Ticari Gemilere Nükleer Reaktör

Lloyd's Register Türkiye Genel Müdürü David Barrow, araştırmaların nükleer itici gücün tankerler ile kuru yük, konteyner ve cruise gemilerinde uygulanabilirliği üzerinde odaklandığını söyledi.
 
Lloyd's Register'in 2007 yılının başlarında ticari gemilere "Nükleer İtici Güç" sistemi yerleştirilmesi üzerine araştırmalar yapmaya başladığını belirten LR Türkiye Genel Müdürü David Barrow, bu girişimin Lloyd's Register'in geleneksel nükleer endüstri alanındaki geniş tecrübesi ve "Gemilerde Nükleer İtici Güç Kuralları-Rules for the Nuclear Propulsion of Ships" oluşturma alanındaki çalışmaları üzerine kurulduğunu söyledi.

Bu kuralların 1966'dan 1976'ya kadar, 1960'ların sonunda nükleer itici güce artan ilginin bir sonucu olarak geliştirildiğini vurgulayan Barrow, Savannah ve Otto Hahn gemilerinde teknik olarak başarıya ulaşılmış olduğunu hatırlattı. O zamanlar, operasyonel ve ekonomik durum ile nükleer itici gücün ticari başarıya ulaşmasına olanak vermediğini kaydeden Barrow, şöyle devam etti: "Ama bu iki gemi, bu duruma rağmen, birkaç yıl boyunca dünya çapında operasyonlarına devam etti. Yıllar geçtikçe, ticari gemilerde, özellikle buzkıran gemilerinde olmak üzere, L.A.S.H. ve konteyner gemilerinde de nükleer itici güçle ilgili yavaş ama istikrarlı gelişmeler oldu. Hatta iki buzkıran gemisi şu anda popüler yolcu gemileri için kullanılmaktadır. Gerek yakıt fiyatlarındaki, gerek olası karbon emisyonu ticari şemasında, gerekse de ilgili vergilerdeki devamlı artış, nükleer itici güç kullanımı ihtimalini rekabetçi duruma getirmektedir. Lloyd's Register'in araştırma programı, yakıt alımı ve atık tasfiyesi konularını gündeme getirmekle beraber, gemilerde nükleer itici güç kullanımının teknik zorluklarını da gündeme getirmektedir."
 
Teknoloji hazır

Lloyd's Register Group Deniz Teknolojileri ve Araştırmaları Başkanı John Carlton ise yaptığı açıklamada, "Teknoloji, nükleer gemi inşasına başlamak için hazır beklemektedir. Bu durumun kabul edilebilirliği ve denizcilikte kültürel bir değişime olan ihtiyaçla ilgili konulara dikkat çekmelidir ki toplum riskin yönetilmesi konusunda huzurlu olabilsin" dedi ve ekledi: "Programın kapsamı, halk sağlığı, personel tahsisi, eğitim, operasyonel risk ve kuralların getirdiği zorunlulukları da içine alacak şekilde geliştirilmiştir. Denizcilik sektörünün odaklarından bir tanesi, bu iti güç sisteminin; her ne kadar diğer gemi tipleri için de fayda sağlayabilecekse de tankerlere, kuru yük gemilerine, konteyner gemilerine ve turistik yolcu gemilerine nasıl fayda sağlayacağıdır. Nükleer enerji ile çalışan çoğu gemi ve denizaltılar, bugün, basınçlı su reaktörü (PWR) teknolojisine dayanmaktadır ve bu gemiler, doğru yönetildiklerinde, gıpta edilecek derecede güvenli ve emniyetli bir sicil sergilemektedirler.

Bununla birlikte, yüksek ısılı reaktörler, çok yataklı reaktör ve orijinal basınçlı su reaktörünün (PWR) geliştirilmiş versiyonları gibi diğer nükleer teknolojilerin kullanımına yakında başlanabilir.

Modern reaktör teknolojisi, ilk versiyonlarından bu yana, ticari gemi operasyonlarında kullanımı cazip ve kullanışlı olan gelişmiş emniyet ve kontrol aksamlarını beraberinde getirmiştir. Buna rağmen, modern gemilerde kullanımı yaygın olan insansız makine bölgelerinin türleri, nükleer itici güçle çalışan gemiler için genel olarak uygun değildir. Mürettebat eğitim yöntemleri de ayrıca önemli bir değişimden geçirilmelidir. Hatta, nükleer itici gücün çevre ve yaşam döngüsü üzerindeki avantajları anlaşılırsa, gerek gerçek gerekse sezilen risklerin yönetilmesi için gemi mühendisliği çevrelerinde kültürel bir değişim gerekli olacaktır.

Bu yeniden yakıt alma süreci kontrol altındaki durumlarda, yeniden yakıt alma sürecinin, konvesiyonel güç kaynağı ile beraber bir gemi için 30 gün civarında sürmesi dışında, konvensiyonel sörvey periyoduyla uyuşmazlık göstermemektedir. Harcanan yakıtın yönetimi de konvensiyonel nükleer yakıt döngüsü doğrultusunda mevcut endüstri için kurulmuş olsa bile, ayrıca baştan sona gözden geçirilmelidir.

Editör: TE Bilişim