Osmanlı'da ticaret denizciliği
  
Böyle bir ticaret denizciliği olmadı ki! O halde neden böyle bir başlık seçtim.

Prof.Dr. İlber Orbaylı'nın mutlulukla, nice yeni bilgiler edinerek, büyük bir dikkatle izlediğim "Tarih Dersleri"nin geçen aylardaki bir bölümünün konusu "Denizcilik" idi.

Osmanlı'da asla olmayan ticaret denizciliğinin varolduğunu ifade eden muhatabının yapmış olduğu değerlendirmeye katılmanın imkânı bulunmamakta. O kadar ki cumhuriyetin ilk yıllarından, hatta 80'lere kadar geçen süreçte dahi, devlet denizciliğinin ağır bastığı genel devletçilik yüklü politikalardan dolayı, nice trajikomik vakaları da biliyoruz.

Örneğin çok saygın ve ünlü bir Türk armatörünün 1950'lerde Hamburg Limanı'na uğrak yapmış bir gemisinin tehlike arzeden bir sacını tersanede değiştirmek zorunda kalmasının ardından, İstanbul'da gümrük idaresince sorguya muhatap olması, Batı dünyasında herkesi gülmekten bayıltacak bir zavallılık olarak hatırlanmalıdır. Zira Gümrük İdaresi hurdaya çıkmış gemi sacları ne ise bunların memlekete neden getirilmediğini, ve akıbetini sorgulayarak, adeta kaçakçı muamelesi yapmaya yönelmiştir.

Osmanlı evresinin hiçbir döneminde Türk deniz ticareti diyeceğimiz dünyanın anladığı tarzda bir ticaret denizciliği oluşumu meydana gelmediği gibi, kuramsal olarak teşvik de görmemiştir.

Buna karşın komşumuz Yunanistan'da devletçi baskılardan eser olmadığı gibi, kavim olarak ticareti denizlerde arayan bir ulus kavramında ticaret denizciliği varlığını tüm gücüyle hissetirmiştir.

Bu bakımdan Osmanlı'da söylenenlerin aksine ticaret denizciliği var diye bir iddiayı savunmak olası değildir. Ticaret denizciliği kavramı dahi doğmamış Osmanlı acz içindedir ve buna aklı bile ermemiştir! Aksine komşumuz Yunanistan'daki ticaret denizciliği anlayışından dersler de çıkartılmamıştır.
 
Yunanda deniz ticareti

Ege Denizi'ndeki önemli adalar ve Yunan Denizi, Yunanlı tacirlerin, armatörlerin ve denizcilerin tarihsel ana kaynakları olmuştur.

Yunanda denizlerde ticaret bir yaşam biçimiydi ve iş yaşamındaki güvence, akrabalık ve aynı çevrelerden seçilen kişilerin evlilikleri ile pekiştiriliyordu.

Armatörlük, sermaye, üyelere başarı sağlanması ve teşebbüslerin büyümesi, hep aynı toplum ve inanç içinde yapıldı ve çoğunlukla da akrabalık bağları ile çerçevelendi. Londra veya New York'da ikamet eden Yunanlı armatörlerin aileleri bile, kendi yapısallıklarını dışa kapalı tutmuşlardır. Evlilikler çoğunlukla, mesleğin aile içinde tutulması amacı ile yapılmıştır.   

Bunların içinde en güçlü aile grubu Sakız Adası'nın kuzey-doğusunda bulunan ve çok küçük bir ada olan Oinoissai'dan gelmişti. Bu grup içindeki armatör olan dört aile şunlardı: Lemos, Pateras, Hadjipateras ve Lyras. Diğer aile grubu ise Kardamyla'nın ufak bir köyünden gelmişti.

Bunların arasında en önemlileri; Livanos, Carras, Xylas ve Frangos idi. Daha sonraki grupta Andreades, Fafalios, Los, Pittas, Margaronis ve Michalenos vardı. Yunan halkında denizlerde ticaret yapmak bir yaşam biçimi olarak görüldüğü halde, devletin onlara hiçbir müdahelesi olmamıştır.
19. asrın başlarında Lemos'lardan gelen üç kuşağın hepsi denizcilik işine yönelmişler.

Önemli denizci aileler yetiştiren ikinci ada da Ege Denizi'nin orta batısındaki Andros Adası'dır. Goulandris, Embirikos, Coulouthros ve Polemis, Andros'lu çok önemli ailelerdi. Ege'nin kuzey doğusunda ufak bir ada olan Kassos, nüfuslu denizci aileler yetiştiren diğer adalar arasında üçüncülüğü almakta idi. Kulukindis, Mavroleon, Pneumatikos ve Rethymnis, şöhrete ulaşmış Kassos'lu ailelerden bazıları idi. Yunan Denizindeki yedi adadan ikisi olan Cephalonia ve Ithaca, Karadeniz tüccarları ile çok sağlam aile bağları kurmuşlar ve ondokuzuncu yüzyılın sonu ile yirminci yüzyılının başındaki süre içinde çok da başarılı olmuşlardır.

Lykiardopoulos, Vergottis, Potamianos ve Yannoulatos aileleri Cephalonia'dan ve Stathatos, Gratsos ve Vlassopoulos aileleri de Ithaca'dan gelmişlerdi. Diğer armatörler Ege'deki diğer adalardan gelmişlerdir. Bu adalar; Santorini, Syros, Kea, Amargos, Samos, Leros ve Skiathos'dur. Yunan deniz ticaret armadasının büyümesinde en büyük rolü oynayan faktör, birbirleriyle kenet olmuş bu denizcilik camiasının sürekli rekabeti ve başka şirketlerin başarılarını taklit etmek olmuştur.

Kültür veya yurtseverliğinden de öteye, "Yunanlı"lık armatörlerin ekonomi de ayakta kalabilmelerinin en önemli nedeni idi. Buraya kadar başlıca nitelikleri anlatılan gemi sahibi aileler, gelenekçi armatörler katagorisine girmiş olup, Yunan denizciliğinin büyümesindeki zemini hazırlamışlardır.

1916'da Pire'de kurulan Yunanlı Armatörler Birliği'ne ve 1935'de teşekkül eden Yunan Denizcilik İşbirliği Komitesi'ne egemen olmaları hiç de şaşırtıcı değildir ve etki alanları göç ettikleri ABD, Lonndra, Brezilya ve daha nice ülkelerde adeta devletsel bir güç haline gelen Yunanlı armatörler ayni zamanda bu sanayinin diğer kurumlarına ve daha ötesinde uluslararası denizcilik örgütlerinin yönetim kurulllarına kadar hakim olmuşlardır.

Osmanlının aynı evrelerinde Türk deniz ticareti diye bu kavramda söylenebilecek tek örnek yoktur.
 
Günümüze gelirsek

Yunanlı armatörler günümüzde 1.000 grostonun üzerinde 4.161 gemiyle 263.6 milyon dwt'luk müthiş bir gücü temsil etmektedirler ve bu güçleriyle dünya birincisidir.

Dünya denizlerini basan çok ağır ekonomik krize rağmen şubat ayı sonu itibarıyla bu filodan 12 gemi satılmış veya hurdaya gitmiş, fakat genel tonaj yüzde 1 artmıştır.

Lloyd's Register kayıtlarına dünyanın en büyük filosu unvanını korumasına karşın dünya ticaretinin 2008 sonu verileriyle yüzde 16.4'ünü Yunan sahipli gemiler taşırken, bu oran yüzde 15.2'ye gerilemiştir. Buna rağmen Yunanlı armatörler en yüksek oranda dünya yükünü taşıyan bir filoyu temsil etmektedirler!

Küresel kriz önüne gelen dev firmaların canını yakarken, Yunan hükümetinden asırlardır olduğu üzere destek bekledikleri görülmemekte ve özellikle uluslararası kuru dökmeyük veya sıvı dökmeyük tipi gemiler sektöründe uluslararası dominant bir güç olarak birincilik bayrağını taşımaktadırlar.

Geçen yıl ham petrol tankerleri alanında olduğu gibi, LNG ve LPG tankerler alanında ve Offshore platformlarında da büyük adımlar atmışlardır.

Ticari menfaatleri neyi birinci sıraya koyuyorsa, Yunan milli bayrağından başka bayraklara gemilerini geçirmelerine her hükümet çoktan alışmıştır.Geçen sene Yunan bayraklı filonun toplamı artacak diye beklenirken, son 12 aylık dönemde 76 gemiden oluşan 4.3 milyon dwt'luk bir grup Liberya, Marshall Adaları ve Panama gibi başka bayraklara nakledilmiştir. Halen tüm bu dev filonun ancak yüzde 27'si Yunan bayrağındadır.

Yunan armatörlerinin sahip olduğu bu dev deniz ticareti filosu 2000 yılında ortalama 20.3 yaşında iken, halen bu ortalama 11.9 yıla düşmüştür. Yunanlı armatörler hem dünya birinciliklerini korumakta ve hem de çok daha genç ticaret gemilerine sahip bulunmaktadırlar.

Onları aramak isteyenlerin, Pire, Londra, Monte Carlo, New York, Bunos Aires ve bir de olasıdır ki özel uçaklarıyla Okyonus üstünde biryerlerde olduklarını akıllarından çıkartmamaları doğru olacaktır.

Editör: TE Bilişim