilden düşürülmesini sakıncalı bulduk. İkincisi, geminin sadece gemi adamları sistemiyle düşmesi mümkün değil. Çünkü, yangında suç unsuru var. Yangına müdahale edebilme kaptan köşkünden değil, motor dairesinden yapılabiliyor. Dava için bilirkişi tayin edilemiyor. Çünkü, ya onlar ya da biz bilirkişi için itiraz ediyoruz. Bir avukat arkadaşımızı da vekil tayin etmiştik. Fakat, daha sonra bu arkadaşımızı da 18 nakliyeci olarak mahkemeye verdik. Çünkü, gemiye verilen tutuklama kararını vekillerine sormadan mahkeme salonunda el yazısıyla UN Ro-Ro ve sigorta avukatlarıyla birlikte, hakime tutukluluk durumunu anlaşarak ibra ettiğini açıkladı. Aldığı da sadece sigortadan bir garanti mektubu. Bu mektubun içeriği de mahkeme neticesinde ücretleri ödeyeceğine dair bir yazıyı içeriyor. Biz böyle bir şey istemedik. Haklarımızı 3-4 yıl sonra alacak olduktan sonra garanti mektubuna ihtiyacımız yok. Bizi çok üzdü ve kendisine suç duyurusunda bulunduk. Mahkeme sürüyor.

-      Şunu anlayamıyorum. UN Ro-Ro yaptığı iş itibariyle nakliyeciyle barış içinde yaşaması gereken bir firma, size bir uzlaşma önermesi gerekmez miydi?

Çok güzel düşündünüz, biz de bunu bekledik. Çünkü, biz olay olduğunda anında gidip, geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Sigortaları çok kuvvetli olduğu için hiçbir problemimiz olacağını düşünmemiştik. Nitekim o dönem yönetici olan arkadaşımız da, ‘hiç çekinmeyin, gereken yapılacaktır’ diye bizi teselli etti. Biz de bu inançla beklerken, aradan 1 ay geçti ‘Yapabileceğimiz bir şey yok. Hukuk savaşı verilecektir’ denildi. Donduk kaldık. Bunun ardından Adriyatik gemisi için Trieste’de tutuklama kararı aldık, 60 gün tutabildik. 60 gün sonra, Temel Transport 60 gün daha tuttu. 120 gün sonra mahkeme yeri İstanbul olduğu için serbest bırakıldı. O esnada, hiçbir inceleme yapılmadan geminin sicilden düşürülüp, hurdaya ayrıldığını öğrendik. Çünkü, sigorta ‘gemiyi hurdaya çıkarın, paranızı alın’ diyor. Onlar da düşük bir fiyatla ve çok seri olarak bir alıcı organize ediyorlar. Alıcı, Trieste’de satın alıyor ve Aliağa gemi söküm bölgesine getiriyor. Biz de, mahkeme kararıyla geminin yüzde 40 sağlam olduğunu bilirkişi raporlarıyla tespit ettirdik. Ancak, Deniz İhtisas Mahkemesi, bu davaya ‘görevsizlik’ kararı verdi. Biz de Danıştay’a müracaat ettik. Şu anda dava Ankara’da. Bu dava, tamamen Çobantur’un davası haline dönüştü. Çünkü, burada bir haksızlık, suç var ve Denizcilik Müsteşarlığımız da bu suça iştirak etmiş durumda.

-      Müsteşarlığın buradaki payını öğrenebilir miyim?

Gemi, Türkiye’ye sökülmek için getirildi. Ama, sökülmek yerine yapıma gönderildi. Biz dava ettiğimiz için Denizcilik Müsteşarlığı duruma el koydu. Geminin burada yapılmasına izin vermedi. Gemi de, dünyada bir ülkeye kaydedilebilme hakkından yola çıkarak başka bir bayrağa geçiyor. Satın alan kişi x kişi de, x ülkede yeniden yapmak için arayışlar içinde. Gemi bildiğim kadarıyla Altınbaş Holding’te. Fakat, gemi şu an Türk bayrağında değil, yabancı bir bayrakta. Burada Müsteşarlığın sorumluluğuna gelince, Denizcilik Müsteşarlığı, gemiyi bir dilekçe ile sicilden düşürüyor. Sadece bir dilekçe ile sicilden gemi düşürülmez. Gemi incelenir, raporları çıkarılır. Gerçekten sicilden düşürülüp, hurdaya çıkacak derecedeyse mesele yok. Gemi, sicilden 4. ayda düşürülüyor.  Ama, rapor 2.5 ay sonra 6.ayda çıkıyor. Yani, sonuna kadar şaibeli bir durum. Fakat, yapabileceğimiz bir şey yok.

-      Anladığım kadarıyla pes etmeye de niyetli değilsiniz…

Pes etmem mümkün değil. Benim 11 treylerim yandı. 11 treylerin sigortaları mevcut. Nakliyecilerimin de sigortaları mevcut. Sigorta bunları karşılıyor. Ama hiçbir sigortaya tabi olmayan nakliyeci arkadaşlarımız var. Aradan 1 yıl da geçince rücû hakkı doğduğu için çok zor durumda kalan arkadaşlarımız bulunuyor. UN Ro-Ro, hala o müşterileri kullanıyor. O müşterilerden de bir gelir elde ediyor ve etmeye devam edecek. Bu vebalden kurtulması için mutlaka arkadaşlarımızı bir masaya toplayıp helalleşmesi lazım. Sigortası, nasıl hurdaya çıkar çıkmaz 46 milyon Euro ödediyse, bu miktardan mağdur arkadaşlarımızı da bir şekilde tazmin etmesi gerekirdi.

Editör: TE Bilişim