DTO Meclis Toplantısında 'Denizin Günahı Ne?' sorusunu soran Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan'a DenizHaber okurundan ilginç bir soru geldi: 'Peki Gürcistan'da haftalardır tutulan Türk denizcisinin günahı ne? Neden onları hiç gündeme taşımıyorsunuz?'

İşte kendisi de tecrübeli bir denizci olan Şener Güler adlı okurumuzun yazdıkları:

dto meclis toplantıları

deniz ticaret odasında bu meclis toplantıları yıllardır yapılır. 
fakat ne yazıkkı dogru dürüst bir karar alınmaz. hep aynı kişi- 
ler sorularını devlet yetkilileri varsa sorarlar ve netice si 
alınmadan dağılırlar. 
denizciliğimizde sorunlar artık yumaktan çıkmış dağ haline gelmiş ama deniz ticaret odası meclisi veya yönetim bu konularda 
yeterli kararlarını alamamıştır. örneğin 
gürcistanda 2 türk bayraklı gemi tutuluyor ama kimse birşeyler 
yapmıyor. tutulan gemilerin armatörü kabahat mi işledi gürcistana mal götürmekle. 
ondan sonra Türk bayrağı beyaz sayfaya geçti diye millet 
kendine pay çıkarıyor. 
web sayfanızdan takip ettiğim kadar ile tutulan veya yabancı limanlarda problemi olan gemilere DTO hiçbir desteği olduğunu 
okumadım yoksa ben mi yanılıyorum. 
o zaman bu armatörler odaya neden kayıtlı yanlızca oda secimlerinde oy kullansınlar diye mi üyeler. 
neden DTO bakanlık nezdinde temasa gecip baskı yapıp bu gemileri kurtarmak için caba sarfetmiyor. 
yapıyorlarda bizim mi haberimiz yok 
eğer yapılıyorsa özür dilerim. 
inşallah tutuklu gemiler biran önce kurtulur 
teşekkür ederim.

Bir diğer okurumuz, Kaptan Şevket Özdemir ise Deniz Ticaret Odası toplantıları ile ilgili görüşlerini şu şekilde dile getirdi:

''dto yıllardır bu toplantıları yapar.konuşmalar yapılır ama sonuç,ben duymadım.duyan varsa açıklasın bizde öğrenelim.vekil olduğu dönemde sayın kaptanoğlunun denizle ilgili bir yasa çıkmasından sonraki konuşmasını TBMM tv den izlemiştim.sizinde izlemenizi tavsiye ederim.kayıtlarda mevcuttur.ayrıca yıllarca bu sektörde yöneticidir.demekki devlet bu sektörün sorunlarını duymuyor veya duymazlıktan geliyorsa bir yerlerde hata var ve icraata buradan başlamak gerekir.

ankarada işler nasıl yürüyor.her şey örgütlenmeye bağlıdır.çünkü siyasetçiler brokratlar olaya gerçek demokratik güç odaklarından bakar.işte denizde bu hiç olmayandır.sorarım armatör gemilerinde örgütlü bir sendika varmı? yok. yani verilecek destekler bir kişiyi değil birden çok kişiyi ilgilendirmeliki,devlette destek olsun.ben buralardan açık açık arkadaş gelirim-kazancın bu giderlerimde bu personel maaşlarımı ödeyemiyorum diyen bir armatör duymadım.belki seferde olduğum zaman atlamış olabilirim.duyan bilen varsa yazarsa öğrenmiş oluruz.kaç kez yazdım marmarada balast basma konusunu.gittiğim şirketlerde söylüyorum.ama hiç bir denizciilik örgütünün konuyla ilgilendiğine şahit olmadım.
şimdi ise özelliklede 1-2 büyük firma hariç yabancı bayrak çektiğinden bu gemilere destek tabiiki istenemiyor.ama tersanesi olanlar tersanelere destek istiyor.bu sektörün tüketicisi desteklenmeden üreticisi desteklenirse kalkınma nasıl olur.vallahi böyle sihirli bir değeneği olanı görmedim.gören varsa-bilen varsa yazsın.ne zaman konjöktürel olarak navlunlar tavan yapıyorsa herşey güzel.ama düşüncce çaresi belli.
bu sektör örgütlenmesini tamamlamalı ve biz bir deemokratik güç odağıyız demelidir.bu şekilde yetkililerin karşısında çıkınca nasıl karşılanacaklarını hesap etmelidirler.yoksa bireysel olarak sadece ve sadece sorunlar içinde boğulmaya mahkümdür her firma. basit bir 48 saat olayı bakınız nasıl tarif edilmiş.türk devleti kendi gemisine zarüri durumlarda daha fazla süreyi cezasız uygulasa türkiye cumhuriyetini haritadan sileceklermi? yapmayın allah aşkına.bence yetkililerin düşünmesi gereken birinci ve en önemli konu nasıl yabancı büyük şirketlerin gemilerine türk bayrağı çekebilirimin hesabını yapmaktır.bayrağı taşıyan şirketleri öldürmek değil.birde son zamanlarda STCW lerle ilgili yayınlanan yönetmelikler var ve dayandırıldığı manila toplantıları varki,tam bir rezalet.gemi kazalarında gemide yani yerinde verilen eğitimler yetersiz kalıyormuş, ama dersanede belkide hiç bir ticari gemide çalışmamış kimselerin verdiği eğitim yeterli oluyormuş.kargalar bile güler.ayrıca kaptanlarada aynı setifilar sınavla veriliyor.bununda anlamı kaptanların eğitim verme yetkisi yok.peki haftalık eğitimleri kim nasıl verecek? bence limanlardan-kurslardan bir kişi gelip bu eğitimleri verecek.ben şahsen verecek değilim.nede kaptanı bulunduğum gemide verdireceğim.bunu bir yazı olarak BAŞBAKANLIK ŞİKAYETLER BÖLÜMÜNE YAZDIM.ÇÜNKÜ DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI BU MEYANDA DAHA ÖNCE YAZDIĞIM YAZILARIMA CEVAP VERMEDİ.HADİ BAKALIM HAYIRLISI BEKLİYORUM.

SORUNSUZ GÜNLERE ALLAH SELAMET VERSİN. ''

 

Editör: TE Bilişim