Beşiktaş’ta yöneticiliği düşünmüyorum çünkü..’ 
 
2 yıl önce Türk vatandaşlığına geçen Mubariz Mansimov VATAN’a konuştu..

Daha 41 yaşında. Eski asker, istihbaratçı... Dünyanın en büyük 5 gemi taşımacılığı şirketinden Palmali Grubu’nun kurucusu... Azeri petrolünün tümü, Rusya’daki petrolün de neredeyse yüzde 75’i onun gemileriyle taşınıyor. Palmali Grubu’nun çatısı altında 48 ana şirket var, ofislerle birlikte bu rakam 600’e çıkıyor. 45 bin personeli olan grupta global krizde bir kişinin bile işine son verilmemiş.

Röportaj yapma fikri aslına bakarsanız İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin 5’inci yıl kutlamalarından sonra yeşerdi aklımda. 2 yıl önce Türk vatandaşlığına geçen Mubariz Mansimov, İstanbul Modern’in gecesindeki kutlamalarda eğitime katkı sağlama adına sanatçı Balkan Naci İslimyeli’nin, elle işlenmiş 85 yıllık Türk bayrağını aldı ve Türk Silahlı Kuvvetlerine armağan edeceğini açıkladı. Ama Mansimov ile randevulaşmak kolay olmadı.

Onun deyimiyle ayın 130 saatini göklerde geçiriyor. Sabah kahvaltısını yapıp evden çıkıyor, Moskova’ya uçuyor, akşam yemeğini Londra’da yiyip gece yarısı İstanbul’daki evine dönüyor. Bunu sıradan bir gün gibi anlatıyor, “Bu tur içinde genelde Bakü’ye de uğrarım” diyor. Çok sakin. Sert bir yüz ifadesi var. Daha önceki röportajlarında hiç gülmediği yazılmış, bizim sohbetimiz sırasında güldüğümüz de oldu. Çalışanlarıyla aralarında Rusça konuşuyorlar. İyi korunan bir binası var.

İlk adımda burada “her şey kontrol altında” hissine kapılıyorsunuz. Mansimov’un gemi taşımacılığı en büyük işi ama bu iş dışında turizm, sağlık, medya ve gıda sektörlerinde de yatırımları var. Yakında İstanbul’da HSBC binasının olduğu yerde Bakü Edition Otel’i açacak. İçerisinde de dünya jet set’inin ünlü isimleri Briatore ve Cipriani, restoran ve club açacak. Briatore ve Cipriani’yi de Türkiye’ye gelmeye ikna eden isim Mansimov...

14 yıldır Türkiye’de yaşayan, Palmali Grubu’nun merkezini Türkiye’ye taşıyan ve Türkiye’den para kazanmadığını söyleyen Mübariz Mansimov’un ilginç yaşam öyküsünü ve yatırımlarını konuştuk.

14 yıl önce Türkiye’ye yerleşmişsiniz. Türkiye’ye ilk kez ne zaman gelmiştiniz?

1989 yılında turist olarak gelmiştim. Çok etkilenmiştim.

Neydi sizi etkileyen?

Ben çocukken dedemle çok zaman geçirirdim. Daha doğrusu beni dedem büyüttü. Dokuz çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğuyum ve en büyük erkek benim.

Bakü’de 1968’te doğdunuz...

Evet. Bakü, biliyorsunuz deniz kenarında. Ben her fırsatta denize girerdim, balık tutardık, yüzerdim. Çok yaramaz bir çocuktum. Babam da liman işletmecisiydi. Bizim ailemizde denizci çoktur...

Böyle büyük bir şirket kuracağınızı hayal etmiş miydiniz?

Bu hayali kurmak bile bence mümkün değil. Çocukken hep bir gemiye kaptan olmayı isterdim. Gemiye binip uzak yerlere gidecektim...

Askerlikten ayrılınca gemilerde aşçılık yaptım, şimdi şirketimde eski askerler çalışıyor

Nasıl asker oldunuz?

Dedem istedi. Ben dediğim gibi çok yaramazdım. İyi de spor yapıyordum. Yalnızca spor yapmamı istemediler. “Askerde spor da yaparım” diye düşündüm ve Rus ordusuna girdim. Yıllarımı askerliğe verdim. Askerlikten ayrılmak da kolay değildir. Yıllar sonra ayrıldığımda da ne yapacağımı bilmiyordum. Bir buçuk yıl gemilerde aşcılık yaptıktan sonra asker arkadaşlarımla birleştik.

Cebimizde de öyle çok para filan yoktu. 3 kişiydik. Devletten o dönemdeki özelleştirmelerden bir kuru yük gemisi aldık. 2 sene geçmeden 3 gemi aldık. İşler büyüdü. Arkadaşlarımdan birini trafik kazasında kaybettik, diğeriyle hâlâ birlikteyiz. Ben zaman içinde şirketin yüzde 99’unu aldım. Benim etrafımda çok iyi askerler toplandı. Hepimiz eski askeriz burada. O zamanlar Rusya’da yapılacak şey belliydi. Hiçbir şey de yoktu. Şu anda alternatifimiz yok.

Ne anlamda söylüyorsunuz ?

Alternatifimizi yaratmak için yani Palmali Grup gibi bir şirket kurmak için en azından 20 milyar dolara ve deneyime ihtiyaç var.

Kaç kişi çalışıyor şirketlerinizde?

45 bin kişi çalışıyor. 40 ülkede varız.

Çok genç bir patronsunuz, çalışanlar da çok genç sanırım...

En yaşlı benim. 27 civarıdır yaş ortalaması.

Siz eski bir asker ve istihbaratçısınız... Hayatınızdaki bu deneyim iş yaşamınızda size ne gibi farklılıklar kazandırdı?

İstihbaratçıydım uzun süre. Askeri istihbarat. Bir kere disiplin ve çalışkanlık. Herkesle irtibatta olacaksınız... Ben burayı da şirketimi de büyük bir aile gibi görüyorum. Kurallar var, iş disiplini var. Bir kere ben bir iş adamı olarak çalışanlarımla varım. Bunları biliyorum.

İstihbaratçı olarak Türkiye’ye gelmiş miydiniz?

Hayır. Afganistan ve Almanya’da oldum. Sovyetlerin yalnızca elçiliği vardı o dönemde Türkiye’de. Ordunun iç istihbaratındaydım. Çok çaba verdim istihbaratçı olarak buraya gelmek için. Ordu izin vermedi. Sanırım Türk olduğum için beni istihbaratçı olarak göndermeyi sakıncalı buldular.

Türkiye’yle gönül bağınız hep varmış...

1989’da turist olarak geldim. Rahmetli dedem “Aynı ırkız Ardahan’ın diğer tarafı bizimle aynı dili konuşuyor” derdi. “Ben de olamaz ya” diyordum çocuk aklı. Dedem “Hepimiz Osmanlı evlatlarıyız” derdi. Mecit Dedemin bende çok emeği vardır.

Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki gibi kötü bir bürokrasi yok

Global krizden grubunuz etkilendi mi?

Bir tek kişiyi bile işten çıkarmadık. Bence iş adamları kriz yaratıyor Türkiye’de. İş adamı krizlere karşı tedbir almalı. Büyük holdinglerin kriz anında hemen personel azaltması doğru değil. Büyük holdingler her zaman görünmeyen krize karşı rezervli olmalıdır. 3-4 bin kişiyle çalışan bir holding kriz rezervine de sahip olmalıdır. Türkiye’de bazı holdingler krizi kullandı. Devleti suçlamak işin en kolayı. 14 senedir Türkiye’deyim. Hükümet, 3 kez “Yurt dışından paranızı getirin” dedi. Bu önemli destek. Türkiye dünya çapında baktığımızda krizden de çok etkilenmedi. Yalnızca iyi yönetilmeyen şirketler kötü etkilendi.

Sizin gemi taşımacılığı dışında da şirketleriniz var...

Türkiye’ye merkez ofisimizi taşıdık. Pal inşaat, havacılık, medikal şirketimiz var. Azerbaycan’da da gıda sektöründe de çok güçlüyüz.

Ulus’ta bir hastane projeniz vardı, ne oldu?

Sağlık projemiz şimdilik durdu, inşallah düzelecek. 6 sene önce paramı verdim devlete, “Hastane yapacağım” dedim. Devlet bana “Tamam” dedi, iki belediye arasındaki kavgada ruhsatım kayboldu. Bununla uğraşıyoruz. Mahkeme çok uzun sürüyor. Ben paramı yatırmışım, doğru yatırım 10 yıl içinde geri dönmeli. Doğru şirketseniz bu böyle olur. Şimdi bu hastane yatırımımızda iki belediyenin kavgasını bekliyoruz. Mağdur olduk, ama derdimizi anlatamıyoruz. Biz para makinesinin üzerinde oturmuyoruz, hiçbir yatırımcı para makinesinin üzerinde oturmuyor. Bu şekildeki olaylar yabancı yatırımcıyı Türkiye’den soğutuyor.

Bodrum’da oteliniz var...

Evet o oteli aslına bakarsanız çalışanlarımız için düşündük. Bizim şirketlerimizde çalışanlar da orada tatil yapıyor.

Parayı Türkiye’de değil esas yurt dışında kazanıyorum çalışırken “Türk ırkı için ne yaptım?” diye soruyorum

Bakü Edition Otel’i açacaksınız. Otelin yapımı da uzun sürdü değil mi?

Binayı toparlamak uzun sürmedi, yine aynı dert. Türkiye’de en büyük sıkıntı belediyeyle yürüyen işler. HSBC binasını aldık. Biz binayı aldık, bu binayı otele çevirdik, belediye ile bürokrasimiz 1.5 yıl sürdü. Dünyanın 46 ülkesinde iş yapıyorum. Türkiye gibisi yok. Bürokrasi çok ağır Türkiye’de. Türkiye yabancı şirketler için bu yüzden çok cazip değil. Yatırım için cazip bir ülke olmasına rağmen bürokrasi sistemi çok zorluyor. Belediyeler, Anıtlar Kurulu günlerce imza bekliyorsunuz. İngiltere’de 15 günde oturma izni alıyorsunuz, burada 3 ay sürüyor. Türkiye’de herkes Avrupa’nın vize uygulamalarından şikayetçi.

Bir şirketin işinin yürümesi için çok çabalaması lazım. Türkiye’deki yabancıların çektiklerini kimse bilmiyor. Yatırımcı devletçilikten çok şikayetçi Türkiye’de. Bir şirketin işinin yürümesi için çok çabalaması lazım. Yabancı yatırımcının önünü kesiyorlar, İstanbul’un dört bir tarafı kaçak. İstanbul’da helikopterle gezin görüyorsunuz. Türkiye’den de cazip yerler var, yabancı yatırımcı kolay kaçar.

Bu arada dünyada birçok yerde yatırım için fiyatlar düştü. Afrika devletleri ve Rusya yatırım için çok cazip. Amerika’da da fiyatlar çok düştü. Azerbaycan da cazip fiyatlar. Bu arada Azerbaycan krizden hiç etkilenmedi. Tek bir kişi işten çıkarılmadı. Ukrayna çok etkilendi çünkü devletin başında koltuk kavgası var. Ukrayna yatırım için çok cazip olmasına rağmen kötü yönetiliyor...

Türkiye’de kaç çalışanınız var?

Şu anda 1500. 2010 sonu 5 bin kişiyi buluruz. 2014’te, 20 bin kişi olacak Türkiye’de. İş adamları devlet ihaleleri peşinde koşmamalı, dışarıdan kazanıp Türkiye’ye getirmeli. Benim kazancım yurt dışında, Türkiye’de değil. Şu anda Türkiye’de iş yaratıyorum ama esas parayı yurt dışından kazanıyorum.

Duygusal davranıyorum diyorsunuz...

Evet. Lenin’in bir lafı var, “Devlet benim için ne yaptı deme, sen devletin için ne yaptın?” Ben bunu “Türk ırkı için ne yaptın?” diye düşünüyorum.

Yeni bir sektöre mi giriyorsunuz Türkiye’de?

Evet. Gıda sektörüne gireceğiz. Bizim Azerbaycan’da süt ve süt ürünleri şirketimiz var. Büyük yatırım. Azerbaycan’da pazar lideriyiz. 48 çeşit süt ürünümüz var. Pazar payımız yüzde 70. Bakü’deki şirketimizin yöneticilerinin çoğu da Türkiye’den geldi. Türk CEO’lar yönetiyor orayı. Şimdi Türkiye’de bu alanda 4 şirketle görüşmeler sürüyor. Yakında birini alacağız.

HSBC binasındaki otele Bakü ismini verdiniz...

Evet. Orası benim doğum yerim. Bu arada Bakü’de İstanbul ve İzmir Oteli var. İstanbul’da niye Bakü Oteli olmasın?

Zorluklar beni güçlendirir

Benim adım Mubariz, vaktinden önce doğmuşum, hastaneye yetişmemişim. Beni kimse yıldıramaz. Zorluklar beni güçlendirir. Terslik çıkınca hırslanıyorum...

Azerbaycan’ın petrolünün yüzde 100’ü bizde, Rusya’nın petrolünün yüzde 75’ini de biz taşıyoruz. Dünyanın her yerinde ihalelere giriyoruz. Çok genç bir filomuz var. Gemilerin çoğunu da Türkiye’de yaptırıyoruz.

Azerbaycan’da statta biri küfretse hapse attırırım

Siz nasıl Beşiktaşlı oldunuz?

Süleyman Seba sayesinde Beşiktaşlı oldum. Fulya’da oturuyordum, oradan tesislere bakardım, bir gün tanıştık Süleyman Seba’yla, yemek yedik. Etkilendim, rengi de sevdim, “halk takımı” dediler, etkilendim.

Yöneticilik düşünüyor musunuz? Adınız da geçti...

Ben eski sporcuyum, idman düzgünlük getirmelidir insana. Türkiye’de küfürü anlayamıyorum. Azerbaycan’da futbol takımım var, biri küfretse hapse attırırım. İnsanların anasına küfür ediyorlar, ölenine küfür ediyorlar. Büyük cahillik var Türkiye’de. Beşiktaş taraftarı adına da bu açıdan üzgünüm. Ben yönetime girmem, biri bana küfretsin, annem beni küfür yemem için doğurmadı. Aziz Yıldırım da arkadaşım. Saha dışında yaşananlar psikopatlık.

Araba değil, deniz ve av tutkunuyum

Aileniz burada değil mi?

Evet. Ailemi uzak tutuyorum. 2 kızım, bir de oğlum var...

Peki çok gezer misiniz, gece hayatını sever misiniz?

Sevmem. Gezmem de. O yazılanlar doğru değildi. Şirketimin çalışanlarıyla birlikte zaman geçirdiğimiz yerler var.

Stresten nasıl uzaklaşıyorsunuz?

Denizi çok seviyorum. Türkiye’de dalmadığım yer yok. Bir de ava çıkarım.

Araba tutkunuz?..

8 yıldır Range Rover’a biniyorum. O binanın girişinde gördüğünüz araba kardeşimin. Kardeşim 31 yaşında. Bana çok benziyor, bazıları karıştırıyor.

Bakü Edition Otel’de dünya jet set’inin ünlü isimleri Briatore ve Cipriani de olacak, onların yerleri de açılacak...

Evet, onları ikna ettim. Marriot Edition, ESPA, Flavio Briatore ve Giuseppe Cipriani’yi bugüne kadar kimse bir araya getiremedi. Artık imzalar atıldı. Kesin geliyorlar. İstanbul’un eğlence hayatının renkliliği artacak. Billionaire Club’un İstanbul’a farklı bir renk ve heyecan katacağına inanıyorum.

Bayrak satılmaz diye düşünüp aldım orduya veriyorum çünkü ordu bayrağı satmaz

İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin 5’inci yılında Naci İslimyeli’nin, 85 yıllık, el işlemesi Türk Bayrağı’nı 650 bin liraya alıp TSK’ya armağan ettiniz, neden TSK?

Eski askerim ve her şeyden önce Türk’üm. Bence bayrak satılmaz. Eğitim için de satılmaz. Aldım ama açıkladığım gibi Genelkurmay’a vereceğim. Eğitime destek olmak amacıyla aldım. Ordu satmaz sonuçta bayrağı. Bu arada Eczacıbaşı Grubu harika bir iş yapmış. Türkiye’nin geleceğine yatırım. Benim bakışımda bir devletin bayrağı ya orduda ya da Cumhurbaşkanı’nda olur. Ben orduyu tercih ettim. Ordu gideceği son yerdir. Bayrağı da ordu savunur.

Askerim, bence bayrağı politika koruyamaz, ordu korur. Türkiye Türk dünyasının ağabeyidir

Tayyip Bey Türk oğlu Türk’tür

Siyasetle ilgili misiniz?

Nefret ederim, kirlidir. Türkiye zamanla çok değişti. Güzel şeyler de oldu ama her güzelliğin olduğu yerde kötü şeyler de olur. Bir şey yapılıyorsa yani oyun oynanıyorsa onun karşılığı vardır. Türk milleti büyük, Azerbaycan, Kazaklar, Tacikler... Türk dünyasının ağabeyidir Türkiye.

Tayyip Erdoğan’ı nasıl buluyorsunuz?

Tayyip Bey güçlü lider. Tanıyorum kendisini.

Ermenistan’la son dönemde yakınlaşma oldu...

Ermenilerle sınır açılması konusunda, “Karabağ Azerilere geri verilirse açılsın” derim. Azerbaycan’ın yüzde 20’si Ermeni faşistlerin elinde. Sınır açılsa ne olur? Azerbaycan gazı Türkiye’ye dünya pazar şartlarından çok düşük fiyata veriyor. Ermenistan’la ticaret olsa ne olur olmasa ne olur? Azerbaycan fiyatı yükseltse vatandaş yüzde 20-30 zam görür yalnızca doğalgazda.

Tayyip Bey Türk oğlu Türk’tür. Azeriler kadar Azerileri düşünür. Her şey politikada değişiyor, farklı algılamalar oluyor. Kendisi herkesle dost olmak, sınırlarda dostluk olsun istiyor. Onu da anlıyoruz. AK Parti’nin hataları da var ama bence Türkiye’nin bu dönemi kutuplaşarak değil birlik olarak geçmeli.


 
 

Editör: TE Bilişim