Türkiye alçak risk kategorisine giremeyecek!!!
 
Ocak 2011’de yürürlüğe girecek olan Paris MoU Yeni Denetim Rejimi ve yeni sistemin Türk armatörleri nasıl etkileyeceğini PERŞEMBE ROTASI için kaleme alan Denizcilik Müsteşarlığı VIMSAS Ulusal Koordinatörü Kaptan Cahit Yalçın, “Türkiye henüz VIMSAS’tan geçmediği için zaten alçak risk kategorisine giremeyecek” dedi.

Paris MoU’nun gemi hedefleme sistemini radikal şekilde değiştiren ve daha sıkı bir denetim politikası getiren yeni denetim rejimi 1 Ocak 2011 de yürürlüğe giriyor. Gemi hedefleme sisteminin değişmesinin yanında birçok yeni denetim kriterinin de getirilmesi, IMO ortamında dahi protestolara yol açtı. MSC 88 sırasında gündem dışı söz alan birçok delege, Paris MoU’nun yeni denetim rejimindeki özellikle VIMSAS’a girmemiş ülkelerin gemilerinin alçak risk kategorisine alınmaması kararını “ayrımcılık” olarak nitelendi. MSC 88’de konuya ait bir kağıt sunulmaması nedeni ile tartışmalar üye devletlerin protestosu ile sınırlı kaldı. Ancak konu esas itibarı ile Şubat 2011 ayında yapılacak FSI (Bayrak Devleti Uygulamaları alt komitesi) 19. toplantısında ele alınacak ve tartışmaların ve protestoların bu toplantıda yoğunlaşmasını beklemek hiç de hayalcilik olmaz.

Her gemi yılda bir kez denetlenecek

Tartışmalar devam etse dahi, Paris MoU yeni denetim rejimi çok yakında resmen yürürlüğe girecek. Yeni sistem, bölgeye gelen gemilerin daha etkili ve detaylı denetlenmesine dayalı tüm gemi donatanlarını daha zorlayacak bir sistem olarak görülüyor. SIRENAC isimli eski yazılım sistemi, AB destekli SeaSafetyNet veri tabanının desteği ile THETIS sistemi ile değiştiriliyor. Bu şekilde daha çok ön bilgiye ve istihbarata dayalı bir hale gelen sistem ile gemilerin % 25 oranında denetlenmesi kriteri de değiştiriliyor ve her geminin en az yılda bir kere denetimden geçmesine dayalı bir uygulamaya gidiliyor. Bu sayede emniyet ağının gözleri “geminin bölgeye oluşturduğu risk kapsamında” daha da daraltılıyor ve aradan hiç bir geminin kaçmaması için önlemler arttırılmış oluyor. Gemiler, risk faktörlerinin ışığında alçak, standart ve yüksek riskli şeklinde 3 ayrı kategoriye ayrılıyor. Risk faktörleri arasında gemi işleticisinin mali ve idari performansının da bulunduğunu söylemeye her halde gerek yok. Denetim sonrasında gemilerin Paris MoU limanlarına girişinin yasaklanması uygulamaları da genişletiliyor.

Yeni gemi alanlar dikkat!

Ülkemiz donatanlarını etkileyebilecek unsurlar arasında, birkaç gemiyi işleten bir şirkette eğer bazı gemilerin performansı kötü ise, bu kötü performansın şirketten kaynaklandığının düşünülmesi ve diğer gemilerin risk puanının yükselmesine yol açması olarak değerlendirilebilir. Pratik bir örnek vermek gerekirse,   İki tanesi 1980 yapısı ve biri de 2010 yapısı üç gemi sahibi olan bir işletmecinin, eğer 1980 yapısı gemilerinin PSC performansı yeterli düzeyde değil ise 2010 yapısı gemisi de etkilenecek ve bu gemi de yüksek risk oluşturduğu varsayımı ile öncelikli olarak denetlenecek. Şirketin risk profilinin alçak olması halinde dahi, bir geminin denetiminde 5 taneden daha fazla eksiklik tespit edilmesi, gemiyi alçak risk kategorisinden çıkartabilecek. Bunun sonucu olarak da normalde 36 ayda bir denetlenmesi gereken bir gemi, en fazla 12 ayda bir denetimden geçecek. Denetim sonuçlarına göre geminin Paris MoU limanlarına sefer yapmaktan yasaklanması da söz konusu olacak.

Riskli gemiyi satmak çare değil

Şirket performansı konusunu biraz daha açacak olursak, şirketin işletmekte olduğu gemi sayısına, bu gemilerin bölgedeki alıkonma sayısına ve her geminin denetimlerindeki ISM (Emniyetli Yönetim Sistemi) ile ilgili bulguların oranına dayalı bir sistem geliyor. ISM ile (yani şirket performansını da içeren hususlarla)  ilgili bulgular diğer bulgulardan 5 kat daha fazla riskli olarak değerlendiriliyor. Yani eğer şirketteki tüm gemiler toplam 10 denetimden geçmiş ise ve bu denetimlerde toplam 8 eksiklik bulunmuşsa dahi, bu eksikliklerin sadece 3 tanesinin ISM ile ilgili hususlarda olması halinde şirketin tüm gemileri alçak risk kategorisinden çıkıyor ve orta riskli bölümde değerlendiriliyor. Her denetimdeki toplam bulguların sadece % 3’ünün  ISM konuları ile alakalı olması halinde dahi şirketin tüm gemileri orta risk kategorisine girmekten kurtulamıyor. Yeni denetim rejiminde, riskli kategorideki bir geminin işletmeci veya donatan değiştirmesi de sistemin takibinden kurtulmasını sağlamıyor. Veya filoya yeni katılan bir gemi de önceki işletmecisinden kalan risk faktörüne, değerlendirmenin yapıldığı zamandan itibaren 3 yıl daha tabi olmaya devam ediyor.

Türk bayraklı gemiler alçak risk kategorine giremeyecek

İşletmecilerin oluşturduğu risk artışına ek olarak Bayrak devletinin performansı da geminin risk profilini oluşturan önemli faktörlerden birisi olarak göze çarpıyor. Bu nedenle işletmecilerinin gemileri için seçecekleri bayrağın alçak riskli bayraklardan olmasına özen göstermeleri gerekiyor. Türk bayrağındaki gemi işletmecilerinin gemileri, Türkiye henüz VIMSAS’tan geçmediği için zaten alçak risk kategorisine giremeyecek. Bu nedenle Türk bayraklı gemi işletmecilerinin Türkiye’nin VIMSAS’tan bir an önce geçmesi için çalışmaları çok yakından takip ettiklerini tahmin etmek herhalde pek hatalı olmaz.

Bir gemi bütün gemileri etkileyecek

Bu bilgiler ışığında, filosunda yaşlı veya nispeten düşük performanslı gemiler bulunan işletmeciler için Paris MoU bölgesinde işlerin daha da kötüye gideceğini söylemek herhalde yanlış olmayacaktır. Artık işletmecinin performansı gemideki ISM sisteminin işleyişi yolu ile çok daha yakından takip ediliyor ve sepetteki bir çürük meyve yani filodaki bir geminin dahi düşük performansı diğerlerinin de sicilini bozuyor. Bunu düzeltmenin en kolay yolu, ISM sistemini gerçekten olması gerektiği gibi sözde değil özde işletmek ve yaşlı gemileri Paris MoU bölgesine hiç göndermemek. Çünkü fazla sayıda eksiklik tespit edilen geminin sadece kendisi bölgeye sefer yapma konusunda yasaklanmayacak, şirketin daha iyi durumdaki diğer gemilerini de beraberinde bir girdaba sürükleyecek. Bu sebeple pek yakında birçok Türk gemi işletmesi için Paris MoU limanlarına sefer yapılan günler tatlı bir anı olarak mazide kalabilir.

 

Editör: TE Bilişim