Arhavi’de Ramiz Kaptan’la palamut ve yeşil çay şöleni

Karadeniz’in doğu ucundaki Arhavi, denizi ve ormanlarıyla sonbahar güzelliklerini, bereketini yaşıyor bu günlerde.

Köylülerin sepetleri kestaneyle, balıkçıların ağları palamut, hamsiyle dolu. Bu bereketi görmek için Arhavi’ye gittim. Ramiz Kaptan’la palamuta çıktım, sularını 70 metre yüksekten döken Mençuna Şelalesi’ne yürüdüm.

Hürriyet’in Seyahat ilavesi’nde “Arhavi’ye kadar yürüyeceğim, Ordu’dan” diye, yazışımın üzerinden altı ay geçti. Otostop da yapabilirim demiştim. Rastlantılar tanrıçası da destek verince yol açıldı.

Doğu Karadeniz dağ doruklarına ser vermeyip sır verir Arhavi. Altun sarısı ışıkla her tan vakti lacivert Karadeniz sularında yıkanan kent... Arkada kestanelikler şıkır şıkır 24 saat.

Çiçek, meyve, kestane balı gökten yağıyor. Hele o kara üzümler.

Arhavi’ye geldiniz mi bir özlem sarar yüreğinizi, neden Arhavi’de yaşamıyorum, diye.

İster tekneyle balıkçı evleri önünden enginlere açılın.  

İster hafif Laz yürüyüşüyle kordon boyuna saçılın, bu özlem pekişecektir. 

Siz zorlansanız da içrek gezgin ruh ebruli yeşillere bakıp “İşte dünya cenneti” diyecektir.

Laz Böreği Bayramı ile Arhavi’ye gelişiniz balıklar şöleni yada deli balı törenine denk düşmeli. Yerli tatilciler kıyılara ve yaza “hoşça kal” derken, Karadeniz’e açılma denemesi yapacağız. 

Kemerleri sıkalım! Karadeniz’e açılma denemesi, açılım olayı imgesi vermesin size.

OLTADAKİ MUSTAFA

Yelkenler fora Karadeniz. Arhavi’deyiz. Artvin’in denize açılan iskelesinde. Şelale, ağaç, çiçek, balık, deli bal, çay, fındık, evet balık şölenleriyle ünlü Arhavi burası. Yanlış rota almamak için Ramiz Gönül Kaptan da yanımızda.

Ramiz Kaptan, Karadeniz balıklarının piri ekberi. Kürekler fora diyor, Karadeniz’e yelken açıyoruz. 

Önde Arhavili Ramiz Kaptan değil de Arhavili İsmail! Hiç farkı yok. 

Sonradan olma değil, yazar Hayati Asılyazıcı gibi Arhavili olan bilir, sularda balıklar zıplıyor. 

Ben balıkların renkleriyle ilgiliyim. Ramiz Kaptan, Arhavi Doğa Sporları Kulübü’nün (ARDOS) yazın düzenlenen beşinci yıl etkinliğini anlatıyor, sıra Balıklı Köyü’ne gelince susuyor. 

Ne oldu, diyorum. “Bir Mustafa Suphi” diyor “oltaya yakalandi...” O da nesi?

“Onu yesun ninesu” diyor. Denizden kocaman bir palamut çıkmasın mı! Ne ilgisi var, diyorum. 

“Karadeniz’de palamutlar Mustafa Suphi olur... Yoksulun midesindeki dili o anlar, aha palamut. Bu sene bereket var, hepimiz sevindik” diyor ve ekliyor:

“Ankara’dan, İstanbul-dan, Almanya’dan gelen garibanlar bayram etti.”

BEREKETİ BOL OLSUN

İşte böyle suya dalıp çıkan oltalara göz ucuyla bakıyoruz. Birden, tanış olmadığım bir ses; “Yahu New York’ta balık sıkıntısı var, Arhavi’den gönderin, bir dünya markası olun” diyor. 
“Şimdi, o nereden, ekselans mi gündemi verir...” Ramiz Kaptan’dan soru önergesi...

Yine o tanımadığım ses diyor ki, “Ekselans mekselans.. ABD’nin yarısı Giresun, yarısı Hopa. ABD, nota gibi ‘no vize’ notu koyduğundan bu yana, Karadeniz balıkları özlemi ile New York balıkhaneleri sallanıyormuş, diye sanal bir haber okudum geçen gün...” 

Ramiz Kaptan beş iğneli oltasına asılan aslan palamutları elma gibi toplayarak dinliyor.

Hani neden Karadeniz balıkları orada yok? Arhavi’ye pazar mı, işte pazar! Merkez Bankası’na dolar mı işte dolar! Bir de “no vize” notu alan bizim Giresunluların balık özlemleri…  

“Tekin Bey” diyor, Ramiz Kaptan, “her şeyi konuşamiyorum. Hürriyet Seyahat ilavesi için soracaksan ahan hamsi kışin olur, bu mevsim baliklar sürüyle geçer... Bereketi bol olsun, gelin. Derya kuzulari gelin buraya. Haa, çay mevsimi... Topraklari Acaryali yariciya verdik.

Niye böyle diyecek olursan genç kalmadi, zinciri kiran İzmir’de Ankara’da, İstanbul’da taa Almanya’da, dediğin gibi New York’ta soluğu aldilar, şimdi buraya.. Yazlikçilar doldu...”
Burda duruyorum, dedikten sonra: “Köylü pazari, cumaertesi günleridir” diye, ek yapıyor.

“Açilim, açilim...  Laz tarihimizden söz edilmiyor, ekselans tam Laz değil mi yoksa?”

Oo diyorum, Laz tarihi açılımına sıra gelende, ABD deve olur, Avrasya’dan sonra Orta Asya’ya girer. Kara üzüm, deli bal, armut pekmezi, kara yemiş, çay Arhavi’de ayhavar olur...

Ramiz Kaptan: “Tekin Bey her şeyi konuşamiyorum, canimi bu taka ile Karadeniz’e atiyorum. Bu Laz tarihi ne ki?’

DENİZ ÜSTÜNDE LAZ TARİHİ

Haa.. Laz tarih açılımına sıra gelince Ramiz Kaptan.. Hurri, Urartu, Hitit, Amazonlar sıraya girip kamp yapar Arhavi’de. Bu sahiller... 10’uncu yüzyılda Viking yerleşkesi. Daha önemlisi var. Arap ordularını altıncı yüzyıldan başlayarak, 400 yıl Kafkaslar’da durduran, gökgözlü şaman Türkler, Musevi Hazara Göktürkler ile başlar, deli bal ile tatlanan Laz tarihi belki. 

“Orasini sorma Tekin Bey, Acaryalı taklit deli bal geliyor ha! Çay fukarasiyiz! Varsa çay yoksa çay, ama yeni inek sütü ile nişasta, şeker, un, tereyağ, ev baklava yufkasi ile Laz böreğimiz var. 

İstanbul’a kutu kutu... Haa, findukçu dağina kar yağdi ama gökten balik de yağdi. 

Acarya’ya gelip geçen yerli turistlerimizi doyuracak her cins balik var... Daha ne olsun” diyor.

İşte böyle iki katlı Arhavi balıkçı evleri kıyısı, günün nimeti mezgit, palamut, çinakop, istavrit balık şöleni, çoban salatası ile ev yapımı mısır ekmeği katık... Akşamın mor, kızıl ışınları... Lacivert bir ufka el kaldırıyoruz. Evet, Arhavi nasıl bilinmeli? Nüfus hareketleriyle zevk değiştiren turizm algısı... Doğa, dağ tırmanışları ya da şelale yürüyüşleri için varsa Arhavi’de bunlar fazlasıyla var.

Önümüzde sonbahar günleri... Armudun sapı çöpü... En iyi armut pekmezi burada çıkar... Kara üzüm... iki gözüm şarap yok Arhavi’de. Alternatif kürekler fora diyor... Yelkenler Arhavi’ye açılmayı bekliyor.

Editör: TE Bilişim