Semihi Vural’ın Yeni Kitabı MDTO Yayınlarından Çıktı: “Pamuğun Çocuğu Mersin”

Semihi Vural tarafından kaleme alınan “Pamuğun Çocuğu Mersin ve Mersin İskeleleri” adlı eser Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) tarafından kitap haline getirildi.

Mersin’in modernleşme ve kentleşme sürecinde kaybettiği kültürel ögeler ve iskelelerini konu alan kitabın tanıtımı 12 Ocak 2015 tarihinde MDTO Konferans Salonunda yapıldı. Tanıtım toplantısına Yazar Semihi Vural, MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri, Genel Sekreter Korer Özbenli ve kitabın editörlüğünü üstlenen İhsan Toksöz katıldı.

Toplantının açılışında konuşan MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Mersin ve Mersin’in geçmişi ile çok az çalışma ve veri olduğunu belirterek MDTO olarak özellikle bu konuda çalışma yaptıklarını söyledi. Daha önce MDTO tarafından, kent tarihini konu alan birkaç çalışmanın kültür hayatımıza kazandırıldığını hatırlatan Lokmanoğlu, Yazar Semihi Vural’ın bu çalışmasının çok değerli olduğunu ifade etti. Daha sonra söz alan Semihi Vural ise, Mersin ile ilgili çok eski çağlara ait bilgilerin bulunduğunu ancak kentin yakın geçmişine ait bilgilerin sınırlı olduğunu söyledi. Mersin’in unutulmuş devreleri olduğunu belirten Vural “Bir Yumuktepe diyoruz, bizi 9 bin yıl geriye götürüyor. Bir Zephyrium  diyoruz, 2 bin yıl eskiye götürüyor.

Ama kentin yakın geçmişine ayna tutacak olursak, Mersin’in ancak Şinasi Develi ile bir kitabı oldu. Mersin’in yakın geçmişini ondan sonra öğrenmeye başladık” dedi. “Kitabımı Şinasi Develi’ye Adadım” Kitabını Şinasi Develi’ye adadığını söyleyen Vural, Develi’nin Mersin’de ilk tanıdığı insanlardan biri olduğunu, “Mersin için güzel bir şey yapalım” diyerek kendisini yüreklendirip rehberlik ettiğini ve kendisinin de onun izinden yürüdüğünü kaydetti. İstanbul doğumlu olduğunu ancak 50 yıldır Mersin’i takip ettiğini dile getiren Vural, 1976 yılında Mersin’e ve bir Mersinliye aşık olarak kente geldiğini, o yıllarda Mersin’in muhteşem bir kıyı kasabası olduğunu ve Mersin’e sevgisinin hiç değişmediğini bu nedenle 50 yıldır biriktirdiklerini kitaplaştırmaya çalıştığını anlattı. Vural “Bu son kitabımda, kentin 1811’lerde Amiral Beaufort’un yani bölgenin deniz haritalarını çıkarmakla görevli bir kadronun Mersin’e gelmesinden itibaren başlayan ve 1960’lara kadar devam eden serüvenini anlatmaya, ipuçlarını bir araya getirerek bir ilmek, bir kazak, bir çorap örmeye çalıştım” diye konuştu.

Çalışmalarını her zaman öncelikle Tuncer Özmen, İhsan Toksöz ve Nihat Taner’e okuttuğunu belirten Vural, kitabın görsellerine çok güvendiğini, bu kitap için Mersin’in tüm kartpostallarını ve fotoğraflarını biriktiren Hayrettin Ergun’un görsel arşivini kendisine açtığını söyledi. Yazmaya başlaması için Mersin’e ilişkin bilgileri, belgeleri, kitapları kendisine ilk kez gazeteci Harun Arslan’ın getirdiğini vurgulayan Vural, kendisine destek olan tüm dostlarına teşekkür etti. “Ben yazar değilim” diye konuşan Vural “Ben biriktiriyorum. Bu kitabın içindekilerin ancak yüzde biri benim fikrim olabilir, yüzde 99’u zaten vardılar. Ben sadece editörlerimin, dostlarımın yardımı ile onları bir araya getirdim.

Görsellerle, bu kitabı bir ortaokul öğrencisinin bile okuyabileceği, sıkılmadan bakabileceği bir başucu kitabı haline getirmeye çalıştım. Eğer beğenilirse ve bir iz bırakırsa mutlu olacağım” ifadelerini kullandı. Pamuk, Mersin’in Kuruluşunu Gerçekleştiren Bitkidir Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Semihi Vural, kitabın adını belirlerken Mersin’in neden pamukla ilişkilendirildiği sorusu üzerine, konuşmasının başında bahsettiği 9 bin yıllık Yumuktepe, 2 bin yıllık Zephyrium  dönemlerini ve son olarak da kentin 200 yıllık geçmişini temsil eden yakın dönemi her zaman birer bitki ile andığını anlattı. Vural konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Birinci dönem Yumuktepe’dir ve bitkisi buğdaydır. Dünyada ilk kez buğday tohumunu iyileştirip Avrupa’ya satan merkez Mersin’dir. Bu benim yüreğimi titretiyor. Mersin olarak bizim birinci bitkimiz ekmeklik iyileştirilmiş buğdaydır.”

“İkinci ürünümüz Zephyrium  döneminin tarımsal ürünü olan mersin bitkisidir. 1988’de Avrupa’da çıkan bir dergide Zephyrium  sikkelerine ait özel bir bölüm ayırılmıştı. Zephyrium sikkelerinin üzerinde, elinde mersin bitkisi tutan bir tanrıça bulunuyordu ve o dergide böyle bir paranın dünyada başka hiçbir kentte basılmadığı belirtilmişti. Demek ki Zephyrium  kentinin de tarihini bize mersin bitkisi anlatıyor. Mersin adını 2 bin yıl önce bu bitkiden alıyor.”

Üçüncü bitkinin ise pamuk olduğunu belirten Vural, 200 yıl evvel, Mersin’in ortaya çıkışının Amerikan iç savaşından sonra artan pamuk ihtiyacına dayandığını, dünyada yaşanan pamuk krizi ile birlikte misyonerler ve araştırıcı kişilerin Hindistan ve Çukurova gibi dünyada pamuk ekilebilir alanları yeniden keşfettiğini, bu dönemde Çukurova’nın pamuk üretimi ile öne çıktığını ifade etti. Üretimin ovada yapıldığını ancak limanda satıldığını kaydeden Yazar Semihi Vural, “Adana ova ama iskelesi yok. Kazanlı İskelesi yetersiz kalınca Gümrük iskelesi, Taş iskele, Mavromati İskelesi gibi onlarca iskeleden mallar satılmaya başlamıştır. Kimisinde canlı hayvan, kimisinde başka bir mal, ancak yoğunluklu olarak pamuk satılmıştır. Kitabın kapağında yer alan Alman İskelesi, belki de 1. Dünya Savaşı için hazırlanmış dünyadaki ilk pamuk satım iskelesidir. Pamuk, Mersin’in kuruluşunu gerçekleştiren bitki. Mersin’in bir kimliği olacaksa bu pamuk olmalıdır diye düşünüyorum. Mersin’in pamuğun çocuğu olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

“Mersin’i Mersin Yapan İskelelerin Birer Standını Kurmak İstiyoruz”

Araştırmalarına göre, bu kadar çok iskele ile dünyaya açılmış başka bir kentin olmadığını kaydeden Vural, konuşmasının sonunda bir önerisi ve Mersinli kurumlardan bir ricası olduğunu belirterek, “Hava fotoğrafları üzerinde işaretlediğimiz yerlerde bugünkü Mersin’i Mersin yapan iskelelerin birer standını kurmak istiyoruz. Kültürel iz bırakılmasını istiyorum. Her iskelenin bulunduğu yere, üzerinde iskelenin bir fotoğrafı ve iskeleye ait bilgi notlarının bulunduğu küçük bir stant yerleştirebiliriz. Belki insanlar çocuklarıyla fotoğraf çektiriler o stantların önünde. Ve böylece Mersin’in sahilinde en az 8-10 iskelenin varlığından haberdar olan insanlar olur” dedi. Yazar Semihi Vural toplantının sonunda basın mensupları için kitaplarını imzaladı.

Editör: TE Bilişim