HÜSNÜ GÜMÜŞ YAZIYOR:MAVİ YOLCULUK VE YAT TURİZMİNİN OTUZUNCU YILI

”Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nın 50.nci yılı kapsamında başyazarımız Hüsnü Gümüş'ün hazırladığı ”Turizm ve Tanıtımda 50 Yıl” Dosyası; bu kez Türkiye'de “Mavi yolculuk ve Yat turizminin gelişimini çarpıcı detaylarl

Azra Erhat'ın ilk olarak 1957'de, daha sonra daha kapsamlı tarzda 1962 ve 1979'da yayınlanan “Mavi Yolculuk '' kitaplarındaki ortamdan alınarak literatüre Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı), Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu tarafından kazandırıldığı kabul edilen ve günümüzde doğa, zaman ve insan boyutunda Türkiye'ye özgü bir seyahat türüdür; yat turizmi için özgün bir markadır. 
 

MAVİ YOLCULUK ve YAT TURİZMİNİN OTUZUNCU YILI 
 
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU'nun “Mavi Gezi '' (1) şiirinden sonra yazılan, çizilen, söylenen ve bitmeyen bir turizm hayal ettik ve başardık. Gelinen bu noktada desteklerini esirgemeyen kişiler her zaman minnetle anılmalıdır. 

Yat Turizmi Otuzuncu Yılında bu öykünün yazıldığı bir kitapçığı hak ediyor. 

Yat Turizmi ile ilgili çalışmaların otuzuncu yılına geldiğimizde başından beri içinde olduğum “Mavi Yolculuk '' adı ile dünyaya açılan Türkiye'deki yat turizmi çalışmalarını paylaşmak istedim. 

Çalışmalarımıza, denizyolu yolcu taşımacılığının yerini kurvaziyerlere ve tenezzüh teknelerine terk ettiği bir zaman diliminde, neredeyse Akdeniz'deki tüm ülkelerde yatçılar için özel kuralların uygulandığı; Türkiye'de ise yolcu ve yük gemilerinin eski ağır kuralların geçerli olduğu bir ortamda başladık. 

1976 yılında İtalya'da yat turizmi konusunda yaptığımız 20 günlük araştırıma gezisinde bu farkı bütün gerçekliği görmüş ve yaşamıştık. Yat sahibi olmayanların da tatillerini teknelerde geçirdiği bir dönemde zamana uymanın vakti gelmişti. 
 
Yabancı teknelerin, yat işletmelerinin işletmelerin ve marinaların olmadığı bir ortamda Turizm Bankası'na verilen öncü-örnek tesisiler geliştirme görevi kapsamında Bankanın İşletmeler ve İştirakler Başkanı Engin TÜRKER'in özel ilgisi ile Bodrum ve Kuşadası Yat Limanlarının inşaatları devam ediyordu. 
 



Sıra buraları yatçılara açabilmeye, yatları kabul edebilecek kuralları koyabilmeye geldiğinde bu işi Pratikalarla (Giriş İzin İşlemleri) yapabilmenin imkansızlığı ortadaydı. Bodrum'a gelen bir yatın kaptanı, pasaport, gümrük, sağlık, liman işlemlerini şehri dolaşarak ve çalışma saatleri içinde yaptırması gerekiyordu. Önemlisi Bodrum'dan çıkarken bu işlemler geçersiz oluyordu. Yanaştığı diğer limanda yeniden pratika almak zorundaydı. Önemli bir husus da Türk Kara Sularına girince o zamanın tek iletişim aracı olan telsizini de kapatması gerekiyordu. Limandan aynı yolcularla çıkmak zorundaydı. Çalışma saatleri dışında işlemler bitirilemezdi; gelmek ve ayrılmak şansı olanlar için birer gündü. 

Günümüzde D-Marin Turgutreis'de gerçekleşen konserler ve güzel etkinlikleri izlerken 30 yıl önce gümrüklü saha olan Marinalara girmenin imkansız olduğu dönemleri düşünmemek ve gelinen bu aşamayı takdir etmemek mümkün değil. 
 
2634 sayılı yasa ile getirilen kuralların uygulamaya aktarılması için Yat Turizmi Yönetmeliği'nin yürürlüğe girmesi gerekiyordu. İtalya'daki izlenimlerimizi, Fransa'daki uygulamaları, Yugoslavya ve Yunanistan'ın çözümlerini inceledik Transit Log ve diğer belgelerin örneklerini aldık. 1 bavul dokümanla TURBAN Kızıltepe Kamping'de kampa girdim. Müdür Cüneyt KURU'nun dostluğu ve desteği ile ERIKA portatif yazı makinasında yönetmeliğin ilk halini yazdım. 

Tamamlanması gereken yönlerini ve Uygulamayı görmek için de Bodrum Yat Limanında Turizm Genel Müdür Yardımcısı Cem TARHAN'ın Başkanlığında ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri ile bir hafta çalıştık. İdarelerin temsilcileri yasalar kapsamında olabilecek kolaylıklarda bize yardımcı oldular. Sıra Bakanlıkların görüşlerinin alınmasındaydı. Bu zaman alan ve uzun görüşmeleri gerektiren süreci de Müsteşarların katıldığı bir toplantı ile bir hafta içinde çözmüş olduk. 

Artık elimizde Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren, Akdeniz'in en yeni yat turizmi yönetmeliği vardı. Yat limanlarımız ve yat işletmelerimiz yeni bir kimlikle hizmete hazırlanıyorlardı. Bodrum ve Kuşadası yat limanları belgelendirildiler. Telsizlerin kullanımı konusunda özel bir karar çıkarıldı. İlk Yat Turizmi İşletme Belgesini Almanya'daki ortağı ile çalışmaya başlayan Gürkan ERERTEM'in (rahmetle anıyorum) PUPA Yat İşletmesi aldı. 

Münih'te ilk görev yılım olan 1983 sonlarında Erol ÖZÜDOĞRU ve İsmet ÜLKER'in katıldığı Friedrichshafen INTERBBOT bu gelişmeleri dünya ile ilk paylaştığımız fuardır. Daha sonra Friedrichshafen Fuarı Ataşe Leyla ÖZHAN'ın başarılı sunumları ile ilgi ve gelişmenin sembollerinden biri haline gelmiştir. 1985 yılı INTERBOOT Türkiye'nin özel statü ile davet edildiği açılışını Bakanlık Müsteşarının yaptığı; 1991 yılında Kardeş Ülke statüsünde katıldığımız (Bkz. Hüsnü GÜMÜŞ; Partnerland TÜRKEI, Turizm Dünyası ŞUBAT 1991,) kazanımlar getirmiştir. 
 


Yat Basınının, dergilerinin, Yatçılık Kulüplerinin Türkiye için özel sayılar hazırladığı, yatçıları bu kıyıların ilk ziyaretçileri olmaya davet ettiği yıllarda Türkiye'nin Ege kıyılarının havadan görünümlerinin yer aldığı kitaplar da yayınlanmaya başladı. Almanya'daki öğrenciler tezlerini Türkiye'deki Mavi yolculuk ve Yat Turizmi konusunda yazmaya başladılar. 
 





Erol ÖZÜDOĞRU beraber katıldığımız 1984 yılı Düsseldorf BOOT Fuarında yoğun ilgi ile karşılaştık. Yatçılar Mavi Yolculuk güzergahlarında Türkiye'deki yat işletmelerinin charter ve filotilla taleplerini karşılayabileceklerini; yat sahipleri de tekneleri için kıyılarımızda iyi barınaklar bulabileceklerini gördüler; formalitelerin azaldığı ortamı tanıdılar. 
 



Mavi yolculuğun Yat Turizminin gelişimindeki özel yerinin Antik kentlere antik limanlardan ulaşmanın ayrıcalığını ve Ege'nin birçok koyunu ilk keşfetme zevkini turlara katılanların yaşadığı bir ortamın tanıtıldığı 1993 yılında DÜSSELDORF Yatçılık Fuarına da kardeş ülke olarak Türk Bağı tüm yatçıları topluyor teması ile tekne yapımcıları ile katıldık. (Bkz. Hüsnü GÜMÜŞ, Yat Turizminin Onuncu Yılı ; AMFORA s.15) Düsseldorf Bot Fuarına Gemi modelleri yapımı konusunda bir katılım da 2013 yılında Sinop'tan ÜLGEN KOTRA'nın ile gerçekleşti. 
 



Artık başarı yakalanmıştı. Türkiye'de uluslararası bir değerlendirme ile 5 çapayı alan ATAKÖY Marina, sonradan zincirler haline gelen SETUR ve DOĞUŞ Marina işletmeciliğinde dünyada markamız oldular. 
 
Yat Turizmi Yönetmeliği çalışmalarında Yeşil Marmaris'ten Doğan TUGAY, Ege Yacht'tan Sinan ÖZER. Ataköy Marina'dan Yalçın DÜLGER, Levent SERAL, o dönemlerin bize yardımcı olanları arasında zihnimde kalan isimler. GULET ise Avusturya'da Dr. Cem KINAY ve Mag. Oğuz SERİM'İN dünyaya tanıttığı özel olarak yazmak istediğim bir başka başarı öyküsüdür. 

Avukat Artun ÇAĞLAYAN'ın konusunda ilk dernek olan ve Bakanlığın içindeki sektöre ayrılmış bölümde hizmet veren MARYAT Derneği'nin kuruluşu ve yat turizmine katkı sağlayan çalışmalarına (http://www.turizmguncel.com/makale/-1990-ve-2010-ve-20-yilyüzde E2yüzde 80yüzde A6-m151.html) şükranla atıfta bulunurken; Karadeniz'in bu anlamdaki önemini koymayı amaçlayan bir çıkışla Derneğin 2010 yılı genel kurulunun Sinop'ta yapılmasını sağlaması ile Sinop'ta önerdiğimiz KOTRA TURİZMİ ve KOTRA LİMANI fikrinin ve markasının da öncülüğünü sağlamış olduğunu ifade etmeliyim. 

Onuncu Kalkınma Planı hazırlık çalışmalarında heyete en kapsamlı raporu sunan Deniz turizm Birliği'nin (http://www.denizturizmbirligi.com/index.php) bu çalışmayı tamamlayan bir faaliyeti olarak düşündüğüm Yat Turizminin Otuzuncu yıl kitapçığını da hak ediyor. 
 



Bu kapsamda ülkemizdeki kulüplerini bünyesinde toplayan Amatör Denizcilik Federasyonunun çalışmalarının Amatör Denizcilik Belgelerinin dağıtımında gelinen aşamaların ve özellikle mevzuat konusundaki katkılarının unutulmaması gerekir. 
 


Münih'ten döndükten sonra Başkanlığını yaptığım Deniz Turizm Dairesi'nde görev yapan arkadaşlarımın yapıcı yaklaşımlarını ve Genel Müdür Yardımcısı Dr. Timur YILDIZHAN'ın katkılarını burada anmak istiyorum. 

Dünyada tek olan markamıza katkıda bulunan ERA Bodrum Yelken Kulübü tarafından her yıl düzenlenen bir Ahşap Yelkenli Yat yarışı BODRUM Kupası'nın, Ataköy Marina'dan başlayan İsrail'de son bulan Doğu Akdeniz Yat Rallisi'nin (EMYR); Sinop, Samsun, Amasra, Ereğli, Akçakoca ve diğer yelken kulüplerini bir araya getiren Karadeniz Yat Rallisi KAYRA'nın bu başarı öyküsündeki yerlerini almalarını bekliyorum. 
 


Yat turizmi diyalog ortamında oluşturulan, anlatılması gereken gerçek ve kolektif başarı öyküsüdür. Yazılarımla herkese bu konuda kendini biraz daha fazla anlatmasının yolunu açmak istiyor ve Başarırsam otuzuncu yılda gelinen yeri ve unutulanları saygı ile anmış oluruz diye düşünüyorum. 
-------------------------------------------------- 

(1) 
MAVİ GEZİ (1973) 
“Mavi gezi bir ağaçtır 
Dalları deniz 
Mavi gezi bir bahçedir 
Gülleri deniz 
Mavi gezi bir gelindir 
Telleri deniz 
Mavi gezi bir beşiktir 
Bebeği deniz 
Bebeğimin 
gözleri deniz 
elleri deniz 
dişleri deniz 
Mavi gezi bir rüyadır. 
görülmemiş 
Mavi gezi bir cennettir 
ellenmemiş 
dillenmemiş 
Mavi gezi bir masaldır 
söylenmemiş 
yazılmamış 
çizilmemiş. '' 

Mısraların kesik olarak düzenlenmesi edebiyat çevreleri tarafından ise mavi yolculuğun dalgalı ortamının yansıtılması olarak kabul edilmektedir. 
 
HÜSNÜ GÜMÜŞ- turizmhaberleri.com/ ANKARA 
Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği 
Yönetim Kurulu Üyesi  
Editör: TE Bilişim