450 YILLIK SAKARYA NEHRİ'NDE TAŞIMACILIK PROJESİ

Yaklaşık 450 yıl önce Osmanlı Devleti döneminde Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa döneminde düşünülen Karadeniz'i Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü'nden Marmara'ya bağlayacak 'yapay kanal' projesi uluslararası çalıştayda ele alınıyor.

Sakarya Üniversitesi'nin (SAÜ) ev sahipliğinde 7 ülkeden akademisyen ve yüksek lisans ve doktora öğrencisinin katılacağı çalıştayda nehirdeki taşımacılık olanakları da bilimsel olarak tartışılacak.

SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde başlayan çalıştaya Portekiz, Polonya, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, İspanya, Türkiye ve İngiltere'den 22 akademisyen ile 72 yüksek lisans ve doktora öğrencisi katıldı.

Sakarya Nehri'nde endüstriyel taşımacılık, turizm, rekreasyonla ilgili yapılabilirlik ve fizibilite çalışmalarının ele alındığı çalıştayda, İstanbul Boğazı'nın yükünü azaltmak için Karadeniz'i Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü'nden Marmara'ya bağlayacak 'yapay kanal' da bilimsel olarak görüşülecek.

SAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rıfat Akbıyıklı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ortaya atılan Karadeniz'i İzmit Körfezi'ne bağlayacak projeye AB fonlarıyla katkı sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

Projenin sosyal, hukuksal, ekonomik, politik, çevresel ve teknolojik yönleri bulunduğunu ifade eden Akbıyıklı, fizibilite çalışmalarının bu 7 parametre kullanılarak yapıldığını kaydetti. AB'ye en büyük aday ülke olan Türkiye'de bugüne kadar hep kara yolu taşımacılığının ön plana çıktığını belirten Akbıyıklı, demir yoluyla su yollarını kombine etmeleri gerektiğini vurguladı.

Ulaşım politikasının yerelden genele yeniden irdelenmesinin gerektiğine dikkati çeken Akbıyıklı, şunları söyledi:

 "Osmanlı İmparatorluğu döneminde ortaya atılmış fikir neden bugünlere kadar geldi ve yapılmadı? Ben bunu bir ütopya olarak görmüyorum. Mühendislikte esas olan hayal kurmaktır. Kurduğunuz hayali bugünkü bilgi birikimiyle hayata geçirmek önemlidir. Bölgemiz endüstriyel bir bölge. Bunu milli gelirden de görüyoruz. Bölgemizdeki üretimler genellikle otomobil fabrikaları ağırlıklı ve küçük sanayi var. Üretimin nasıl yapıldığı değil de üretilenlerin iç ve dış pazarlara ulaştırılması bizim için önemli. Bugüne kadar Türkiye'de hep karayolu taşımacılığı öne çıktı. AB'ye en büyük aday olan ülke biziz.

AB kara yolu ağırlıklı ülkeler topluluğu değildir. AB ülkelerinde su yolları ve demir yolları kara yolları kadar önemlidir. Sadece ürettiklerimizi bir şekilde deniz yoluyla başka ülkelere taşımak değil. Rekreasyon amaçlı da kullanılabilir. Bugün yurt dışındaki ülkelere gittiğinizde nehirler eğlence, gezinti ve dinlenme amaçlı yatırımların oluştuğu yerlerdir. Zamana yayacak halde değiliz. Çok hızlı kararlar almamız gerekiyor. Nehrin sadece endüstriyel amaçlı değil, başka sosyal amaçlar için de kullanılabileceği görüşündeyim.''

SAPANCA GÖLÜ'NE DOKUNMAK TEHLİKELİ-

İlk etapta nehrin Sakarya'ya kadar olan bölümünde taşımacılık olanaklarını ele alacaklarını anlatan Akbıyıklı, Sapanca Gölü'ne dokunmayı tehlikeli gördüğünü vurguladı.

Kanalla gölün kenarından geçme konusunda tereddütünün bulunduğunu belirten Akbıyıklı,

"Sapanca Gölü kenarından kanalla geçilebilirse İzmit Körfezi'ne ulaşılabilir. Zaten proje o zaman tam olacaktır. Karasu'dan İzmit Köfezi'ne ulaşmak imkansız bir rüyanın gerçekleşmesidir. Göl içme suyu olduğu için çok önemli. Başka bir kanalla olabilir diye düşünüyorum. Bu proje esasında Karadeniz havzası içindeki ülkelerin hepsinin ilgi alanına giren bir projedir.

Sokullu Mehmet Paşa çok akıllı bir adamdı. Bütün yükü İstanbul Boğazı'nda taşımak mantıklı değil. İstanbul'daki tehlikeyi azaltmayı insanlar 300 yıl önce gördü. O zamanki gemi türlerine göre de böyle düşünmüşler. Bugün böyle tankerler yok, görüyoruz her gün birisi karaya vuruyor. Bu çalıştay büyük bir şans.

Türkiye dışından gelen 6 üniversite personeliyle ortaya elle tutulur somut bir şey çıkaracağımızdan eminim. Yerel ve merkezi yönetimlerin desteği söz konusu değil. Tamamen akademik bir çalışma. Kendi öğrencilerimden üç yüksek lisans öğrencisi de bu çalışmaya katılıyor." diye konuştu.

Çalıştayda toplanan bilgilerin bir şekilde yerel yönetimlere ve istenirse merkezi yönetime aktarılacağını ifade eden Akbıyıklı, bütün veriler toparlandıktan sonra 1 ay içinde yazılı bir metin ve rapor ortaya çıkacağını kaydetti.

Projenin yürütücüsü Salford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. David Eaton ise projenin uzun soluklu olduğunu belirtti.

Taşımacılık projesine ivme kazandırmayı arzuladıklarını dile getiren Eaton, şöyle konuştu,

''Bütün detay çalışmalar bu çalıştaydan sonra yapılacak toplantılarda gündeme getirilecek. Biz burada projenin temelini oluşturmaya gayret gösteriyoruz. Projenin olurluk ve olamazlık parametrelerini ortaya çıkarmak ve ardından bunu olgunlaştırmak niyetindeyiz. Bakanlığa gidip bunu anlatma isteğimiz var. Sadece Sakarya'nın il olarak kendi payına düşenler değil, olaya daha bütünsel bakıyorum. Bu proje Karadeniz iş birliğine kadar gidebilir. Karadeniz etrafındaki ülkelerin bakış açılarını bilmemiz, projenin hangi yöne götürüleceği açısından önemli. Acaba Rusya bu projede nasıl aktif rol almak istiyor?''

Çinli otomobil üreticisi Chery'nin Karasu ilçesinde fabrika kurmayı planladığını hatırlatan Eaton, ''Çinliler buraya geldiğine göre başkaları da bu havza içinde bir şeyler yapmak istiyor. Bu da nehir taşımacılığını daha öne çıkaracak faktörlerden. İnsanların nehri rekreasyon alanı olarak kullanarak turizm geliri elde etmek mecburiyetleri de vardır.'' diye konuştu.

Minho Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Jose Teixeira da projenin Türkiye dışında, Karadeniz Bölgesi'ndeki ülkeleri de ilgilendirdiğini belirterek, ''Proje için büyük miktarda para gerekiyor, ülkenin ve bölgenin gelişimiyle ilgili. Yurt dışındaki ülkelerden öğrencilerin gelerek proje üzerinde çalışmaları da çok önemli. Projeye yeni fikirler katabilirler.'' ifadesini kullandı

Editör: TE Bilişim