Bu hafta, çevremizi saran nice olay varsa onlardan uzaklaşalım ve denizlerin özgün yaşamından kılavuz kaptanları tanımaya gidelim. Deniz ticaretine önem vermiş, denizlerdeki ekonomik zenginliği fark etmiş ülkelerde kılavuz kaptanlığın tarihi de 6-7 asır gerilere gitmektedir. "Deniz üstünde yürürüz. Düşmanı komaz alırız" mantığı, askeri denizcilik ufkunu aşıp ticaret denizciliğinin zenginliğine ulaşamadığından, kılavuz kaptanlık ve kılavuzluk bizde gerçek anlamda ancak cumhuriyetle birlikte yasalaşmıştır.
 
Uluslararası uygulamada ‘International Code Flags' veya uluslararası flamalara ‘Alfa, Bravo, Charlee, Delta, Zulu' olmak üzere İngiliz alfabesi esasından hareketle isimler verilmiştir. Örneğin silme kırmızı renkli ve bir kenarı üçgen olan flama "Tehlikeli yük taşıyorum veya tehlikeli yük boşaltıyorum" anlamındadır ve uyarı amaçlı kullanılır.

Bir limanda veya liman açıklarında bordasında pilot yazan bir tekne gördüğünüzde direğinde yarısı beyaz yarısı kırmızı olan bir flama vardır. Denizcilikteki haberleşme flamaları arasındaki adı ‘Hotel'dir ve bunun anlamı aynı zamanda kılavuz kaptan olduğudur. Aynı bayrağı geminin direğinde görürseniz anlamı "Kılavuz var"dır.

Zamanımızdaki ileri haberleşme teknolojisinin olmadığı erken yıllarda gemiler bayraklar veya flamalarla, ışıldıklarla haberleşmişlerdir. Ancak "Neden beyaz-kırmızı renkli bu bayrak seçilmiştir" sorusuna da cevap vermek isterim.

Piri Reis'in Kanuni Sultan Süleyman'a sunduğu ‘Kitab-ı Bahriye' isimli eserinde kılavuzlukla ilgili anlatımı şöyle: "...Çok eski günlerden beri Venedik şehrinde bir âdet vardır. Bir gemi Venedik şehrine gidecek olsa Peransa'dan kılavuz almayınca Venedik'e demirleyemez. Çünkü sığlık yerlerdir. Daha kıyıya gelmeden, hatta sahil görünmeden, iki üç kulaç su vardır. Hangi tarafta olduklarını ancak bu kılavuzlar bilir. Başkaları bilmez. Gemiler şehre girecekleri zaman mutlaka Peransa Kalesi'nden kılavuz alırlar. Kılavuz almadan Venedik'e gelemezler, yasaktır. Kılavuz almadan gelen gemi Venedik'te bir zarar yapsa, o zararı gemi halkına ödetirler. Eskiden beri âdet böyledir..."

Venedik Limanı'nda kılavuzluğun işareti olarak Venedik Cumhuriyeti'nin bayrağı olan beyaz kırmızı bayrak benimsenmiştir. O kadar ki Venedikli yolcu gemiciliği Adriatica bu bayrağın ortasına Venedik Sait Marco Meydanı'nındaki katedralin alnındaki kanatlı Venedik aslanı kabartmasını simge olarak almıştır. Görülen tablette ‘Pax Tini Marce-Evangelist meus' yazıları okunur ki, herkese sulh dilemektedir.

Yine limana yaklaşmakta olan bir geminin direğinde dikine sarı ve lacivert çubukların olduğu flama dalgalanıyorsa bu flamanın adı ‘Golf'tur ve "Kılavuz kaptan istiyorum" anlamındadır. Nihayet ‘Zulu' flaması, "Römorkör istiyorum" anlamında kullanılmaktadır. Haliyle flamaların yerini çoktan elektronik haberleşme cihazları almış bulunmaktadır.

Pilot kelimesinin aslı Latince ‘pilota'dan gelmektedir. Bu kelimenin aslı dahi pedon kelimesinin çoğulu olan ‘pedota'dır. Çevirisini yaparsak anlamı kürek kelimesi ortaya çıkar. Bu deyim ilk 1520-1530 yıllarında saptanmıştır.

Kılavuz kaptanları eğitmek için ilk kez 1514'te Britanya'da bir dernek kurulmuştur. Kral VIII. Henry'nin ayrıcalık belgesi vermesiyle kurulan ‘Denizciler loncası' günümüzde İngiltere'de temel kılavuzluk otoritesi olan Trinity House'un kökenini oluşturur.

Bununla birlikte denizlerde teknelere kılavuzluk Eski Yunan ve Roma devrine kadar gitmektedir. Belgeler genellikle yelkenlilerin uğrak yapacakları liman özelliğindeki koylara ve dar geçitlere mahalli deneyimli balıkçıların kılavuzluk yaptıklarını göstermektedir.

Bunlara liman kaptanı deyimi kullanıldığı da görülmektedir. O kadar ki zamanla Akdeniz'de seyreden teknelerde kılavuz kaptanların ticaret gemilerinin kaptanı olarak kullanılması tercih edilir hale gelmiştir. Zamanla liman kavramındaki her uğrak yerinde gemilerin güvenli şekilde o koylara, limana girip çıkmaları için kılavuz kaptan bir güven unsuru sayılarak kılavuz kaptanlık denizcilikte gelenek şeklini almıştır.

Belgelerde kılavuz botu anlamında, erken yüzyıllarda balıkçıları kendi teknelerini kullanmaktaydılar. Fakat balıkçı tekneleri manevra bakımından hantal tekneler oldukları gibi, balık yüklü olmaları halinde daha da tercih edilmez hale geldiklerinden, zamanla manevra kabiliyeti yüksek küçük teknelerin ortaya çıktığı görülür.

Daha yakınlara gelirsek, stimli gemilerden önce kılavuz botlarının önce tek direkli cutters, sonraları ise iki direkli filika tipi yelkenliler kullanılmaktaydı. Bunlar geniş karinalı, az su çeken ve sığ sularda yelkenle kolay kumanda edilen tip tekneler olmuşlardır. Yine kayıtlarda ilk resmi kılavuz kaptan olarak Mayıs 1497'de İngiliz Kanalı'nda hizmet veren Başkılavuz Kaptan George James Ray'nin adı verilmektedir. İngiltere'de kılavuzluğun 12'nci asra kadar gittiği görülmektedir. Yakın yıllara kadar İngiltere'de yürürlükte kalan 1913 Kılavuzluk Yasası'nın temelleri I. Richard zamanında tesis edilen Oleron Yasası üzerine inşa edilmiştir.

20 Haziran 1885'te Fransız stimli gemisi Isere'in ünlü Hürriyet Anıtı yüklü olarak New York Limanı'nın Bedloe Adası'na yanaşmasına Kaptan Henderson'un kılavuz kaptanlık yapması kılavuz kaptanlığın ne denli önemsendiğine dair ilginç bir örnek olarak verilebilir.
Dünya tarihine kısa bir göz atıldığında bile, kılavuzluğun binlerce yıllık bir tarihi olduğu ve önemi ortaya çıkmaktadır. Bu önem nedeniyle dünyanın denizci ve ileri ülkelerinde yazarlar; yasalar, belgeler, uluslararası hukuk kavramları içerisinde kılavuz kaptanlığın ve kılavuzluğun ne olduğunu, gemi süvarisi ile olan ilişkilerini anlatır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ticaret denizciliğine önem verilmediğinden, limanlarımız da gelişmemiştir. Ticaret denizciliğindeki böylesine çok düşündürücü geri kalıştan dolayıdır ki, limanlarda ve boğazlar gibi dar seyir alanlarında büyük öncelik taşıyan ‘kılavuz kaptanlık', ‘kılavuzluk hizmetleri' ve ‘kılavuzluk teşkilatları' ancak cumhuriyet döneminde yavaş yavaş gelişmeye başlamıştır. Bu bakımdan ‘kılavuz kaptanlık mesleği'yle kılavuz kaptanlık hizmetlerinin ve bu alanla ilgili yazılı düzenlemelerin, Türkiye'deki tarihi cumhuriyetle birlikte şekillenebilmiştir.

O halde geliniz, denizlerle ve denizcilerin yaşamı ile ilgili sevecen bir alışkanlık edininiz.

Belki bir liman civarında, belki boğaz kıyısındaysanız, gemilerin yanında çok küçük teknelere daha bilerek ve dikkatle bakınız. Eğer bordasında pilot yazıyorsa, eğer direğindeki kırmıza beyaz flamayı seçebiliyorsanız, biliniz ki yaz-kış demeden, deniz-domuz demeden gemileri tehlikeli sulardan geçiren, geminin süvarisine seyir güvencesi sağlayan o fedakâr ve mesleğinin ustası kılavuz kaptanlardır.

Editör: TE Bilişim